Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yakup Köse, Hücrede ki ağabeyini anlat (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53

Foto%C4%9Fraf-0083.jpg


28 Şubat sürecinde 14 yaşındayken tutuklanan ve hakkında idam cezası verilen Yakup Köse, Bandırma Cezaevi'nde hücreye konulduğunda
kendisine destek olan "hücre ağabey"sini Milat gazetesinde ki köşesinde anlattı..




HÜCREMDEKİ NEFESİM
Yakup Köse

Geçtiğimiz günlerde bir dost meclisinde bakmam için uzatılan bir fotoğrafta, 16 senedir zindanda olan “hücre ağabeyimi” görünce bir an o günleri tekrar yaşadım. Bandırma Cezaevi’ndeki hücreye atıldığımda ilk duyduğum ve o andan itibaren duymak isteyeceğim ses onundu: “Senin ne işin var burada” diye sormuştu.
Ben 14 o ise 25 yaşındaydı. Öyle mütevazıydi ki, sanki ben 25 o 14 yaşındaydı. Her işime koşar, benim seviyeme inip benle öyle muhatap olurdu. Kaprislerimi çeker, “Köse gene delirdi” derdi. Esprileriyle beni sakinleştirmeye çalışırdı.
Bedenen zayıf olmam hasebiyle kendisine gelen karavanayı da bana yetirtmeye çalışır, “Yemeyeceğim” dediğim zaman da, çok hoşuma giden üslubuyla “Yi Yakubum, Yi” derdi. Kendi eliyle bana yemek yedirmeye çalışırdı.
Hücrede o benim nefesimdi. Hücrede çok dallandığım zaman, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in devamlı dile getirdiği âyet-i kerîmeyi okurdu: “Allah, kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez”! Ve eklerdi: “İnanlar üstündür”!
Ailem ziyarete geldiğinde, o bir saatlik görüş saatinde bana refakat eder ve ailemi teselli ederdi: “Yakup iyi, onu düşünmeyin. Ona iyi bakıyoruz.” derdi.
Hani derler ya “Dost zor günde belli olur”, işte o, her bir taraftan kurşun ve bombanın yağdığı “Noel Baba” operasyonunda, ölümle burun burnayken bile yanımdaydı. Kolumdan yaralandığımda yaramı saran, kendisi G3 mermisiyle yaralandığı hâlde benle ilgilenmeyi sürdüren, beni almaya gelen timin başındaki ceberut komutana, “O çocuğun kolu kırık, dikkatli götürün” diyebilecek kadar kendinden geçmiş Anadolu’nun has bir evladıydı.
İşte beni o günlere götüren fotoğraftaki isim, hâlen hapishanede olan İsmail Uysal’dı.
“Müslümanlar kardeştir” ölçüsünü kendisine şiar edinmiş “hücre ağabeyim” Uysal, 1996 yılında Taraf Dergisi’ni dağıtırken gözaltına alınmış ve brifingden geçmiş ‘hukuk’un kararıyla müebbet hapse mahkûm edilmişti.
Hapishaneye, hanımını ve 2 çocuğunu evde bırakarak giren İsmail Uysal, 16 senedir zindanda olmasına rağmen “Her şey Allah için” diyen bakışıyla bize çok şey anlatıyor.

28 Şubat’la hesaplaşma ancak o sürecin verdiği mahkûmiyet kararlarının iptal edilmesiyle olur. O gün, bizlerin yapması gerekenleri yapıp,
“Allahsız ordunun silâhına inanmıyorum” diye meydana çıkanları bugün zindanda unutursak, bu bize vebal olarak her iki âlemde de yeter de artar!.. Değil mi ki “Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır”, haksızlığa uğramış Müslümanların haklarını almalarına yardımcı olalım. Onların bize değil, bizim onlara ihtiyacımız var; çünkü ahiret var!..
06.06.2012 / Milat Gazetesi
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt