Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muharrem ayı ve Aşûre günü (1 Kullanıcı)

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Muharrem ayının onuncu günü (dün) “Aşûre Günü” idi. 6 Ocak Salı gününü çarşambaya bağlayan gece de “Aşûre Gecesi” idi.
Muharrem ayı Kur’ân-ı kerîmde kıymet verilen “dört aydan” biridir. Aşûre Günü ve Gecesi de bu ayın içinde en kıymetli olanıdır.
Bu ayda “oruç tutmak” çok sevap kazandırır. Hadîs-i şerifte; bu ayda oruç tutmanın fazileti hakkında şöyle buyurulur: “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra da en faziletli namaz gece kılınan (teheccüd) namazdır.”

DUALARI KABUL OLDU...
Allahü teâlâ birçok duaları Aşûre Günü kabul buyurdu. Âdem aleyhisselâmın “tevbesinin kabul olması”, Nuh aleyhisselâmın gemisinin “tufandan kurtulması”, Yunus aleyhisselâmın “balığın karnından çıkması”, İbrahim aleyhisselâmın “Nemrud’un ateşinde yanmaması”, İdris aleyhisselâmın “diri olarak göğe çıkarılması”, Yakub aleyhisselâmın “Yusuf aleyhisselâma kavuşması” ve “gözlerindeki ‘perde’nin kalkması”, Yusuf aleyhisselâmın “kuyudan çıkması”, Eyyûb aleyhisselâmın “hastalıktan kurtulması”, Musa aleyhisselâmın “Kızıldeniz’den geçip Firavun’un boğulması” ve İsa aleyhisselâmın “vilâdeti” (doğumu) ve “Yahudilerin öldürmesinden kurtulup ‘diri’ olarak göğe çıkarılması” hep Aşûre Günü olmuştur.
Birçok peygamberin ve mü’minlerin kurtuluşu bu mübârek güne rastlamıştır. Hazret-i Hüseyin radıyallahü anh bugün şehâdet şerbetini içerek Rabbine ve sevgili dedesine kavuşmuştur.

MAKAMLARINI YÜKSELTMEK İÇİN
Hazret-i Hüseyin ve ağabeyi Hazret-i Hasan radıyallahü anhüm, Medine-i Münevverede dünyamızı şereflendirmişlerdir. Mübarek dedeleri başta olmak üzere bütün sahabiler tarafından çok sevilmiş, takdir edilmiş ve el üstünde tutulmuşlardır. İslâm dîni uğrunda pek sıkıntı çekmemişlerdi. Bu da onların derecelerinin Bilâl-i Habeşi radıyallahü anh, Ammar bin Yasir radıyallahü anh ve diğer îmânları uğrunda “eza ve cefa”ya maruz kalanların derecelerinden daha düşük olmasına sebep olacaktı...
Rabbimiz, buna râzı olmadı. Onları çok sevdiğinden makamlarını yükseltmek için ikisine de “şehâdet” rütbesini ihsan buyurdu.
Bu iki mübârek insanın “şehid” olmaları bizler için musibet gibi görünse de, onlar için büyük nimet olmuştur. Bizler halen bu hâdiseye üzülsek de, onlar dereceleri yükseldiği için kim bilir ne kadar sevinmişlerdir.

“O, SÂLİH KULLARIMDANDI”
Musa aleyhisselâm bir yerden geçerken, daha önce tanıdığı bir adama rastlar. Bakar ki; bu tanıdığı adamcağızı vahşi hayvanlar parçalamışlar. Bu zavallının vücudunun bir kısmı yenmiş, bir kısmı da o şekilde terk edilmişti.
Bunu gören Musa aleyhisselâm teaccüb ederek;
“Yâ Rabbi, ben bu kulunu tanırdım. Çok sâlih bir kimse olup seni de çok severdi. Bu musibetin onun başına neden geldiğinin hikmetini merak ediyorum” dedi.
Rabbimiz de buna karşı;
“Ya Musa doğrudur. Bu kulum bizim sâlih kullarımızdan biri olup, bizi de çok severdi. Ancak, bizden çok yüksek makâmlar talep etmekteydi. Ne var ki; amelleri ise o makamlara çıkmasına kâfi değildi. Biz ona bu musibeti, onun istediği makamlara kavuşması için verdik” buyurarak bu işin hikmetini açıklamıştır.
Böylece bizim gördüklerimizle, ilâhi maksat arasındaki fark anlaşılmış oldu...
Allahü tealadan, sıhhat ve âfiyet içinde, daha nice Aşûre günü ve gecelerine cümlemizi kavuşturmasını temenni ediyorum.
HAFTANIN SOHBETİ
M. SAİD ARVAS
Türkiye gazetesi.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt