Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Asr suresini okuyup dağılmak ne demektir (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Asr suresini okuyup dağılmak ne demektir?

Akıp giden zaman içinde insanlar dört şeyi yapmıyorlarsa ömürleri boşuna geçiyor demektir. Bunlardan bîhaber yaşayanların hayatları hüsrana uğramış, boşuna yaşamışlardır.



Dini çevrelerde yaygın olan bir sohbet toplantısı ritüeli vardır.

Sohbet toplantısı bittikten sonra Sahabe asr suresini okur öyle dağılırdı, asr suresini okuyup öyle dağılalım inşallah denir. Ve orada bulunan birisi üç ayetlik asr suresini okur ve öyle dağılınır.

Bu bana hep Akif in o ünlü mısralarını hatırlatmıştır:


İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de
Yoksa bir maksat aranmaz mı ayetlerde
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kuran'ın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın


Veya Mevdudi nin Tefhimu'l-Kuran da verdiği bir örnek vardı, onu hatırlatır: Bir kral tahtında otururken yanındaki adamlarına "Bana bir bardak su getirin" diye emir vermiş. Çevresindekiler hep birlikte "Su getirin, su getirin" diye emri zikir çekerek tekrar etmeye başlamışlar. Güya kralın emrini yerini getiriyorlar!
Bizim Kuran'ı okuyuşumuz da aynen böyle.


Sanıyoruz ki sahabe Asr suresini ezberinden bir solukta okuyup öyle dağılıyordu. Halbuki onların okumak tan anladıkları bizimki gibi değildi.

Hz. Peygamber in daha ilk Alak suresinde Oku emrinden bizim anladığımızı anlamadığı gibi... Kitap oku değil, hayatı oku, meydan oku, eyleme geç, yüklen, taşı, çağır" demek oradaki iqra... Hz. Peygamber in Oku emrini aldıktan sonra yaptığının bunlar olması bunun en iyi ispatadır.

Arkadaş anlamına gelen sahabe bir araya geldiğinde sevgi ve merhamet yumağı haline gelir (rahmeti tavsiyeleşir), birbirlerine canlı ve diri bir ruh katarlardı. Allah'ın rahmetinin cemaat üzerine olması bu demektir. Zira insanların yüzlerindeki parıltıdan, gözlerindeki ışıltıdan, dudaklarındaki tebessümden, kalplerindeki atıştan yayılan şeye rahmet (sevgi ve merhamet) denir...

***

Bir asr suresi okuyup dağılalım inşallah deyip durduğumuz o kısacık surede bakın ne deniyor ve onu okumak nasıl oluyor;

Çağ dile gelsin!
İnsanoğlu kesinlikle hüsrandadır, kesinlikle!
Bu hüsrandan sadece iman edenler, iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışanlar, hak ve adalet için omuz omuza verenler ve güçlüklere omuz omuza göğüs gerip acıları paylaşanlar kurtulmuştur. (Asr; 1-3)
Çağa yemin olsun diye çevrilen klâsik çeviri, aslında Çağ dile gelsin manasına gelen Kura 'ın kendini has edebi hitabet üslûbudur. Kuran sadece akıp giden zaman içindeki çağları değil, güneşi, ayı, yıldızları, yeri, göğü, dağları, tarihi, zamanı, mekânı, harap olmuş şehirleri, viran olmuş uygarlıkları, insanoğlunun bizzat ellerini, gözlerini, kulaklarını da dile gelip konuşmaya çağırır. Bu hitap tarzı aynı zamanda varlık ve oluşu "bölünmez bir bütün" (samed) olarak kavrayan tevhidi dünya görüşünün de yansıtılmasıdır.

"Çağ dile gelsin" ile denmek istenen sanki şudur: Yani yedinci, sekizinci, onuncu, onsekizinci, yirminci vs. bütün çağlar, her biriniz teker teker dile gelin! Dile gelin de söyleyin: Bizzat kendi çağını yaşamayanlar hüsrandadır! Kendi çağı zulümle, kötülükle doluyken önceki veya sonraki çağlardan medet umanlar hüsrandadır! Bizzat kendi çağında, kendi zamanında, kendi ortamında iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışmayanlar hüsrandadır! Bunları bir "değer" olarak görmeyenler hüsrandadır! Çağının zulümlerine karşı çıkmayanlar, hak ve adalet için bir araya gelmeyenler, zulüm ve kötülüklere direnmeyenler, dayanışma ve yardımlaşma içinde olmayanlar hüsrandadır! Ahiret günü her çağın insanını, içinde yaşadığı çağa karşı sorumluluklarını yerine getirip getirmediği noktasında sorgulayacağız. Çağı dile getirip konuşturacağız. Bu nedenle çağınıza müdrik olun, kendi çağınızda ve kendi ortamınızın insanı olarak iyilik, güzellik, doğruluk için çalışın, hak ve adalet uğruna mücadele edin, dertlerin ve acıların yardımına koşun... Her çağa kendi çağdaşını ve her çağdaşa da kendi çağını soracağız, bu değerleri yaşamak ve yaşatmak için ne yaptınız diye...


Demek ki akıp giden zaman içinde insanlar dört şeyi yapmıyorlarsa ömürleri boşuna geçiyor demektir. Bunlardan bîhaber yaşayanların hayatları hüsrana uğramış, boşuna yaşamışlardır. Dağdaki otla onlar arasında hiçbir fark kalmamış demektir. Bunlar aynı zamanda "evrensel kurtuluşun" da dört şartıdır. Bunun dışında bir şekilde edinilmiş tarihsel kimlikler, nüfus cüzdanındaki din haneleri, kurtulmuş millet, seçilmiş kavim, şanlı tarih, mübarek soy avuntuları insanı kurtaramaz.

***
Bu dört şarttan ilki olan iman, insanoğlunu ontolojik yalnızlıktan kurtarır. Ona evrenin bir sahibi olduğu duygusunu verir. Bu duyguda olan bir insan özelikle iki şeyden artık korkmaz; ölüm ve açlık.

İkinci şart iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışmak (amel-salih), yaşadığı çağı yaşanabilir bir dünyaya çevirir.

Üçünçü şart hak ve adalet için omuz omuza vermek (hakkı tavsiyeleşmek) yaşadığı çağı ve ortamı bir evrensel adalet ve barış yurdu haline getirir.

Dördüncü şart olan her tür zorluğa ve zorbalığa direnip, bundan dolayı başına gelenlere katlanmak ve hayatın malum dertlerini elbirlik paylaşmak (sabrı tavsiyeleşmek) ise acıların ilacı olur.

Bunları yapan yeryüzünde yaşamanın anlamını kavrar. Korkularını yener, dertlerinin esiri olmaz. (ve la havfun aleyhim vela hum yehzenun).

***

Demek ki "Sahabe asr suresini okur öyle dağılırdı" demek aslında şu demek oluyor: Yani sahabe bir araya gelince iyilik, güzellik ve doğruluk için neler yapılabileceğini, hak ve adalet için nasıl mücadele edeceklerini konuşurlardı. Korkularını yenmek ve dertlerinin esiri olmamak için çözümler üretirlerdi. Birbirlerinin acılarını ve dertlerini paylaşırlardı. Bir derdi olan söylerdi , ona hep birlikte çözüm ararlardı. Bir derdi ve meselesi olan bunu önce Allah'a, sonra Müslümanların ortamına getirerek çözeceğinden emin olurdu. Bunun için Allah'a dayanırlar (tevekkül) ve birbirilerine arka çıkarlardı yani "arka-daş" olurlardı. Sahabe (arkadaş) bu demekti.

Bugün için söyleyecek olursak bir toplantının sonunda "Asr suresini okuyup dağılmak" şu sorulara cevap bulmak demek olur:
"İyiliği, güzelliği ve doğruluğu yaymak için ne yapabiliriz?
Zulüm ve haksızlıkla dolmuş dünyada hak ve adaleti nasıl yükseltebiliriz?
Bir çıkış yolu bulmamız lazım?
Arkadaşlar, bir derdi olan varsa söylesin, çekinmesin. Allah tan ve birbirimizden başka dostumuz yoktur. Ne yaparsak birlikte yapacağız. Elele, gönül gönüle, omuz omuza verirsek Allah ın sevgi ve merhameti üzerimize yağacaktır.
Hastası olan, borca batmış olan, başı belaya giren, düşen, kalkan kim varsa söylesin. Elinde olan olmayanla paylaşsın, olan olmayana versin...
Bakın, boşanmalar çoğalıyor, aileler dağılıyor, fuhuş her yanı kapladı, uyuşturucu giderek yayılıyor, sahipsiz çocuklar sokaklarda yatıyor, ihtiyarlar yalnızlığa terk ediliyor, komşu komşuya selam vermiyor, verdiğimiz vergiler nereye gidiyor?
mahalledeki çöp neden toplanmıyor? vs. vs...

İşte "asır suresini okuyup dağılmak" bu ve benzeri sorulara cevaplar üretmek, paylaşmak ve öyle dağılmak demektir.Yani bunları konuşup çözümler ve çareler üretmek, bunlar için elele vermek, elbirlik olmak, omuz omuza vermek (tavsiyeleşmek) demektir. Yoksa kafasında yığınla dert ve sorunu olan bir adamın yüzüne asr suresini okuyup el-fatiha demekle asr suresi okunmuş olmaz. Böylesi bir oturmadan, insanlar hala kafasındaki dert ve sorunlarını nasıl çözeceğini düşünerek çıkıyorsa, oturmadan çıktığında kendini hayatın içinde yapayalnız hissediyorsa, bilin ki, orada asr suresi okunmamıştır.

Çünkü bütün bunlar inanmış ve adanmış olmak, iyilik, güzellik, doğruluk için çalışmak, dünyanın ıslahı yönünde çaba sarfetmek, adaleti yükseltmek ve acıları paylaşmak cümlesindendir ki asr suresinin vermek istediği mesajlar tam da bunlardır.

Bunları yapan hüsrandan kurtulmuştur. Kendi çağının, zamanın ve ortamının tanığı olmuştur. Çünkü ona bunlardan hesap sorulacaktır.

Bunları yapanı Allah parlatır, yükseltir, "Yürü ya kulum" der. Gerisinin dağdaki ottan farkı yoktur. Ha yaşamış ha yaşamamış fark etmez.

Şu ayetleri elinizi vicdanınıza koyup bir okur musunuz? Çünkü "asr suresini okuyup dağılmanın" ne demeye geldiğini çok iyi tefsir ediyor;
"Biz insana iki göz vermedik mi?
Bir dili ve iki dudağı yok mu onun?
Ona yürüyeceği iki yol gösterdik.
Fakat o zor gelene yanaşmadı.
Bilir misin, nedir zor gelen?
Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak...
Zor zamanda vermek...
Öksüzün başını okşamak...
Düşmüşün elinden tutmak...
İman etmek, güçlüklere göğüs gerip acıları paylaşmak...
Sevgi ve merhamet yumağı olmak...
İşte erdemliler bunlardır.
Ayetlerimizi inkâr edenler ise şer odaklarıdır.
Onların ateşe atılıp üzerlerine kilit vurulacak." (Beled; 90/8-20)
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Bismillâhirrahmânirrâhîm.
Vel'asr. İnnel'insâne lefî husr. İllellezîne âmenû ve amilûssâlihâti vetevâ savbilhakkı vetevâ savbissabr.
Anlamı:
Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla.
Andolsun asra! İnsanlık hüsranda. Ancak iman edenler ve doğruları yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.


s.a,emeğine sağlık güzel kardeşim.
selametle.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
Allah razı olsun.
iştiyakla okudum. yitirdiğimiz manaya ulaşırız inşaallah.
selamun aleykum.
 

zencefil_1109

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2008
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
RABBİM razı olsun kardeşim,emeğine sağlık selam ve dua ile...
 

MAFİOSA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
28
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Hepsini cani gönülden okudum.gerçekte cümle kuruluşlarin anlamli düşüncende yazdiğin yazinla beni mahfu perişan etiğini söyleyebilirim.iyi bir bilgi birikimin var sayin arkadaşim.bu bilginin yani sira aklen düşüncendekini failiyete geçirme yönündede eğilim içerisinde olduğun apaçik ortada.çok muhteşm bir konuyu çok yönlü örneklemelerle vede akilci akici (kşinin beynine işleyen)düşüncelerde anlatimci olmuşsun.okuyani tesir altinda birakan yani etkileşim niteliğindeki bu paylaşimina cani gönülden allah razi olsun diyorum.mevlam her konuda bizlerin yardimcisi olsun.
Dua ile kalin.
 

teknikmuallim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Allah razi olsun

Allah razi olsun

HİÇ BUKADAR GENİŞ DÜŞÜNÜLMÜŞ FAYDALI BİR YAZI OKUMADIM DERSEM MÜBALAĞA ETMİŞ SAYILMAM.: ELLERİNE,BEYNİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK. ALLAH RAZI OLSUN.
:a29:
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
Selamun aleykum kardeşim.İdrak ederek okumaya çalıştım.Tabii toplantılardan sonra asr suresinin okunmasından haberim vadıda.Bu şekilde detaylı bilmiyor idim.Güzel bir tefsir olmuş.Emeklerine sağlık.B)
 

aldemira

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Kas 2011
Mesajlar
85
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
67
işte düşünenlere selamlar olsun,

arı misali üretilen özgün manalara şükürler olsun.

Aldemir daki

asr suresinin yorumu ikram olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt