Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Terzi Baba (1 Kullanıcı)

SaTo

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2007
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
TERZİ BABA


Silsile-i Saadatın büyüklerinden. İsmi Muhammed Vehbî'dir. Hayyât Vehbî ve Terzi Baba diye meşhûrdur. 1780 (H.1195) senesinde doğdu. Bazı eserlerde Erzurum'da, bazı eserlerde ise Erzincan'da doğduğu yazılıdır. 1847 (H.1264) senesinde Erzincan 'da vefat etti. Naşı dergâhının olduğu yere defnedildi. Bugün burası Terzi Baba Mezarlığı diye anılmakta, mezarlığın ortasında türbesi bulunmaktadır.

Terzi Baba temel din bilgilerini köyün cami imamından tahsil ettikten sonra, ailesinin isteği üzerine, bir sanat sahibi olmak için terzilik öğrenmeğe başladı. Terzi Baba diye meşhur olması buradan gelmektedir. Dünyaya hiç rağbeti yoktu. Âhirete meyli çok fazla idi. Mesleği ile meşgul olurken, ibadeti terk etmez, nefsinin arzu ve isteklerini yapmama hususunda azamî gayret gösterirdi. Tasavuffa ilk kadiri şeyhi Osman Efendi (k.s.)â��ye bağlandı daha sonra Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî' nin halîfelerinden Şeyh Abdullah Mekkî (k.s.) ile görüşüp ona talebe oldu. Nefisle mücadele ve riyazette çok ileri derecelere ulaştı. Abdullah Mekkî (k.s.), Nakşi tarikatında kendisine icazet verdi.

Terzi Baba, hem dikiş diker hem de dili ve kalbi ile Allahâ��u Teâlââ��yı anardı. Dükkânında dikiş dikerken, her iğneyi kumaşa geçirip çıkarışta dili ve kalbi ile Allahâ��u Teâlââ��nın ismini zikir ederdi. Kimsenin hâlini bilmesini istemezdi. Fakirleri çok sever ve bu sevgisini açıkça belli ederdi.

Bir gün Erzincan'a seyyah fakirlerden birisi geldi. Üzerindeki cübbe çok eski olduğu gibi, ele alınmayacak kadar kirli idi. Bu zat cübbesini diktirmek için şehirdeki terzileri tek tek gezdi. Fakat müracaat ettiği bütün terziler onun elbisesini dikmek değil, el sürmekten bile çekindiler. Terziler o fakir zata alay yollu; "Şurada Terzi Baba var. Ona götür, o diker." dediler. Zavallı fakir zat, Terzi Baba'yı buldu. İstediğini anlattı. Terzi Baba'dan, red etmeyip kabul etti ve ona; "Cübbeni bırak, inşallah yarına hazırlarım." dedi. Terzi Baba cübbeyi alıp, güzelce yıkadı, kuruttu ve dikti. Ertesi gün o fakire elbisesini teslim etti. Bütün bu yaptıklarının karşılığında ücret almadı. O fakir zat cübbesini temizlenmiş, dikilmiş görünce çok memnun oldu. Terzi Baba'ya nazar edip, Allahâ��u Teâlââ��nın sevdiklerinin sohbetine kavuşması için kalben dua etti.

Abdullah Mekkî (k.s.) ile tanışmaları şöyle oldu: Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, halîfelerinden Abdullah Mekkî (k.s.)â��yi Anadolu'ya göndermişti. Abdullah Mekkî (k.s.), Erzurum'a uğramış, sonra Erzincan taraflarına yönelmişti. Erzincan'a yaklaşınca, yanındaki arkadaşlarına; "Hocamızın bize tarif eylediği memleket, Allah bilir ya burasıdır. Burada bir zatın bizde emaneti vardır." demişti. Abdullah Mekkî (k.s.), Erzincan'ı şereflendirince, insanlar akın akın ziyaretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba da vardı. Abdullah Mekkî (k.s.), ilk defa gördüğü Terzi Baba girince ayağa kalktı. Davet edip yanında yer verdi. Hiç kimseye yapmadığı iltifatı Terzi Baba'ya yaptı. "Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden bizde bir emânet var. O emanete seni müstahak gördüm. Bu emanet sana çok menfaatler sağlar. Kabul edersen sana teslim edeyim." dedi. Terzi Baba da; "Siz bilirsiniz efendim, maddî menfaatse; Vallahi dünya için Allah demem." cevabını verdi. Abdullah Mekkî (k.s.) bu cevabı alınca; "Oğlum, sen bulacağını buldun. Teslim edeceğim emanet seni dünya sevgisinden kurtarmaktan başka bir şey değildi." buyurarak, Terzi Baba'ya himmetle nazar edip, emaneti tevdi etti. Şah-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin yolunda terbiye edip, kemale ermesine vesile oldu. Terzi Baba'ya hilâfet verip, Allahâ��u Teâlââ��nın kullarına, Allahâ��u Teâlââ��nın dinîni öğretmek ve mârifetullaha kavuşturmak vazifelerini verdi.

Bu hâdiselerden sonra, Terzi Baba'nın yüksek derecesi halk arasında duyulup, yayıldı. Herkes istifade etmek için ona geldi. Zamanla Terzi Baba'ya bağlı talebelerin sayısı günden güne arttı. Bu hâli çekemeyenler, onun hakkında dedikodu etmeye başladılar. "Ümmî bir cahilin başına bu kadar insan toplanmış." diyorlardı. Hatta ilimden biraz nasibi olanlar da, bu gibi sözleri söylemeye başlamıştı. Bunun üzerine beldenin müftüsü, Terzi Babaâ��yı imtihan için davet etti. Maksadı ise, Terzi Baba sorulan suallere cevap veremeyince, cehaletini anlayıp, insanları irşat, yol gösterme davasından vazgeçmesini temin etmekti. Terzi Baba, müftü efendinin davetini kabul edip gitti. Orada büyük bir ilim meclisinin toplandığını gördü. Müftü efendiye kendisini niçin davet ettiğini sorduğunda, müftü efendi ona; "Biz seni imtihan için davet ettik. Hakkınızda birçok dedikodu yapılıyor. Buna son vermek lâzım geldi. Şimdi bazı sualler soracağız. Siz cevap vereceksiniz." dedi. Sonra Sıfat-ı sübûtiyyenin kaç tane olduğunu ve daha başka sualleri sordu. Terzi Baba büyük bir hakikati ortaya çıkarmak için; "Allahâ��u Teâlââ��nın, bu şehirde yaşayanlara göre yedi, diğer beldelere göre sekiz tane sıfat-ı subûtiyyesi vardır. Bu beldeye göre Allahâ��u Teâlââ��nın Subûtî sıfatları şunlardır: İlim, Semi', Basar, İrade, Hayât, Kelâm ve Tekvin. Bu şehre göre Allahâ��u Teâlââ��nın Kudret sıfatı yoktur. Çünkü bu şehir insanları Allahâ��u Teâlââ��nın Kudret sıfatını inkâr etmektedirler. Eğer bu şehrin insanları Allahâ��u Teâlââ��nın Kudret sıfatına inansalardı, Allahâ��u Teâlâ bir ümmî kulunda, insanlara doğru yolu gösterme kabiliyetini yaratmaya kadirdir, derlerdi." cevabını verir vermez, orada bulunanlar, Terzi Baba'nın ilmi ledünnîye sahip, kâmil bir zat olduğuna kanaat getirip, ellerine kapanarak af dilediler. Ona gereken ikram ve hürmet gösterdiler.

Terzi Babaâ��nın Tasavvufun hakikatlerine dair, Miftah-ul-Kenz isminde manzum eseri çok meşhurdur.

Terzi Baba'nın yetiştirdiği halifeleri; Hafız Rüşdü Efendi, Hacı Mustafa Fehmi, Leblebici Baba, Ömer Baba, Ciminli Baba ve üveysi olarak yol yürüyen mürşidimiz Selim Baba'dır. Selim Babaâ��dan sonra oğlu İrşadi Baba, Kürşadi Ahmet Baba, İrşadi Ağlar Baba, Maksut Baba ve Mürşidimiz Dursun Babaâ��dır.


Süre:55 dakika
Dosya Boyutu : 40.68 Mb
Format: wmv


Yükleme Adresi:



Download terzi_baba.rar (40.68 Mb) - ShareTOR
 

reklamci1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
48
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
cep içinmi görüntü kalitesi 0 galiba yinede sagol
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt