Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ŞERİATA VE TARİKATTA NAMAZIN MANASI (1 Kullanıcı)

kadiri43

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
137
Tepki puanı
0
Puanları
0
Şeriattaki namaz:

“Namazlara devam ediniz; bilhassa orta namaza…”[1]

Ayet-i Kerimenin ahkamına göre malum olmaktadır. Dinimizin emrine göre kılınan namazdan murad, zahirdeki duyguların cismani hareketlerle eda ettiği rükûnler; ayakta durmak, Kur’an okumak, rükua varmak, secde etmek, sesle, lafızları tekrar etmek gibi…

Bunların hepsi namaza ait hareketlerdir. Bu hareketlerin hepsinden bir namaz meydana gelmektedir. Ve bu sebepledir ki, cem edatı ile: “Namazlara devam ediniz.” buyurulur.

Namazın tarikat alemindeki manası: Kalbin, sonsuz huzurda kalmasını temindir. Yukarıda zikri geçen Ayet-i Keriimedeki orta namaz, anlatmak istediğimizin ta, kendisidir; çünkü o, kalb namazıdır. Çünkü kalb, bedenin tam ortasındadır. Sağ, sol; alt, üst; saadet ve şekavet arasında bulunur. Bunların hepsinde o kalb bir vasat durum arz eder.
Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Ademoğullarının kalbleri, Rahmân’ın (CC) iki parmağı arasındadır. O (CC) istediği yana çevirir.”

Yukarıda bahsi geçen Ayet ve bu hadisten anlaşılacağı gibi, en önemli iş, kalb namazıdır. Bir kimse namazda, kalbini asıl namazdan gafil kılarsa, öbür namazı da fesad olur. Bu fesad meydana gelince bütün duyguların namaz huzuru bozulur. Bu sözümüzü şu Hadis-i Şerif teyid eder:

“Namaz, ancak kalb huzuru ile olur.”

Çünkü namaz kılan yaratanı ile münacaat eder. Münacaatın insan varlığındaki yerine gelince, kalbdir. Kalb gafil olunca, kılınan namazın manevi değeri ölür. Zahirdeki duyguların da namazdan alacakları huzur kaybolur. Çünkü kalb asıldır; geri kalan ona tabi olur. Bunu da şu Hadis-i Şeriften anlamaktayız:

“Ademoğlunun cesedinde bir et parçası bulunur. O iyilik bulunca, bütün ceset, salâha erer. O kötü olunca, bütün varlık iyiliğini yitirir. Ayık olunuz! O et parçası kalbdir.”

Şeriat namazı vakitlere bağlıdır. Bir gün ve gece içinde beş vakit olarak kılınır. Sünnet olan bu namazı gösterişe kapılmadan mescitte cemaatle kılmaktır. İmama uymalı, kıbleye dönmeli, duysunları terk etmeli. Böylece namazı eda etmeli…

Tarikat namazının zamanı sonsuzdur. Ömür boyu devam eder. Onun mescidi kalbdir. Cemaatına gelince, iç alemin dili ile Tevhid isimlerini okumaya devam eden batıni kuvvetlerdir: İmamı ise, kalbde bulunan şevktir. Kıblesi, Hazret-i Ehadiyet’tir. Ve samedaniyet cemalidir. Asıl hakiki kalb bu namazı kılabilendir. Böyle olan kalb ve ruh namazla meşguldür. Kalb ne ölür, ne de uyur. Uykuda ve ayıkta o böylece vazifesine devam eder. Kalb namazı onun hayatı ile olur. Orada ne ses, ne kıyam, ne oturmak var. O, Peygamberi (SAV) önder bilerek:

“Ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım isteriz.”[2]

Ayet-i Kerimesi ile Allah-ü Teala (CC) ile konuşur.

Razi Hz. bu ayeti tefsir ederken şöyle der:

“Bunda irfan sahibinin haline işaret vardır. Gayb halinden Ehadiyet alemine geçer. O Subhândır (CC), yücedir.”

O büyük kalb, birçok kudsi hitaba mazhardır. Bir tanesi de, Peygamber (SAV) Efendimizin buyurduğu:

“Peygamberler (AS) ve Veliler (RA) hayatlarında evlerinde olduğu gibi, kabirlerinde de namaz kılarlar.”

Yani, kalb hayatları ile, Allah-ü Teala’ya (CC) münacaat ederler. Her iki namaz birleşirse, tam olur ve ecri de büyük olur. Ruhanî hali ile yakınlık aleminde yaşar, cismanî durumu ile de derecesini bulur. Bu şekilde bir namaz kılan, zahirde abid lakabını alır, batında ise arif ismini… Şeriat namazı ile, tarikat namazı birleşmediği takdirde, noksan olur. Ecri sadece derece getirir. Hali varlık aleminde yakınlık bulamaz.

[1]Bakara S. A.238

[2]Fatiha S. A.5
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt