Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hanım sahabelerin yolunda; saliha hanımlar olmak,yuvamızı cennete çevirmek için..... (1 Kullanıcı)

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
İNŞALLAH.... birbirimize destek olalım birbirimizi uyaralım şunuda yap, bunu yaparsan daha iyi olur diye birbirimizi uyarmak için burada buluşalım mı...
ibadetlerimizi, eşlerimize karşı dikkat etmemiz gereken noktaları, tesettür hassasiyetimizi,çocuk büyütme yolunda deneyim ve önerilerimizi paylaşalım....
olurmu... ne dersiniz büyüklerimiz de destek olsun bizlere...
 

Hicran-ı Aşk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
2,257
Tepki puanı
250
Puanları
63
Yaş
37
Konum
Adana, Mersin
İNŞALLAH.... birbirimize destek olalım birbirimizi uyaralım şunuda yap, bunu yaparsan daha iyi olur diye birbirimizi uyarmak için burada buluşalım mı...
ibadetlerimizi, eşlerimize karşı dikkat etmemiz gereken noktaları, tesettür hassasiyetimizi,çocuk büyütme yolunda deneyim ve önerilerimizi paylaşalım....
olurmu... ne dersiniz büyüklerimiz de destek olsun bizlere...

inşaAllah canım...
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
Dünyanın En Hayırlı Varlığı: Sâliha Kadın
Milletler, sâlih erkekler ve sâliha hanımlarla âbâd olur. Bundan dolayı dinin, vatanın ve milletin selâmeti, ancak hayırlı nesiller yetiştirmeye bağlıdır.
Toplumlarda erkeksiz terakkî olamayacağı gibi kadınsız bir terakkîden de söz edilemez. Çünkü kadın, kemâliyle toplumu yüceltir. Kadının alçalması ise, toplumu bir mezbelelik hâline getirir; hayat yollarını cam kırıkları ile doldurur.
Kadın ve erkek, birbirini tamamlayan iki engin âlem gibidir. Ancak bu tamamlamada kadına, Cenâb-ı Hak tarafından daha tesirli bir husûsiyet verilmiştir. Şu ifâde, bu gerçeği dile getirmektedir:
“BİR ERKEĞİ TERBİYE EDİN; BİR İNSANI YETİŞTİRMİŞ OLURSUNUZ. BİR KADINI TERBİYE EDİN; BİR ÂİLEYİ, HATTÂ TOPLUMUN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜ YETİŞTİRMİŞ OLURSUNUZ.”
Nitekim sâliha kadın;
– Toplumda şahsiyet ve karakter sahibi bir nesil yetiştiren mektebin muallimidir.
– Âilenin huzurunu temin eden ve gönülleri aydınlatan billur bir avizedir.
– Yine âilesine cennet saâdeti bahşeden hoş kokulu bir çiçektir.
Mü’minin takvâdan sonra sahip olabileceği en hayırlı nîmet, sâliha bir hanımdır. Yine o, Allah Rasûlü’ne Cenâb-ı Hak tarafından sevdirilmiş olan, dünyaya ait üç şeyden biridir.

Umûmiyetle Peygamberlerin, evliyâullâhın ve cengâverlerin arkasında dâimâ sâliha bir hanım vardır. Bu hanım, efendisinin her zaman en büyük yardımcısı ve evlatlarının fazîlet timsâli bir muallimidir. Bu husûsiyetiyle o; ilâhî kudretin genişletilmiş bir rahmet kucağı, âilede saâdet kaynağı, zevk ve safâ ışığı ve âile fertlerinin şefkat odağıdır ki; ömürlük bir teşekküre lâyıktır.

Hatice vâlidemiz, sâliha anne tasavvurunun zirve bir misâlidir. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz tebliğine başladığında kendisine ilk ve en büyük destek, Hazret-i Hatice vâlidemizdir.
Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hirâ’dan telâş içinde dönüp:
“–Yâ Hatice! Bana kim inanır?” dediği zaman, o mübârek zevce, Varlık Nûru Efendisi’ne:
“Allâh’a yemin ederim ki, Allah -celle celâlühû- hiçbir vakit Sen’i utandırmaz (mahrum etmez). Çünkü Sen, akrabanı himâye edersin. İşini görmekten âciz olanların ağırlığını yüklenirsin. Fakire infâk eder, kimsenin kazandıramayacağını k,azandırırsın. Misafire ikram edersin. Hak yolunda zuhûr eden hâdiselerde (halka) yardımda bulunursun...
Ey Allâh’ın elçisi! Sen’i ben kabûl eder, tasdîk eylerim. Bu Allah yoluna önce beni dâvet et!” demiş ve hayatı boyunca Efendimiz’in İslâm dâvâsında sâdık bir müşâviri, dert ortağı, tesellî ve huzur kaynağı olmuştur. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de, engin vefâsı ve yardımları sebebiyle hanımını ömür boyu unutmamıştır.
Zira Efendimiz’in beyânıyla:
“Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı; dindar, sâliha bir kadındır.” (Müslim, Radâ, 64; Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)
Efendimiz, bir âile sohbetinde, Hazret-i Hatice vâlidemizi uzun uzun anlatarak bazı hâtıraları yeniden nakletmiş ve geçmiş günleri yâd etmişti. Hazret-i Âişe c vâlidemiz hayret ifâde eden bir üslupla:
“–Yâ Rasûlâllah, senelerce evvel ölüp gitmiş olan bir yaşlı kadını, bu kadar hatırlayıp yâd etmekte ne fayda var? Allah, size, ondan daha genç ve güzelini ihsân etmiş; ağzında dişi bile kalmamış bir ihtiyar kadın yerine daha gencini vermiştir.” dedi. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 20)
Âişe vâlidemizin bu sözlerine karşı Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in mübârek dudaklarından, Hazret-i Hatice vâlidemizi niçin unutmadığını bildiren şu sözler döküldü:
“–Yâ Âişe! Seneler geçtiği hâlde Hatice’yi unutmayışım, onun dış güzelliğinden değildir. Herkes beni red ve inkâr ettiği zaman, Hatice bana inandı ve tasdik etti.
Etrafımdaki müşrikler bana, «yalancısın» dediği zaman; Hatice bana; «Doğru söylüyorsun, asla çekinme!» dedi.
İnsanlar benden bir pulu esirgediği zaman, Hatice, bütün servetini önüme sererek, «Bunların hepsi emrindedir, istediğin kadar harcayabilirsin.» dedi.
Dünyada yalnız kaldığım günlerde, Hatice benden asla geri kalmadı; «Bunların hepsi geçicidir, üzülme, ileride bu güçlükleri kolaylıklar takip edecektir.» dedi.
İşte ben, Hatice’yi, bu fedâkârlıkları için unutmuyorum!”
Eline aldığı kuru bir hurma dalına dayanarak Rasûlullâh’ın kapısına kadar gelmiş olan yaşlı bir kadın, içeri kabul edilmesini istemişti. Ashâb-ı kirâm:

“–Yâ Rasûlâllah, kim olduğunu bilmediğimiz ihtiyar bir kadın, zâtınızı görmek istiyor.” dediler. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Müsaade edin, gelsin.” buyurdular.

İhtiyarlıktan âdeta iki büklüm olmuş olan kadıncağız, hurma dalından edindiği asâsına dayana dayana Efendimiz’in bulunduğu odanın kapısından içeri girdi. Bir iki adım ilerlemişti ki, kendisini tanıyan Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz hemen ayağa kalktılar. Altlarındaki içi hurma lifi dolu minderlerini göstererek oturmasını istediler.

Peygamber Efendimiz’in bu kadına gösterdiği hürmet ve alâka, orada hazır bulunan Hazret-i Ömer’in çok dikkatini çekti. Hattâ kim olduğunu merak ettiği yaşlı kadına gösterilen bu ikrâmı, biraz da fazla bulduğu içindir ki, o yaşlı hanım kalkıp gittikten sonra:

“–Yâ Rasûlâllah, bu kadın kimdi ki, kendisine ayağa kalkacak kadar hürmet ettiniz, minderinizi verecek kadar alâka gösteriniz.” dedi.

Efendimiz’in cevabı tek cümleden ibâretti:
“–Bu kadın, bizim Hatice’nin dostlarındandı!”
Bu hâdise Hatice vâlidemizin Âlemler Sultânı’na göstermiş olduğu fedâkârâne desteklerinden dolayı, vefatlarından sonra da Efendimiz’in ona duymuş olduğu muhabbet ve vefâsının ne güzel bir tezâhürüdür. Yine bu vefâ duygusu sebebiyledir ki Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hatice vâlidemizin vefat ettiği seneyi “hüzün senesi” ismiyle yâd etmiştir.
Vefâ; peygamberlere, velîlere ve fazîlet sâhibi mü’minlere has bir vasıf olarak beşerî hayatı taçlandıran mânevî bir sıfattır. Vefâ; solmayan bir güldür. Vefânın sonbaharı yoktur.
Gönüllerini vefâ menbaından nasiplendiren mü’minler, iç alemlerini gül bahçesi hâline getirenlerdir. Öyle bir gül bahçesi ki; içinde zikir goncaları, tesbih bülbülleri, amel-i sâlih pınarları, îman, irfan ve ilâhî lutuf çiçekleri vardır. Böyle bir gönlün mükâfâtı Cennet-i âlâ ve Cemâlullah’tır. Allah Rasûlünün vefâ duygusu bizler için bir fazîlet örneği olmalıdır.
İşte Peygamber Efendimiz’in gönlü Hatice vâlidemize karşı böylesine yüksek vefâ hisleriyle doluydu. Bununla birlikte Hazret-i Âişe vâlidemiz de, sahip olduğu yüksek zekâ ve basîret dolayısıyla Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e her işinde yardımcı olmaya gayret göstermiştir. Nitekim o, ilmî dehâsı sâyesinde zamanının yedi müctehidinden biri olarak Efendimiz’den öğrendiği ilmi, ümmete intikal ettirmiş ve dînin anlaşılmasında yardımcı olmuştur. Husûsiyle hanımlara ait fıkıh, onunla devam etmiştir.
Yine ezvâc-ı tâhirâttan Ümmü Seleme vâlidemizin Hudeybiye günü keskin firâsetiyle bulmuş olduğu çözüm, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in mahzun gönlünü ferahlatırken, mühim bir meseleyi de çözüme kavuşturmuştur.
Velhâsıl ezvâc-ı tâhirat vâlidelerimiz, hayatları boyunca Peygamber Efendimiz’e ayrı ayrı birer destek olmuşlardır. Bugünün hanımlarının da, o güzîde ve sâliha annelerimizin mânevi husûsiyetlerinden hisse alma gayreti içinde olabilmeleri zarûrîdir ki “sâliha hanım” fazîletine erebilsinler.
Muhammed İkbal bir şiirinde, kendisine iki Fâtımâ’yı örnek almasını isteyerek müslüman kadına şöyle seslenir:
“Ey örtüsü namusumuzun perdesi olan Müslüman Kadını! Senin yüzündeki nur, îman kandilimizin sermâyesidir. Yaratılışındaki saflık; Hak’tan bize rahmettir, dînimizin kuvvetidir, ümmetimizin varlık esâsıdır. Evlâdımız sütten kesilir kesilmez, ona kelime-i tevhîdi ilk öğreten sensin. Senin muhabbetin, bizim hâlimizi, fikrimizi, sözümüzü, işimizi tanzîm eder.
Toplum fidanının âb-ı hayatı sensin. Ümmetin emanetini koruyan muhafız sensin. Fıtratındaki ulvî hasletleri aklınla keşfet. Hazret-i Fâtıma, senin için bir numûnedir; ondan gözünü ve gönlünü ayırma. Tâ ki, senin dalın da bir Hüseyin meyvesi versin; gülistan, eski mevsimi getirsin.”
İşte müslüman kadının örnek alacağı birinci Fâtıma, İnsan Sûresi’nin 8-11. âyetleri arasında fazîleti, Cenâb-ı Hak tarafından bildirilen Fâtıma’dır. İkinci Fâtıma da, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in canına kastetmeyi isteyip, büyük bir cinayet işlemeye giden Ömer bin Hattab’a mânî olarak, onu hidâyete sevk eden Fâtıma’dır.
Misalleri zikredilen, etraflarına her zaman yüksek şahsiyet ve karakter tevzî eden bu anneler, ümmet-i Muhammed’in annelerine örnek olacak zirve ve âbide annelerimizdir. Kalben ve rûhen böyle annelere yaklaşabilen kimseler için şu şehâdetnâme ne müthiştir:
"Cennet annelerin ayakları altındadır!” (Ahmed bin Hanbel, III, 429)
Rabbimiz bütün yavrularımıza Fâtıma vâlidelerimizin gönül dünyalarından, Hazret-i Âişe vâlidemizin üstün zekâ, basîret, firâset ve iffetinden ve bilhassa Hazret-i Hatice vâlidemizin eşsiz sadâkat ve sonsuz fedâkârlığından hisseler nasip eylesin.
Âmîn…


OSMAN NURI TOPBAS EFENDI
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
bu yazıyı çok beğendim....
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
50
Eline, yuregine saglikYuregi canlar için atan can kardesim
Ne istersen sen o'sun zaten, olmayan seyi aramazsin,
o kadar çok okudum, paylastim ki simdi hangi siteye baksam ayni yazilar, bana yetmiyor,hikayelerde aslinda çok guzel ornekler var
Kimine bir nasihat yetermis, alirmis onu yetinirmis, bizde nasihatlar dolu, hala gonlumuz bombos ama umud dolu
Sevgi,saygi , hurmet gerek, sevenler birmis demek (dur yahu! çosma)guzelleri gorunce durmak olur mu???
Salih kadina, salih erkek gerek, kiymet bilinmeyene sabir gerek , istedigin hak yolu ise , buyur ordan gidek
Rabbim yolunu acar sevenleri bir bir sinar, baksana Resul aleyhisselami bile sinamadi mi?
Kalbini aç yola, cennet ne ola? cennetten guzel yari istemeye zorla
Yani cennetten bile guzel Alllah c.c isteemek en guzeli ...
 

denizderya35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
173
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
konu çok güzel olmuş. buradan öğreneceğim çok şey olacak.
 

Hicran-ı Aşk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
2,257
Tepki puanı
250
Puanları
63
Yaş
37
Konum
Adana, Mersin
Eline, yuregine saglikYuregi canlar için atan can kardesim
Ne istersen sen o'sun zaten, olmayan seyi aramazsin,
o kadar çok okudum, paylastim ki simdi hangi siteye baksam ayni yazilar, bana yetmiyor,hikayelerde aslinda çok guzel ornekler var
Kimine bir nasihat yetermis, alirmis onu yetinirmis, bizde nasihatlar dolu, hala gonlumuz bombos ama umud dolu
Sevgi,saygi , hurmet gerek, sevenler birmis demek (dur yahu! çosma)guzelleri gorunce durmak olur mu???
Salih kadina, salih erkek gerek, kiymet bilinmeyene sabir gerek , istedigin hak yolu ise , buyur ordan gidek
Rabbim yolunu acar sevenleri bir bir sinar, baksana Resul aleyhisselami bile sinamadi mi?
Kalbini aç yola, cennet ne ola? cennetten guzel yari istemeye zorla
Yani cennetten bile guzel Alllah c.c isteemek en guzeli ...

ablaaa hoşgeldin özledim seni.inşaAllah iyisindir bi sıkıntı yoktur bilgisayarının çalınması dışında :a42:
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
nasihata ihtiyacımız var.. hepimizin her gün her an yeni şeyler öğreniyoruz... hele bilenden yaşayandan... sailha kadın olmak ne çok isterimmm... direk bir olaya gerek yok herşeye açığız.. hepimiz,... Nasıl yetiştirecez biz bu çocukları...
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
hepimiz birbirimizden öğreneceğiz inşallah...
ben en çok şunu anladım islamın emrettiği şekilde kendimize çeki düzen verirsek aile huzurumuzun olmaması mümkün değil....
 

Hicran-ı Aşk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
2,257
Tepki puanı
250
Puanları
63
Yaş
37
Konum
Adana, Mersin
şu an okuduğum iki kitap var arkadaşlar onları tavsiye edeyim sizlere (tamda bu konuyla ilgili kitaplar)

nuriye çeleğen- aşk-ı sükun her kadın hacer'dir.


dr. reşit haylamaz-hz. aişe
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
edineceğim inşallah... ah olabilsek hz. haticenin hz. ayşenin onda biri....
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
saliha bir eş, saliha bir anne, saliha bir kul....
ve ailelerimize saliha birer evlat...

NAMAZIMIZI KILALIM hanımlar... kılalımki eşlerimizde kılsın kılalım ki çocuklarımızda bizlerden örnek alsın.... kılalımki cennette de beraber olalım....
birde soru...
eşimize sinirleniyoruz ister istemez bu durumlarda ne yapmalı nasıl aşmalı sinirimizi, nasıl anlatmalı derdimizi
 

denizderya35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
173
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
ben çok sinirlendiğimde bağırıp çağırıyordum eşim gelip gönlümü alıyordu hiç küs kalmadık biz çok tartışmamıza rağmen. ama şunu deniyorum aşırı sinirliysem o an odayı terkediyorum biraz rahatladıktan sonra oturup sakince konuşuyorum. olan oldu artık üzülmeyelim ama bundan sonra şöyle yapalım gibi önerilerde bulunuyorum. bir anlık öfkeyle saldırmamak gerek bence.
 

Hicran-ı Aşk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
2,257
Tepki puanı
250
Puanları
63
Yaş
37
Konum
Adana, Mersin
insanoğlu olarak öyle olaylarla karşılaşır, öylesine çok asap bozucu ve sinirleneceğimiz durumlar gelir ki başımıza, gel de sabret sabredebilirsen, ama en kötü durumlarda bile bu sabrın ve mantığımızın sonunda kazanan, yine bu sabrı gösterenler olmaktadır.
Hayatımız boyunca edineceğimiz en güzel miras, birbirimize sadece sevgiye sevgi ile değil, SİNİRLENDİĞİMİZ zamanlar bile karşımızdakilere “kim olursa olsun” SEVGİ ile yaklaşmak, yaşantımızın ve iç dünyamızın daha MUTLU ve HUZURLU ve SAĞLIKLI geçmesinde çok büyük yararlar sağlayacağıdır
Her zaman söyleriz ya! Keskin sirke küpüne zarar verir diye ..Bu hayat, işte öyle bir şey.
öfke ile kalkan zararla oturur olduğunu bildiğimiz halde yine de kendimizi kontrol edememek gibi bir gaflete düşüp yapacağımızı yapar dururuz..
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
ben çok sinirlendiğimde bağırıp çağırıyordum eşim gelip gönlümü alıyordu hiç küs kalmadık biz çok tartışmamıza rağmen. ama şunu deniyorum aşırı sinirliysem o an odayı terkediyorum biraz rahatladıktan sonra oturup sakince konuşuyorum. olan oldu artık üzülmeyelim ama bundan sonra şöyle yapalım gibi önerilerde bulunuyorum. bir anlık öfkeyle saldırmamak gerek bence.
işte benimde en büyük hatam buydu; bağırmak... sonra çok sonra farkettim ki bağırmakla olmuyor.. dinlemek lazım ki erkekler bağıran kadına iyice geriliyor.. şimdi senin gibi odadan çıkmayı ve dua etmeyi tercih ediyorum... ama kesinlikle küs kalmamak lazım..
insanoğlu olarak öyle olaylarla karşılaşır, öylesine çok asap bozucu ve sinirleneceğimiz durumlar gelir ki başımıza, gel de sabret sabredebilirsen, ama en kötü durumlarda bile bu sabrın ve mantığımızın sonunda kazanan, yine bu sabrı gösterenler olmaktadır.
Hayatımız boyunca edineceğimiz en güzel miras, birbirimize sadece sevgiye sevgi ile değil, SİNİRLENDİĞİMİZ zamanlar bile karşımızdakilere “kim olursa olsun” SEVGİ ile yaklaşmak, yaşantımızın ve iç dünyamızın daha MUTLU ve HUZURLU ve SAĞLIKLI geçmesinde çok büyük yararlar sağlayacağıdır
Her zaman söyleriz ya! Keskin sirke küpüne zarar verir diye ..Bu hayat, işte öyle bir şey.
öfke ile kalkan zararla oturur olduğunu bildiğimiz halde yine de kendimizi kontrol edememek gibi bir gaflete düşüp yapacağımızı yapar dururuz..

evet meleğim ya artık zararla oturmak yok...
hiç yok... bugün gördün nekadar sabırlıymışım demi:)
susuyorum sustukça daha çok anlaşılıoyurm ama ...
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
bu yazıyı çok seviyorum okunması gerek bence....
CAN YÜCEL' E DAİR
Evlilik , inanmadığım halde içerisinde 17seneyi bitirdiğim bir kurum benim

için….. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni
zamanda da…
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan
geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan…
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması , eğitim seviyesinin erkeğin
lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi…
Olmaz,yürümez diyor toplum…
Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına ‘höt’ dediğinde oturmalı kadın…
Ya da yumuşatıyorlar;
Efendim kadın erkekten önce çöktüğ ü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış
yaşı…
Eğitimde de böyle..
Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş,evde kalmakmış layıkı ….
EŞiM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK; ne ‘höt’ dememe gerek kaldı 17 senede, ne de
benden önce çöktü…
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
-’Ooo Can bey kapmışsınız çıtırı ‘esprilerine muhatap dahi oldum.
EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı , ne ben ona ezik baktım…

Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der
Halil Cibran…
Bunu unutmadık biz.
Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken
ben, ben öfkeliyken o ‘haklısın bitanem…’dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda ‘ama bi de böyle düşün’ de dedik fikrimizi
savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan
neferlerdik bu hayatta…
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği
kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı
cins diye sorgulamadık da ama…
Sevginin en büyük dostuydu bizim için ‘güven’… Ve güvenin ardına
saklanmış bir ’saygı’ vardı daima…
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede…
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık…
Bir gün öyle bir girdik ki birbirimiz e, ben ilk kez odamın
dışında yattım bi gece, misafir odasında…
Gece yarısı kapı açıldı eşim;
-Ne yapıyorsun burda?’ diye sordu kapının eşiğinden, ‘uyuyorum’ dedim buz gibi bi sesle…
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla… ‘kay yana’ dedi
daracık yatakta. ‘ne yapıyorsun?’dediğimde ‘benim yerim senin yanın, sen
gelmezsen ben gelirim’ dedi…
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek…
Ve bence doğrusu da bu…Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde
kavga ettik, yatak odamız hariç..
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize…
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci
çift olacaktık o listede…
Ama oyunun kurallarını biz koyduk… Nede olsa bizim
oyunumuzdu, oynanan…
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bi oyun bence…
Topluma kulaklarını tıkayarak hem de… Ne benim, ne de
bizim sözlerimizle…
Sadece gönlünüzden geçtiğince …Dediği gibi Ataol Behramoğlu’nun ;
‘…Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mi büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün
Evrene karışırcasına.Çünkü ömür dediğimiz şey,
hayata sunulmuş bir armağandır.Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…’
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt