Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sonsuzluk Provasi: Hacc (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Gözünü aç da dikkatle cana bak! Ben onu tuttum ezel bayramında kurban etmek için çeke çeke sevgiliye götürüyorum.[Hz. Pir Mevlana]

hacarafattir.jpg



SONSUZLUK PROVASI: HACC

Hac mevsimi geldi, çattı. İnananların Rablerine yönelişleri, çırpınışları, rızayı İlahiden bağışlanma dilekleri ziyadeleşti. Diller, gönüller, bedenler, ruhlar duaya durdu!
Kafile, kafile topluluklar, sular, seller gibi akarak Mevla’sına yol bulup koşuyor. Gök kapıları içli yakarışlarla aşındırılıyor, Rızayı İlahi’nin gayrete gelmesi arzulanıyor.
Göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allah(c.c), kullarını her yıl belli zamanlarda, belli mekânlarda, belli ibadet şekilleriyle terbiye ediyor, kendi aralarında bir türlü kuramadıkları birlik, beraberliklerini sağlıyor. Tüm yapay ayrılıkların, zorlamaların, dünyalık payelerin, ayaklar altına alınmasına vesileler yaratıyor!

Mümin insanın serencamını, dilleri, ırkları, coğrafyaları farklı da olsa imanlarının bir ve tek kaynaktan beslendiğini hatırlatıyor. Hatırlatıyor, çünkü insanoğlu nisyanla maluldür. Beldesindeyken, gündelik hayatın telaşesi içinde iken, hem nefsinin hem de şeytanın bin bir türlü ayartmalarıyla bunları unutuyor. Kendinde ayrıcalıklar, büyüklükler vehmediyor. Diğer insan kardeşlerine karşı gururlanıyor, belki hakkını, hukukunu gasp ediyor. Kul olduğunu unutup rablik taslayabiliyor. Zulmüyle, gücüyle, malıyla ebedi olacağını zannediyor.

Lakin her yıl Hac mevsimi geldiğinde Allah Teala, kullarına çağrıda bulunuyor.
“Ey kullarım! Hac farizasını size farz etmekle, şu daldığınız dünyanın güzelliklerinin son bulacağını anlamanızı, ebedi hayatınız olan ahirete mutlaka bir gün kavuşacağınızı idrak etmenizi murad ettim. Hayatın hengâmesi arasında zayıflayan, hatta yok olmaya yüz tutan, “ahirete imanınızı tazelensin diliyorum. Dünyada iken o çok uzak gördüğünüz, ahir hayattan sahneler yaşatacağım size. “kim gitmiş de dönmüş ?”diyen gafillere cevabımı sizin vasıtanızla vereceğim. Ve sizi ahir hayatın provasını yapmaya çağırıyorum!” der gibidir.

Çağrıya uyun ve gelin ki; size neler bahşedilmiş görün! Faydalarına kavuşun! Ayrılık ve düşmanlıklarınızı bir kenara atıp, yek vücut olmanın imkânlarını yakalayın! Ki; beldelerinize gittiğinizde, ahiretin canlı tanıkları olun! Dünyadayken yapacağınız bu provanın bile, ne denli zor, sıkıntılı, sabır sınanması olduğunu, zayıf yaratılmış insanın her lahza acizliğini, çaresizliğini, ilahi yardıma muhtaçlığını anlayın! Anlayın ki, kul olma makamında olduğunuzu hatırlayasınız.

Nefsinizin iğvalarından, kibir ve gururdan, şeytanın vesveselerine meyletmekten uzaklaşın. Hakikati gözlerinizle müşahede edin ki, gerçek mekânınıza (ahirete) gitmeden, kendinizi düzeltebilesiniz.

Aksi halde ansızın, yakalanıverirsiniz ölüme. Hazırlığını yapamamış, eli, kolu bomboş bir halde ebedi hayata yol alırsınız.
Sana çok uzak gibi gelse de ey insan! Mutlaka o gün gelecektir. “Her nefis ölümü tadacaktır.” Hakikatini unutma! Her ne kadar unutturucuların kıskacındaysan da, her daim hatırında tutmaya çalış!

İşte hacılar yollara düştü! Sabır yolculuğu başladı. Bu gidiş nereye? Yolculuğun mahiyetini ve hedefini iyi idrak etmeye çalış! Ey insan! Dönüşün Rabbinedir! “Biz O’ndan geldik ve O’na dönücüleriz!” ilahi kelamını, tüm duyularınla algılamaya çalışmalısın. İşte kefenini giydin. Artık hiçbir insana üstünlük taslayamayacaksın. Çünkü farklılığı yaratan, makam, mevki ve statü belirleyen her türlü giysiyi attın! Zengin de olsan, fakir de olsan tek bir kılıkta Rabbinin huzuruna varacaksın. O yüzden farklılık yaratan unsurlardan arındır nefsini. Onlara takılıp kalma. Yoksa yolundan ederler seni. Dümdüz yolda giderken, eğri yollara, yan yollara düşürürler seni. İstikametini bozma!

Hac menasiğini, çok iyi özümseyerek yola çıkmalısın ey Hacı! Yoksa orada şeytan, daha zorlu bir şekilde seninle uğraşacak! Çünkü ömürde bir kez eline geçirebildiğin bu kıymetli fırsattan seni mahrum bırakmak istiyor. Bunun şuurunda olarak sabır yolculuğuna niyetlen! Niyetsiz hiçbir ibadet kabul olunmaz. Niyetlendiğinde ise, en basit bir hareket bile ibadete dönüşüverir!

Anının Rabbinle dopdolu geçmesine hazırlan. Çünkü bütün duyargaların, sonunu kadar açıktır. İlahi mesajın titreşimlerini hemen tespit edebilirsin. Hac günlerinde, başka günlerde hiç olmadığın kadar bilinçli, uyanık ve dinamik olacaksın. Silahlarını kuşan!

Nefsinin ve şeytanın da, elde edeceğin faydalardan sonra, seni nasipsiz bırakmak için hazır beklediğini unutma!
O kutsal mekânlarda, o kutsal zamanlarda, merhameti elden bırakma ki, merhamet edilesin! Kimseyi itip kakma, müminin gönül evini yıkma! Yoksa o yüz sürmeye gittiğin Kabeyi oracıkta yıkmış, tarumar etmiş olursun!
Sana lütfedilmiş, o muhteşem günleri, saatleri, dakika ve lahzaları Rabbine ayır! Çarşı, pazarla uğraşma. Bir daha eline böyle bir fırsat geçmemesi kuvvetle muhtemeldir. Onun için çarşıları değil, Kabeyi tavaf et!

Bütün Hac menasiğinin, anlamlarını öğren! Arafat’ta duruşun, arifane özelliklere kavuşmak için olduğunu, ilme vakıf olacağının belirtisidir. Arif olan anlar. Arif ol!
Müzdelifeye geçtiğinde, Meş’arı Haram’da şuurlan! Bil ki, her ibadet şuurlu olarak yapılırsa kıymet arz eder. Silahlarını hazırla. Saldırı zamanı gelince de hiç tereddüt etme!
Mina’ya geldiğinde seninle uğraşan, dâhili ve harici, insi ve cini tüm şeytanları taşla! Ayartmalarına prim vermediğini, saptırıcı güçlerin tüm oyunlarını başlarına yık ki; senden ümitlerini kessinler. Her daim Rabbine yöneldiğini ve O’nun rızalığını talep ettiğini ispatla!

Seni Rabbinden uzaklaştıran, zikrinden alıkoyan İsmaillerini kurban et! Kurbiyyet makamına, İsmailleri kurban ettikçe inşa edeceğin basamaklarla çıkacaksın. O üstün makama ulaşabilirsen, sana İsmaillerinin tekrar bağışlandığını hayret ve hamd ile müşahede edeceksin! Bütün bu menasikten sonra tavafa koş! Rabbini hayatının merkezine aldığını, her anını O’nun emirlerine göre yaşamaya and içtiğini nişanesi olarak tavaf et! Kozmik birliktelik içinde ritmini bul! Uyumu bozan sen olma! Kâinatın tavafına, okyanusta bir damla misali karış!
O, senin gizli, açık tüm hallerini, niyetlerini bilendir. İhlâsını ve samimiyetini ispatlarsan, ilahi yardımı kazanmayı hak edersin.

Çabasız, gayretsiz olmaz! Bütün dünyevi çabaların tek amaca yönelik olmalı. Allah’a ve O’nun rızasına! Say’ın, senin gayretin ve emeklerinle kabul edileceğini ve ancak böylece sonucunu alacağını bilmelisin. Sen ne kadar çabalasan da, Rabbin lütfetmedikçe hiçbir nimete erişemeyeceğini de idrak etmelisin. Ne ki, O; lütfünü senin çabaların sonucunda sana takdir edecektir. Sünnetullah’ı iyi kavramalısın. Yoksa miskinleşip, tembelliğin kuyusuna yuvarlanırsın da, bunu zühd ve takvadan bilirsin! Ne aldanış!!! Aldanışlarına artık son ver. Rabbinin emirlerindeki hikmetleri tefekkür etmeye çalış! O zaman her şeyin gerçek veçhesini, basiretinle görebileceksin.

Bir insan okyanusu içinde bulunsan da, Rabbinle baş başa ve yüz yüze olduğunu hisset! O, her halini en mükemmel bir şekilde biliyor, işitiyor ve görüyor! Duanı azaltma, çoğalt! Duamız olmasaydı, bize kıymet verir mi Rabbimiz? İlahi kameralardan kaçamayacağını bilmelisin. Hayatının filminde başrolde olduğunu da…
Veda tavafında, kime, neye veda ediyorsun? Veda mı, yoksa ahitleşme mi yapıyorsun?
O mekânın, o zamanın kutsallığı Rabbimiz dilediği içindir. Yine O, dilemediği için, yılın diğer günlerinde sıradan mekânlar ve zamanlar orası için de söz konusu olmuyor mu?

O zaman ve mekânı terk etsen de, sen Rabbini terk etmiyorsun ki! Rabbin yine her yerde, her an seninle. “Şah damarından da yakın!”
Sakın ha! Döndüğünde bu tecrübeni hiç mi hiç unutma! Hatırla, anlat, tebliğ et! İnsanları Rabbine davet et! Ne kadar genç ve zinde iken çağrıya uyarlarsa, o kadar nasipleneceklerini beyan et! Dünyalık her planı rahatlıkla erteleyebilirler. Ama haccetmeyi(Rabbine doğru yönelmeyi) ertelemesinler. Ne büyük lütuf, ne büyük ihsan olduğunu idrak etsinler!
Allah’ın “cem” eden esmasının tecellisinin muhteşemliğini seyredin, ey Müslümanlar!
Allah dilemeseydi sizleri kim toplayacaktı bir araya? Toplasaydı bile, kim bu ahengi, bu birliği ve kalplerin uyumunu sağlayacaktı? Hiç kimse! Sadece ALLAH!..
Rabbimiz, kendi aramızda oluşturmamız gereken vahdeti ve intizam için, Hac Kongresiyle önemli bir imkân yaratıyor bize. Tüm suni ayrılıklar ve ayrıcalıkları, tefrika ve taassupları yenebilmemizin mümkünat dâhilinde olduğunu bize ispatlıyor Hacc… Yeter ki, Müslümanlar, istişareyi hayatlarının her alanında uygulasınlar! Gereğini yapmak için tüm imkânlarını seferber edebilsinler!

O zaman Rabbine yönelmiş bu insan okyanusunu kim durdurabilir? Dünya ise, Rabbe yönelmiş olanların ikame edeceği adalete susamış, onları bekliyor.
Hac kongresinden dönen müminlerini bekliyor dünya! Onların yol göstericiliğine, basiretlerine, erdemine, inananların örnekliğine muhtaç insanlık!..
Ey! Her yıl ahiret gidip, gidip dönen hacılar! Görevinizin ihtişamının ve zorluğunun şuurunda mısınız? Bütün dünya Müslümanları, istişarenin sonucunu ve pratiğe uygulanmasını bekliyor! Ümmetin sorunlarının hallini bekliyor. Korkmayınız! “üzülmeyiniz, gevşemeyiniz! İman ediyorsanız en üstün sizsiniz!” diyen Rabbinizin elleri, sizin elerinizin üzerindedir. O’nun yed-i kudretine mazhar olduğunuzdan, hiçbir beşeri güç, dayatma ya da yasaklamalar, sizi durdurmamalıdır!
Haccetmekle, Allah’ın senin üzerindeki hakkını ifa ettin!

“Ona bir yol bulabilen herkesin, Kâbe’yi haccetmesi, insanların üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim küfrederse bilsin ki; Allah âlemlerden müstağnidir!” Ali İmran–97
Sakın ola, ihanet etmeyesin! Yoksa ebedi kaybedenlerden olursun maazallah!
Şüphesiz Allah(c.c), doğrudur, doğruyu söyler. :H
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Selamünaleyküm Hayirli Sabahlar
 

su misali

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ağu 2007
Mesajlar
154
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Allah inşallah hepimize ölümü tatmadan önce o topraklara gidip hac vazifemizi yapmayı nasip eder inşallah

Allah'a emenet olun
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Değerli kardeşlerim!
İşte bütün bunları hac ibadetiyle yaşadınız. Siz böyle bir yola çıkarak yolda olduğunuzu gösteriyorsunuz. Böylece hac, sizin için bir yeniden diriliş provası oluyor.
Şimdi haccı, bütün bu muhteşem sembollerle birlikte düşünelim. Evet, hac bir mahşerdir. Dünyada iken bir yere gidiyorsunuz, sembolik olarak kefeninizi giyiyorsunuz, Allah’ın huzuruna gidiyorsunuz, oradan mahşere çıkıyorsunuz, mahşerde bir sorgulamadan geçiyorsunuz! Sonra tekrar Allah’ın evine gidiyorsunuz, oradan da dünya hayatına, bu hayata geri dönüyorsunuz! Peygamber Efendimizin ifadesiyle annemizden doğmuş gibi; arınmış, temizlenmiş ve şuurlanmış olarak yeniden hayata dönüyorsunuz.
Unutmayalım ki hac, aynı zamanda ilâhî aşka bir yöneliştir. Âşıkın maşuka doğru hareket etmesi, sevenin sevgilisine doğru gitmesidir. Bizim kültürümüzde sufîler, Kâbe’yle ilgili Kur’an’da ve Hadiste geçen bütün sıfatları insanın kalbi için kullanmıştır. Beytullah demişlerdir, Kâbe’nin adı Beytullah’tır. Çünkü Allah’ın tecelli edeceği en güzel mekân insan-ı kâmilin kalbidir. Yahut Beytulharam demişlerdir. Bunu da insanın gönlü için kullanmışlardır. Çünkü sevgiliden başkasının oraya girmesi haramdır, demişlerdir. Biliyorsunuz cemaatle kılınan namazda imamlar, yönünü cemaate dönerler. Kıbleyi, Kâbe’yi arkalarına alırlar. Sufiler der ki zaten bunun böyle olması gerekir; imamların arkasına aldığı bir Kâbe’dir, yönünü döndüğü cemaatte kaç kişi varsa o kadar Kâbe’dir. Çünkü gönül Allah’ın evidir.
Bakınız bizim Yunus Emre’miz ne diyor:
Ak sakallı bir koca
Bilinmez hâli nice
Emek vermesin hacca
Bir gönül yıkar ise

Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
12
Puanları
38
Yaş
30
Konum
Konya
Lakin her yıl Hac mevsimi geldiğinde Allah Teala, kullarına çağrıda bulunuyor.
“Ey kullarım! Hac farizasını size farz etmekle, şu daldığınız dünyanın güzelliklerinin son bulacağını anlamanızı, ebedi hayatınız olan ahirete mutlaka bir gün kavuşacağınızı idrak etmenizi murad ettim. Hayatın hengâmesi arasında zayıflayan, hatta yok olmaya yüz tutan, “ahirete imanınızı tazelensin diliyorum. Dünyada iken o çok uzak gördüğünüz, ahir hayattan sahneler yaşatacağım size. “kim gitmiş de dönmüş ?”diyen gafillere cevabımı sizin vasıtanızla vereceğim. Ve sizi ahir hayatın provasını yapmaya çağırıyorum!” der gibidir.


ALLAH c.c tüm müslümanlara nasip etsin hac yapmayı
Amin
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Allah inşallah hepimize ölümü tatmadan önce o topraklara gidip hac vazifemizi yapmayı nasip eder inşallah

Allah'a emenet olun

Huccac-ı müslimine selametler ihsan ola, kurbanlarınız makbul ola, canlar Hakkı bula ya huuu
Gönül kulağıma gelse bir sâda
Ey kulum gel eyle haccını eyle edâ
Etsem malı mülkü canımı feda
Geçip mâsivadan vuslata ersem
Nurunla mest olup feyzinle doysam
Tecelli-i Zatı ruhumda duysam
İlahi aşkınla tutuşup yansam
Deryayı rahmetinle ruhen yıkansam
Dünyada kendimi cennette sansam
Diyerek Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk
Lebbeyke la şerike leke Lebbeyk
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt