Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Alak suresi oku (1 Kullanıcı)

aşereimübeşere

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
228
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- Oku(1) Rabb'inin ismiyle(2) ki sizi O yarattı.(3)
2- O, insanı bir alak'tan(4) yarattı.
3- Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;

AÇIKLAMA

1. Girişte de açıklandığı gibi, Melek "oku" dediğinde Rasulullah "Ben okuma bilmem" şeklinde cevap vermişti. Bundan anlaşılıyor ki, Melek vahyi yazılı olarak getirmiş ve Rasulullah'ın bunu okumasını söylemişti. Çünkü eğer meleğin maksadı kendi söylediğini Rasulullah'ın sadece tekrar etmesini istemek olsaydı, Rasulullah "Ben okuma bilmem" demezdi.
2. Yani Rabb'inin ismiyle oku. Diğer ifadeyle "Bismillah" diyerek oku. Bundan anlaşılıyor ki, Rasulullah vahiyden önce de yalnız Allah'ı Rabb olarak tanıyor ve biliyordu. Onun için "Rabb'in kimdir? denmeye gerek görülmemiştir. Yani burada sadece Rabb'inin ismiyle oku denmiştir.
3. Burada, "halak" kelimesi mutlak olarak kullanılmış ve neyi yarattığı belirtilmemiştir. Çünkü "Yaratan Rabb'inin ismiyle" denmesinden, Kainatı ve içindeki her şeyi yarattığı kendiliğinden anlaşılmaktadır.
4. Kainatı genel olarak zikrettikten sonra insanın ne gibi hakir bir başlangıç ile yaratıldığı belirtilmiştir. "Alak", "Alaka"nın çoğuludur. Manası, "pıhtılaşmış kan"dır. Bu durum hamileliğin ilk birkaç günü içinde meydana gelir. Daha sonra et şeklini alır. Ve tedricen insan şekillenmeye başlar. (Bkz. Hac 5 an. 5'ten 7'ye)


4- Ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir.(5)
5- İnsana bilmediğini öğretti.(6)
6- Hayır;(7) gerçekten insan, azar.
7- Kendini müstağni gördüğünden.(8)
8- Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir.(9)
9- Engellemekte olanı gördün mü?
10- Namaz kıldığı zaman bir kulu.(10)
11- Gördün mü? Ya o (kul) doğru yol üzerinde ise,
12- Ya da takvayı emrettiyse.
13- Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise.
14- O, Allah'ın görmekte olduğunu bilmiyor mu?(11)

AÇIKLAMA

5. Yani, hakir bir başlangıçtan sonra insana ilim vererek onu mahlukatın en yüksek seviyesine çıkarması, Allah'ın en büyük lütfudur. Sadece ilim değil, kalem kullanmayı da öğreterek, sahip olduğu ilmi büyük çapta yaymasını, bu yolla ilerlemesini ve sonraki nesiller için muhafaza etmesini de sağlamıştır. Eğer Allah, ilham yoluyla insana kalem ve kitabın ilmini vermeseydi, o zaman insanın ilmi yetenekleri yayılmazdı. Gelecek nesillere ulaşamazdı. Böylece ilerleme mümkün olmazdı.
6. Yani insan aslında ilimsizdir. Ancak Allah'ın ihsanı sayesinde onda ilim hasıl olmuştur. Allah'ın lütfuyla insana her merhalede ilim verilmiştir. Ve ilim kapıları da birbiri ardına açılmıştır. Aynı durum Ayet el-Kursi'de de gözükmektedir."O'nun ilminden ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kazanamazlar." (Bakara 255)
İnsanın ilmi gelişme zannettiği, aslında kendisinde ilim yokken Allah'ın, istediği zaman ve ona hissettirmeden ilim vermesidir.
Buraya kadar açıklananlar, Rasulullah'a ilk defa nazil olan ayetlerdir. Hz. Aişe'nin rivayetine göre, bu ilk tecrübe Rasulullah için o kadar ağırdı ki, ona tahammül edememişti. Onun için bu seferlik inandığı Rabb ile doğrudan muhatap olduğu belirtilmekle yetinilmiştir. Böylece vahyin sık sık gelmesi de başlamış oldu. Rasulullah artık Nebi olarak tayin olmuştu. Bundan bir süre sonra Müddessir suresinin başlangıç ayetlerinde nübüvvet verildikten sonra vazifesinin ne olduğu açıklanmıştır. (Bkz. Müddessir suresinin girişi)
7. Yani, İnsana lütfeden Allah'a karşı, cehalet ederek böyle bir tutumda bulunmaktadır. Bunun açıklaması ileridedir.
8. Yani malı, serveti, izzeti, şerefi ve diğer dünyevî şeyleri ona lutfedilmiştir. Şükretmek yerine haddi aşar ve asi olur.
9. Yani, dünyadayken servet ve mal gücüne dayanarak isyan ederse, sonunda Rabb'ine döndüğünde bu tutumunun sonucunu anlayacaktır.
10. "Kul" dan kasıt, Rasulullah'tır. Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde Rasulullah'tan bu şekilde söz edilmiştir. Mesela İsra suresinde, "Eksikliklerden uzaktır. O (Allah) ki geceleyin kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüttü." (İsra, 1) buyurulmuştur. Kehf suresi birinci ayette de şu şekilde ifade edilmiştir: "O Allah'a hamdolsun ki, kuluna Kitab'ı indirdi." Cin suresinde ise şöyledir: "Allah'ın kulu kalkıp O'na yalvarınca üzerine üşüştüler. (Cin, 19) Bundan anlaşılıyor ki, bu ifade özel bir üsluptur. Ve Allah (c.c.) Kitabında Rasulullah için kullanılmıştır. Ayrıca bu ayetten şu da anlaşılıyor; Allah (c.c.) Rasulullah'a risalet verdikten sonra namaz kılmasını öğretti. Namaz kılmanın şekli hakkında Kur'an'ın hiç bir yerinde açıklama yoktur. Dolayısıyla bu da Rasulullah'a sadece Kur'an'da yazılı olan vahyin dışında bazı talimatlar verildiğinin de işaretidir.
11. Öyle anlaşılıyor ki, burada her insaflı insan muhatap kabul edilmiştir. Onlara şöyle sorulmaktadır: Allah'a ibadet eden kullara engel olan o kişinin hareketini gördünüz mü? İnsanları Allah'tan korkutan, onların kötü işlerine engel olmaya çalışan kulun doğru yolda olmadığını ne biliyorsun? Bu kişi Hak'kı yalanlayarak ona karşı koymakta ve onu yalanlamaktadır. Bu ne biçim bir harekettir? Bu kul (Rasulullah) iyi işler yapmaktadır. Diğeri ise Hakkı yalanlayarak yüz çevirmektedir. Eğer Allah (c.c.) dilese bu şahıs bu tutumlarını sürdürebilir mi? Burada zalimin zulmünü ve mazlumun mazlumiyetini Allah'ın gördüğü belirtilerek şu sonuca varılmıştır: Zalim cezalandırılacak ve zulme uğrayana da yardım edilecektir.


15- Hayır;(12) eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz;
16- O yalancı, günahkâr olan alnından.(13)
17- O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.(14)
18- Biz de zebanileri çağıracağız.(15)
19- Hayır; ona boyun eğme (Rabbine) Secde et ve yakınlaş.(16)

AÇIKLAMA

12. Hz. Muhammed (s.a) namaz kılarsa onun ensesine ayağını basacağı tehdidini savuran bu şahıs, kesinlikle bunu yapamıyacaktır.
13. "Alın"dan kasıt, o alnın sahibidir.
14. Girişte açıkladığımız gibi, Ebu Cehil'in tehdidine karşı Rasulullah onu terslediğinde şöyle demişti: "Ey Muhammed! Sen kime güvenerek beni korkutuyorsun? Tanrıya yemin ederim ki, burada en fazla yardımcısı olan benim." Bunun üzerine şöyle buyurulmuştur: "O himaye edicilerini çağırsın."
15. Buradaki "zebaniye" kelimesi Katade'nin açıklamasına göre Arap dilinde "polis" için de kullanılır. "zeban"ın asıl manası, "iten kimse"dir. Padişahların yanında görevli olan zebanlar, padişah bir kimseye darıldığında onu iterek dışarı çıkarırlardı; bu nedenle anlamı şudur: O kendini himaye edenleri çağırsın, biz de kendi polislerimizi, (yani azap eden meleklerimizi) Onun yardımcıları ile hesaplaşsın diye çağırırız."
16. "Secde"den kasıt, namazdı. Yani "Ey Nebi! korkma namaz kılmaya devam et ve bu vasıtayla Rabb'ine yaklaş. "Bir kulun Rabb'ine en yakın anı, secde ettiği andır." Müslim'de yine Ebu Hureyre'den şu rivayet de mevcuttur: "Rasulullah bu ayeti okuduğunda tilavet secdesi yapardı."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt