Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

....::İlmihal bilgileri::.... (1 Kullanıcı)

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
İbadetler üç çeşittir:
1 Beden ile Yapılan İbadetler: Namaz kılmak, oruç tutmak gibi.
Beden ile yapılan ibadetleri her müslümanın kendisi yapması gerekir. Başkasını vekil etmesi caiz değildir. Bir kimse başkasının yerine namaz kılamaz, oruç tutamaz.
2 Mal İle Yapılan İbadetler: Zekât vermek ve kurban kesmek gibi.
Bir kimse mal ile yapılan ibadetlerde başkasını vekil edebilir.
3 Hem Mal, Hem de Beden İle Yapılan İbadet: Hac vazifesi böyle bir ibadettir.
Parası olduğu halde hacca gidemiyecek derecede sakat, hasta ve çok yaşlı kimseler, kendi yerine bir başkasını bedel olarak hacca gönderebilir.

Kaynak: temel dini bilgiler

--------------------------------------------------------------------------------------------------
İbadet Yerleri

(ay) şeklCâmi: Müslümanların topluca ibadet ettikleri yapılara câmi denir.
Mescid: Namaz kılınan yer anlamındadır. Bazen câmi yerine mescid kelimesi de kullanılır.
Câmiler müslüman toplumların ayrılmaz parçası, müslümanlar arasında kardeşlik duygularının pekiştiği, birlik ve beraberliğin güçlendiği önemli yerlerdir.

Câminin Bölümleri:
Camilerde genellikle şu bölümler bulunur:
Mihrab: Câmilerde kıble yönünde bulunan ve imamın namaz kıldırırken durduğu girintili bölümdür.
Minber: Câmilerde imamın cuma ve bayram hutbelerini okuduğu yüksekçe merdivenli yerdir.
Kürsü: Câmelirde vaaz verilen yüksekçe oturma yeridir.
Minare: Câmilerin bitişiğinde ezan okumak için yapılan kule şeklinde yüksek yapıya denir.
Şerefe: Minarelerde çepeçevre ve çıkıntılı olarak yapılan ezan okuma yeridir. Buraya minarenin içindeki basamaklarla çıkılır. Minarelerde genellikle bir şerefe bulunur. Birden fazla şerefeli minareler de vardır.
Alem: Minarenin tepesine yerleştirilen hilâl indeki tepeliğe denir.

--------------------------------------------------------------------------------------------------

CÂHİLİYYE DÖNEMİ

Bilgisizlik, gerçeği tanımamaya cahiliyye denilmektedir. İslâm, tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabistan'da Islâmiyet'in yayılmasından önceki devre, daha dar anlamı ile Hz. Isa'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana "cahiliyye" devri adı verilmiştir.
İslâm’ın hakim olmadığı ortamlar Cahiliyye çağlarıdır. Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır. İslâm’ın gelişinden önceki dönemde yaşayan müşrikler Allah'a isyan etmiş onun hükümlerine sırt çevirmiş bir toplum olarak son derece ilkel ve cahil hayat sürüyorlardı. Cahiliyye Arapları'nin sürdüğü hayattan ve içinde yaşadıkları ortamdan bazı örnekleri şöyle sıralamak mümkündür:
Kız çocuk doğduğu zaman onun doğumundan utanç duyarlar ve onları diri diri toprağa gömerlerdi.
Zina, Fuhuş, adaletsizlik almış başını gidiyordu.,
Kuvvetliler fakirleri zalimce eziyorlardı.

İçki ve kumar pislikleri en son hat safhaya gelmişti.

Toplumda kimsenin kimseye güveni kalmamıştı.

Putlara Taparlardı

Cahiliyye insanları Allah’ın varlığını kabul etmekle beraber putlara taparlardı. Onlar putlarının Allah katında kendilerine sefaatçi olacaklarına inanırlar ve: Biz onlara ancak bizi daha çok Allah'a yaklaştırsinlar diye ibadet ediyoruz" (ez-Zümer, 39/3) derlerdi

---------------------------------------------------------------------------------------------------
Zekat

Zekâtın Önemi
İslâmın beş şartından dördüncüsü zekât vermektir. Hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz olmuştur. Mal ile yapılan ibadettir.
Zekât, dini ölçülere göre zengin olan müslümanların seneden seneye malının ve parasının kırkta birini fakir olan müslümanlara vermesidir. Zekât, Kur'an-ı Kerim'de namaz ile birlikte otuzyedi yerde geçmektedir. Zekâtın üzerinde bu kadar çok durulması onun dinimizde büyük önem taşıdığını göstermektedir.

Zekâtın Faydaları
Zekât, kalbi cimrilik hastalığından, malı fakirin hakkından temizleyen, zenginlerde şefkat ve merhamet duygularını geliştiren bir ibadettir. Zekât sayesinde fakirlerin kalbindeki haset ve kıskançlık ortadan kalkar. Kendilerine yardım eden zenginlere karşı sevgi ve saygı meydana gelerek toplumda birlik ve kardeşlik kuvvetlenmiş olur.
İslâm Dini, toplumun dertlerini tedâvi eden, ihtiyaçlarını karşılayan birçok esaslar getirmiştir. Allah'ın emri olan zekât, bir sosyal yardımlaşma sistemidir. Zekât malın büyümesini ve bereketlenmesini sağlar. Zekâtı verilen serveti, yok olmaktan, kötü insanların zararından Allah korur. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Mallarınızı zekât ile koruyunuz." (54)

Zekâtı Kimler Verir
Aşağıdaki şartları taşıyan kimseler zekât vermekle mükellef olur:
1) Müslüman olmak,
2) Akıllı olmak,
3) Erginlik çağına gelmiş olmak,
4) Hür olmak,
5) Dinen zengin (yani aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından başka "nisab" miktarı mala veya paraya sahip) olmak,
6) Zekâtı, verilmesi gereken mal veya para:
a) Nisab miktarına (yani 80.18 gr. Altın değerine) ulaşmış olmak,
b) Sahibinin elinde tam bir kamerî yıl kalmış olmak,
c) Hakikaten veya hükmen artıcı nitelikte olmak gerekir,

Zekât Kimlere Verilir
Zekât verilecek kimseler şunlardır:
1) Fakirler: Dini ölçülere göre zengin sayılmayan, nisab miktarı malı olmayan kimselerdir.
2) Yoksullar: Hiçbir şeyi olmayanlar.
3) Borçlular: Borcundan fazla nisab miktarı mala sahip olmayanlar.
4) Yolcu: Memleketinde malı olduğu halde yolda parasız kalan, elinde bir şey bulunmayan kimselerdir. (Bunlara memleketlerine varacak kadar zekât verilebilir.)
5) Allah Yolundakiler: Bunlar cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp kendisini ilme vermiş olan kimselerdir.

Zekât Verirken Şu Sırayı Gözetmeli:
Önce kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze, sonra diğer akraba ve komşular, bunlardan sonra mahallesinde ve oturduğu memleketteki fakirler. Aldığı zekât parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek olan kimselere değil, gerçek ihtiyaçları için harcayan fakirlere vermek daha iyidir.

Zekât Kimlere Verilmez:
1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
2) Oğluna, oğlunun çocuklarına,kızına, kızının çocuklarına ve bunlardan doğan çocuklara,
3) Zenginlere,
4) Müslüman olmayanlara,
5) Karı-koca birbirlerine.

---------------------------------------------------------------------------------------------------
NEFİS ve NEFSİ TERBİYE

Tasavvuf yolunda bulunan kişinin yapacağı ve dikkat edeceği en mühim şey nefsini hesaba çekmektir. (Ebû Osman Mağribi)
En büyük nimet nefsin arzularından kurtulmaktır. Çünkü nefis kişi ile Allah arasında bulunan perdelerin en büyüğüdür. (Ebû Bekir Temestani)
Bütün Kur'an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. (Mevlânâ)
Nefis bir katırdır, amel (ibadet ve taat) da onun yüküdür. (Vehb ibn-i Münebbih)
Nefsini zelil kılan kimseyi Yüce Allah aziz kılar ve o kişinin derecesini yükseltir. Nefsini beğenen kişiyi de Allah zelil ve hakir kılar. (Ebû Hasan Buşenci)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık ve uykusuzluk. (Feriduddin Attar)
İnsanların en zayıfı, nefsani arzularından el çekmede aciz kalandır. En güçlüsü de, bu arzuları terketmeye güç yetirendir. (Davud Kassar)
Salih bir kişi için en kötü şey nefsine kolaylık göstermektir. (Muhammed ibni Hafif)
Nefsinden gördüğü şeyleri iyi sanan ayıplarını göremez. Ancak nefsinin ayıplarını arayan, ondan gelen şeyleri elekten geçiren kendi kusurlarını bulur ve görür. (Hayır Nisaburi)
Bir kimse nefsini terbiye etmekten acizse, başkasına edeb öğretmek işinde daha acizdir. (Seriyy'üs-Sakati)
Nefsimi elimde tutabilseydim parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım. (Süleyman ibn-i Mihran)
Nefis, üç köşeli bir dikendir; ne türlü koysan batar. (Mevlânâ)
İyilikte her düşmanı dost edinebilirsin, oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını arttırır. (Sâdî)

-----------------------------------------------------------------------------------------------------
İlmihal Bilgiler » Oruçluya Müstehap

1. Sahura kalkmak.
2. Sahur yemeğini biraz geç yemek. Yemeği şüpheli bir vakte kadar geciktirmek ise mekruhtur.
3. Güneş battığı iyice anlaşıldıktan sonra iftarda acele etmek. İftarı namazdan önce yapmak da müstehaptır. İftarda şu duayı okumak sünnettir:
"Allahümme leke sumtu ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkıke eftartü ve savme'l-Ğadi min şehri Ramazane neveytü, feğfirlî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü."
Anlamı: "Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!"

Sahur ve İftarın Fazileti
Sahurda kalkıp yemek müstehabdır. Peygamberimiz: "Sahurda yemek yeyiniz, çünkü sahur da bereket vardır"(40) buyurmuştur. Sahur yemeği, oruca dayanma gücü verir. Duaların kabul edildiği vakitlerden biri de sahur zamanıdır. Oruçlu sahura kalktığı zaman, dilekleri için dua etmeli ve Allah'tan günahlarının bağışlanmasını istemelidir.
Oruçlulara iftar yemeği vermek hayırlı bir davranış olduğu gibi bu sofralarda misafir ağırlamak unutulmaması gereken geleneklerimizdendir de.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
"Bir oruçluya iftar veren kimseye, o oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Ancak o oruçlunun sevabından da bir şey eksilmez." (41)
Oruç ibadetini tamamlayıp iftar vaktine yetişen kimse, bundan büyük bir mutluluk ve sevinç duyar. O, tuttuğu orucun mükâfatını almak üzere, kıyamet gününde Allah'ın huzuruna vardığı zaman en büyük sevinci tadacaktır.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği vakit, diğeri de Allah'a kavuştuğu zamandır." (42)
İftar vakti yapılan dualar kabul edilir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur: "Üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:
1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası."(43)
-------------------------------------------------------------------------------------------------- NOT Kaynak Temel dini bilgiler kitabı
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
38
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

hani bir söz vardır tarih tekerrür eder diye bir çok inanmayan için cahiliye dönemi tekerrür ediyor.allah razı olsun abi. emeğine sağlık.
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

tsunami yazdı:
hani bir söz vardır tarih tekerrür eder diye bir çok inanmayan için cahiliye dönemi tekerrür ediyor.allah razı olsun abi. emeğine sağlık.

evet kardeşim hak vermemek mümkün değil bu görüşe teşekkür ederim selametle
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

SAGOLUN MUHAMMED BEY KENDİMİ KURAN KURSUNDA HİSSETTİM.İLMİHAL DERSİNİ BEN ÖZELLİKLE ÇOK SEVERDİN VE SİYERİ NEBİ Yİ.O GÜNLERE GİTTİM ALLAH RAZI OLSUN.HEM BİLGİLERİMİZİ TAZELEMİŞ OLDUK.TEŞEKKÜRLER.


SILAM
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Oradan
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Allah razı olsun kardeşim
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

FATMA_ERGUN yazdı:
SAGOLUN MUHAMMED BEY KENDİMİ KURAN KURSUNDA HİSSETTİM.İLMİHAL DERSİNİ BEN ÖZELLİKLE ÇOK SEVERDİN VE SİYERİ NEBİ Yİ.O GÜNLERE GİTTİM ALLAH RAZI OLSUN.HEM BİLGİLERİMİZİ TAZELEMİŞ OLDUK.TEŞEKKÜRLER.


SILAM

NEDEMEK EFENDİM SİZ O GÜNLERİNİZİ HATIRLAYASINIZ BİLMEYENLERDE BİLDİNLER DİYE YAZDIM ZATEN BENDE:D
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

aska mecnun yazdı:
FATMA_ERGUN yazdı:
SAGOLUN MUHAMMED BEY KENDİMİ KURAN KURSUNDA HİSSETTİM.İLMİHAL DERSİNİ BEN ÖZELLİKLE ÇOK SEVERDİN VE SİYERİ NEBİ Yİ.O GÜNLERE GİTTİM ALLAH RAZI OLSUN.HEM BİLGİLERİMİZİ TAZELEMİŞ OLDUK.TEŞEKKÜRLER.


SILAM

NEDEMEK EFENDİM SİZ O GÜNLERİNİZİ HATIRLAYASINIZ BİLMEYENLERDE BİLDİNLER DİYE YAZDIM ZATEN BENDE:D

Kız çocuk doğduğu zaman onun doğumundan utanç duyarlar ve onları diri diri toprağa gömerlerdi


İNSAN NASIL EVLADINI GÖMERYA HEMDE DİRİ DİRİ.EN ÇOK BENİ ETKİLEYEN BUYDU BİR CANI DİRİ DİRİ GÖMMEK AKLIM ALMIYOR.

MUHAMMED BEY SİZDEMİ BAŞLADINIZ O GÜLÜCÜK İŞARETİNİ EKLEMEYE HAY MAŞALLAH.


SILAM
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
38
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

gerçekten insan evladını nasıl diri diri gömer benimde aklım almıyor kendi canına nasıl yapar bunu ???
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

FATMA_ERGUN yazdı:
aska mecnun yazdı:
FATMA_ERGUN yazdı:
SAGOLUN MUHAMMED BEY KENDİMİ KURAN KURSUNDA HİSSETTİM.İLMİHAL DERSİNİ BEN ÖZELLİKLE ÇOK SEVERDİN VE SİYERİ NEBİ Yİ.O GÜNLERE GİTTİM ALLAH RAZI OLSUN.HEM BİLGİLERİMİZİ TAZELEMİŞ OLDUK.TEŞEKKÜRLER.


SILAM

NEDEMEK EFENDİM SİZ O GÜNLERİNİZİ HATIRLAYASINIZ BİLMEYENLERDE BİLDİNLER DİYE YAZDIM ZATEN BENDE:D

Kız çocuk doğduğu zaman onun doğumundan utanç duyarlar ve onları diri diri toprağa gömerlerdi
:(

İNSAN NASIL EVLADINI GÖMERYA HEMDE DİRİ DİRİ.EN ÇOK BENİ ETKİLEYEN BUYDU BİR CANI DİRİ DİRİ GÖMMEK AKLIM ALMIYOR.

MUHAMMED BEY SİZDEMİ BAŞLADINIZ O GÜLÜCÜK İŞARETİNİ EKLEMEYE HAY MAŞALLAH.


SILAM

BİLMİYORUM FATMA HANIM FARKINDAMISINIZ BU CAHİLİYE DEVRİNDE EVET ÇOÇUKLAR DİRİ DİRİ GÖMÜLÜYOR YA BİRDE ŞUNA DİKKAT EDİLMELİ BU CAHİLİYE DÖNEMİ HALA DEVAM EDİYOR HEMDE PEYGAMBERLER ŞEHRİ OLAN URFATA MARDİNDE ANLIYCANIZ DOĞUDA NASIL DİYECEKSİNİZ ÖLÜMÜN ADINI AŞİRET TÖRE OLARAK DEĞİŞTİRMİŞLER ALLAH DEMESİNİ BİLE BİLMEYENLER ALLAHIN VERDİĞİ CANI ELLERİYLE ALMAYA ÇALIŞIYORLAR YİNE OZAMAN ONLAR DAHA ÇOÇUKTU YAAA 20 25 15 YAŞLARINDAKİ BACILARIMIZA NE DEMELİ BU ZAMANDA CAHİLİYE DÖNEMİ DEVAM ETMEKTE KİM NE DERSE DESİN BU SANIRIM ORTADAN ASLA KALKMAZ BİR SORUN OLACAK ALLAHIN İNDİNDE AZABI ÇOK BÜYÜK BİR AŞİRET UYGULAMASI OLACAK BU
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

EVET ÖZELLİKLE DOGUDA YAYGIN SİZE AYNEN KATILIYORUM.ADI TÖRE OLMUŞ AŞİRETMİŞ.KAÇAN KIZLARI DİREK ÖLDÜRÜYORLAR.RABBİM KİMSEYE GÖSTERMESİN TABİKİ ZOR İNSAN EVLADINA O KADAR BAKSIN BÜYÜTSÜN SONRA KALKIP KAÇSIN.AMA BUNUN CEZASI NEDEN ÖLDÜRMEK.TÖREYE YAŞLILARDA KARŞILAR AMA DUR DİYEN YOK.VE BU BÖYLEDE GİDER.RABBİM AKIL FİKİR VERSİN.ALLAHTAN ADIYAMANDA ÖYLE BİR TÖRE YOK.
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

FATMA_ERGUN yazdı:
EVET ÖZELLİKLE DOGUDA YAYGIN SİZE AYNEN KATILIYORUM.ADI TÖRE OLMUŞ AŞİRETMİŞ.KAÇAN KIZLARI DİREK ÖLDÜRÜYORLAR.RABBİM KİMSEYE GÖSTERMESİN TABİKİ ZOR İNSAN EVLADINA O KADAR BAKSIN BÜYÜTSÜN SONRA KALKIP KAÇSIN.AMA BUNUN CEZASI NEDEN ÖLDÜRMEK.TÖREYE YAŞLILARDA KARŞILAR AMA DUR DİYEN YOK.VE BU BÖYLEDE GİDER.RABBİM AKIL FİKİR VERSİN.ALLAHTAN ADIYAMANDA ÖYLE BİR TÖRE YOK.

ADIYAMANINI BİLMEM AMA ARAPLARIN CAHİLİYE DEVRİNDEN TÜRKLERE GEÇMESİ GELENEĞİNE CİNAYETE ÖLÜM AŞİRET TÖRE ADI VERİLMESİ NE KADAR DOĞRU BUNU TARTIŞMAK İSTERİM SONU OLMAYAN BİR GELENEK YÜZÜNDEN ÜZELLİKLEDE KIZ KARDEŞLERİMİZ ÜZERİNE YAPILAN BU TÜR İNTİKAM ALMA CANİLİĞİ ORTAYA ATMAKTA ALLAH İSLAH ETSİN

BİR GELENEK UĞRUNA YARAB
NE GÜNEŞLER BATIYOR...
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Zina, Fuhuş, adaletsizlik almış başını gidiyordu.,
Kuvvetliler fakirleri zalimce eziyorlardı.

İçki ve kumar pislikleri en son hat safhaya gelmişti.

Toplumda kimsenin kimseye güveni kalmamıştı.


BU DURUM GÜNÜMÜZDE DE HAT SAFADA.RABBİM ISLAH ETSİN.CAHİLLİKTEN, KÖTÜ DÜŞÜNCEDEN, FİTNE FESATTAN,KÖTÜ ARKADAŞTAN,ŞEYTANIN ŞERRİNDEN RABBİM SANA SIGINIRIZ.
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

FATMA_ERGUN yazdı:
Zina, Fuhuş, adaletsizlik almış başını gidiyordu.,
Kuvvetliler fakirleri zalimce eziyorlardı.

İçki ve kumar pislikleri en son hat safhaya gelmişti.

Toplumda kimsenin kimseye güveni kalmamıştı.


BU DURUM GÜNÜMÜZDE DE HAT SAFADA.RABBİM ISLAH ETSİN.CAHİLLİKTEN, KÖTÜ DÜŞÜNCEDEN, FİTNE FESATTAN,KÖTÜ ARKADAŞTAN,ŞEYTANIN ŞERRİNDEN RABBİM SANA SIGINIRIZ.

evet malesef amin amin ecmain
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Adet halindeki kadın meal okuyabilir mi?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Kadınların başı açık meal okumaları caizdir.Adet halindeki bir kadının mela okumalarıda caizdir.

Cünüp, âdetli veya lohusa olan kadın Kur’ân âyetlerinden hiç birini okuyamaz, caiz değildir.

Bu hususta Resulullah (a.s.m.) şöyle buyururlar:
“Cünüp ve âdetli kadın Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.”1
Yani sırf Kur’ân-ı Kerim okumak niyetiyle bir âyetten daha az bile okuyamaz. Ancak dua, senâ, Allah’a sığınma, zikir veya bir işe başlangıcında yahut öğretmek maksadıyla Kur’ân’dan bazı âyetleri okumak caizdir.

Meselâ, bir ulaşım aracına binerken okunması sünnet olan “Sübhânellezî sahhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn (Her türlü noksandan münezzehtir o Allah ki, bunu bizim hizmetimize verdi, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi.”2
Aynı araçtan inerken de “Rabbenâ enzilnî münzelen mübâreken ve ente hayrü’l-münzilîn (Ey Rabbim, beni hayır ve bereketi bol bir yere indir. Misafir ağırlayanların en hayırlısı Sensin).3 Bir musibet ve ölüm haberi alınca, “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Muhakkak biz Allah içiniz ve muhakkak yalnız Ona dönücüleriz).4
Yine bir işe başlarken “Bismillâhirrahmânirrahîm” demek, şükür maksadıyla “Elhamdülillah” demek de bu kabildendir.
Aynı şekilde Fâtiha, Âyetü’l-kürsî, Felâk, Nâs ve İhlâs Sûrelerini zikir maksadıyla, Allah’ı hatırlamak düşüncesiyle okumak haram değildir.

Mâlikî mezhebine göre, hayızlı ve lohusa olan kadının az miktarda Kur’ân okumasında bir mahzur bulunmamaktadır. Bu az miktar da yukarıda adı geçen sûreler miktarıdır. Bu meseleye delil olarak; kadınların uzun süre bu halde kalmış olduklarından dolayı istihsânen caiz görmüşlerdir.

Hanbeli ve Hanefi mezhebine göre, Kur’ân-ı Kerimin kelimelerini heceleyerek, harf harf okumak caizdir. Çünkü böyle bir okuyuş “kıraat”e girmemektedir. Yine tilavet olmadan Mushafa bakmayı, sesini çıkarmadan içinden okumasını da caiz kabul etmişlerdir. Çünkü bu durumda da kıraatten (okumaktan) söz edilmez.5
Bütün bu görüşler müçtehid imamların çeşitli delillere dayanarak vardıkları içtihad farklılıklarıdır ve hepsi de doğrudur.

Bunun yanında, Kelime-i Şehâdet, Kelime-i Tevhid, istiğfar, salavat-ı şerife gibi tevhid ve zikir cümlelerini bir veya birden fazla okumak caizdir.
Hanımların bugünlerde Kur’ân-i Kerimin dışında tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî kitapları ellerine almaları İmam-ı Âzama göre caizdir. Ancak bu kitapların içinde bulunan âyetlere el sürmemeleri gerekir.
Kur’ân âyetlerinin bu durumda iken yazılması meselesinde el-Feteva’l-Hindiyye’de şu kayıtları okuyoruz:

“Cünüp veya hayızlı olanların yazmakta oldukları satırların arasına Kur’ân’dan bir âyet yazmaları mekruhtur. Fakat yazdıkları bu âyetleri okumazlarsa mekruh olmaz.
“İmam-ı Muhammed ise, bu kimselerin Kur’ân yazmamaları bana göre en sevimli davranıştır, diyerek bu hususta ihtiyatlı ve dikkatli olmayı tavsiye etmektedir.”
Buna göre, Besmele de Kur’ân’dan bir âyet olduğundan hayızlı iken yazılmaması daha isabetli olur.

Bu arada hangi mezhebe bağlı olursa olsun, bu haldeki bir kadın Kur’ân’ın bir âyetine bile el süremez. Ancak Kur’ân’a yapışık olmayan temiz bir bez ve kâğıtla tutabilir.

1 İbni Mâce, Tahâret: 105.
2 Zuhruf Sûresi, 13.
3 Mü’minûn Sûresi, 29.
4 Bakara Sûresi, 256.
5 Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühû, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, 1: 288-9.
6 İbni Mâce, Tahare: 119.
7 Bidâyetü’l-Müctehid, 1:110; el-fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühû, 1: 422.

Mehmed Paksu
Aileye Özel Fetvalar

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Cinlerin nitelikleri hakkında bilgi verir misiniz?

İslam’a göre cinler; akıl, idrak, irade ve şuur sahibi varlıklardır. Bu sebeple Allah’a iman etmek, Onun emirlerine itaat ve ibadet etmekle mükelleftirler. Bu Kur’an-ı Kerim’de Cin Suresinde ve diğer ayetlerde bildirilmektedir.
Cinler hem Peygamberimize hem de Hz. Musa ve diğer peygamberlere muhatap olup tebliğlerini dinlemişler ve bir kısmı iman edip bir kısmı da inkar etmişlerdir.

Müslim’in rivayet ettiği bir hadisi şerifte, “Her insanın meleklerden ve cinlerden bir yoldaşı bulunduğu” bildirilmiştir.(1) Cabir’den nakledilen bir hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v); “Yanlarında kocaları bulunmayan kadınları ziyaret etmeyin. Çünkü şeytan, herhangi birinizin damarlarında, kan nasıl akıyorsa o şekilde dolaşmaktadır.” Buyurmuştur. Bunun üzerine ashab: “Seninde mi?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Benim de, fakat Allah, şeytana karşı bana yardım etti de, o bana teslim oldu (veya Müslüman oldu) buyurmuştur.(2) Hadiste parantez içinde verdiğimiz “Müslüman oldu” ifadesi tercih edilen bir başka anlamdır. Ancak hadisçiler, şeytanın Müslüman olmasının söz konusu olmadığını söyleyerek, “teslim oldu, boyun eğdi” anlamına kullanmanın daha doğru olacağını söylemişlerdir.(3) Burada kastedilenin kafir bir cin olduğunu düşünmek, problemi çözer. Nitekim cinlerin kafirlerine şeytan denilmektedir.

Evlenip çoğalmaları ve ömürleri

Cinler, erkeklik ve dişilikleri olan, insanlar gibi nikah yoluyla evlenen, insanlar gibi üreyip çoğalan, doğup büyüyen ve ölen varlıklardır. Ancak ne var ki ömürleri insanlarınkinden çok daha fazla uzundur. Bu konuda cinlerin 1000 ila 1500 seneye kadar yaşayabilecekleri söylenmektedir. Çünkü cinler farklı bir zaman boyutunda yaşamaktadırlar. Orada zamanın akışı da farklıdır. Buna bağlı olarak, cinler yoluyla alındığı iddia edilen haberlerin gaybi bilgiler değil, yaşa ve tecrübeye dayanan bilgiler olduğu ortadadır.

İman ve küfür bakımından durumları

Mümin, münafık ve kafirleri bulunan cinlerin, kafirlerine şeytan denilmektedir. Cinler de bu dünyada imtihan oluyorlar ve ahirette hesaba çekilip, cennete ya da cehenneme gideceklerdir. İnsanlarda olduğu gibi, iman edip salih amel yapan, hayırlı işler işleyenler cennete; inkar edip kafir olanlar, iman ve tevbe etmeden ölenler de cehenneme gidecekler ve ceza göreceklerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır:


“Andolsun ki, Cehennem için de birçok cin ve insan yarattık. Onların kalpleri vardır ama anlamazlar, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta yol bakımından daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.”(7:179; 72:5)

Cinleri inkar etmenin hükmü

Cinlerin varlığı Kur’an ve Sünnetle sabit olduğundan varlıklarını inkar etmek küfür sayılmıştır.

Eskiden tespit edilemeyen pek çok şey bugün bilimsel yollarla ispat edilmektedir. İnsanların onları görememesi yok olduklarına delil olmaz. Çünkü insan, sadece cinleri değil, daha pek çok şeyi de görememektedir. İnsanın görmesi, duyması, anlaması sınırlıdır. Özellikle varlıkların milyonda beşini ancak görebildiğimiz ve ağrı, sızı, sevgi, nefret, korku, akıl, elektrik, rüzgar vs. gibi, görmediğimiz şeylerin pek çoğuna inandığımız da düşünülürse, cinlerin görünmemesi onların olmadığı anlamına gelmez.

Cinlerin meskenleri

Cinlerin ev ve mesken edindikleri yerlerin genellikle çöplük gibi pis yerler oldukları, buraları yer edindikleri anlaşılmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v); evlerde bırakılan çöplerin cinlerin toplantı yerleri olacağını bildirmiştir.(4) Hz. Peygamberin İslam’daki temizliğe dikkat çektiği ve görünmeyen cinler gibi, görünmeyen mikropların da çabuk üreyip çeşitli hastalıklara sebep olabileceği hakkında da bazı alimler görüş beyan etmişlerdir. Çünkü bazı hadislerde cin kavramıyla mikropların kastedildiğini de söylemişlerdir. Ayrıca, Sahabe ve Tabiin döneminde, cinlerin deliklerde yaşadığına dair bir inancın var olduğu da görülmektedir. Bununla ilgili bir hadisi şerif şöyledir:

Abdullah b. Sercis (r.a) anlatıyor: “Resulullah (s.a.v), (Yeryüzündeki haşarat) deliklerine idrar yapmayı yasakladı.” Bunun sebebi müfessirlerden Katade’ye: “Bu deliklere akıtmak niye mekruh kılındı?” diye sorulmuştu. O da şu cevabı verdi: “Bunların cinlere ait meskenler olduğu söyleniyordu.”(5)

(1) Müslim, Münafikin, 69.
(2) Tirmizi, Rada, 17/1172; A. H. Müsned, III, 309; Darimi, Sünen, II, 320, Rikak, 66.
(3) Tirmizi, Rada, 17/1172; İ. Cevzi, Telbisü İblis, s. 34.
(4) Abdurrezzak, Musannaf, XI, 32.
(5) Ebu Dâvud, Tahâret, 16, (29)

Peri, farsça bir kelimedir. Cisimleri çok lâtif ve görünmez olan hoş mahluk; insana muhabbet eden, muvahhid ve müslim lâtif mahluk gibi anlamlara gelir. Ayrıca mecaz olarak da, güzel insan, güzel kimse manasına gelir.

Kaynak: Osmanlıca Türkçe Lügat
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Tarikatta tevbe (el) alma

Ben imamhatip mezunuyum ayrıca şuan kendimi geliştiriyorum ve Allah izin verirse kuran hocalığıda yapacam ama kendimi dini yönden zayıf görüyorum ve bi ekole girmek istiyorum bu ekolun ismide Haznevi ekolu yalnız bu ekole girmek için tevbe almak gerekiyor .. dinimizce birinden tevbe almanın yeri nasıl ?
Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

El almak ve vermek hadisesi tarikatlar ile ilgili bir adaptır. Şöyle ki: bir havalide tarikatın bir kolunu temsil eden bir şeyh veya efendi olur. Bu zata intisap edip takip etmek ve ondan ve tarikatın feyizlerinden istifade etmek isteyenler olabilir.

Bu kişiler, şeyhin elini tutup hem tarikat alma hem de günahlarından tevbe - istiğfar etme ve bir daha günah işlememeye niyet etme anlamında bir manevi bağ teşkil ederler. Bu durumda şeyhin kuvvet ve dirayeti ne kadar sa, kendi müritlerine tasarruf eder. Müritte “beni nezaret ve takip ediyor” diye şeyhinden çekindiği için günah işlememeye azami dikkat eder.

Yüz yıllarca hükmünü bu şekilde icra etmiş olan tarikat ve el alma faaliyetleri, insanları Allah’a ulaştırmanın ve Allah’a sevdirmenin müessir bir yolu idiler. Fakat şimdiki zamanlarda bu manada bir efendi ve müritlerine nezaret edecek kapasitede bir şeyh bulmanın biraz zor olacağı kanaatindeyiz. Çünkü, çoğunlukla bu zamanın insanlarına ve bu asrın ruhuna uygun bir hareket tarzı sergilenmemektedir.

Bu noktadan asrımızın ruhuna uygun bir İslamı yaşama tarzı olarak, ilim ve sohbet üzerine tesis edilmiş ve “birlikten kuvvet doğar” hakikatini ciddi bir şekilde tesis eden, cemaatleri daha müessir görmekteyiz.

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Melekler veya cinlerle ile görüşmek mümkün mü?

Bir tanıdığım, levh-i mahfuz levhalarını koruyan melekler ile görüştüğünü ve onlardan insanların durumlarını öğrendiğini söylemişti.(ancak gaybı değil de, geçmişi ve şu anki durumlarını) Bu mümkün mü? Bu kişi bu melekler ile görüşerek (kendi deyimi ile)kişilerin özellikle sağlık durumları ile ilgili ve geçmişi ile ilgili bilgiler veriyordu. Ayrıca benim üç tane peri-m olduğunu bunların dişi olduklarını ve benim yanımda bulunduklarını söylüyordu. Bu mümkün mü?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Bahsettiği ve görüştüğü mahluklar cin olabilir. Cinlerle görüşmek ve onlardan bilgi almak mümkündür.

Bir takım yolları ve usulleri olmakla beraber cinlerle irtibat kurma, mürşit ve rehber ister ve o işin ehli olmayı gerektirir. Usul, prensip ve rehber olmazsa, hata ve yanlışlıklar yapıp paçayı kaptırma ihtimali de vardır. Bu tür şeylerle meşgul olanların gözleri mana alemine açık değil ve kendileri ayaklarını basacakları yeri bilemiyorlarsa, o zaman habis ruhların saldırısına uğrarlar; onların hakimiyeti altına girerler ve onların oyuncakları olurlar. Neticede cinler, böyle kimseleri bazen gurur ve kibre sevk eder, okşayıp şımartır; yeri, zamanı gelince de korkutup tehdit ederek tesirleri altına alırlar ve kendi hesaplarına konuşturup, iş yaptırırlar. Nitekim, 20. Asırda Hindistan’da Gulam Ahmed Kadıyanî, böylesi habis ruhların kurbanı olmuştur. Hint Yogizmine karşı Fakirizm yolunda İslam adına mücadele etmek istemiş, fakat habis ruhların saldırısına uğrayıp, oyuncakları haline gelmiş... Habis ruhlar, önce kendisine müceddid olduğunu kabul ettirmişler; sonra da Mehdiliğine, ardından da İsa-Mesih olduğuna inandırmışlardır. En sonunda da, -Haşa- “Allah bana hulûl etti ve bende göründü” demeye kadar gitmiştir. Habis ruhlar, habis olanlarla çabuk kontak kurar ve cinnete kadar ****ürebilirler.(1)

Bu sebeple, böyle bir şeyin varlığı söz konusu ve ehil kişilerce temas kurulup, bazı işler yaptırılabilirse de, eğlenceli bir iş olarak görülmeye ve ehliyetsizce meşgul olunmaya tahammülü yoktur

Cinler gaybı bilirler mi?

Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlaislamiyet.com
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Allah razı olsun,çok güzel sorular ve çok güzel bilgiler,ben şunu anlamadım,herkesin bir melek ve bir de cinden yoldaşı olur dediniz,acaba içimizden gelen bazı yönlendirmeler bunlardan hangisini güçlü kılacak işler yapıyorsak ona mı ait,mesela haram şeyler yapanın içinde cin baskın ses,helallerle uğraşanın da melek mi baskın ses olur?Bunu ben hep düşünmüştüm de sizin açıklamanız bu düşünceme denk geldi Muhammed Bey.
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Avukat yazdı:
Allah razı olsun,çok güzel sorular ve çok güzel bilgiler,ben şunu anlamadım,herkesin bir melek ve bir de cinden yoldaşı olur dediniz,acaba içimizden gelen bazı yönlendirmeler bunlardan hangisini güçlü kılacak işler yapıyorsak ona mı ait,mesela haram şeyler yapanın içinde cin baskın ses,helallerle uğraşanın da melek mi baskın ses olur?Bunu ben hep düşünmüştüm de sizin açıklamanız bu düşünceme denk geldi Muhammed Bey.

hayır tam olarak bu sorunuza öyle diyemeyiz. çünkü Allah insanı akıl ve irade sahibi kılmış... iyiyi kötüyü ayırt etme yeteneği vermiş... günahlarını işlemene nefsine hakimiyet veren birazda şeytandır. bu konuyu şöyle ele almak gerekir. günahı işlediğin için cinler yoldaşın.. iyiliği işlediğin içinde melekler yoldaşındır .. selam ve dua ile.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Oradan
RE: ....::İlmihal bilgileri::....

Allah razı olsun kardeşim
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt