Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Erkeğin hayatında üç önemli kadın! (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,536
Tepki puanı
876
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Erkeğin hayatında üç önemli kadın!

Sema Maraşlı




Erkeğin hayatında üç önemli kadın vardır:

Karısı, kayınvalidesi ve annesi. Erkeğin bu üç kadını idare etmeyi bilmesi gerekir.

İlk önemli kadın:
Karısıdır. Erkek karısı ile ilişkilerini çok iyi düzenlemeli ne karısını ezmeli ne de karısına kendini ezdirmeli. Medya baskısı ile kibar olayım derken ezik olmamalı, romantik olayım derken kılıbık olmamalı, karımla sorunsuz bir hayat yaşayayım diye yöneticilik görevini karısına bırakmamalı. Yoksa esas sorunlar o zaman başlar. Erkek şefkat ve adaletle ailesini idare etmeye çalışmalı.

Erkeğin idare etmesi gereken ikinci kadın:
Kayınvalidesidir. Erkeklerin hayatına kayınvalideler son yıllarda dahil oldu. Eskiden anneler, kızlarını evlendirdikleri zaman onun hayatına müdahil olmazlardı. Kızlarda gider, kendi evini ve kocasının ailesini benimserlerdi. Artık öyle değil. Kızlar annelerinden bir türlü kopamıyorlar. Bu yüzden ne kendi evini ne de eşinin ailesini benimseyemiyorlar.
Genç kızlar gelin olana kadar genellikle anne ile çatışma halindedirler. Pek çok anne “Bir gelin olsaydın da kurtulsaydım” diye yaka sirkeler; fakat ne hikmetse kız evlendiği gün, anne-kız yağ bal börek olurlar, aralarında büyük bir aşk başlar. “Evlenince bir daha bu eve adım atmayacağım.” diyen kızların bile, “anne” diye gözü düşmeye başlar. Yeni evli kadın, mümkün olsa her gün annesini görmek ister, göremediyse elinde telefon, akşam yapacağı yemeğe kadar annesine sorar. Kızın işi olur; anne gelir yapar, misafiri gelir; pastasını böreğini annesi yapar, çocuğu olur; annesi bakar. Bu arada mümkün olduğu kadar kadının kayınvalidesine yakın olmamaya çalışılır. Yakın olmamak için de bir şekilde kusur bulunur. Bu arada damat sürekli kayınvalide evine davet edilir, yedirilir içirilir, ikramlara boğulur. Kadın, annesi ile bu kadar hemhal olunca annenin de kızını, ailesi ile ilgili konularda etkilememesi mümkün değildir. Burada kızını olumlu etkileyen, nasihat eden annelerin hakkını yemeyelim öyleleri de var; ama genellikle kız anneleri; kızlarından taraftırlar ve kızlarının üzülmesine dayanamadıkları için kızlarını yanlış yönlendirebiliyorlar. Ayrıca varsa kızın; kız kardeşleri, ablaları da anne gibi çok gelip gidip, yanlış yol göstermelerle olumsuz etkileyebiliyorlar. Anne kızının hayatında bu kadar yer alınca haliyle dolaylı ya da dolaysız yoldan damadının evini yönetmeye başlıyor. “Onu alın bunu almayın, şunu yapın bunu yapmayın” derken çoğu zaman evin reisi olan erkeğin sözü çiğneniyor. Burada da erkeğin kendini ezdirmeden durumu iyi idare etmesi lâzım.

Erkeğin idare etmesi gereken üçüncü kadın:
Annesidir. Özellikle kocası ile sorunu olan, muhabbetli bir evlilik hayatı yaşayamamış anneler, bütün sevgilerini ve ümitlerini oğullarına yüklerler. Bu yüzden erkek annesi, oğlunun bir “el kızını” çok sevmesini ve ona değer vermesini istemez. “Sevsin; fakat beni sevdiği kadar değil. Onun sözüne karşı benim sözüm geldiğinde benim sözüm tutulsun. Hatta oğlumun evinde kararları ben alayım.
Kadınların “en çok sevilen ben olayım” arzularını kontrol etmeleri gerek. Eş olduklarında da anne olduklarında da ölçüsü kaçabiliyor: “Oğlum elbette beni çok sevecek, benim sözümü tutacak, o el kızı da kim oluyormuş. Ben oğlumu ne fedakarlıklarla büyüttüm, yemedim yedirdim, içmedim içirdim.“ Dikkat edin erkek evlendikten sonra, annesi, oğluna ve gelinine sık sık oğlunu nasıl zorluklarla büyüttüğünü anlatır: “Hamileliği zor geçmiştir, zor doğurmuştur, bebekken çok ağlamıştır, çocukken çok yaramazdır, cebinde kalan son parasını oğluna defter parası yapmıştır.” Bunlar sık sık hatırlatılır. Oğlana şu mesaj verilir: “Bak bu kadar iyiliğimiz var, sakın karını görüp vefasızlık etme.” Geline de şu mesaj verilir: “O bizim oğlumuz, çok hakkımız var üstünde, sana bırakmayız.” Belki bu yüzdendir, erkekler annelerinden çok etkilenirler. Annesini hiç dinlemiyor gibi görünen erkekler üzerinde bile anneleri oldukça etkilidir.
Anne, oğlunun evi ve ailesi ile ilgili alacağı bütün kararlardan haberdar olmak ister, haberi olmadıysa sitem eder, surat asar. Oğlunu ve gelinini yönetmeye çalışır. Onun onaylamadığı bir kararı oğlunun istemiş olacağına inanmaz, el kızının oğlunu kandırıp öyle yaptırdığına inanır. Bazı erkek anneleri, oğlu karısını çok sevmesin diye ufak ufak (bazıları büyük de konuşur) gelinin arkasından konuşurlar. Mesela “Karın iyi hoş da pek temiz değil.” O güne kadar evin temizliğine pek dikkat etmemiş olan erkek (algıda seçicilik) her şeye dikkat etmeye başlar. Dikkat edince kusur bulmak zor değildir, bulur ve annesinin haklı olduğuna inanır. “Karın çok geziyor.” “Karın çok para harcıyor.” gibi pek çok konuda erkeği etkileyebilir. Bunların yanında alınacak satılacak ne varsa, anne oğlunun evinde kendi sözü geçsin ister. Eğer erkeğin ablaları ya da kız kardeşleri varsa onlar da anne gibi etkili olabiliyorlar. İstisnalar hariç, işleri ortak değilse, erkeğin babası, oğlunun evinin düzenine en az karışan kişi oluyor. Annesinin sözüne bakarak karısını üzmüş; ona haksızlık etmiş çok erkek vardır. Ya da karısının sözüne bakarak annesine haksızlık eden. Oysa kavvamlığın en önemli şartı adaletli olmaktır. Bu yüzden erkeğin iyi bir gözlemci olması, haksızlık etmeden üç kadını iyi idare etmesi lâzım. Bunun için de erkeğin kadınlarla ilgili bazı bilgilere ihtiyacı var.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,536
Tepki puanı
876
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[h=2]Kayınvalide Sorunları İçinde Erkek[/h] Geçen hafta erkeğin “annesi, karısı ve kayınvalidesi” olmak üzere “Erkeğin İdare Etmesi Gereken Üç Kadın” başlıklı bir yazı yazmıştım. “Devam edeceğiz.” demiştim. Sorunu yazdık, çözümler üzerinde biraz kafa yoralım. Erkeğin üç kadının ortasında, kendini ezdirmeden ve onlardan birini ezmeden, idare edebilmesi için bazı bilgilere ve de taktiklere ihtiyacı vardır.

Gelin-Kayınvalide sorunlarını azaltmak için erkeğin annesine karşı yapması gerekenler:
İlk adım: Başta işi sağlama alın. Evlilik öncesi anne ve babanızla oturup ciddi bir konuşma yapın. Bir aile kurulduğunun ve o ailenin reisinin siz olmanız gerektiğini anlatın.
Artık onların küçük çocuğu olmadığınızı ve asla eşinizin yanında sert söz, azar duymak istemediğinizi söyleyin. “Siz beni saymazsanız eşim hiç saymaz. Özellikle eşimin yanında bana değer verdiğinizi gösterin.” deyin. Anneler evlatlarının büyüdüklerini kabul etmekte zorlanıyorlar. Evlenen çocukları üzerinde etkili olmaya çalışıyorlar bu da erkeğin kendi evini idare etmesini zorlaştırıyor.
İkinci Adım: Ailenizde karar yetkisinin size ait olması gerektiğini anlatın. Onlara saygı duyduğunuzu; fakat eşiniz ve evliliğiniz ile ilgili kararları sizin vermeniz gerektiğini söyleyin. İyi niyetli de olsa ailenin karışması ilerde pek çok sorunlara sebep oluyor. Bazen kayınpederler çoğunlukla kayınvalideler gelin tarafından sevilmek için çok toleranslı davranabiliyorlar, oğullarının istemediği rahatsız olduğu pek çok konuda geline destek oluyorlar.
Gelinin gidip geleceği yerler ya da çalışma hayatı gibi konularda gelinden yana olup oğullarının itirazlarını dikkate almıyorlar. “Biz izin verdik” diyebiliyorlar. Erkek bu kadın dayanışması karşısında yalnız kalabiliyor. Bu durumun risklerini en başta aileniz ile konuşun. Sonunda iki kadının birbirine düşman olma ihtimali yüksektir. Annenizle aynı evde bile yaşıyor olsanız, eşiniz ile ilgili konulara annenizi karıştırmayın. Herkes duracağı yeri bilsin.
Üçüncü adım: Annenize eşinizi övmeyin. Anneniz de bir kadındır ve kadınların erkeklerden daha fazla yaşadığı kıskançlık sorunundan beri değildir. Hatta oğlunu başka bir kadınla paylaşmak durumunda olduğu için kıskançlığı oldukça yüksek dozlarda olabilir.
Her ne kadar anne sevgisi ve eş sevgisi çok ayrı şeyler olsa da; anne oğlunun başka bir kadını kendinden daha çok sevme ihtimalini bile sevmez ve rahatsız olur. Bu yüzden anneyi kıskandıracak davranışlardan uzak durmak gerek. Annenizin yanında eşinize fazla muhabbet gösterisinde bulunmayın.
Annenize evlilik öncesi eş adayınızı ve evlilik sürecinde eşinizi çok övmeyin, eşinizin meziyetlerini sayıp dökmeyin. Mesela: Eşiniz istediği kadar güzel yemek yapsın, bunu annenize anlatıp kıskandırmanın kimseye bir faydası yok, o her zaman oğlunun onun yemeklerini daha çok sevdiğini ve beğendiğini düşünmekten mutlu olacaktır. Bırakın öyle bilsin.
Dördüncü Adım: Annenize eşiniz ya da ailesini savunmayın. Anneler oğulları ile dertleşmeyi, gelinin arkasından konuşmayı severler. Anneniz eşinizi eleştirdiğinde eşinizin iyi yönlerini sayarak, eşinizi annenize sevdirmeye çalışmayın. Bu onu sadece kızdırır ve gelinden iyice soğumasını sağlar. Annenizin eleştirileri karşısında eşinizi savunmanız onun: “el kızını bana tercih ediyor” diye düşünmesine sebep olacak ve işin tuhaf tarafı, size değil geline kızgınlık besleyecektir.
En basitinden bir kaç örnek: Anneniz “eşin pek temiz değil” dedi. “anne ne yapsın çocuklar var, elinden geleni yapıyor, ancak yetişebiliyor” gibi savunma cümlelerine falan başlamayın. “Tamam anne, ben onunla konuşurum, biraz daha temizliğe dikkat etmesini söylerim.” gibi bir cümle kurup geçiştirin. Tabi eşiniz yanınızda yoksa. Eşiniz yanınızdayken anneniz onu eleştirirse durum daha vahim. Bu durumda hiç konuşmamak ve ortamı terk etmek, daha sonra iki kadınla ayrı ayrı konuşmak daha doğrudur.
Beşinci Adım: Evlendikten sonra annenizi bol bol takdir edin. Özellikle eşinizi eleştirdiği konularda kendi farkının görülmesini istiyor ve takdir bekliyordur. Böyle bir eleştiri karşısında “Anne senin gibi mükemmel bir kadın olması mümkün değil.” “Senin gibi lezzetli yemekler yapamıyor, senin gibi hamarat değil.” gibi içini ferahlatacak bir kaç cümle söylemeniz onu çok rahatlatacaktır. Ve gelinle ilişkisini daha iyi tutacaktır, nasıl olsa gelin geriden geliyor ve onun kadar olamıyor.
Bunlar yalana girmez; aile hayatında böyle şeylerin söylenmesi takdir ve iltifata girer. Kadınlar gerçeği duymaktan çok hoşlanmazlar, onlar sadece duymayı bekledikleri şeyi duymak isterler. Rabbimiz de “anne babaya güzel söz söyleyin” buyuruyor.
Kadınların en çok duymaktan hoşlandıkları “haklısın” sözcüğüdür. Kadınlar her durumda haklı çıkmak isterler, zaten hep haklı olduklarına inanırlar. “Haklısın anne, söylediğin konulara dikkat edeceğim.” Yalnız annenizin sözlerinin klasik bir kadın kıskançlığı olma ihtimali de olduğu için her dediği şeye dikkat etmeyin. Fakat her sözünü de kulak ardı etmeyin, süzgeçten geçirip bakın öyle karar verin, bazen size evliliğiniz ile ilgili doğru adımları da gösteriyor olabilir.
Altıncı Adım: Annenize evinizin reisi olduğunuzu gösterin. Erkek annelerinin en büyük korkusu oğullarının gelin tarafından idare edilmesidir. Kadınlar kendi evliliklerinde kocayı idare etmeyi, ona hükmetmeyi pek severler; fakat iş oğullarına geldiğinde oğullarının gelinin emrine girme ihtimalinden bile çok korkarlar.
Oysa kendileri evde kocaları üzerinde otorite olarak, oğullarına çok kötü örnek olmuşlardır; fakat bunun farkında olmazlar. Kocalarını kuzuya çevirmiş kadınlar, oğullarının aslan gibi koca olmasını beklerler. “Erkek dediğin şöyle olmalı, böyle olmalı” diye nutuk atarlar. Kuzu bir baba modeli gören bir erkeğin, aslan gibi koca olması biraz zordur. Bunun için erkeğin özel gayret sarf etmesi ve farkındalığını artırması lâzım.
Pek çok erkek, farkında olmadan kendi ailesinin yanında, karısına biraz sert davranır. Evinde kendi işini yapan hatta eşine yardım eden adam, ailesinin yanına gidince, oturup bekler; karısından bir şeyler yapmasını ister. Evinde emrederek konuşmayan erkek, ailesinin yanında karısıyla daha emrivaki konuşur. Erkek bunu bilinçli yapmadığı için karısı söylediğinde kabul etmez.
Kadınlar da kocalarını ailesinin yanında ki bu değişim haline acayip sinir olurlar. “Evde ne derse desin; ama başkalarının yanında hele ki kayınvalidenin yanında çok iyi davransın isterler. ” Çünkü bilirler ki kayınvalide onu kıskanıyor, bu kıskançlığı körüklemek gelinlere keyif verir çoğu zaman. Oysa kıskançlık her zaman karşıdakine zarar verir.
Kayınvalideyi kıskandırmanın kimseye faydası yoktur, tam aksi zararı dokunur. Annelerin oğlunun evinin reisi olması arzusunda bir sorun yok; fakat bunun için gösterdikleri yol yanlış olabilir. Bu da annenin aklına, hayata doğru noktadan bakıp bakmamasına göre değişir. Huysuz bir anneniz varsa onun “Şuna izin ver buna izin verme, çok para verme, karına çok yüz verme, sert davran, yoksa seni dinlemez.” gibi öğütleri olabilir, bunları sakın ciddiye alıp evlilik hayatınızda uygulamaya çalışmayın. Annelerin oğullarının geline karşı söz hakkı üstünlüğü olmasını istemelerinde bir sebep de yaşlandıklarında oğullarının evinde kalabilmeleri ve hatırlarının sayılabilmeleri arzusundandır.
Burada önemli olan nokta erkeğin annesini kırmadan, annesinin sözüne bakarak eşine haksızlık etmeden durumu kurtarmasıdır.
Gelin -Kayınvalide sorunlarını azaltmak için erkeğin eşine karşı yapması gerekenler:
Birinci Adım: Annenizin hatalarını kabul edin. Kadınların bu konuda en büyük şikayetleri kocalarının annelerinin hatalarını görmüyor oluşları.
Erkekler annelerinin hatalarını görürler; fakat eşlerine itiraf etmek istemezler. Erkek annesinin hatasını kabul ederse, eşinin annesine kızgınlığının artacağını düşünür. Oysa kadın, kocası annesini savundukça, hatalarını örtmeye çalıştıkça daha da kızgınlaşır. Bu durumda kadın eşine annesinin hatasını göstermeyi kendine iş edinir. Bu yüzden karınız annenizin hatalarını söylüyorsa, (saygı sınırlarını aşıp hakaret etmeden) eşinizi dinleyin ve annenizin hatalarını kabul edin. Ya da kardeşlerinizin. Konu hep anne üzerinden ağırlıklı gidiyor ama diğer yakın akrabalar sorun olabiliyor.
Eşinizin aileniz ile ilgi sorunlarını dinlemeniz onu rahatlatacaktır. Dinleyin, hak verin ve konuyu kapatın, uzatmayın. Kadın sözünün peşine düşmeyin, konuyu uzatıp, takip etmeyin.
İkinci Adım: Eşinizin anneniz ile iyi geçinmesini takdir edin. Kadınların bu konuda bir şikayeti de kocalarının ailesi ile ilgili yaptıkları iyiliklerin güzelliklerin görülmemesi. Bu da kadınların hevesini kırıyor. Mesela bir hanım şöyle demişti: “Evlendiğim günden beri kayınvalidem ile oturuyorum ve elimden geldiğince ona iyi davranıyorum, saygı duyuyorum. Fakat eşim bir gün takdir etmedi: “Allah razı olsun, anneme hizmet ediyorsun” demedi. Bu beni üzüyor, mecburmuşum gibi davranılınca, kıymet bilinmeyince üzülüyorum.”
Kadınlar enerjilerini güzel sözlerden alırlar, bu yüzden erkeklerin güzel söz, iltifat ve takdir cimrisi olmaması lâzım. Güzel sözlerle karınıza destek olursanız, iyilik enerjisi artar. Eşinizin annenize yaptığı küçük bir iyilik olsa bile, annenize telefonla araması bile olabilir bu:
“Sağol canım, annemle iyi anlaşmaya çalıştığını görünce mutlu oluyorum, sana olan sevgim artıyor. Benim işimi kolaylaştırıyorsun, yükümü azaltıyorsun, çok güzel huylusun, benim güzel karım.” gibi iltifatlar kadınların davranışlarını iyi yönde artırmalarına sebep olur.
Damat-Kayınvalide sorunlarına karşı erkeğin yapması gerekenler:
İlk adım: Kayınvalideyi başta iyi gözlemlemek gerekir. Aklı başında bir kadın mı? Ailenize faydası mı olur, zararı mı olur. Ne zaman gelip ne zaman gideceğini biliyor mu? Kızını doğru yönlendiriyor mu? İşlerinize karışmaya evinizi idare etmeye çalışıyor mu?
Zararı olacağını görüyorsanız evliliğin ilk günlerinden itibaren sınırlarınızı belirleyin. Saygı da kusur etmemeye çalışarak evinizi yönetmesine izin vermeyin.
Fakat aklı başında iyi niyetli bir kadınsa ilişkileri daha sıcak ve samimi götürmek, anne evlat gibi olabilmek güzeldir. Tabi bu arada kendi annenizi kıskandırmadan.
İkinci adım: Eşinizin ailesinin zor günlerinde muhakkak yanlarında olun. Hastalık, ameliyat, ölüm, maddi sıkıntı… Bu gibi durumlarda destek olun, eşinizi de onların yanında olmasında yardımcı olun.
Üçüncü adım: Kayınvalide ile geçinmenin en iyi yolu ona kızını övmektir. Çünkü annelerin en büyük korkusu kızları evlendikten sonra söz duymaktır. Çünkü kız bir hata yaptığında ilk söz “anne terbiyesi almamış” olur. Hatta beddua edilir “Annen seni yetiştirmez olaydı.” diye. Bu yüzden kız anneleri övgü duymayı pek severler. Arada bir “Allah razı olsun sizden, karımdan çok memnunum, çok iyi yetiştirmişsiniz.” gibi övgülerle anneyi yanınıza alırsanız, eşinizle de işiniz kolay olur.
Özetlersek, erkeğin özellikle annesinin ve eşinin iyi anlaşması için paylaşılamayan kendisi olduğundan dolayı, iki kadın arasında telef olmamak için Nasreddin Hoca gibi ikisine de ayrı ayrı mavi boncuk verip durumu idare etmesi gerekir. Her zaman yumuşaklık işe yaramayabilir. Yine de anlaşmazlık çıkarsa “One minute” deyip masaya yumruğunu vurması işe yarayabilir.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Erkeğin hayatında üç önemli kadın!

Sema Maraşlı




Erkeğin hayatında üç önemli kadın vardır:

Karısı, kayınvalidesi ve annesi. Erkeğin bu üç kadını idare etmeyi bilmesi gerekir.

İlk önemli kadın:
Karısıdır. Erkek karısı ile ilişkilerini çok iyi düzenlemeli ne karısını ezmeli ne de karısına kendini ezdirmeli. Medya baskısı ile kibar olayım derken ezik olmamalı, romantik olayım derken kılıbık olmamalı, karımla sorunsuz bir hayat yaşayayım diye yöneticilik görevini karısına bırakmamalı. Yoksa esas sorunlar o zaman başlar. Erkek şefkat ve adaletle ailesini idare etmeye çalışmalı.

Erkeğin idare etmesi gereken ikinci kadın:
Kayınvalidesidir. Erkeklerin hayatına kayınvalideler son yıllarda dahil oldu. Eskiden anneler, kızlarını evlendirdikleri zaman onun hayatına müdahil olmazlardı. Kızlarda gider, kendi evini ve kocasının ailesini benimserlerdi. Artık öyle değil. Kızlar annelerinden bir türlü kopamıyorlar. Bu yüzden ne kendi evini ne de eşinin ailesini benimseyemiyorlar.
Genç kızlar gelin olana kadar genellikle anne ile çatışma halindedirler. Pek çok anne “Bir gelin olsaydın da kurtulsaydım” diye yaka sirkeler; fakat ne hikmetse kız evlendiği gün, anne-kız yağ bal börek olurlar, aralarında büyük bir aşk başlar. “Evlenince bir daha bu eve adım atmayacağım.” diyen kızların bile, “anne” diye gözü düşmeye başlar. Yeni evli kadın, mümkün olsa her gün annesini görmek ister, göremediyse elinde telefon, akşam yapacağı yemeğe kadar annesine sorar. Kızın işi olur; anne gelir yapar, misafiri gelir; pastasını böreğini annesi yapar, çocuğu olur; annesi bakar. Bu arada mümkün olduğu kadar kadının kayınvalidesine yakın olmamaya çalışılır. Yakın olmamak için de bir şekilde kusur bulunur. Bu arada damat sürekli kayınvalide evine davet edilir, yedirilir içirilir, ikramlara boğulur. Kadın, annesi ile bu kadar hemhal olunca annenin de kızını, ailesi ile ilgili konularda etkilememesi mümkün değildir. Burada kızını olumlu etkileyen, nasihat eden annelerin hakkını yemeyelim öyleleri de var; ama genellikle kız anneleri; kızlarından taraftırlar ve kızlarının üzülmesine dayanamadıkları için kızlarını yanlış yönlendirebiliyorlar. Ayrıca varsa kızın; kız kardeşleri, ablaları da anne gibi çok gelip gidip, yanlış yol göstermelerle olumsuz etkileyebiliyorlar. Anne kızının hayatında bu kadar yer alınca haliyle dolaylı ya da dolaysız yoldan damadının evini yönetmeye başlıyor. “Onu alın bunu almayın, şunu yapın bunu yapmayın” derken çoğu zaman evin reisi olan erkeğin sözü çiğneniyor. Burada da erkeğin kendini ezdirmeden durumu iyi idare etmesi lâzım.

Erkeğin idare etmesi gereken üçüncü kadın:
Annesidir. Özellikle kocası ile sorunu olan, muhabbetli bir evlilik hayatı yaşayamamış anneler, bütün sevgilerini ve ümitlerini oğullarına yüklerler. Bu yüzden erkek annesi, oğlunun bir “el kızını” çok sevmesini ve ona değer vermesini istemez. “Sevsin; fakat beni sevdiği kadar değil. Onun sözüne karşı benim sözüm geldiğinde benim sözüm tutulsun. Hatta oğlumun evinde kararları ben alayım.
Kadınların “en çok sevilen ben olayım” arzularını kontrol etmeleri gerek. Eş olduklarında da anne olduklarında da ölçüsü kaçabiliyor: “Oğlum elbette beni çok sevecek, benim sözümü tutacak, o el kızı da kim oluyormuş. Ben oğlumu ne fedakarlıklarla büyüttüm, yemedim yedirdim, içmedim içirdim.“ Dikkat edin erkek evlendikten sonra, annesi, oğluna ve gelinine sık sık oğlunu nasıl zorluklarla büyüttüğünü anlatır: “Hamileliği zor geçmiştir, zor doğurmuştur, bebekken çok ağlamıştır, çocukken çok yaramazdır, cebinde kalan son parasını oğluna defter parası yapmıştır.” Bunlar sık sık hatırlatılır. Oğlana şu mesaj verilir: “Bak bu kadar iyiliğimiz var, sakın karını görüp vefasızlık etme.” Geline de şu mesaj verilir: “O bizim oğlumuz, çok hakkımız var üstünde, sana bırakmayız.” Belki bu yüzdendir, erkekler annelerinden çok etkilenirler. Annesini hiç dinlemiyor gibi görünen erkekler üzerinde bile anneleri oldukça etkilidir.
Anne, oğlunun evi ve ailesi ile ilgili alacağı bütün kararlardan haberdar olmak ister, haberi olmadıysa sitem eder, surat asar. Oğlunu ve gelinini yönetmeye çalışır. Onun onaylamadığı bir kararı oğlunun istemiş olacağına inanmaz, el kızının oğlunu kandırıp öyle yaptırdığına inanır. Bazı erkek anneleri, oğlu karısını çok sevmesin diye ufak ufak (bazıları büyük de konuşur) gelinin arkasından konuşurlar. Mesela “Karın iyi hoş da pek temiz değil.” O güne kadar evin temizliğine pek dikkat etmemiş olan erkek (algıda seçicilik) her şeye dikkat etmeye başlar. Dikkat edince kusur bulmak zor değildir, bulur ve annesinin haklı olduğuna inanır. “Karın çok geziyor.” “Karın çok para harcıyor.” gibi pek çok konuda erkeği etkileyebilir. Bunların yanında alınacak satılacak ne varsa, anne oğlunun evinde kendi sözü geçsin ister. Eğer erkeğin ablaları ya da kız kardeşleri varsa onlar da anne gibi etkili olabiliyorlar. İstisnalar hariç, işleri ortak değilse, erkeğin babası, oğlunun evinin düzenine en az karışan kişi oluyor. Annesinin sözüne bakarak karısını üzmüş; ona haksızlık etmiş çok erkek vardır. Ya da karısının sözüne bakarak annesine haksızlık eden. Oysa kavvamlığın en önemli şartı adaletli olmaktır. Bu yüzden erkeğin iyi bir gözlemci olması, haksızlık etmeden üç kadını iyi idare etmesi lâzım. Bunun için de erkeğin kadınlarla ilgili bazı bilgilere ihtiyacı var.


Allah razi olsun..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt