Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

iMAMLARIN HÜZNÜ (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Masum İmam, evrenin beyni ve kalbi konumunda olduğu için, onun üzüntüsü bu evrenin tüm aza ve organlarında yani tüm yaratıklarda etki yapar.

Suyuti El-Hasais El-Kubra’da şöyle nakleder: Hakim, Beyhaki ve Ebu Nuaym Zühri’den şu hadisi nakletmişlerdir:

“Hz. Ali (a.s)’ın şahadet gününün sabahı, Beytulmakdis’te yerden kaldırılan her taşın altında kan göründü.”



Yine Ebu Nuaym Zuhri yoluyla Said b. Musayyib’den şöyle nakleder:
“Hz. Ali’nin şehadet günü sabahı yeryüzünde nereden bir çakıl kaldırıldıysa altında taze kan görüldü.”



Şeyh Saduk kendi senediyle İlelu’ş-Şerayi ve Emali kitaplarında Cibille Mekkiye’den şöyle nakleder:

“Hz. Ali (a.s)’ın sır dostlarından olan Meysem Temmar’dan şöyle nakleder:
“Allah’a yemin olsun ki, bu ümmet kendi peygamberlerinin torununu, Muharrem ayının onuncu günü öldürecekler ve Allah’ın düşmanları o günü bereket günü yapacaklar. Bu iş Allah’ın ilminde geçmiş kesin kazalardandır. Hz. Ali’nin bana öğrettiği ilim üzere ben bundan haberdar oldum.

Hz. Ali bana bildirdi ki, tüm yaratıklar hatta çölün yırtıcı hayvanları, denizdeki balıklar ve gökte uçan kuşlar bile Peygamber’in torununa ağlayacaktır.

Güneş, ay yıldızlar, gök, yer, insan ve cinlerin mümin olanları göklerdeki tüm melekler Rizvan meleği, cennetin koruyucusu olan melek ve cehennemde görevli olan Malik, tüm koruyucu melekler, gök ve arşı koruyan meleklerin hepsi Hüseyin’e ağlayacaklardır.

Sonra Meysem şöyle dedi: Allah’a ortak koşanlara, Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilere Allah’ın laneti gerekli olduğu gibi Hz. Hüseyin’i öldürenlere de bu lanet gerekli olmuştur.



Cibille diyor ki, Meysem’e: “Nasıl halk Hz. Hüseyin’in şehadet gününü bereket günü bileceklerdir?” diye sordum.

Meysem bu soruya karşılık ağlayarak şöyle dedi:

“Kendileri uydurdukları bir hadis gereğince, Aşura günün Hz. Adem’in tövbesinin kabul olduğu gün olduğunu söyleyecekler. Oysa Hz. Adem’in tövbesi Zilhicce ayında kabul olunmuştur. Yine onlar Aşura gününde Yüce Allah’ın Hz. Davud’un tövbesini kabul ettiğini söyleyecekler. Oysa Hz. Davud’un tövbesi de Zilhicce ayında kabul olmuştur. Onlar bu günde Allah’ın Hz. Yunus’u balığın karnından kurtardığını söyleyecekler. Oysa Allah Teala Hz. Yunus’u Zilkaade ayında balığın karnından kurtarmıştır. Onlar Aşura gününde Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturduğunu söyleyecekler. Oysa bu Zilhicce ayının 18. günü vuku bulmuştur. Onlar bu günde Beni İsrail’in kurtulması için denizin Allah tarafından yarıldığını söyleyecekler oysa bu Rebiulevvel ayında gerçekleşmiştir....”
 

kadiryavuz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Hicret, tüm çağların karanlığında yol arayan insanlığı vahyin aydınlığına çıkartan kutlu bir yolculuğun mührüdür gönüllere... Sevgi ve saadet dolu bir kucağa yürüyüş… Sabrın doruk noktasına ulaştığı an… Tebliğe açılan en büyük kapı… Ve Hicret, aynı zamanda yapılacak olan fethin başlangıcı… Hicret’in 1428’inci yılını yine coşkuyla kutluyoruz. Anadolu Gençlik Derneği yeni hicri yıl münasebetiyle Türkiye’nin her yerinde etkinlikler düzenliyor. Yeni hicri yılbaşı münasebetiyle bir dizi etkinlik düzenleyecek olan AGD İstanbul Şubesi’nin Başkanı Ö. Fuat Günday ile Hicret’in anlamı ve AGD’nin düzenleyeceği etkinlikleri konuştuk.
AGD her platformda çeşitli vesilelerle milletimizin kendi kimliğini, değerini toplumumuzun ilgisine sunuyor. Bugünlerde yine bu amaca dönük olarak Hicri Yılbaşı programları düzenleyeceksiniz. Hicret sizin için ne anlama geliyor?

Hicretin muhtevasını anlayabilmek için hicret öncesi dönemi iyi tahlil etmek gerekiyor. Hz. Peygamber, kendisine Allah tarafından gönderilen ilahi mesajı Mekke toplumuna birebir ve tedrici metod ile anlattığı halde dönemin Mekke müşrikleri bu kutsi davete icabet etmediler. Bu süreçte ilahi mesajı kabul edenler bundan önceki vahiy serencamında olduğu gibi fakir ve kimsesiz insanlardan müteşekkildi. Mekkeli müşrikler davete icabet etmedikleri gibi İslam’ı, bulundukları dönemin karanlığından vahyin aydınlığına kurtuluş yolu olarak seçen Müslümanlara baskı ve şiddet uyguladılar. Küfürde inatlaşan Kureyş’in bu kini devam edince ve Yesrib’den gelen ve Müslüman olan kimselerin ezilen Müslümanları Medine’ye davet etmesiyle bu hicret yolculuğu gerçekleşti. Bu göçü, karanlığı aydınlatmak için girişilen yolda bir terk ediş olarak görmek gerekir. Çünkü hicret, İslam’ın gür sesini daha etkin ve sistemli bir şekilde duyurmaya yönelik hareket alanını genişletmek için yapılan girişim olarak görülmelidir.

Hicretin sonuçları ve günümüze yansımaları nelerdir?

Günümüz insanı bulunduğu her ortamda sembolik gibi görünen hicretler yaşamaktadır aslında. Allah ve Resulünün bize yap dediğini yapmak ve kaçınmamızı emrettikleri hususlardan kaçınmak, batılın yörüngesindeki düşünce iklimimizi hakka yönlendirmek, geleneklerimizi, zevklerimizi ve dostlarımızı terk etmeden bulunduğumuz toprağı terk etmek çok zordur. İşte bu manayı Efendimizin ifadesiyle vurgulamak isterim ‘Asıl muhacir, Allah’ı yasakladıklarını terk edendir’. Hicretteki muhtevayı kavramamız; iman ve sabrın, tevekkül ve fedakârlığın ve gerçek manada İslam kardeşliğinin tesisi ile mümkündür. Unutmamalı ki, Mü’minler canlarını ve mallarını değil, gerçek manada ve çok samimi olarak imanlarını kurtarmak için hicret etmişlerdi.

Bu programları neden düzenliyorsunuz?

Hicret, aynı zamanda bir paylaşımdır, hüznü ve sevinci. Mekke’den Medine’ye hicret eden Muhacir ve Onları Medine’de maddi ve manevi her türlü imkânlarını seferber eden Ensar arasındaki kardeşliğin sembolüdür. İşte bu şefkat, merhamet ve kardeşliğin gelecek nesillere örnek teşkil etmesi için bizler bu Hicret Programlarını gerçekleştirmeyi üzerimize borç bildik. Bu programlar insanımızın Kur’an’da ifade buyrulan ‘Ancak Mü’minler kardeştir’ ilkesine bağlı ve bu şuur çerçevesinde inanıp yaşaması hususunda teşvik edici mahiyet içermektedir.

Programların içeriğinden bahseder misiniz?

Anadolu Gençlik Deneği İstanbul Şubesi olarak Hicri 1428’inci Yeni Yıl münasebetiyle İstanbul’un tüm ilçelerinde etkinlikler düzenleyeceğiz. Cumartesi akşamı 19.00’da Başakşehir’de ‘Hicret Gecesi’ ile ’Hicret Etkinlikleri’ni taçlandırıyoruz. Bu programa DİB eki Başkanı Lütfü Doğan, Dr. H. İbrahim Kutlay ve Mehmet Akça Tasavvuf Müziği Topluluğu katılacak. Derneğimizin 21 Ocak Pazar günü saat 11’de Eyüp Münzevi Camii önünden başlatacağı ve Eyüpsultan Meydanı’nda sona erecek olan ve ilkini düzenleyeceği ‘Hicret Yürüyüşü’ adlı etkinliğin şimdiden çok büyük bir yankı yapması bekliyoruz. Program; Yürüyüş Korteji, Gül Dağıtımı, Mehteran, Basın Açıklaması ve Aşure Dağıtımı şeklinde gerçekleştirilecek. Bu iki program Şube Başkanlığımız tarafından düzenleniyor. Bunların yanı sıra AGD, içerisine girdiğimiz yeni hicri yılda İstanbul’un hemen hemen tüm ilçelerin Hicret etkinlikleri düzenleyecek.

Muhacir mi, Ensar mı olmak zor?

Muhacir; toprağından, malından, yârinden, Mekke’den, İbrahim’in Ka’besi’nden, sevilen ve özlenen ne varsa ondan ve akideleri uğruna her şeyden feragat edip giden insanlardır. Ensar ise; Allah’a kaçanları, Allah adına bağırlarına basanlardır. Kardeşliğin ve fedakârlığın Kur’an’la övülen eşsiz örneklerini tarihe yazıp gidenlerdir. Cenab-ı Hak yollarında gitmeyi nasip etsin.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

İlk nazil olan ayetlerden birisinde, ‘Pislikten uzaklaş’ (Müddesir 5) denilmektedir. Nasıl uzaklaşacağız, ne yapmalıyız? Benlikten bizliğe, başkalarına teslim olmaktan Allah’a teslim olmaya, zalimlerin yanında yer almaktan mazlumların derdine derman olmaya, yetim malı yiyenlerin yanından yetimlerin haklarını savunanların yanına faizden meşru kazanca, kula kul olanların yanından Allah’a kul olanların yanına, cimrilikten cömertliğe, israftan tutumluluğa, Allah’a, Resulüne, ana- babaya isyandan itaate hicret edeceğiz. Kibirden tevazua, iftiradan ayıpları gizlemeye, günah sokaklarından sevap caddelerine, katranlıktan aydınlığa, yalandan doğruya özetle bütün ‘izm’lerin eğri yolundan İslam’ın doğru yoluna hicret edelim. Hicret yolculuğumuz hayırlı olsun.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Abdullah b. Neci’den, o da babasından şöyle naklediyor:

“Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk.
“Neyneva” denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle seslendi:
“Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin’in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol!
Ey Eba Abdillah, sabırlı ol!”


Neci diyor ki:
Meselenin ne olduğunu sorduğumda Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:

“Bir gün Resulullah (s.a.a)’in yanına vardığımda O’nun ağladığını gördüm ve;
“Ey Allah’ın Peygamber’i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı ağlıyorsunuz?”
diye sorduğumda şöyle buyurdular:

“Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan gitti
ve Hüseyin’in Fırat nehrinin yanında şehit olacağı haberini bana verdi.


Cebrail bana;
“O’nun (Hüseyin’in) türbesini görmek ister misin?”
dediğinde “Evet” dedim.
O da elini uzattı ve bana bir avuç toprak verdi.
İşte bu yüzden ağladım.”
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt