Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İSLÂM'DA YÖNETİM NİZAMI Halife’nin Azledilmesi Halifelikten çıkartacak şekilde Hal (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
İSLÂM'DA YÖNETİM NİZAMI

Halife’nin Azledilmesi

Halifelikten çıkartacak şekilde Halife’nin durumunda değişiklik görülürse kendiliğinden azlolur. Eğer durumunda kendiliğinden Halifeliğin dışına çıkartmayacak kadar bir değişiklik görülürse o vakit de Halife’nin azledilmesi vacip olur. Halifelikte devam etmesi şer'an caiz olmaz.

Halife’yi, Halifelikten çıkartan durum ile azledilmesini gerektiren durum arasındaki fark şudur: Birinci halde Halife, hemen Halifeliğin dışına çıkar ve mücerred olarak böyle bir durumun ortaya çıkarmasıyla birlikte ona itaat vacip olmaz. İkinci halde ise, Halife’nin azledilmesi icap etmekle birlikte fiilen azli gerçekleşinceye kadar ona itaat farziyeti devam eder.

Halife’nin durumundaki değişikliğin kendisini hemen Halifeliğin dışına çıkarttığı üç husus söz konusudur:

1- İslâm'dan dönmesi:

Halifelik akdinin gerçekleşmesi için aranan şartlardan birisi İslâm’dır. Bu şart hem Halifelik için hem de Halifeliğin devam için bir şarttır. İslâm’dan irtidat eden bir kimse kâfir olur ve irtidattan dönmediği takdirde öldürülmesi farzdır. Çünkü kâfirin Müslümanları yönetmesi caiz değildir. Kâfirin lehine, mü’minlerin aleyhine bir yolun olması caiz değildir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah kâfirlere, mü'minlerin aleyhine asla bir yol bırakmaz." [1]

Aynı şekilde şanı yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Allah'a itaat ediniz, Peygambere de itaat ediniz ve sizden olan emir sahiplerine de." [2]

Yüce Allah'ın "emir sahipleri" ifadesi ile birlikte "sizden" buyruğunu da kullanması veliyülemr’in Müslüman olması gerektiği hususunda açık bir ifadedir. Veliyyülemr kâfir olduğu zaman ayetteki "sizden" ifadesinin dışına çıkmış olacağı için "bizden" birisi sayılmaz. Böylelikle Kur'an-ı Kerim'in yöneticide şart kılmış olduğu İslâm sıfatı kaybolur gider. İşte bundan dolayı Halife irtidat etmekle Halife olmaktan çıkar ve artık o Müslümanların Halife’si olamaz, ona itaat etmek de icap etmez.

2- İyileşmeyen sürekli delilik durumunda olması:

Akıl, Halifelik akdinin gerçekleşmesinin şartlarındandır. Akıllı olmak aynı zamanda Rasulullah (s.a.v.)'in: "Üç kişiden kalem kaldırılmıştır. . . ve aklı başına gelinceye kadar delilikle mübtela olan." [3] Hadisi ile bir diğer rivayetteki şekliyle; "Aklına yenik düşüp deliren bir kimsenin aklı başına gelinceye kadar." [4] hadisleri gereğince Halifeliğin devamının şartlarındandır. Üzerinden kalemin (mükellefiyetin) kaldırıldığı bir kimsenin kendi işinde tasarrufta bulunması doğru olmadığına göre Halife olarak insanların işlerinde tasarrufta bulunması ise asla doğru değildir.

3- Kahredici bir güce sahip düşmanının eline esir düşmesi ve elinden kurtulamaması:

Esaretten kurtulma ümidinin de bulunmaması. Çünkü Halife böyle bir şekilde esir alınmakla bütünüyle Müslümanların işlerini gözetmekten acze düşer ve yok hükmünde olur.

İşte bu üç durumda Halife, Halifelik çerçevesinin dışına çıkar. Azline dair hüküm verilmese dahi azledilmiş sayılır. Bu durumda ona itaat icap etmez. Halife’de bu üç nitelikten herhangi birisinin bulunduğunu tespit eden herkesin onun emirlerini uygulamaması icap eder. Ancak Halife’de bu hallerin husule geldiği ispat edilmelidir. Bunun ise mezalim mahkemesinin huzurunda ispatlanması icap eder. Müslümanların bir başkası ile Halifelik akdini yapabilmeleri için Mezalim mahkemesi Halifeliğin dışına çıktığını hükme bağlar ve azledildiğine hükmeder.

Kendisini doğrudan doğruya hemen Halifeliğin dışına çıkartmayacak şekilde değişikliklerin ortaya çıkması, fakat Halifelikte kalmaya devam etmesinin de caiz olmadığı hallere gelince, bunlar da beş husustur:

1- Açıkça fasıklık yapmaya başlaması suretiyle adaletinin cerh edilmesi. Çünkü adalet hem Halifelik akdi için hem de Halifeliğin devamı için aranılan şartlardan birisidir. Şanı yüce Allah, şahitte dahi adaleti şart koştuğuna göre Halifeliğin devamı için şart koşulması öncelikle söz konusudur.

2- Halife’nin dişiye yahut da hınsai müşkile dönüşmesi. Çünkü erkek olmak Halifelik akdinin ve devamının şartları arasında yer alır. Zira Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "İşlerinin başına bir kadının geldiği bir toplum iflah olmaz.” [5]

3- Halife’nin kimi zaman ayıkması kimi zaman da delirmesi suretiyle sürekli olmayan bir şekilde delilik belirtilerini göstermesi. Akıl Halifelik akdi için de devamı için de şarttır. Zira Peygamber şöyle buyurmuştur: "Üç kişiden kalem kaldırılmıştır. . . ve aklı başına gelinceye kadar delilikle mübtela olan.” [6] Delinin kendi işlerinde tasarrufta bulunması sahih olmadığına göre başkalarının işlerinde tasarrufta bulunmasının sahih olmaması öncelikle söz konusudur. Böyle bir durumda ise, Halife’ye bir vasi tayin edilmesi yahut ona bir vekil belirlenmesi de caiz olmaz. Çünkü Halifelik akdi bizzat onun şahsına yapılmıştır, başkasının onun yerine geçmesi sahih olmaz.

4- Organlarından birisini kaybetmesi veya iyileşme umudu olmayan bir hastalığa yakalanması gibi herhangi bir sebep dolayısıyla Halifelik görevlerini uygulamaktan acze düşmesi. Burada göz önünde bulundurulması gereken husus görevini yerine getirmekten acze düşmüş olmasıdır.

Bunun böyle olmasının sebebi şudur: Halifelik akdi, Hilâfet sorumluluklarını yerine getirmek esaslarına göre yapılmıştır. Eğer Halife akdin cereyan ettiği şekle uygun olarak görevini ifa etmekten aciz olursa azledilmesi gerekir. Çünkü böyle bir durumda yok hükmündedir. Aynı şekilde kendisinden kaynaklanan nedenler sebebiyle Halife olarak tayin edildiği işleri yerine getirmekten acze düştüğünden dolayı din işleri ve Müslümanların maslahatları ile ilgilenemez. Bu ise ortadan kaldırılması gereken bir münkerdir. Böyle bir münker ise ancak onun azliyle ortadan kaldırılabilir. Ta ki, Müslümanlar için başkasını göreve getirmek imkanı ortaya çıksın. O halde böyle bir durumda onun azledilmesi vacip olur.

5- Şeriata uygun olarak kendi görüşüne göre Müslümanların maslahatlarını gerçekleştirme tasarrufundan aciz kalması. Şer’î hükümler çerçevesinde kendi görüşü ile Müslümanların işlerini çekip çevirmesini engelleyecek şekilde herhangi bir kimse tarafından baskı altında tutulması durumunda Hilâfet görevlerini yerine getirmekten hükmen aciz sayılır ve azledilmesi vacip olur. Bu durum fiili hayatta iki şekilde yaşanabilir:

a- Yakınlarından, çevresinden bir veya birkaç kişinin ona baskı kurarak ve baskı altında tutarak yönetimi ellerine geçirmeleri. Onlara muhalefet etmekten aciz kalarak görüşlerine göre hareket etmeye mecbur kalması. Bu taktirde duruma bakılır, şayet kısa bir süre içerisinde çevresindeki kimselerin tasallutundan kurtulması umuluyor ise onları uzaklaştırıp etkilerinden kurtulması için ona kısa bir süre mühlet verilir. Eğer bunu yaparsa mani ortadan kalkar, acizliği de söz konusu olmaz. Aksi taktirde azledilmesi icap eder. Şayet kurtulması umulmuyor ise beklenmeden derhal görevinden azledilir.

b- Esir edilmek yahut da düşmanının tasallutu altına düşmek suretiyle kahir güce sahip bir düşmanın elinde esir olması. Böyle bir durumda kurtulması umuluyor ise kurtulacağından ümit kesilinceye kadar ona mühlet tanınır. Kurtuluşundan ümit kesilir ise hal’ledilir. Eğer baştan beri kurtulacağı umulmuyor ise derhal görevinden azledilir.

Çünkü bu iki durumda Halifelik görevlerini şeriatın hükümlerine uygun olarak bizzat yüklenmekten hükmen aciz düşer. Böylelikle yok hükmünde olur ve üzerinde Halifelik akdinin cereyan ettiği işleri yerine getirmekten aciz olur.

Her iki durumda da eğer kurtulma ümidi varsa kurtulacağından ümit kesilinceye kadar bir süre tanınır. Şayet baştan beri kurtuluşuna dair bir ümit bulunmazsa derhal azledilir.

Sözü geçen bu beş halden herhangi birisinin ortaya çıkması halinde Halife’nin azl edilmesi icap eder. Ancak hakimin hükmü gereğince azledilir. Ancak bu beş halde de ona itaat etmek icap eder. Azledildiğine dair hüküm verilinceye kadar emirlerinin yerine getirilmesi gerekir. Çünkü bu hallerden herhangi birisi dolayısıyla Halifelik akdi kendiliğinden fesh olmaz, aksine hakimin hükmüne ihtiyaç vardır.

[1] Nisa: 141
[2] Nisa: 59
[3] Ebu Davud, 3824
[4] Ebu Davud, 3823
[5] Ahmed b. Hanbel, 19603; Ebu Bekir’den revayet etmiştir.
[6] Ebu Davud, 3824
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt