Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

KURAN_KERİM NİÇİN ARAPÇA (1 Kullanıcı)

ravzanuru

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
190
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kuran-ı kerim niçin Arapça


Sual: Ateist yazar, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı Kur’anı Arapça indirdi) diyor.

CEVAP

Eğer Kur’an İngilizce olarak inseydi, aynı bozuk mantıkla, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı Kur’anı İngilizce indirdi) diyecekti. Maksadı yanlış bulmak olduktan sonra her şeyi tenkit eder. Yusuf suresinin, (Biz Kur’anı Arapça olarak indirdik, umulur ki, siz onu anlarsınız) mealindeki 2. âyet-i kerimesi, tefsirlerde özet olarak şöyle açıklanıyor:

SELAM VE DUA İLEB)B)B)

Biz Kur’an-ı kerimi herhangi bir lisan ile değil, en geniş, en açık, en âhenktar olan Arap lügâtı üzere indirdik. Eğer akıllıca düşünürseniz, bu Kitabın ulviyetini, kendisinin bir şaheser, hükümlerinin, tesirli sözlerinin, bütün insanlığa hitap ettiğini, müslüman olmayı en büyük bir vazife, en yüksek bir saadet telakki edersiniz.



Ey Araplar, Kur’an-ı kerim, sizin lisanınızla indi. Bugüne kadar birçok edebiyatçının, şairin sözünü dinlediniz. Hiçbirisine benzemiyor. Bunun insan sözü olmadığını, İlahi bir kelam olduğunu düşünürseniz, anlarsınız.



Demek ki âyetteki anlamak, bunun ilahi kelam olduğunu anlamaktır. Yoksa ahkamını anlamak değildir. Eğer öyle olsaydı, (Ey Resulüm, Kur’an-ı kerimi insanlara açıklaman için indirdik) mealindeki âyet-i kerimeye zıt olurdu. (Nahl 44)



Eğer Yunanca olsaydı

Fussilet suresinin, (Eğer biz Kur’an-ı kerimi yabancı bir dilde okunan bir kitap kılsaydık. Diyeceklerdi ki, âyetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalıydı. Muhatapları Arap olduğu halde, Arapça olmayan bir kitap mı geldi) mealindeki 44. âyet-i kerimesinin tefsirlerdeki açıklaması da şöyledir:



Kur’an-ı kerim [İbranice, Yunanca falan değil] sizin lisanınızda, yani Arapça’dır. Siz Arap olduğunuza göre, ifadelerinin vecizliğinden, şaheserliğinden bu Kur’an-ı kerimin İlahi bir kelam olduğunu anlarsınız. Yoksa, (Siz Arap olduğunuza göre, Kur’anın ahkamını da anlarsınız) denmiyor.

[Tokatlı Şeyh-ül-islam Mustafa Sabri efendi, (Biz Arabi’yi az biliriz. Fakat Kur’an-ı kerimi Araplardan daha iyi anlarız) buyuruyor.]



Lisanı Arabi olan herkes Kur’anı anlayamaz. Lisan ayrı, ilim ayrıdır. Türkçe bilen insan, tıp, hukuk, fen gibi bilgileri bilir mi? Kur’an-ı kerim baştan başa bir ilim deryasıdır. Her Arabi bilen Kur’an-ı kerimi nasıl anlar? Ateistler gibi, tercümesini okuyup da, (Bakın Kur’anda çelişki var) demek ne kadar abes ve saçmadır.



Eshab-ı kiramın anlayışı

Eshab-ı kiramın hepsi müctehid, birer büyük âlim oldukları halde, âyet-i kerimeleri farklı anlamışlar, ictihadları farklı olmuştu. Mezheplerin çıkışında da âyet-i kerimelerin farklı anlayışının rolü vardır.



Urvet-ül-vüska Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:

(Bir gün Resulullah, Hz. Ebu Bekir’e Kur'an-ı kerimin ince manalarından birkaçını onun seviyesine göre anlatıyordu. Hz. Ömer yanlarına gelince, konuşma üslubunu ve bahsettiği ince sırları, onun da anlayacağı şekilde değiştirdi. Yanlarına Hz. Osman gelince yine üslubunu değiştirdi. Hz. Ali gelince de böyle yaptı. Resulullah efendimizin, her değiştirmesi, oraya gelen zatların istidatlarının farklı oluşlarından idi.) [M. Masumiyye 59]



Hadis-i şeriflerde (Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer olurdu), (Osman’ın şefaati ile Cehennemlik yetmiş bin kişi sorgusuz Cennete girecektir) ve (Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır) buyuruldu. Her üçü de bu derece yüksek olduğu ve Arabiyi çok iyi bildiği halde, Hz. Ebu Bekire anlatılan tefsiri bile anlayamadılar. Çünkü Peygamber efendimiz herkese derecesine göre anlatıyordu.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanlara akıllarına, anlayışlarına göre söyleyin, onlara [dinin hükmünü] inkâr ettirecek şekilde söylemeyin ki, Allah’ı ve Resulünü yalanlamasınlar.) [Buhari]



Allahü teâlâ, (Peygambere sorun, âlimlere sorun) buyuruyor. Bazıları, bizzat kendim anlayacağım diye inat ediyor. Herkes kendisi anlayabilseydi o zaman peygambere ne lüzum kalırdı?



Kur’an-ı kerimi, lisanı Arapça olanlar bile anlayamaz. Hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullah efendimize sorarlardı. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kur’an, Allah’ın metin ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Çok okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace]



Kur’an-ı kerim çok veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunduğu, bütün manaları bildirilse bile, yazmak için kağıt ve mürekkep bulunamayacağı bizzat Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir.

Mealen buyuruluyor ki:

(De ki, Rabbimin [İlmini, hikmetini bildiren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 109, Beydavi]



Anayasayı, bir kanunu anlamak için hukukçulara gidiliyor. Halbuki bunları da insan yazmıştır. Bir kanundan bile herkes aynı şeyi anlamazken, Allah’ın kelamını herkes nasıl hemen kolayca anlayabilir?



Doğrusunu anlayabilmek için, bir Kur’an tercümesine [meallere] değil, İslam âlimlerinin tefsirlerine bakmak gerekir.
 

ravzanuru

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
190
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KURAN_KERİM NİÇİN ARAPÇA

S.A CANIM KARDEŞİM OKU OLURMU ÇÜNKÜ TÜRKÇE OKUDUĞUNDA MANA ÇOK DEĞİŞİYOR..

Anlamadan Kur'an okumak


Sual: Anlamadan Kur'an okumak, dinlemek ve hafız olmak için ezberlemek faydasızdır. Kur'an yerine meal okumalı diyenler çıkıyor. Doğru mu?

CEVAP
Kur’an-ı kerimi, lisanı Arabi olanlar bile anlayamaz. Hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullah efendimize sual ederlerdi.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kur’an-ı kerim Allah’ın metin [sağlam] ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Çok okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace]



Kur’an-ı kerimin, çok veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunduğu, bütün manaları bildirilse bile, yazmak için kağıt ve mürekkep bulunamayacağı bizzat Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir. Mealen buyuruluyor ki:

(De ki, Rabbimin [İlmini, hikmetini bildiren, hayrete düşüren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 109 - Beydavi]



Her Arapça bilenin, Kur’an-ı kerimi anlayacağını zannedenin büyük hata içinde olduğu yukarıdaki âyet-i kerime ve hadis-i şeriften anlaşılmaktadır.



İmam-ı Gazali buyuruyor ki:

(İmam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri, Cenab-ı Hakkın, (Anlayarak da anlamayarak da Kur’an-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirmektedir.) [İhya]



Bazıları (Anlamadan Kur'an okumak caiz olmaz) diyebiliyor. İmam-ı Ahmed hazretlerine mi, yoksa türedilere mi inanacağız?



İslam âlimlerinin en büyüklerinden, Hanbeli mezhebinin reisi imam-ı Ahmed hazretleri böyle buyururken, hâlâ herkesin Kur’an-ı kerimi anlayarak okuması gerektiğini söylemek ne büyük gaflettir. Nasıl olup da, (Kur'anı anlayamıyorsan ezberleme!) denebiliyor? Halbuki Kur’an-ı kerimi ezberlemek, hafız olmak için manasını anlama şartı yoktur. Kur’an-ı kerimi hıfzetmenin sevabı çok büyüktür.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kur’an-ı kerimi okuyun ve onu ezberleyin! Allahü teâlâ içinde Kur’an-ı kerim bulunan kalbe, azab etmez.) [Şir’a Şerhi]



(Kur'an hafızları ehl-i Cennetin arifleridir.) [Ebu Nuaym]



(Hafızasında Kur’an-ı kerimden bir şey bulunmayan, harap bir ev gibidir.) [Tirmizi]



(Kur'anı hıfzeden kimse ölünce, Allahü teâlâ toprağa onun etini yememesini emreder. Toprak, "Ya Rabbi, senin kelamın içinde iken ben onu nasıl yiyebilirim?" diye cevap verir.) [Deylemi]



Elbette Kur'an hafızlarının haramlardan kaçıp ibadetleri yapması gerekir. Aksi takdirde büyük vebal altına girmiş olurlar. Bazı kimseler de, okumasını bilmeyenin evinde Kur’an bulundurmasının uygun olmadığını söylüyorlar. Bunların sözleri de yanlıştır. Çünkü Kur’an-ı kerimi, okumasını bilmese de, bereketlenmek için evinde mushaf-ı şerif bulundurmak sevaptır. (Hindiyye)



Mealler hatalıdır

Bilindiği gibi mealler değişiktir. Birbirini tutmayan yerleri çoktur. Prof.Dr. M.Sait Yazıcı Diyanet İşleri Başkanı iken açıkladığı gibi meallerde hata olur. Hiç hata olmasa bile meale "Allah kelamı" denmez. Kur’an-ı kerimin başka dillere yapılan çevirmelerine Kur'an denmez. Bunlara, Kur’an-ı kerimin meali denir. Bunlar, mütehassıs ve halis müslümanlar tarafından hazırlanmış ise, Kur’an-ı kerimin manasını anlamak için okunabilir. Buna bir şey denmez. Ancak bunlar, Kur'an diye okunamaz. Bunları, Kur'an diye okumak sevap olmaz, günah olur. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:

(Kur’an-ı kerim tercümesini, Kur’an-ı kerim yerine okumak haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s. 37]



Kur’an-ı kerimi öğrenmek ve öğretmek

Sual: Kur'an-ı kerim öğrenirken ve okurken dikkat edilecek hususlar nelerdir?

CEVAP

Kur’an-ı kerimi öğrenmek, öğretmek ve okumak çok sevaptır. Kur'an-ı kerimi tecvide uygun öğrenmeli ve her gün az da olsa, okumaya çalışmalıdır!

Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Kur'an öğrenen ve öğreten en hayırlınızdır.) [Buhari]

(Kur'an okuyan kimse, bunamaz.) [Tirmizi]

(Kur'an okunan yere rahmet ve bereket yağar.) [Buhari]



(Kur'an okunan evin hayrı artar, sakinlerini sıkmaz, melekler toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur'an okunmayan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.) [Darimi]



(Her gece on âyet okuyan, gafillerden sayılmaz.) [Hakim]

(Kur'an okuyun! Kıyamette size şefaat eder.) [Müslim]



(Kim bir âyet öğrenirse, kıyamette onun için nur olur.) [Darimi]

(Bir âyet öğrenmek, yüz rekat [nafile] namaz kılmaktan daha iyidir.) [İ. Mace]



Kur’an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek ise farzdır. Yani dinlemek daha çok sevaptır. Mushafa bakarak dinlemek daha sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kur'an okunan yere rahmet yağar, melekler hazır olur.) [Buhari]

(Kur'andan bir âyet dinleyen sayısız çok sevaba kavuşur.) [İ.Ahmed]



(Kur'anı öğrenip gece-gündüz okuyana imrenmek gerekir.) [Müslim]

(Kur'an okuyanla dinleyen, sevapta ortaktır.) [Deylemi]

(İnsanların en çok ibadet edeni, en çok Kur'an okuyandır.) [Deylemi]



(Kur'an-ı kerim okuyup, ezberleyen, helalini helal, haramını haram bilen, Cennete girer. Ayrıca [müslüman] akrabasından, hepsi de Cehennemlik olan on kişiye şefaat edip, onları Cehennemden kurtarır.) [Tirmizi]



Kur'an-ı kerim okurken şu edeplere dikkat edilmelidir:

1- Abdestli olarak, temiz bir yerde kıbleye karşı diz üstü oturmalıdır! Erkekler başı açık okumamalı, hiç değilse bir takke giymelidir! Takkesiz okumak tenzihen mekruhtur.

[Mushafa bakarak okumak, ezbere okumaktan daha sevaptır.]



2- Kur'an-ı kerim okumaya başlarken Euzü ve Besmele çekmelidir!



3- Manasını bilen de, bilmeyen de ağır ağır okumalıdır!



4- Mümkünse, ağlayarak okumalıdır! Ağlayamayan kimse, ağlamak için kendini zorlamalıdır!



5- Her âyetin hakkını vermeli, yani azap âyetini okurken, korkarak, rahmet âyetlerini heveslenerek, tenzih âyetlerini tesbih ederek okumalıdır!



6- Kur'an-ı kerim okurken, kendisinde riya, yani gösteriş uyanırsa veya namaz kılan kimseye mani olursa, yavaş sesle okumalıdır!



7- Kur'an-ı kerimi tecvide uygun ve güzel sesle okumalı, fakat teganni etmemelidir!

[Teganni, harfleri, kelimeleri bozarak ırlamak demektir. Teganni yaparken harfler bozulursa haram, harfler bozulmazsa mekruh olur. Halebi'de diyor ki: Kur'an-ı kerimi teganni ile okuyan imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir.]



8- Kur'an-ı kerim, Allahü teâlânın kelamıdır, sıfatıdır, kadimdir. Ağızdan çıkan harfler, ateş demeye benzer. Ateş demek kolaydır. Fakat ateşe kimse dayanamaz. Bu harflerin manaları da böyledir. Bu harfler, başka harflere benzemez. Bu harflerin manaları meydana çıksa, yedi kat yer ve yedi kat gök dayanamaz.



9- Kur'an-ı kerimi okumadan önce, bu kelamı söyleyen Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünmelidir! Kimin sözü söyleniyor, ne önemli iş yapılıyor iyi düşünmelidir!



Kur'an-ı kerime dokunmak için, temiz el gerektiği gibi, onu okumak için de, temiz kalb gerekir.

Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur'an-ı kerimin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek gerekir. Bütün mahlukatın sahibi, hakimi olan bir zatın kelamı olduğunu düşünerek okumalıdır!



10- Gaflet içinde okumamalı, okurken başka şeyler düşünmemelidir!

SELAM VE DUA İLEB)B)B)
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: KURAN_KERİM NİÇİN ARAPÇA

selamünaleyküm

kardeşim emeğine sağlık RABBİM razı olsun.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
RE: KURAN_KERİM NİÇİN ARAPÇA

ALLAH RAZI OLSUN. ALLAH HERŞEYE MÜDAHİLDİR VE HAYAT VAHİYLE ONU ANLAMAYA ÇALIŞMAYLA GÜZELDİR..SELAMUN ALEYKUM.B)
 

ravzanuru

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
190
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KURAN_KERİM NİÇİN ARAPÇA

Yalnız BİR'i iste, başkaları istenmeye değmiyor
BİR'i çağır, başkaları imdada gelmiyor
BİR'i talep et başkaları layık değil
BİR'i gör başkaları her vakit görünmüyor...
ALEYNA VE ALEYKÜM SELAM AVATARI ŞEKERMİ ŞEKER NURSEMAM


"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl." ŞEVVALMİNA KARDEŞİM RABBİM CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN İNŞALLAH

SELAM VE DUA İLEB)B)B)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt