Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mersiyye-yi Imam Hüseyin (1 Kullanıcı)

es'elüke

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Muharremdir cihan ağlar
Her Muharrem geldiğinde bir hüzün çöker yüreğime. Gönlüme bir darlık gelir. Bilirim tarih “keşke” ile okunmaz; lakin yine de her muharremde, “ah keşke tarihimizde bu trajedi olmasaydı” demekten kendimi alamam. Kerbelâ, baştan sona bir trajedidir.
Bir yanda kendini “kurban eden bir yüce can var”. O can ki, şah-ı şehîd, cümle şehitlerin şahıdır. O can ki, Efendimin biricik yadigârı, pâk Fâtıma’nın canıdır. O can ki, şâh-ı merdân, yiğitlerin, kâmil insanların, gönül adamlarının, mânâ ve ruh derinliğine ermiş bilgelerin, ilm-i ledün sırrına mazhar olmuş âriflerin şâhının, Allah’ın aslanının, Hayber Fatihinin canıdır. O can ki, bir yiğit, bir er kişi…
Öte yanda iktidarın, mevki ve makamın, şan ve şöhretin, mal ve mülkün cazibesine yenik düşmüş, manayı, himmeti, hizmeti, şefkat ve merhameti unutmuş bir koca karabulut. Evet, karabulut. Bu karabulutların getirdiği kasırga, sadece şâh-ı şehîdi değil, kundakta bir bebek olan Ali Asgar’a değin o soylu, o pâk, o masum canların hepsine kastetmiştir. Günlerce susuz bırakmış, aç, biilaç bırakmış, sonra da hırsını alamayıp, zehirli oklarıyla ve kanlı kılıçlarıyla o masumlara akla gelmedik eziyetler ederek pek çoğunun kanını Kerbelâ toprağında akıtmış, bir kısmını da Şam zindanlarında mahkûm etmiş yahut da köle pazarında satmıştır.
Her Muharrem geldiğinde, bedenim buradadır, ama aklım ve gönlüm Kerbelâ’da. Mahzunlaşır yüreğim, gözlerim yaş dolar, “keşkeli” cümleler kurarım… Olmaz; o hatırayı, o anı unutmak mümkün değildir. Unutmak niyetinde de değilim, lakin tarihten neden ders almadığımızı, niçin hala o acıların bizi birleştirmediğini sorar dururum.

MERSİYYE-Yİ İMAM HÜSEYİN

Muharrem'dir, kamer mahzun, güneş me'yus kan ağlar
Felek sergeşte mebhut, hayrete dalmış cihân ağlar

Cefay-ı şah-ı mazluma tahammül etmeyip dağlar
Ezelden gözlerinden ablar olmuş revân ağlar

Ne düşmansın behey ibn-i recim, ey sâkiy-i iblis
Senin yaptıklarına düşman-ı insan olan ağlar

Medine halkına kıldı veda ol kan-ı ilm-ül gayb
Tutup âfâkı bir efgân, yanar pir ü civân ağlar

Nice Günler edip kat-i merâhil akıbet bir gün
Erip Kerbubelâ'da cümlesi Hakk'a divân ağlar

Bilinmişti ki ol yerler serencâm-ı şahâdettir
Bilinmişti ki ol yerden geçilmez, hânedân ağlar

İmâm-ül etkiyâ toplandırıp etbâ-u ahbâbın
Okur bir hutbe bir bir fitneyi eyler beyân ağlar

Kuruldu heymey-i ahyâr o gün Kerbubelâ içre
Bu gün Kerbubelâ'da kaldı hâlâ âşıkân ağlar

Yazıp bir nâme Reis-ül usât'a söyledi ey kavm
Bu fitne sarsar İslâm'ı, yıkar dini, imân ağlar

Hezar şetm ile Sa'd oğlu hem gönderdi bir name
Onu dil söylemez kafir dahi olsa zeban ağlar

Hucum etti o mel'unlar Kitabullah'ı imhaya
Sanırsın bir kıyamet koptu toz ağlar, duman ağlar!

Kesildi her taraftan su, sabiler gül gibi soldu
Su ağlar, servi ağlar, bahçe ağlar, bağıban ağlar

Bozuldu gülşen-i bağ-ı risalet, har ile doldu
Gül ağlar, bülbül ağlar, lale ağlar, erguvan ağlar

Hezaran zulm ile yetmiş iki sadık olup kurban
Bu kıssadan kevn-o mekân ağlar

Kesıldi başları bin cevr ile bir aşık-ı zarın
Kesen mel'unlara lanet edip seyf u sinan ağlar

Ali Ekber'le Kâsım can verip cananı buldu
Ali Asğar gibi oklar vuruldu ümmühan ağlar

Vefaya Davet etmek, sonra bin türlü cefa etmek
Size ey kavm, sek dersem behaim biguman ağlar

Yirmi bin kişi birden ok attı şah-ı mazluma
Bizi atman deyip zalimlere, tir-ü keman ağlar

Ok atmak kurret-ül-ayne, değilmi aslını imha
Sebepsiz mi bu gün halâ, hakiki müslüman ağlar

Cigergâh-ı Habib-i Kibriyâ'ya ok atan mel'ûn
Cehennemde bugün şeytanla kurmuş âşiyan ağlar

Cihanın sahibinden bir içim su kısıtlanmış âh
Fırat ağlar, Murat ağlar, zemin-i âsuman ağlar

İmam-ül-muttakiynin, Şimr-i mel'un kesti çün başın
Cehennem kaynayıp, arş sayha etti tevleşan ağlar

Ayak bastı o mel'un, kalb-gâh-ı sırrı Kur'ân'a
Ali-vü Fatıma, Peygamber-i âhir zaman ağlar

Haremgâh-ı Habib-i Kibriyâ'ya doldu namahrem
Bizi hep öldürün derler, sabilerle zenân ağlar

Çadırdan nâle-vü feryat yükseldi semavata
Melekler sordular n'oldu, dediler teşnegân ağlar

Döküldü hûn-i mazlûman yere, yer mâteme girdi
Çöl ağlar, dağlar ağlar, vâdiyyü berrü yaban ağlar

O şâhın derdi etmiş insan oğlunu giryân
Bilenler, bilmeyenler hep bu dert ile inan ağlar

Gelip birkaç deve çulsuz, yularsız Şimr-i mel'un
Bugün şam'a sefer lazım, bu emri her duyan ağlar

Deve uryan, ciğer püryan, yürürler aç susuz sıbyan
Deve ağlar, ceres ağlar, yol ağlar, kârban ağlar

Meşakketle develer, kat'ı menzilden kalıp bitâb
Düşüp yollarda mâ'suman, eder âh-u figan ağlar

O yollarda, o çöllerde, o ıssız gurbet illerde
Sekine, Zeyneb'in ahvaline, hûr-i cinân ağlar

Dikildi niyzeye sultan-ı kevneyn'in ser-i pâki
Çıkıp bir nur olur arş, sayesinde sâyeban ağlar

Nihayet bir sabahtı, Şam'a dahil oldular ah Şam
O talihsiz misafirler konuldu hana, hân ağlar

Geçip mihrab-ı dine, düşmen-i iyman imâm oldu
Bozuldu vahdet-i İslâm; namaz ağlar, ezan ağlar

Atıp zindana Zeynelabidin'i ettiler mahpus
Cefa bitmez, güneş girmez sebâ etmez, vezân ağlar

Ezelden ağlarım, aktı dü-çeşmim kanlı yaşınla
Ne hâbım var, ne rahat var, yanan cismimde can ağlar

İki göz oldu a'ma, ağlarım ey kurre't-ül-ayneyn
"Kemâlî" sûz-i derdinle nihan ağlar, ayân ağlar
Kemâlî​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt