Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ömer Bin Hattab (R.A) (1 Kullanıcı)

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Peygamberlik güneşinin kâinatı aydınlatmasının üzerinden altı yıl geçmişti. Şirk ile tevhid arasındaki mücadele her geçen gün daha da artıyordu. İman sa*fına geçenlerin sa*yısı arttıkça, müşriklerin baskı ve zulümleri de o nispette artı*yordu. Re*sû*lul*lah (a.s.m.) İslam’ın kuvvetlenmesi ve Müslümanların zulüm ve işkenceden kurtulması için çareler arıyordu. Bu maksatla, bir grup Müslüman’ın Habeşistan’a hicret etmesine izin veriyordu.

Müşriklerin bir araya toplanıp Re*sû*lul*lah’ın vücudunu ortadan kaldırma kara*rı aldıkları günlerdi… Müslümanlar ibadetlerini gizli olarak yapıyorlardı. Henüz Müslüman olanların sayısı 40’a ulaşmamıştı. Re*sû*lul*lah (a.s.m.), müşrikler arasında bulunan, güçlü kuvvetli ve halk arasında itibarlı iki Ömer’den birinin Müslüman olması için Allah’a duada bulundu ve şöyle niyaz etti:

“Allah’ım! İslam’ı Ebû Cehil bin Hişam veya Ömer bin Hattab’la kuvvetlen*dir!”

Ne gariptir ki, bu iki Ömer’den biri olan Ömer bin Hişam, diğer namıyla Ebû Cehil, Re**sû*lul*lah’ı öldürecek olana 100 deve vaat ederken, Ömer bin Hattab da bu teklifi kabul edip Re*sû*lul*lah’ı öldürmek üzere yola çıkıyordu…

O Ömer ki, cesaret ve şecaatiyle Kureyş arasında nam salmıştı. Dediğini ya*par ve kendisine hiç kimse mâni olamazdı. Kılıcını kuşanıp Re*sû*lul*lah’ı öldür*mek üzere yola çıktı.

Bütün hiddet ve şiddetini üzerinde toplamış, gidiyordu. Yolda yeni Müslüman olmuş Nuaym’a rastladı.

Nuaym:

“Nereye gidiyorsun böyle, ey Ömer!” dedi. Hz. Ömer celalliydi:

“Kureyş’in arasına yeni din icat edip ayrılık düşüren Muhammed’in vücudunu ortadan kaldırmaya!” cevabını verdi. Nuaym:

“Ey Ömer,” dedi, “kız kardeşin ve enişten de onun dinine girdi. On*dan haberin var mı? Sen önce onları o dinden döndür.”

Ömer bir şaşkınlık ve tereddüt geçirdi. Sonra hışımla yolunu değiştirdi ve doğruca eniştesinin evine yöneldi.

Ömer bin Hattab, kız kardeşinin evine gelince kapıda durdu ve içerden yanık sesle eniştesinin Kur’ân okuduğunu işitti. Hızla içeri daldı. Eniştesi ve kız karde*şi, okudukları Kur’ân sayfasını hemen sakladılar. Ömer:

“Getirin bakayım okuduğunuzu!” dedi.

“Yok bir şey!” dediler. Ömer öfkeyle:

“Demek duyduğum doğruymuş, siz de ona uymuşsunuz!” de*di. Hemen arkasından eniştesinin yakasından tutup yere yapıştırdı! Kocasını kurtarmak isteyen kız kardeşi Fâtıma’yı, indirdiği darbelerle kanlar içinde bırak*tı. Kız kardeşi hem ağlıyor, hem de Kelime-i Şehadet getirerek Müslümanlığını ilan ediyordu.

Bu acıklı manzara birden Ömer’in öfkesini dindirdi. Gazabının yerini bir acı*ma aldı. Yumuşak bir sesle:

“Getirin bakalım okuduğunuzu.” dedi. Fâtıma (r.anha) ondan, önce temizlenmesini istedi. Sonra da Tâhâ Sûresi’nin başından okumaya başladılar.

Kur’ân okundukça Ömer’in kalbinde dalgalanmalar oldu. Kur’ân’ın belagatı kalbine ılık ılık akmaya başladı. Daha fazla dayanamadan:

“Bu ne tatlı bir kelam!” dedi. Re*sû*lul*lah’ın nerede olduğunu sorup öğrendi ve doğruca Dâr’ül-Erkam’ın evinin yolunu tuttu.

Re*sû*lul*lah o sırada sahabilerle sohbet ediyordu. Hz. Hamza, Ömer’in gelişi*ni gördü. Sahabiler endişeye kapıldı! Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) hiç telaş göstermeden:

“Bırakın gelsin.” buyurdu.

Hidayet güneşinin cazibesine kapılan Ömer, Kelime-i Şehadet getirip Müslüman ol*duğunu ilan etti. Peygamber Efendimiz ve orada bulunan sahabiler se*vinçle tekbir alma*ya başladılar. Re*sû*lul*lah’ın bir gün önce iki Ömer’den birinin Müslüman olması için yapmış olduğu dua kabul olmuştu…

Hz. Ömer, 40’ıncı Müslüman’dı. Artık o, cesaret ve kahramanlığını İslam davası uğrunda kullanacaktı.

“Ne duruyoruz?!” dedi, “Gidip Kâbe’de açıkça ibadetimizi yapalım.”

Re*sû*lul*lah, sağında Hz. Ömer, solunda Hz. Hamza olduğu hâlde Kâbe’ye yöneldi. Bu manzarayı gören müşrikler şaşırdılar. Bazıları Hz. Ömer’in onları tes*lim aldığını sandı. Fakat Ebû Cehil durumu fark etti:

“Hayır,” dedi, “bu geliş başka geliş, Ömer’i de kaybettik!” diye hayıflandı.

Gerçekten de biraz sonra Hz. Ömer onların önünde durdu ve:

“Kimse yerin*den kımıldamasın, yoksa boynunu vururum!” diye haykırdı.

Müşrikler donup kalmışlardı. Hiçbir şey diyemediler.

Böylece, Müslümanlar ilk defa açıktan açığa Kâbe’de namaz kılmaya başla*dılar. O zaman Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Ömer’e, hak ile batılın arasını ayı*ran manasına “Fâruk” unvanını verdi.[2]

Hz. Ömer’in Müslüman olması sadece müminleri değil, gökteki melekleri bile sevindirmişti! Nitekim az sonra Cebrail (a.s.), Peygamber Efendimize (a.s.m.) gelerek:

“Gök ehli, Ömer’in Müslüman oluşunu birbirine müjdeliyor*lar!” dedi.[3]

Peygamber (a.s.m.) sohbetinden ve Kur’ân güneşinden nur alan Hz. Ömer’in kabiliyetleri birden parlayıverdi. İslam tarihinde “adaletin timsali” olarak anıl*dı.
 

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Hz. Ömer de Hz. Ebû Bekir gibi, İslam’dan önce ticaretle meşgul olmuş, pek çok belde görmüş, bilgili ve kültürlü biriydi. Kureyşliler içinde okuma yazma bilen sayılı kimseler arasında yer alıyordu. Müslüman olduktan sonra bütün bil*gi, kabiliyet ve gücünü Re*sû*lul*lah’ın emrine ve İslam’ın hizmetine verdi. İslam’ın hakikatlerini tebliğ etmekten asla geri durmuyordu.

Fakat müşrikler, Müslümanlara Mekke’de hayat hakkı tanımıyor, her türlü iş*ken*ce*yi reva görüyorlardı. İşkenceler dayanılmaz hâl alınca, sahabilere, hayat*larını korumaları ve dinlerini rahatça yaşayabilmeleri için Medine’ye hicret izni çıktı. Birer ikişer veya kafileler hâlinde, bilhassa geceleyin gizlice Medine’nin yolunu tuttular

Hz. Ömer böyle yapmadı. Cesaret ve imani şecaatini burada da göster*di. Re*sû*lul*lah hicret etmesini isteyince hemen kılıcını kuşandı ve Kâbe’nin av*lusuna gitti.

Müşrikler orada toplanmış, Müslümanlara yapacakları işkenceleri planlıyor*lardı. Hz. Ömer’i karşılarında görünce birden şaşırdılar. Ömer (r.a.), onların şaşkın bakışları altında Kâbe’yi tavaf etti, iki rekât da namaz kıldı. Sonra da müşriklere dönüp:

“İşte, ben gidiyorum.” dedi, “Anasını ağlatmak, karısını dul, çocuklarını ye*tim bırak**mak isteyen varsa çıksın!”[4]

Bu iman ve şecaat karşısında müşriklerden hiç kimse kalkıp bir şey söyleye*medi. Hz. Ömer, gün ortasında sakin ve emin adımlarla Medine’nin yolunu tut*tu.

Hz. Ömer, Medine devrinde de İslam’ı yaymaktan bir an bile geri durmadı. Yapılan bü*tün savaşlara katıldı ve büyük kahramanlıklar gösterdi.

Bu büyük insan, Müslüman olduktan sonra, zaman zaman Cahiliye’de geçen hayatı*nı hatırlardı. Kendisi anlatıyor:

“Hatırladığım iki şeyden birine ağlar, diğerine de gülerim. Ağladığım şey, kı*zımı diri diri toprağa gömdüğümdür. Güldüğüm de, helvadan putlar yapar, acı*kınca da yerdik!”
 

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Hz. Ömer, Şam’a gitmişti. Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), Yermük yakınlarında onu karşıladı. Biraz sohbetten sonra Ebû Ubeyde (r.a.), halifeye Şam’da veba olduğunu haber verdi. Ömer (r.a.) bunu duyar duymaz, orduya derhâl Medine’ye dönme emrini verdi. Hz. Ebû Ubeyde, bu emrin hikmetini anlayamamış*tı.

“Ey emîrü’l-müminîn! Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?!” dedi.

“Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyorum. Ne dersin? Se*nin develerin olsaydı da, onları iki yamacı olan bir vadiye indirseydin, o yamaçlardan birinin bitkisi bol diğeri de otsuz olsaydı, sen develerini otlu yerde otlat*mak isteseydin yine Allah’ın kaderiyle yapmış olmaz miydin?”

Ebû Ubeyde, halifenin bu manalı cevabı karşısında takdirle boyun eğdi.

Hz. Ömer’in en büyük arzusu şehitlikti. Dualarında, “Ey Allah’ım!” derdi, “Senin yolunda ve Resûl’ünün beldesinde ölmeyi arzuluyorum.”

Bu arzusuna nail oldu. Hicret’in 23. yılında, bir sabah namazı sırasında, Ebû Lü’lü adında bir köle tarafından şehit edildi.
 

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Bu büyük sahabinin günümüze kadar gelen pek çok veciz ve ibretli sözü var*dır. Bunlardan birkaçı şöyledir:

“Sakın oturduğunuz yerden, ‘Allah’ım, rızkımı ver.’ deyip durmayın! Biliyorsu*nuz ki, gök ne altın yağdırır, ne de gümüş...”

“İnsan evinde ailesine karşı çocuk gibi olmalı, dışarıda ise erkek gibi davran*ma*lı*dır.”

“İnsanlara muhtaç olmamaya gayret ediniz. Böylece hem dininizi korursu*nuz, hem de insanların en kerimi olursunuz.”

“Bana hatalarımı gösteren kimseden Allah razı olsun!”
 

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sahabeler Ansiklobedisinden Alıntıdır
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Ellerine sağlık. kardeşim Allah razı olsun
Tekrar okuyup bilgilerimizi tazelemiş olduk....
Allah cele celalüh bizleri onların yolundan gidenlerden eylesin amin...

Selam ve dua ile
 

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Ellerine sağlık. kardeşim Allah razı olsun
Tekrar okuyup bilgilerimizi tazelemiş olduk....
Allah cele celalüh bizleri onların yolundan gidenlerden eylesin amin...

Selam ve dua ile

Allah senden de razı olsun güzel kardeşim:)
Tekrar tekrar okuyup gerekirse hafızamıza kazımamız lazım bu büyük insanları
Allah onları sevdiği gibi bizleride sevsin İnşAlla
h
 

Seyren

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2012
Mesajlar
1,036
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Bu güzel paylaşım için teşekkürler kardeşim.Allah cümlemizden razı olsun...
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
Allah razı olsun :)

Bu dört halifeyi çooooooooooooooooook seviyoruum ♥
 

beklenen

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Haz 2008
Mesajlar
227
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
4 büyük sahabe de 4 ü de Aynı gökyüzünde 4 dolunay olması gibidir.


4 ü de cok kıymetlidir.

Tüm sahabeyi sevmek vaciptir.

4 ünü birden sevmekse müstehaptır.

bu 4 içinde

Ebubekir ile ömer in birbirinden farkı üstünlükleri takvaca farklı meziyetleri vardır.

Ali ile de osmanın da böyledir.

Göklerde Allah bu 4 ü iyi bilinsin diye onların kılıklarında melekler yaratmıştır hepsi bir kattadır.

diger melekler o meleği görmeye gelirler tanışmaya gelirler.

peygamberimiz Miracta bu kılıklı melekleri görmüş ve anlatmıştır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt