Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAH'IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETMEYENLERİN HÜKMÜ (2 Kullanıcı)

ayşe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Şub 2006
Mesajlar
182
Tepki puanı
0
Puanları
0
ALLAH'IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETMEYENLERİN HÜKMÜ


Bu konu hakkında Allah'ın hükmünü belirten en önemli ayetler aşağıdaki ayetlerdir:


«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.»
(Maide: 44)
«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.»
(Maide: 45)
«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.»
(Maide: 47)


Ancak şeytan insanların bazılarını aldatarak, yukarıdaki ayetlerin; «Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler müslümanların ta kendileridir.» şeklinde anlaşılmasını sağladı.
Şeytan bunu yaparken insanlara mertçe, apaçık bir şekilde yaklaşmamakta, bilakis bu anlayışı bazı sahabe, tabiin ve müfessirlerin sözleriyle destekleyerek takdim etmektedir. Bu şekilde batılı süslemekte ve batıla sapmışların içine düştükleri gafleti katmerleştirmektedir.
Bu ayetlerin sebebi nuzulü ve tefsirleri konusunda değişik görüşler vardır. İşte bu ayetler hakkında değişik görüşler olduğu için, bazı kimseler şeytana uyarak bunların manası hakkında hataya düşmüşlerdir.
Şimdi, bu ayetler hakkındaki alimlerin görüşlerini, ihtilaf ettikleri konuları ve zamanımızdaki insanların alimlerin açıklamalarını nasıl yanlış anladıklarını Allah'ın izniyle açıklamaya gayret edeceğiz.
İlk önce bu ayetlerin kimler hakkında nazil olduğu ve kimleri kapsamına aldığı konusunda alimlerin görüşlerine bakalım:


1 - Alimlerin bir kısmı, ayetlerin sebebi nuzulünün yahudiler hakkında olduğunu söylemekte, diğer bir kısmı da bütün kafirler hakkında olduğunu söylemektedir.


Şeyh Muhammed Emin Şankıtiy bu konu hakkında şöyle diyor:
«Alimlerden bir kısmı bu ayetin yahudiler hakkında nazil olduğu görüşündedir. Onlar bu konuda şöyle diyorlar:
«Çünkü Allah (c.c) bu ayetten önce;
«Kitabı tahrif ederek aslından olmayan şeyler koyuyorlar.»
(Maide: 41)
diye buyuruyor. Evet yahudiler gerçeği tahrif ediyorlar ve tahrif ettikleri şeyler hakkında;


«Size bunları söylerlerse hemen alın.» (Maide:41)
Tahrif ettikleri ayetlerin hakiki manaları hakkında ise,
«Onlar size söylenince sakın almayın» (Maide:41)
diyorlar.
Ve yine, Maide: 44'ün yahudiler hakkında olduğunu gösteren bir başka delil olarak, ondan sonra gelen;


«Tevratta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş...» (Maide: 45)
mealindeki ayeti delil gösteriyorlar.
Bu ayetlerin yahudiler hakkında olduğunu söyleyen alimler şunlardır:
Ber'a b. Azib, Huzeyfe b. Yeman, İbni Abbas, Ebu Mecliz, Ebu Reca El Ataridi, İkrime, Ubeydullah bin Abdullah ve Hasan-ı Basri ve başkaları.»
(Edvaul Beyan c:2, s: 90)


Şeyh Sıddık Hasan Han şöyle diyor:
«Bu ayet yahudiler hakkında nazil olmuştur» da denildi, «Genel olarak tüm kafirler hakkında nazil olmuştur» da denildi. Çünkü müslüman büyük bir günah işlediği zaman tekfir edilmez. (Çünkü müslüman, kafirlerin yaptığı gibi, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemezlik yapmaz. Ancak bu konuda büyük günah sayılabilecek ve müslümanı dinden çıkartmayacak günahlar işleyebilir.) İbni Abbas, Katade ve Dahhak da bu görüşe sahiptirler.


Bazı alimler, bu ayetin Beni Kureyza ve Beni Nadir kabileleri hakkında nazil olduğunu söylemektedirler.


Bera b. Azib (ra) şöyle diyor:
«Allah bu ayetleri (Maide :44, 45,47) tüm kafirler hakkında indirmiştir.» Bera b. Azib (ra)'nın sözü Müslim'de geçmektedir.»
(Fethil Beyan Fi Makasidil Kur'an Tefsiri c:2, s: 29)


İbni Kayyım bu konu hakkında şöyle diyor:
«Bazı alimler bu ayetin ehli kitap hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir. Katade, Dahhak ve başkaları gibi... Fakat bu görüş doğru değildir. Çünkü onların bu sözü ayetin zahiri anlamına muhaliftir dolayısıyla bu görüşe itibar edilemez.
(Medaricus Salikin c: 1, s:33)


Bu ayetin yahudiler hakkında indiğini söyleyen görüş; ayetin hükmünün, yahudiler gibi yaptıkları takdirde müslümanları da kapsamına aldığını kabul etmektedir.


İbn-i Kesir diyor ki:
«Hasan-ı Basri; «bu ayetler ehli kitap hakkında nazil oldu ama hükmü bizim için de geçerlidir» dedi.
Abdurrezzak, Süfyani Sevri'den, o da Mansur'dan, o da İbrahim'den naklederek şöyle demiştir: «Bu ayetler israiloğulları hakkında nazil oldu ve Allah (c.c) bu ümmeti de kapsamına aldı.»
(İbni Kesir Tefsiri)


Şeyh Sıddık Hasan Han şöyle diyor: Huzeyfe'den sahih senetli şöyle bir rivayet vardır:
«Maide: 44,45,47 ayetleri Huzeyfe (ra)'nun yanında zikredildiği zaman bir adam; «Bunlar israiloğulları hakkında nazil olmuştur, hükmü bizi kapsamaz.» dedi. Huzeyfe'de; «beni israil size ne güzel kardeş oldu. Tatlı olan herşey size, ama acı oldu mu onlara ha... Hayır! Vallahi siz de onların yollarını adım adım takip edeceksiniz.» İbni Abbas'dan da böyle bir rivayet gelmiştir.»
(Fethul Beyan c:3, s:30)


Kurtubi Tefsirinde de bu görüşler geçmektedir.
Şeyh Cemaleddin-i Kasımiy, tefsirinde şöyle diyor:
«İsmail el Kadiy, Ahkamul Kur'an adlı kitabında Maide:44,45,47 ayetleri hakkında şöyle demektedir: «Ayetlerin zahiri manası, yahudilerin yaptığını yapan, dolayısıyla Allah'ın hükmüne muhalif hüküm vazeden, bunu kanun edinerek onunla amel eden kişinin yahudiler hakkında inen hükmün kapsamına gireceğini belirtmektedir. Bu kişi ister hükmeden, isterse bu hükümlere tabi olan kimse olsun farketmez.»
(Mahasinut Te'vil tefsiri s:200)


2 - Bazı alimler;
«Allah'ın indirkdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.» (Madie:44) ayetinin müslümanlar hakkında nazil olduğunu,


«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.» (Maide:45) ayetinin ise yahudiler hakkında nazil olduğunu,


«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.» (Maide:47) ayetinin ise hristiyanlar hakkında nazil olduğunu söylemişlelrdir.
Bu görüşü destekleyen alimlerden birisi de Ebu Bekir bin Arabi'dir. Ebu Bekir bin Arabi [1] bu konu hakkında şöyle demiştir:
«Ayetlerin zahirinden ve siyakından bu anlaşılmaktadır. İbn Abbas, Cabir bin Zeyd, İbn Ebi Zaide, İbn Şibrime ve Şa'bi de bu görüştedirler»
(Kurtubi tefsiri: s: 2187)


Şeyh Şankıtiy şöyle diyor:
«Mukayyide (r.a) şöyle demektedir: «Ayetlerin siyakı (dizilişi),
«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.» (Maide:44) ayetinin müslümanlar hakkında nazil olduğunu göstermektedir. Çünkü Allah (c.c) bu ayetten önce müslümanları muhatab alarak:


«İnsanlardan değil benden korkunuz ve ayetlerimi az bir ücret karşılığında değiştirmeyiniz.» (Maide:44) diye buyurduktan sonra
«Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.» (Maide:44) buyuruyor. Bundan anlaşılıyor ki, hitab müslümanlaradır.»
(Edvaül Beyan c: 2 s: 92)


3- Bazı Alimlere göre; bu ayetler, Allah'ın hükmü ile hükmetmeyen bütün herkes hakkında inmiştir. Bu kimseler ister müslüman, ister yahudi, ister kafir olsun hiç farketmez.


Şeyh Sıddık Hasan Han şöyle demektedir:
«Kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse» ayetinde geçen «kim» kelimesi geneli (umumu) ifade eden bir lafızdır. Bu sebeble bu ayetin hükmünü bir grup ile sınırlandıramayız. Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyen kim olursa olsun, hepsini kapsamına alır. En doğru olan ve tercih edilmesi gereken tefsir budur. Suddi (r.a) de bu görüştedir.
İbn-i Mesud, Hasan-ı Basri ve Nehai: «Maide:44, 45, 47 ayetleri geneldir. Yahudilerden olsun, bu ümmetten olsun her kesi kapsar» demişlerdir.
Her kim rüşvet yiyip Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse, aynı anda hem kafir, hem zalim, hem de fasık olmuştur. Ayetlerin bu şekilde anlaşılması daha doğru ve uygundur. Çünkü ayetler nuzül sebebleri ile sınırlandırılamaz. Onların genel hükmü alınır.
(Fethul Beyan c: 3 s: 29)


Sıddık Hasan Han başka bir yerde şöyle demektedir:
«Bu ayetler yahudiler hakkında nazil olmuştur ama hükmü yalnız onlarla sınırlandırılamaz. Çünkü sözlerin genel manasına itibar edilir. Nuzül sebeblerine değil.
Ayrıca ayette geçen «kim» kelimesi şart edatı olduğu için geneli kapsamaktadır. Dolayısıyla bu yüce ayetler, Allah'ın kitabı ve rasulünün sünneti ile hükmetmeyen herkesi kapsar.»
(Fethul Beyan c: 3 s: 30)
Kurtubi diyor ki:
İbn Mes'ud ve Hasan-ı Basri şöyle demektedirler:
«Bu ayetler (Maide: 44,45,47) genel olarak Allah'ın hükmü ile hükmetmeyen herkes içindir, ister yahudi, ister kafir, ister müslüman olsun farketmez.»
(Kurtubi Tefsiri s: 2187)


Allame el Kasımi, «Tenbihat» başlığı altında dördüncü maddede şöyle diyor:
«Müslim, Berra'dan nakletti: Allah (cc)'nın buyurduğu; «Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse» şeklindeki üç ayet bütün kafirler hakkında inmiştir.


Ebu Davud da İbni Abbas'dan şu şekilde rivayet etmiştir.
«Bu ayetler yahudiler (Kureyza ve Nadir) hakkındadır. Ama bu başkalarının bu ayetin kapsamı dışında kalacağı anlamına gelmez. Çünkü ayetlerin nuzül sebeblerine değil, genel manalarına itibar edilir.
Ayrıca, «Kim» kelimesi bir şart edatıdır, dolayısıyla Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyen bütün insanlar için geneldir. Yani, kim olursa olsun Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse bu hükmün kapsamına girer.»
(Mahasınu et Te'vil Tefsiri s: 1999)


Şimdiye kadar anlatılanlar bize, İslam alimlerinin ihtilaf ettiği noktanın yalnızca ayetlerin sebebi nuzulü hakkında olduğunu göstermektedir. Fakat bu ayetlerin hükmünün müslümanları da kapsamına aldığı konusunda ihtilaf etmemişlerdir. Çünkü bu genel İslami kavrayışa da uygundur.
Eğer; «bu ayetlerin hükmü yalnızca yahudileri kapsamına alır. Müslümanlar bu hükmün dışında kalır» dersek, Rasulullah (s.a.s)'i söylediğini tatbik etmemekle suçlamış oluruz. Yani bu söz ile; Rasulullah'ın yahudilere «siz Allah'ın indirdiği ile hükmetmezseniz kafirlerin ta kendileri olursunuz, ama bana gelince, bu benim için geçerli değil» demek istediğini iddia etmiş oluruz. Bu sözden, bundan başka bir anlam çıkar mı?
Oysa şu ayeti hatırlamamız gerekmektedir:


«Siz kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği (veya iyilikle muamele etmeyi) emredip nefsinizi unutuyor musunuz? Akletmez misiniz?»
(Bakara: 44)
Bu ayetlerin (Maide: 44, 45, 47) sadece yahudileri bağladığını iddia eden kimse, akidenin bütün rasullerde aynı, fakat sadece teşrilerinin (yasamanın) farklı olduğunu unutmaktadır.
Allah'a itaat itikadi bir meseledir. Allah'a itaat etmekle emrolunan yalnız yahudiler değildir. Elbette müslümanlar da bu emre dahildir. Eğer yahudiler Allah (c.c)'ın indirdiği ile hükmetmedikleri zaman kafir oluyorlarsa, şüphesiz aynı şeyi yapan müslümanlar daha öncelikle kafir olurlar.
Buna şöyle bir örnek verelim:
İlk, orta ve lise öğrencilerinin, yalın ayak okula gitmeleri doğru olmaz dersek, mantiken üniversite öğrencilerinin bu çirkin davranıştan kaçınmaları öncelikle gerekmektedir demiş oluruz. Bu hadisenin delile ihtiyacı yoktur.
Allah (c.c)'ın:
«Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir» (Maide: 44) buyruğunun hükmüne ilk planda müslümanlar dahil olmalıdır, çünkü onlar yahudilerden üstündürler.


Özet olarak; Maide: 44-45-47 ayetlerinin sebebi nüzulü hakkında alimler ne kadar ihtilaf etmişlerse de, hepsi ihtilafsız olarak: «bu ayetlerin hükmü müslümanlara da uygulanır» demişlerdir.




[1] Muhammed b. Abdillah b. Ahmed El-Maarifi El-Endalüsi El-İşbili: H. 468’de Endalüste doğmuştur. Mısır, Şam, Bağdad ve Mekke’yi dolaşmıştır. H.543’te Fas şehrinde vefat etmiştir.
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü
kelamullah lisan olarak kulağa hal olaraka kalbe tesir eder ve hükmünü kalpte icra eder. o et parçası temizse ameller de temiz olacaktır. bu yüzden yanlış anlama diye bir şey yoktur esasında kulların kendilerine şefaat etmeleri vardır. ALLAH(cc) indirdiği ile hükmetmeyen tabirimi maruz görün hayvan bilr yoktur. yani o hayvanın kendine veya eşine veya yandaşına yaptığınız hareket direk cevap bulur. insanlara evvel emirde o hükümle hükmeder. bir eyleme karşı hele de haksızsa elinden gelse en az ALLAH(cc) hükmü kadar hüküm verir. elinden gelse demek şu biz hükümleri tebdil eder nifakımızı amelimizin önüne koyarız. yani kendi şirkini kendi hayasızlığını bilen insan nifakıyla ALLAH(cc) yanında ameliyle bizim yanımızdadır.
o yüzden şu yapılır bu yapılır der başına bir şey geldi mi samimiyetle söylüyorum ALLAH(cc) daha şedit kesilir özellikle inanmış gibi gözüken münafıklar.

o yüzden yanlış anlaşılan yanımızdaki münafıklardır. ALLAH(cc) hükümleri değil. açıklama kalbedir. sen ne yapardı böyle bir durumdayı sorar. kalp şunu der eğer buna din cevap vermiyorsa yani uygun çözüm üretmiyorsa o din batıldır. hukuk çözüm üretmiyorsa o kural batıldır. hükmü kaldırır muhatabı insanı kaldıramazsan kendi adaleti peşinde koşan insanlar olur. o yüzden kalkamayan hüküm olarak kelam kendine kalplerde ve akıllarda iman ettirmiş, ancak baş eğdirememiştir. namaz dediğimiz hadiseyi gerçekleştiren insan bu baş eğişi ve imanını tamamlar. bu baş eğdirememişlik yahudiliği(yahudilikle putperestliği karıştırmayın) doğurur yani verir ama eksik verir hayrı hasenatı tam yapmaz HAŞA ALLAH(cc) iftira eder eli delik der yani verdiğini tam vermez ifadesine yapışır.

bu yüzden tama anlamıyla hükme karşı pozisyonel durum mümmin olmayla o da kimse kendini kandırmasın namaz kılmayla olur. öteki türlü bu hükümler müslümanlar hakkında da uygulanır değil zaten yahudisinizin ama putperest değilsinizin yumuşak yumuşak yavaş yavaş yedirilmiş yani bebğin maması kıvamında bir türlü siziz uyuttuk gerçeğini söyleyemeyen bir dünya masalının kül kedileri sindrellaları oluruz.masal dinleyecek yaşı geçtik inşaallah. ölçüde tepki putperestlik ölçütüdür. bir kişi sırf yahudi veya isevi olduğu için değil bilinçli bir şekilde putperest olduğu için -dinsiz de değil- düşman addedilir. zaman gösterdiki bir çok yahudi ve hrisiyanın cennete gitmesini kendine müslüman diyen birçok müslümanın duası olacağını kim bile bilebilirdi. maaalessef yaşam tarzımızın çok fevkinde inancımızın da isevileştiğini -kazancımızla zaten yahudi aNlayışını yaşıyıorduk- göremedik ve kendi hükmümüzü anlamıyoruz dedik. ALLAH(cc) verdiği kalbi kirletip, kulaklarımıza ağırlıklar taktık.

israil ve özelde yahudiler tamaiyle konuşulup anlaşılması gereken kimseler olmak bakımından dinleri sorgulanabilecek kimselerdir. o bölgede bulunan herkes hakkı söylemediği sürece ve kazanç elde etme amacı oldukça yahudidir. o yahudiler hüküm bakımından putperestliği sona erdirmekle yükümlüydü ve bunu biliyorlardı. o kendi ırklarından olan arap kökenli gençleri ve milletleri para karşılığında amerikalı isevi değil putperestlere sattılar. kendileri de 2. dünya asavaşında o putperestlerin kurbanıydı. şimdi buradaki sorun şu yahudiler aslında sıkıştırıldığının kalben farkında iken neyle hüküm verecekler. işte o hüküm kelamullah olacaktır. başaka şansları ve kalbi tutumları kaLmayacaktır. böylece kelam hak sözünü son bir kez daha ifa edecek ve dünya üzerinde ücret karşılığı din yaşayan herkesin sonu gelecek kalbi fikri ve ruhu bir olan ve onlarla hükmedip ALLAH(cc) diyen kelamullahı yeni bir perspektifle meallendiren düşman değil ALLAH8cc) azabına karşı bir olup ondan medet uman bu medette lisanını tek lisan yani kuran yapmak zorunda kalan bir nesil göreceğiz inşaallah. bu benim acziyetimin duasıdır. mutlaka ise mutlak hakim ve hükümdar olan ezel ebed padişahının (CC) hükmüdür.
ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt