Kaan Erdem
Yönetici
- Katılım
- 9 Ara 2006
- Mesajlar
- 11,197
- Tepki puanı
- 230
- Puanları
- 63
İslam tasavvurunda insan kutsaldır eşrefi mahlûkattır. Bu üstünlüğünü koruyabilmesi için doğum öncesinden başlayan eğitim süreciyle hazırlık gerekmektedir. Dini inançlarını tanıması gereği gibi algılaması ve yaşantısını bu temeller üzerine bina etmesi, insan hayat varlık alem tasavvurunun dengeli bir şekilde oluşması gerekir. İnsan hayatı boyunca kendini keşif yolculuğuna çıkar. Bu yolculukta Onu yönlendirecek bilgi ve belgeleri tanıması gerekir.
Tarih boyunca insanların kendini mutluluğa götürecek bilgi önünde birçok engeller çıktığı gibi günümüzde de modern dünyadaki din algısı bu sürecin parçası olarak önümüze çıkmaktadır. Aydınlanmanın dine karşı bir olgu gibi gösterilmesi dinin çeşitli ideolog ve aydınlarca gerilemenin öznesi olarak gösterilmesi yeni kurulan devletlerin ideoloji anlamında dini referans almaktan kaçınması son dönemde terör eylemlerinin ana merkezinde gösterilmesi dini yaşamaya gayret edenleri veya referans alanları ciddi sıkıntıya sokmakla kalmayıp toplum dinden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Dönemsel baskı ve inkârlara rağmen din geleneğin güçlü damarı olarak her devirde canlı kalmıştır.
Din eğitimi hayat eğitimidir. Bu bir akademik alan değildir. Din demek yaşam demektir. Bu hayatı temelinin bilinçli bir şekilde gerçekleştirilmesi bireyin mutluluğuna temel teşkil edecektir. Dini temeller insan psikolojisinde varlık anlamında sosyal çevresinde olduğu için dini tanımak yaşamak ve diğer nesillere aktarmak insanların başlıca amaçlarından olmuştur. Türkıyede İslam din olarak tarihsel kültürel sosyal ve yaşamsal bir gerçekliktir. İnsanlarımız doğal olarak yaşadıklarını sonraki kuşaklara aktarmak istemektedirler. Türkiye de kurumsal anlamda bu noktada bir çok zorluğun yaşandığı vakıadır. Kuran kurslarına alınma yaşının yükseltilmesi imama hatip liselerinin kısmen kapatılması ilahiyat fakültesi kontenjanları ile oynanan oyunlar, el Ezher gibi dini eğitim veren kurumlardan alınan diplomaların denkliklerinin iptal edilmesi vb. gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Dini eğitime yapılan maddi ve manevi engellemelere rağmen anne babalar bu noktada yılmadan gayretlerine devam etmektedirler. Ancak birçok problemlerimiz mevcuttur. Bu noktada yapılması gerekenler üzerinde duralım.
Çocuğun dini eğitimi doğumla birlikte bil fiil başlar. Anne babalar doğum öncesinden kendilerini bu sürece hazırlayacak tecrübe ve okumaları gerçekleştirmeleri elzemdir. Çocuğun isminin ezanla kulağına söylenmesi bir İslam geleneğidir. Çocuğunu abdestsiz emzirmeyen anneler haram lokma çocuğuna yedirmemeye çalışan babalar eğitim en köklüsünü vermeye başlamıştır bile. Anne babanın namaz kılması yüksek sesle Kuran okuması çocuğun hayata bakışında ilk gözlemler olarak Onun ruhuna etki edecektir.
3 4 yaşından itibaren cami ve mescidlere çocuğu götürmek ve alıştırmak gerekir. Büyüklerin çocukların cami içerisindeki davranışlarına biraz daha hoşgörülü yaklaşması çocuğun camiye ilgi ve hislerini daha çok besleyecektir. Yerine ve gücüne göre teravih ve Cuma namazlarına devamlılığı alışkanlık edindirmek gerekir. Kelimei tevhid namaz, ezan cami hac Kabe örtünme gibi İslam’ın temel sembollerini çocuğa tanıtmak gerekir.
Uyurken kalkarken yemek yerken vb. durumlarda okunacak duaları ki mümkün mertebe Türkçe olanları öğretilmelidir. Duayı hayatın her anında vazgeçilmez olduğu bilinci kazandırılmalıdır.
4 yaşından itibaren Arapça kısa dualar ezberletilmelidir. Kavrayış düzeyine göre Kuran okuyacak derecedeki bilgi aşamalı olarak verilmelidir. Namaz sürelerinden başlayarak özellikle de meallerini ihmal etmeden Kuran bilgisi aşılanmalıdır. Namaz ve oruç gibi ibadetler küçüklüğünden itibaren benimsetilmelidir. Maddi imkânlar nispetinde hac ve umre ziyaretlerine çocuklarda götürülmelidir.
Küçüklüğünden itibaren çocuğun kılık kıyafetine dikkat etmek gerekir. Bazı anne babalar çocukların yaşı küçüktür diyerek bu konuda itinasız davranmaktadır. Halbuki çocuğa abartıya kaçılmadan edindirilecek giyim tarzı gelecekte bazı sorunların çıkmasını engelleyecektir.
Televizyon izleme alışkanlığını zararlı boyutlarını düşünerek doğru bir şekilde kazandırılmalıdır. Duygusal sosyal gelişimine zarar verecek film ve programlar izletilmemelidir. Tv. kumandasını yaşananların aksine çocuğa fazla teslim etmemek gerekir. Zararlı programları izlememe alışkanlığını yasak koyarak değil olgunlaştırıcı bir tavırla sakındırılmalıdır. Dini içerikli diyerek filmleri düzensiz şekilde izletmenin zararları da olacağından dikkat etmek gerekir. Özel televizyonlarda sıklıkla yayınlanan günlük hayatta yaşanan bazı ibretlik olayların sunuluş formatı çocukların zihin yapısını olumsuz etkileyebilir.
Okul öncesi kurumlarda aynı hassasiyeti göstermelidir. Ne yazık ki bilerek veya bilmeden din etkisinden soyutlayarak çocuklar yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Okul yaşının geriye doğru çekilmeye başlandığı günümüzde bilgi ve sermaye sahibi insanların bu noktada kurumsal açılım yapmaları gerekir.
Kuran kıssaları dini hikayeler hikayeler masallar dengeli şekilde ve basamak basamak anlatılmalıdır. İslam kültürünü temelde kılıç kalkanlı savaş gibi göstermek doğru bir din anlayışının oluşmasını engellemektedir. Allah(c.c.)ı cezalandıran cehennem sahibi nefret eden peygamberimizi durmadan savaşan seyrü sefer halinde olan bir kimlik ve tanımlama çocuğun bilinç altını olumlu beslemeyecektir. Unutulmamalıdır ki din sevgi işidir. Nefret kin öfke merkezli din anlayışı yerine sevgi merhamet, sabır, bilgi, hikmet merkezinde temellendirerek hareket edilmelidir. 3 4 yaşından itibaren başlayan kendini ve çevresini anlam vermeye dönük soruları doğru bir üslup ve incelikle cevaplanmalıdır.
Çocuğun arkadaş seçiminde rehberlik edilmelidir.Kişi arkadaşının dini üzeredir düsturu bizim dikkatimizi bu konuya yoğunlaştırmamızı emrediyor.
Gerek ana sınıfı gerekse ilkokul evresinde sınıf öğretmenleri seçiminde hassasiyet gösterilmelidir. Çocuğu aileden sonra en çok etkileyenin öğretmen olduğu düşünüldüğünde öğretmenin hayat görüşü ve zihinsel dünyası çocuğu birebir etkilemektedir. Veliler çocuklarını teslim edecekleri öğretmeni seçiminde güçlerini kullanarak iyi tercihler yapmalıdırlar. İnançlı öğretmenin etkisi diğer durumdaki öğretmenlere göre daha olumlu olmaktadır.
Kitap kültürünü küçük yaştan itibaren verilmelidir. Çocuğun okuyan anne baba görmesi ile akşam eve geldiğinde tv. kumandasını elini alıp sürekli televizyon izleyen anne baba görmesi arasında çok fark vardır. Okul öncesinden başlayarak çocuk seviyesine uygun kitaplar alınmaya başlanmalıdır. Okul döneminde okuyacağı kitapları okul aile rehberliği ile okumalıdır. Yemek kültüründeki gibi abur cubur tarz çocuğu olumsuz etkilemektedir.
Aileler cami kurslarını dini eğitim noktasında yeterli görmek yanılsamasına girmektedirler. 1.5 ay gibi kısa sürede düzensiz programsız bir ortamda hangi dini eğitim sağlanabilir. Ki hocaların ne yazık ki davranış ve üsluplarındaki yanlışlıklar bazı çocukların dine karşı olan hislerini olumsuz etkilemektedir. Bu konuda üstüne düşeni fazlasıyla yapanlar da olmasına rağmen özenli davranmayanların dikkatini çekmekte fayda vardır.
Dini hayatın oluşumda anne-babanın aile içindeki ve çevredeki yaşantıların önemli etkisi vardır. Söz amel bütünlüğü gerekir. Olmayınca çocuk için inandırıcılığı kalmamaktadır. Bu noktadaki çelişkileri çocuklar ön sezi ile hissetmekte ve güvenleri kalmamaktadır.
Çocuğun hayattaki güzel ahlak örneği davranışlarını ölçülü şekilde ödüllendirilmelidir. Yanlış davranışlarına karşı agresif ve hemen cezalandırıcı olmamalıyız. Doğru yöntem ve üslubu bulmalıyız.
Toplumsal kültürümüzde çok yaygın olan bidat ve hurafelerin çocuk algına yerleşmesini engellemeliyiz. Basın ve medya yoluyla da beslenen bu anlayışları etkisi kırılmalıdır. Cin büyü şeytan ibadethaneye çevrilmiş mezarlar vb. her türlü yaklaşımların çocuk zihninde doğru bir şekilde yer alması için doğru tanımlamaların yapılması gerekir.
Din öncelikle his ve duygudur. Kuru bilgileri verip sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz yanılgısına düşemeyelim. Fıtratımızda olan tevhid arayışının doğru biçimlenmesi ve yeşermesi için din eğitiminin doğru üslup ve yöntemlerle yapılması zaruridir. Aksi halde çocuklarımızın geldiği noktayı yadırgamaya hakkımız yoktur. Çünkü gelinen noktada çok önemli payımız vardır. ALINTI......
Tarih boyunca insanların kendini mutluluğa götürecek bilgi önünde birçok engeller çıktığı gibi günümüzde de modern dünyadaki din algısı bu sürecin parçası olarak önümüze çıkmaktadır. Aydınlanmanın dine karşı bir olgu gibi gösterilmesi dinin çeşitli ideolog ve aydınlarca gerilemenin öznesi olarak gösterilmesi yeni kurulan devletlerin ideoloji anlamında dini referans almaktan kaçınması son dönemde terör eylemlerinin ana merkezinde gösterilmesi dini yaşamaya gayret edenleri veya referans alanları ciddi sıkıntıya sokmakla kalmayıp toplum dinden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Dönemsel baskı ve inkârlara rağmen din geleneğin güçlü damarı olarak her devirde canlı kalmıştır.
Din eğitimi hayat eğitimidir. Bu bir akademik alan değildir. Din demek yaşam demektir. Bu hayatı temelinin bilinçli bir şekilde gerçekleştirilmesi bireyin mutluluğuna temel teşkil edecektir. Dini temeller insan psikolojisinde varlık anlamında sosyal çevresinde olduğu için dini tanımak yaşamak ve diğer nesillere aktarmak insanların başlıca amaçlarından olmuştur. Türkıyede İslam din olarak tarihsel kültürel sosyal ve yaşamsal bir gerçekliktir. İnsanlarımız doğal olarak yaşadıklarını sonraki kuşaklara aktarmak istemektedirler. Türkiye de kurumsal anlamda bu noktada bir çok zorluğun yaşandığı vakıadır. Kuran kurslarına alınma yaşının yükseltilmesi imama hatip liselerinin kısmen kapatılması ilahiyat fakültesi kontenjanları ile oynanan oyunlar, el Ezher gibi dini eğitim veren kurumlardan alınan diplomaların denkliklerinin iptal edilmesi vb. gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Dini eğitime yapılan maddi ve manevi engellemelere rağmen anne babalar bu noktada yılmadan gayretlerine devam etmektedirler. Ancak birçok problemlerimiz mevcuttur. Bu noktada yapılması gerekenler üzerinde duralım.
Çocuğun dini eğitimi doğumla birlikte bil fiil başlar. Anne babalar doğum öncesinden kendilerini bu sürece hazırlayacak tecrübe ve okumaları gerçekleştirmeleri elzemdir. Çocuğun isminin ezanla kulağına söylenmesi bir İslam geleneğidir. Çocuğunu abdestsiz emzirmeyen anneler haram lokma çocuğuna yedirmemeye çalışan babalar eğitim en köklüsünü vermeye başlamıştır bile. Anne babanın namaz kılması yüksek sesle Kuran okuması çocuğun hayata bakışında ilk gözlemler olarak Onun ruhuna etki edecektir.
3 4 yaşından itibaren cami ve mescidlere çocuğu götürmek ve alıştırmak gerekir. Büyüklerin çocukların cami içerisindeki davranışlarına biraz daha hoşgörülü yaklaşması çocuğun camiye ilgi ve hislerini daha çok besleyecektir. Yerine ve gücüne göre teravih ve Cuma namazlarına devamlılığı alışkanlık edindirmek gerekir. Kelimei tevhid namaz, ezan cami hac Kabe örtünme gibi İslam’ın temel sembollerini çocuğa tanıtmak gerekir.
Uyurken kalkarken yemek yerken vb. durumlarda okunacak duaları ki mümkün mertebe Türkçe olanları öğretilmelidir. Duayı hayatın her anında vazgeçilmez olduğu bilinci kazandırılmalıdır.
4 yaşından itibaren Arapça kısa dualar ezberletilmelidir. Kavrayış düzeyine göre Kuran okuyacak derecedeki bilgi aşamalı olarak verilmelidir. Namaz sürelerinden başlayarak özellikle de meallerini ihmal etmeden Kuran bilgisi aşılanmalıdır. Namaz ve oruç gibi ibadetler küçüklüğünden itibaren benimsetilmelidir. Maddi imkânlar nispetinde hac ve umre ziyaretlerine çocuklarda götürülmelidir.
Küçüklüğünden itibaren çocuğun kılık kıyafetine dikkat etmek gerekir. Bazı anne babalar çocukların yaşı küçüktür diyerek bu konuda itinasız davranmaktadır. Halbuki çocuğa abartıya kaçılmadan edindirilecek giyim tarzı gelecekte bazı sorunların çıkmasını engelleyecektir.
Televizyon izleme alışkanlığını zararlı boyutlarını düşünerek doğru bir şekilde kazandırılmalıdır. Duygusal sosyal gelişimine zarar verecek film ve programlar izletilmemelidir. Tv. kumandasını yaşananların aksine çocuğa fazla teslim etmemek gerekir. Zararlı programları izlememe alışkanlığını yasak koyarak değil olgunlaştırıcı bir tavırla sakındırılmalıdır. Dini içerikli diyerek filmleri düzensiz şekilde izletmenin zararları da olacağından dikkat etmek gerekir. Özel televizyonlarda sıklıkla yayınlanan günlük hayatta yaşanan bazı ibretlik olayların sunuluş formatı çocukların zihin yapısını olumsuz etkileyebilir.
Okul öncesi kurumlarda aynı hassasiyeti göstermelidir. Ne yazık ki bilerek veya bilmeden din etkisinden soyutlayarak çocuklar yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Okul yaşının geriye doğru çekilmeye başlandığı günümüzde bilgi ve sermaye sahibi insanların bu noktada kurumsal açılım yapmaları gerekir.
Kuran kıssaları dini hikayeler hikayeler masallar dengeli şekilde ve basamak basamak anlatılmalıdır. İslam kültürünü temelde kılıç kalkanlı savaş gibi göstermek doğru bir din anlayışının oluşmasını engellemektedir. Allah(c.c.)ı cezalandıran cehennem sahibi nefret eden peygamberimizi durmadan savaşan seyrü sefer halinde olan bir kimlik ve tanımlama çocuğun bilinç altını olumlu beslemeyecektir. Unutulmamalıdır ki din sevgi işidir. Nefret kin öfke merkezli din anlayışı yerine sevgi merhamet, sabır, bilgi, hikmet merkezinde temellendirerek hareket edilmelidir. 3 4 yaşından itibaren başlayan kendini ve çevresini anlam vermeye dönük soruları doğru bir üslup ve incelikle cevaplanmalıdır.
Çocuğun arkadaş seçiminde rehberlik edilmelidir.Kişi arkadaşının dini üzeredir düsturu bizim dikkatimizi bu konuya yoğunlaştırmamızı emrediyor.
Gerek ana sınıfı gerekse ilkokul evresinde sınıf öğretmenleri seçiminde hassasiyet gösterilmelidir. Çocuğu aileden sonra en çok etkileyenin öğretmen olduğu düşünüldüğünde öğretmenin hayat görüşü ve zihinsel dünyası çocuğu birebir etkilemektedir. Veliler çocuklarını teslim edecekleri öğretmeni seçiminde güçlerini kullanarak iyi tercihler yapmalıdırlar. İnançlı öğretmenin etkisi diğer durumdaki öğretmenlere göre daha olumlu olmaktadır.
Kitap kültürünü küçük yaştan itibaren verilmelidir. Çocuğun okuyan anne baba görmesi ile akşam eve geldiğinde tv. kumandasını elini alıp sürekli televizyon izleyen anne baba görmesi arasında çok fark vardır. Okul öncesinden başlayarak çocuk seviyesine uygun kitaplar alınmaya başlanmalıdır. Okul döneminde okuyacağı kitapları okul aile rehberliği ile okumalıdır. Yemek kültüründeki gibi abur cubur tarz çocuğu olumsuz etkilemektedir.
Aileler cami kurslarını dini eğitim noktasında yeterli görmek yanılsamasına girmektedirler. 1.5 ay gibi kısa sürede düzensiz programsız bir ortamda hangi dini eğitim sağlanabilir. Ki hocaların ne yazık ki davranış ve üsluplarındaki yanlışlıklar bazı çocukların dine karşı olan hislerini olumsuz etkilemektedir. Bu konuda üstüne düşeni fazlasıyla yapanlar da olmasına rağmen özenli davranmayanların dikkatini çekmekte fayda vardır.
Dini hayatın oluşumda anne-babanın aile içindeki ve çevredeki yaşantıların önemli etkisi vardır. Söz amel bütünlüğü gerekir. Olmayınca çocuk için inandırıcılığı kalmamaktadır. Bu noktadaki çelişkileri çocuklar ön sezi ile hissetmekte ve güvenleri kalmamaktadır.
Çocuğun hayattaki güzel ahlak örneği davranışlarını ölçülü şekilde ödüllendirilmelidir. Yanlış davranışlarına karşı agresif ve hemen cezalandırıcı olmamalıyız. Doğru yöntem ve üslubu bulmalıyız.
Toplumsal kültürümüzde çok yaygın olan bidat ve hurafelerin çocuk algına yerleşmesini engellemeliyiz. Basın ve medya yoluyla da beslenen bu anlayışları etkisi kırılmalıdır. Cin büyü şeytan ibadethaneye çevrilmiş mezarlar vb. her türlü yaklaşımların çocuk zihninde doğru bir şekilde yer alması için doğru tanımlamaların yapılması gerekir.
Din öncelikle his ve duygudur. Kuru bilgileri verip sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz yanılgısına düşemeyelim. Fıtratımızda olan tevhid arayışının doğru biçimlenmesi ve yeşermesi için din eğitiminin doğru üslup ve yöntemlerle yapılması zaruridir. Aksi halde çocuklarımızın geldiği noktayı yadırgamaya hakkımız yoktur. Çünkü gelinen noktada çok önemli payımız vardır. ALINTI......