Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kurban: Allah’a yakin olmak (1 Kullanıcı)

cemaldurra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Nis 2008
Mesajlar
1,142
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
KURBAN: ALLAH’A YAKIN OLMAK

“Rabb’in için kurban kes.” (108/2) emrine uyan -imkan sahibi- müminler, “İbrahimî bilinç”le kurbanlarını keserler, karşılığını yalnız Allah’tan bekleyerek etlerin bir bölümünü fakirlere dağıtırlar ve bu ibadeti Allah’a yakınlaşmak için vesile sayarlar. Hep birlikte Bayram namazlarını kılıp birbirleri ile kucaklaşır, hediyeleşir, kardeşliklerini pekiştirirler.

Rasûlüllah(s)’ın buyurduğu gibi, Kurban Bayramı hem “yeme ve içme günleri”, hem de “Allah’ı anma günleri”dir.

Kurban Bayramı’nın özünü; Hz. İbrahim’in(a.s), en sevgili varlığı olan oğlu Hz. İsmail’le imtihan edilişi, iman, samimiyet, iyilik örneği bu iki peygamberin Allah’a kayıtsız-şartsız teslimiyetleri (Kur’an, 37/103) ve bunu simgeleyen “kurban” ibadeti oluşturur.

“Rabb’in için kurban kes.” (108/2) emrine uyan -imkan sahibi- müminler, “İbrahimî bilinç”le kurbanlarını keserler, karşılığını yalnız Allah’tan bekleyerek etlerin bir bölümünü fakirlere dağıtırlar ve bu ibadeti Allah’a yakınlaşmak için vesile sayarlar. Hep birlikte Bayram namazlarını kılıp birbirleri ile kucaklaşır, hediyeleşir, kardeşliklerini pekiştirirler.

Rasûlüllah(s)’ın buyurduğu gibi, Kurban Bayramı hem “yeme ve içme günleri”, hem de “Allah’ı anma günleri”dir.

Kurban kesebilen veya kesemeyen tüm müminler, Kurban bayramını, Allah’a daha yakın olma, O’nun yüceliğini, yegâne ilah, rab ve otorite oluşunu hatırlama ve O’na sonsuz hamd ü senada bulunma günleri olarak idrak ederler... Allah’ın “evi” olan Kâbe’yi tavaf, “eli” olan Hacerü’l-Esved’i istilâm, “şiarları” olan Safâ ile Merve arasında sa’y ederek, Arafat mahşerinde vakfe yaptıktan sonra Meş’ar-i Haram’a, oradan Mina’ya akıp harici ve dahili şeytanları taşlayan ve İbrahimî/İsmailî kurbanlarıyla Allah’a yakınlaşan hacı kardeşleriyle beraber tüm Müslümanlar, Tevhîd akîdesine îmanlarını ve Allah’a teslimiyetlerini tazelerler. Bir “tevhid eylemi” olarak kıldıkları namazlarında -Arife günü sabahından başlayıp Kurban bayramının dördüncü günü ikindi vaktine kadar, her farz namazdan sonra- hep bir ağızdan teşrik tekbirleri getirirler: Yalnızca Allah’ın büyük olduğunu, O’ndan başka ilah olmadığını, hamd’in de sadece O’na olduğunu cihana haykırırlar:

Allahu ekber, Allahu ekber.
Lâ ilâhe illallahu v’Allahu ekber.
Allahu ekber ve lillahi’l-hamd.

Sadece namaz ve kurban ibadetini değil, ölünceye kadar bütün bir hayatını Allah’ın rızasını kazanmaya adayan mümin, bu günlerde şu duayı dilinden düşürmez:

“Qul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi’l-Âlemîn” (De ki; ‘Benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah içindir’.) (6/162)

“Allah’a yakınlaşmak” için kestiğimiz kurbanla anlam kazanan bu bayramı, “Allah’ı anma günleri” haline getirebilmek için, İbrahim(a.s) ve İsmail(a.s) gibi Allah’a gönülden teslim olmalı, hayatımızı ve ölümümüzü Allah’a has kılmalı, en sevgili varlığımız -‘İsmail’imiz’- ne veya kimse onu Allah’a kurban etmeliyiz. Allah’ı anmaktan ve O’na bağlanmaktan bizi alıkoyan, O’nun emirlerine uymak ve uğrunda gerekli cehdi göstermek konusunda bizi gevşekliğe sevk eden ‘sevgililerimizi’ feda etmeden Allah’a yakınlaşmamız mümkün müdür?

Ancak “İbrahim gibi davranmak” suretiyle Allah’a yakın olabiliriz. Ali Şeriati’ye kulak verelim (Hacc, s.104-105):

“... O, oğlu İsmail’i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail’in kim veya ne?

- Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin, paran, evin, çiftliğin, araban, aşkın, ailen, bilgin, sosyal sınıfın, sanatın, elbisen, ismin, hayatın, gençliğin, güzelliğin... Hangisi?

Ben bilemem. Fakat sen kendin bilirsin. Kim ve ne olursa olsun, kurban etmek için getirmelisin. Sana hangisi olduğunu söyleyemem, ama yardımcı olmak için bazı ipuçları verebilirim:

- İnancını ne zayıflatıyorsa, “gitmek”ten ne alıkoyuyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne geri çeviriyorsa, kendi kendinle olmana ne sebep oluyorsa, çağrıyı duymana ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, “kaçma”ya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni ne kör ve sağır ediyorsa... işte odur kurban edeceğin!

Zayıflığı (oğlu) İsmail’e olan sevgisinden kaynaklanan İbrahim’in durumundasın. Şeytan onu rahat durdurmadı. Kendini şerefin zirvesinde, gurur dolu ve uğrunda her şeyden geçebileceğin ve sevgisi için diğer bütün sevgileri kurban edebileceğin “Tek Bir Şey” olduğunu düşün... İşte bu senin İsmail’indir!

İsmail’in bir kişi olabilir, bir nesne, rütbe, mevki, bir ‘zayıflık’ bile olabilir. Ama İbrahim için o oğluydu!...”

***
Kurban, kelime anlamı olarak ‘kendisiyle Allah’a yakınlaşılan şey’ demek olup (“kurb” kelimesinden yani Allah’a yakın olmaktan gelir); Allah’a yak(ın)laşmak için belli bir vakitte, belirli cinsten hayvanları kesme ibadetini ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Temelinde İbrahimî/İsmailî teslimiyet yatar.
Kur’ân, ‘kurbân’ ibadetinin amacının îman, tevhîd, teslimiyet, takvâ, hayır, ihsan, infak, zikir, şükür, arınma, tevazu, sıdk ve Allah’a yakınlık/kurbiyet (5/27; 22/28-37)... olduğunu vurgular; kurbana, hacca ve Allah’ın şiarlarına değer verip saygı göstermeyi de “kalbin takvâsı” (22/32)olarak tanımlar.

Allah için kurban kesen mümin, bu ibadetle esas olarak Allah’a ve Allah’ın kullarına karşı sorumluluğunu yerine getirdiğinin bilinci içinde olmalıdır; zira onun için değerli olan, kurbanın eti ve kanı değil, ifade ettiği mana, yani takvâdır, kalbin Allah’a teslimiyetidir.

“Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz. Ancak O'na sizin takvânız erişir.”(22/37)

Allah’a yaklaşmak ve takvâmızı sunmak için, kurban ibadeti namazla tamamlanır:

“Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (108/2)

Zira namaz/secde Allah’a yakın olmaktır: “Secde et ve (Rabb’ine) yaklaş!”(96/19)

Esasen; iman, takvâ, namaz, kurban, cihad... hepsi O’na yakın olmak içindir:
“Ey iman edenler! Allah'a karşı takvâlı olun (sorumluluklarınızın bilincine erin); O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (5/35)
“Sizi Bize yaklaştıracak olan, ne zenginliğiniz, ne de çocuklarınızdır: yalnızca iman edip sâlih (doğru ve Allah rızasına uygun) ameller yapanlar [Bize yakın olabilirler]...” (34/37)

İşte gerçek kurtuluşun formülü!

Ey Rabbim, bizi, Sana yaklaşmak ve yakın olmak için “İsmaillerini” kurban edenlerden eyle. Amin.

ABDURRAHMAN EMİROĞLU
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt