Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müslüman erkeklerin davası yok mu ? (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
183021_201593426518882_151779478166944_805661_1885899_n.jpg



Bir Müslümanın belki de en kutsalıdır dava… Allah rızasını kazanmak için, Resûlullah s.a.v'e layık bir ümmet olabilmek için Alplerin, erenlerin, alperenlerin izinden gitmektir dava… Müslümanlığı yaşamak ve Müslümanlara tebliğ, kâfirlere başkaldırı yoludur… Bugüne kadar Cumhuriyet Türkiyesi'nde hep Müslüman kadınların davaları oldu.. Ancak en büyük zulüm belki de kendini er sayabilen Müslümanlaraydı...
Önce kadınların davalarına sahip çıkmasından başlayalım. Misaldir ki 28 Şubat dönemi Türkiye Müslümanlarının cumhuriyet devrinden sonra en çok zulüm gördüğü zamandı. Aslında kadının cihadı baliğ olunca evlenmek ve kocasına hizmet etmektir yalnızca.. Ancak zamanı geldiğinde ise cepheye de gitmektir... Bu devirde üniversitelere örtüleriyle alınmayan Müslüman bacılar meydanlarda gösteriler düzenlemekte yumruklarını zalime karşı kaldırarak adeta bir savaş vermekteydi. Onlar örtüleri uğruna okullarından vazgeçmiş Allah rızası için örtüsüzce üniversiteye girmemişlerdir. İtilip kakılmış, hor görülmüştür meydanda ama yılmamış, vazgeçmemiştir. O günler geride kaldı. Şimdi örtülü girilebiliyor üniversitelere, liselere, ilkokullara ama bu sefer farklı bir zulüm vardır o da kendini örtülü sanan Resûlullah s.a.v'in bizlere haber verdiği giyinmiş çıplakların her tarafta birden türemesidir. Başörtüsü zulmü hala devam etmektedir ama bu sefer çok çok farklı bir biçimde. Bu konuya başka bir yazımda değineceğim. Şimdi ise gelelim Müslüman erlere..
Cumhuriyet döneminde dedelerimiz , büyüklerimiz anlatır.. Şapka inkılâbıyla sarıklı olanların başları kesilmiştir… Sakallı , sarıklı kimse kalmamış , ezanlar değiştirilmiş , Allah'a ve O'nun Resul'üne hakaretler , iftiralar ders kitaplarında yer almıştır.. Bu dönemde Müslüman erkekler ne yapmıştır? Sarıkları uğruna başlarını veren dedelerimiz vardır, şehittirler İnşaAllah. Sakallarını kesmeyenler hor görülmüş, ceza görmüştür… Sarığını çıkarıp sakallarını kesen de çoktur bu devirde hem de Müslüman olarak... Davasından vazgeçmiştir yani, onun için dünya hayatı daha önemlidir. Sarık sarmak sünnettir ve Resûlullah s.a.v'in deyişiyle Mü'minin nişanıdır, Müslümanları kâfirden ayıran en önemli unsurlardan biridir. Sarığın büyüklerimizce anlamı ise kefendir, ölümden korkmamak, kefeni her daim başında taşımaktır. Sakal konusunda ise Hanefi mezhebince sakal kesmek haram, Şafii mezhebince ise mekruhtur. Ancak mekruhlar tekrarlandığında harama dönüşmektedir.
Resûlullah’ın sünnetlerini yapmamak günahtır! Kâinatın efendisi s.a.v hadis-i şerif meallerinde şöyle buyuruyor : "Sünnetimi terk eden şefaatime nail olamaz" , "Benim sünnetimden yüz çeviren benden (benim ümmetimden) değildir." , "Kim benim sünnetimi terk ederse, o benden değildir." , "Kim sünnetimi ihya ederse beni ihya etmiş olur. Kim beni ihya ederse cennette benimle beraberdir." Allah’u Teala ise Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. (Nisa Suresi, 80), Aranızda bir anlaşmazlığa düşerseniz bunu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah (cc)’a ve Ahiret gününe iman ediyorsanız bu hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (Nisa Suresi, 59) , "De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın" (Al-i İmran Suresi, 31) Diyeceğim odur ki dünya için sünneti terk etmeyelim. Her ne kadar sünnet de olsa adı biz kendimize bunları farz bilelim. Takke yahudi âdetidir, takke değil sarık takalım. Bıyık değil sakal bırakalım. Hem zahiri hem batıni sünnetleri unutmayalım. Gerek yemek yerken gerek helâya girerken gerek namaz kılarken gerek uyurken Resûlullah s.a.v'in sünnetlerini unutmayalım, uyalım. Allah'ın selamı üzerinize olsun.

30 Muharrem 1433 - 26 Aralık 2011

Barış Kurt
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt