RiSaLei-NuR
Kayıtlı Kullanıcı
Nurdan Vecizeler
1- Marîz bir asrin, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba'-i Kur'andir.
2- Azametli bahtsiz bir kit'anin, sanli tali'siz bir devletin, degerli sahibsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-i Islâmdir.
3- Arzi ve bütün nücum ve sümusu tesbih taneleri gibi kaldiracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dava-yi halk ve iddia-yi icad edemez. Zira hersey, herseyle baglidir.
4- Hasirde bütün zevi-l ervahin ihyasi; mevt-âlûd bir nevm ile kista uyusmus bir sinegin baharda ihya ve insasindan kudrete daha agir olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tegayyür edemez, acz tahallül edemez, avaik tedahül edemez. Onda meratib olamaz, hersey ona nisbeten birdir.
5- Sivrisinegin gözünü halkeden, Günes'i dahi o halketmistir.
6- Pirenin midesini tanzim eden, Manzume-i Semsiyeyi de o tanzim etmistir.
7- Kâinatin te'lifinde öyle bir i'caz var ki; bütün esbab-i tabiiye farz-i muhal olarak muktedir birer fâil-i muhtar olsalar, yine kemal-i acz ile o i'caza karsi secde ederek SUBHANEKE LA KUDRETE LENA INNEKE ENTEL AZIZÜL HAKIM diyeceklerdir.
8- Esbaba tesir-i hakikî verilmemis, vahdet ve celal öyle ister. Lâkin mülk cihetinde esbab dest-i kudrete perde olmustur, izzet ve azamet öyle ister. Tâ nazar-i zahirde, dest-i kudret mülk cihetindeki umûr-u hasise ile mübasir görülmesin.
9- Mahall-i taalluk-u kudret olan herseydeki melekûtiyet ciheti seffaftir, nezihtir.
10- Âlem-i sehadet, avalim-ül guyub üstünde tenteneli bir perdedir.
11- Bir noktayi tam yerinde icad etmek için, bütün kâinati icad edecek bir kudret-i gayr-i mütenahî lâzimdir. Zira su kitab-i kebir-i kâinatin herbir harfinin, bahusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzir birer gözü vardir.
12- Meshurdur ki: Hilâl-i îde bakarlardi. Kimse birsey görmedi. Ihtiyar bir zât yemin ederek "Hilâli gördüm." dedi. Halbuki gördügü hilâl degil, kirpiginin tekavvüs etmis beyaz bir kili idi. O kil nerede? Kamer nerede? Harekât-i zerrat nerede? Fâil-i teskil-i enva' nerede?
13- Tabiat, misalî bir matbaadir, tâbi' degil; nakistir, nakkas degil; kabildir, fâil degil; mistardir, masdar degil; nizamdir, nâzim degil; kanundur, kudret degil; seriat-i iradiyedir, hakikat-i hariciye degil.
14- Fitrat-i zîsuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-i cazibedarin cezbesiyledir.
15- Fitrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelan-i nümuvv der: "Ben sünbüllenecegim, meyve verecegim." Dogru söyler. Yumurtada bir meyelan-i hayat var. Der: "Piliç olacagim." Biiznillah olur. Dogru söyler. Bir avuç su, meyelan-i incimad ile der: "Fazla yer tutacagim." Metin demir onu yalan çikaramaz; sözünün dogrulugu demiri parçalar. Su meyelanlar, iradeden gelen evamir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir.
16- Karincayi emirsiz, ariyi ya'subsuz birakmayan kudret-i ezeliye; elbette beseri nebisiz birakmaz. Âlem-i sehadetteki insanlara insikak-i Kamer, bir mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) oldugu gibi, mi'rac dahi âlem-i melekûttaki melaike ve ruhaniyata karsi bir mu'cize-i kübra-yi Ahmediyedir ki; nübüvvetinin velayeti bu keramet-i bahire ile isbat edilmistir ve o parlak zât, berk ve Kamer gibi melekûtta su'le-fesan olmustur.
Risale_i Nurdan
1- Marîz bir asrin, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba'-i Kur'andir.
2- Azametli bahtsiz bir kit'anin, sanli tali'siz bir devletin, degerli sahibsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-i Islâmdir.
3- Arzi ve bütün nücum ve sümusu tesbih taneleri gibi kaldiracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dava-yi halk ve iddia-yi icad edemez. Zira hersey, herseyle baglidir.
4- Hasirde bütün zevi-l ervahin ihyasi; mevt-âlûd bir nevm ile kista uyusmus bir sinegin baharda ihya ve insasindan kudrete daha agir olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tegayyür edemez, acz tahallül edemez, avaik tedahül edemez. Onda meratib olamaz, hersey ona nisbeten birdir.
5- Sivrisinegin gözünü halkeden, Günes'i dahi o halketmistir.
6- Pirenin midesini tanzim eden, Manzume-i Semsiyeyi de o tanzim etmistir.
7- Kâinatin te'lifinde öyle bir i'caz var ki; bütün esbab-i tabiiye farz-i muhal olarak muktedir birer fâil-i muhtar olsalar, yine kemal-i acz ile o i'caza karsi secde ederek SUBHANEKE LA KUDRETE LENA INNEKE ENTEL AZIZÜL HAKIM diyeceklerdir.
8- Esbaba tesir-i hakikî verilmemis, vahdet ve celal öyle ister. Lâkin mülk cihetinde esbab dest-i kudrete perde olmustur, izzet ve azamet öyle ister. Tâ nazar-i zahirde, dest-i kudret mülk cihetindeki umûr-u hasise ile mübasir görülmesin.
9- Mahall-i taalluk-u kudret olan herseydeki melekûtiyet ciheti seffaftir, nezihtir.
10- Âlem-i sehadet, avalim-ül guyub üstünde tenteneli bir perdedir.
11- Bir noktayi tam yerinde icad etmek için, bütün kâinati icad edecek bir kudret-i gayr-i mütenahî lâzimdir. Zira su kitab-i kebir-i kâinatin herbir harfinin, bahusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzir birer gözü vardir.
12- Meshurdur ki: Hilâl-i îde bakarlardi. Kimse birsey görmedi. Ihtiyar bir zât yemin ederek "Hilâli gördüm." dedi. Halbuki gördügü hilâl degil, kirpiginin tekavvüs etmis beyaz bir kili idi. O kil nerede? Kamer nerede? Harekât-i zerrat nerede? Fâil-i teskil-i enva' nerede?
13- Tabiat, misalî bir matbaadir, tâbi' degil; nakistir, nakkas degil; kabildir, fâil degil; mistardir, masdar degil; nizamdir, nâzim degil; kanundur, kudret degil; seriat-i iradiyedir, hakikat-i hariciye degil.
14- Fitrat-i zîsuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-i cazibedarin cezbesiyledir.
15- Fitrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelan-i nümuvv der: "Ben sünbüllenecegim, meyve verecegim." Dogru söyler. Yumurtada bir meyelan-i hayat var. Der: "Piliç olacagim." Biiznillah olur. Dogru söyler. Bir avuç su, meyelan-i incimad ile der: "Fazla yer tutacagim." Metin demir onu yalan çikaramaz; sözünün dogrulugu demiri parçalar. Su meyelanlar, iradeden gelen evamir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir.
16- Karincayi emirsiz, ariyi ya'subsuz birakmayan kudret-i ezeliye; elbette beseri nebisiz birakmaz. Âlem-i sehadetteki insanlara insikak-i Kamer, bir mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) oldugu gibi, mi'rac dahi âlem-i melekûttaki melaike ve ruhaniyata karsi bir mu'cize-i kübra-yi Ahmediyedir ki; nübüvvetinin velayeti bu keramet-i bahire ile isbat edilmistir ve o parlak zât, berk ve Kamer gibi melekûtta su'le-fesan olmustur.
Risale_i Nurdan