Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Eskimeyen sohbet (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Ey İnsanlar! Verdiği nimetler için Allah’a şükrediniz. Ve nimeti sadece ondan bekleyiniz. Çünkü o şöyle buyurdu:

“Size ulaşan her nimet Allah’tandır”. (Nahl Süresi, 53)

Ey Allah’ın nimetini istediği gibi kullananlar, hani Allah’a şükrünüz nerede?! Ey nimetin başkasından geldiğini düşünen! Bazen nimeti başkasından beklersin, bazen de eldekini az bulup ondan daha fazlasını istersin. Bazen de nimetinden yararlanıp O’na isyan ediyorsun.

Ey oğul! Asıl tek başın kalınca haramlardan sakınmalısın, ancak böylelikle isyandan ve hatalardan kurtulabilirsin. Allah’ın seni gördüğünü sana hatırlatarak bir murakabeyedir asıl ihtiyacın. Halvet anında en fazla ihtiyacın olan şey işte budur. Bununla da bitmiyor. Daha sonra da nefsinle, arzularınla ve şeytanla sürekli savaşmak mecburiyetindesin. İnsanların büyük bir kısmını yıkan hatalarıdır. Zahidleri yıkan şehvetleridir. Abdalları yıkan ise halvetlerinde dünyevî düşünceye dalmaları ve akıllarından gelip geçen bir anlık hatıratlarıdır. Sıddıkları yıkan ise bir anlık yanılmalarıdır. Onların bütün uğraşmaları kalplerini korumaktır. Çünkü onlar, Padişahın kapısında uyuyup, davet makamında ayakta beklerler. İnsanları Hak (cc)’ı bilmeye çağırırlar. Devamlı bir şekilde kalpleri Hakk’a çağırırlar.

Şöyle derler:

Ey kalpler, ey ruhlar, ey insanlar, ey cinler, ey padişahın huzuruna çıkmak isteyenler. Padişahın kapısına koşun. Kalp ayaklarınızla, tevhid ayaklarınızla, marifet ve vera ayaklarınızla O’na koşun. Dünyadan, ahretten kısaca Mevla’nın dışındaki her şeyden elinizi çekerek O’na koşun. Ariflerin bütün meşguliyetleri bu olmuştur. Onların bütün gayreti insanları düzeltmek idi. Onların bu gayretleri semadan arza, arştan toprağa her şeyi kuşattı.

Ey oğul! Nefsini ve arzularını senden uzaklaştır. Şu topluluğun ayaklarının altındaki yer gibi ol. Çiğneyip geçtikleri toprak ol. Hakk (cc) ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır. Küfür ölümü ile ölmüş ana babasından Hz. İbrahim Aleyhisselam’ı çıkardı. Mümin diridir kafir ise ölüdür. Müşrik de ölüdür. Bunun için Allah bazı yerlerde şöyle buyurdu: “Yarattıklarımdan ilk ölen İblis’tir”. Yani bana karşı geldi. İsyanı ile de öldü. Bu yaşadığımız zaman ahir zamandır. Caddeler nifak ve yalancılıkla doldu. Deccal münafık yalancılarla oturmayın.

Vay be! Hem münafık, hem yalancı, hem kafir, hem facir ve müşrik olan nefsin ile nasıl olur da dost olabiliyorsun? Nefsin isteklerine karşı çık asla ona uyma. Sıkı sıkıya bağla onu, salıverme, hapset onu. Hakkından gelecek neyse onunla mükafatlandır onu. Çeşitli mücahedelerle onu kontrol altına al. Arzulara sıra gelince, onun da dizginlerini eline al. Sen onun sırtına çık ama asla onun senin sırtına çıkmasına müsaade etme. Asla tabiatınla arkadaş olma! Çünkü aklı olmayan küçük bir çocuktur o. Yapacaklarını küçük bir çocuktan nasıl öğrenebilirsin, emirlerini nasıl ondan alırsın?

Şeytana gelince; O deden Hz. Adem’in düşmanı olduğu gibi senin de düşmanındır. Onunla nasıl barışırsın, emirlerine nasıl uyarsın. Onunla senin aranda ta eskilere dayanan bir kan davası ve düşmanlık vardır. Hem babanın ve hem annenin katili olan O şeytana asla güvenme. Sana hakim olunca, Anne–babanı öldürdüğü gibi seni de öldürür. Takvayı kendine silah yap. Allah (cc) için olan Tevhidi O’nun için olan murakabeyi, halvetlerinde haramlardan sakınmayı, sadakatı ve Allah’tan gelecek yardımı da ordu yap. Bu silahlar ve bu ordu, evet ancak bunlar onu mağlup eder, geri püskürtür ve onun şer ordusunu dağıtır. Hakk (cc) seninle olduktan sonra onu hezimete uğratmak nedir ki?

Ey oğul! Dünya hayatı ile ahiret hayatını birbirine çok yakınlaştır ve ikisini bir tek mekan yap. Dünya ve ahreti kalbinden çıkarıp atarak Mevla’nla başbaşa kal. Ancak O’nun dışındakilerden kurtulunca huzura kabul edilirsin. Halka umut bağlayıp Hak’tan kopma. Bu mazeretleri benliğinden kopar at. Kurtul bu sebeplere sarılmaktan. Bütün bunları gerçekleştirdiğin zaman da dünyayı nefsi ihtiyaçlarını temin etmede, ahret hayatını kalbî işlerin için, Mevla’yı da özün için elde et.

Ey oğul! Nefsine ve arzularına uyma. Ne dünya için ne de ahiret için uğraş. Hakk (cc)’ın dışında kalan hiçbir şeye uyma, sonsuza kadar bitip tükenmeyen bir servetin sahibi olursun. İşte o zaman, Hak katından sana sonrasında asla sapıtmanın olmadığı bir hidayet bahşedilir. Yapmış olduğun günahlarından tövbe et ve onlardan Mevla’na koş. Tövbe edince içinle ve dışınla tövbe et. Tövbe bir işin merkezidir. Halis tövbe ile günah elbiselerini çıkar. Mecazi değil gerçekten haya Allah’tandır. Bu da dinin emirlerini yaparak azalarımızı temizledikten sonra ancak kalbin yapacağı bir iştir. Beden için olan ibadet vardır, kalp için olan ibadet vardır.

Mazeretlerini bir kenara itmiş ve insanlardan ilgisini uzaklaştırmış kalp, tevekkül ve Marifetullah ile, sebeplerden uzaklaşıp o sebepleri yaradanın deryasına dalar. Ne zaman ki o deryanın ortalarına varır işte o zaman şöyle der: ”Beni yardandır bana hidayeti veren. Bir sahilden bir diğerine, bir konaktan bir konağa ulaştıran odur”. Sonunda da istikamet caddesinde karar kılar. Ne zaman Rabb’ini ansa o caddede yeni yeni tecellilere ulaşır ve caddedeki engeller bir bir kalkar. Hak (cc)’ı isteyen kulun kalbi mesafeleri tek tek aşar ve ondan ayrı olan her şey arkasında kalır. Yol alırken korkulacak bir şeyler oldu mu imanı ortaya çıkar ve ona cesaret verir. Böylece vahşet ve korku ateşlerini darmadağın ettikten sonra korkunun yerini ünsiyet nuru ve yakınlaşma rahatlığı alır.

Ey oğul! Hastalık sana gelince onu sabır eliyle karşıla ve devası gelinceye kadar da sükûnet içinde bekle. Deva gelince onu da şükür eliyle karşıla. Böyle yaptın mı dünya hayatında huzur içinde olursun.
 

yasminq1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Kas 2007
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.teknikoto.forumup.com
Çok güzel bilgilerdi. Eliniz kolunuz ağrımasın! Teşekkür ederim. Allah hepimizi dost dediği etsin allah yanımıza yoldaş olsun, yar ve yardımcımız olsun ve şeytana uydurmasın... Allaha emanet olun...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Çok güzel bilgilerdi. Eliniz kolunuz ağrımasın! Teşekkür ederim. Allah hepimizi dost dediği etsin allah yanımıza yoldaş olsun, yar ve yardımcımız olsun ve şeytana uydurmasın... Allaha emanet olun...

Amin cümlemize !Sizden de Allah razı olsun
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm kardeşim..Emeğinize, elinize sağlık..Faydalı ve tefekkür dolu bir paylaşımdı..Rabbimiz c.c bizleri, şeytanın adımlarını izlemekten muhafaza etsin, her daim nefsini hesaba çekebilenlerden, Hakkın rızasını kazanma yolunda en güzelini yapmayı amaçlayanlardan eylesin, Amin..Rabbimiz c.c sizden razı olsun kardeşim..Bayramınızı şimdiden kutlar, hayırlara vesile olmasını Rabbimiz c.c'den niyaz ederim.Selam ve dua ile.
 

beyazz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Ey oğul! Hastalık sana gelince onu sabır eliyle karşıla ve devası gelinceye kadar da sükûnet içinde bekle. Deva gelince onu da şükür eliyle karşıla. Böyle yaptın mı dünya hayatında huzur içinde olursun.

Çok güzel ALLAH razı olsun bu güzellikleri Rabbim yapmayı nasip etsin ALLAHA EMANET OLUN
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
selamünaleyküm kardeşim...
güzel ve yararlı bir paylaşım olmuş..selam ve dua ile kalın..selametle...
 

Y.e.K.M

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2007
Mesajlar
116
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
26
Selamın Aleyküm
Ellerinize sağlık.Güzel ve yararlı bir paylaşım olmuş.Emeğinize sağlık...
A.E.O
selametle...
 

sevil1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
285
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
48
Konum
izmir
s.a çok faydalı bir yazı Allah razı olsun a.e.o
 

@ebruli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
811
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Konum
belcika /bursa
ALLAH razi olsun sizden,emeginize yureginize saglik


[Mazeretlerini bir kenara itmiş ve insanlardan ilgisini uzaklaştırmış kalp, tevekkül ve Marifetullah ile, sebeplerden uzaklaşıp o sebepleri yaradanın deryasına dalar. Ne zaman ki o deryanın ortalarına varır işte o zaman şöyle der: ”Beni yardandır bana hidayeti veren. Bir sahilden bir diğerine, bir konaktan bir konağa ulaştıran odur”. Sonunda da istikamet caddesinde karar kılar. Ne zaman Rabb’ini ansa o caddede yeni yeni tecellilere ulaşır ve caddedeki engeller bir bir kalkar. Hak (cc)’ı isteyen kulun kalbi mesafeleri tek tek aşar ve ondan ayrı olan her şey arkasında kalır. Yol alırken korkulacak bir şeyler oldu mu imanı ortaya çıkar ve ona cesaret verir. Böylece vahşet ve korku ateşlerini darmadağın ettikten sonra korkunun yerini ünsiyet nuru ve yakınlaşma rahatlığı alır.

yuce rabbim merhamet etsin bizlere insaallah.../B]
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
ALLAH razi olsun sizden,emeginize yureginize saglik


[Mazeretlerini bir kenara itmiş ve insanlardan ilgisini uzaklaştırmış kalp, tevekkül ve Marifetullah ile, sebeplerden uzaklaşıp o sebepleri yaradanın deryasına dalar. Ne zaman ki o deryanın ortalarına varır işte o zaman şöyle der: ”Beni yardandır bana hidayeti veren. Bir sahilden bir diğerine, bir konaktan bir konağa ulaştıran odur”. Sonunda da istikamet caddesinde karar kılar. Ne zaman Rabb’ini ansa o caddede yeni yeni tecellilere ulaşır ve caddedeki engeller bir bir kalkar. Hak (cc)’ı isteyen kulun kalbi mesafeleri tek tek aşar ve ondan ayrı olan her şey arkasında kalır. Yol alırken korkulacak bir şeyler oldu mu imanı ortaya çıkar ve ona cesaret verir. Böylece vahşet ve korku ateşlerini darmadağın ettikten sonra korkunun yerini ünsiyet nuru ve yakınlaşma rahatlığı alır.

yuce rabbim merhamet etsin bizlere insaallah.../B]


amin cümlemize !
Sizden de Allah razı olsun!
 

asiye84

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Allah razı olsun sizden.Rabbim bizi razı olduğu kullarından eyler inşallah.umarım birbirimize yakın yerlerde oturuyoruzdur ne güzel olurdu yüz yüze sohbet etmek.ben izmir deyim.sohbetlere katılamıyorum çünkü nerede olduklarını bilmiyorum.ALLAH A EMANET OLUN...
 

cennetbahcesi_61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Selamunaleyküm...
Allah razı olsun yüreğine sağlık

Allaha emanet ol...
Hakkınızı helal edin..
Selametle kalasın...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
"Nefis terbiyesi"

Kader–i ilahinin tecellisinde, rıza göstermeyip Cenab–ı Hakk (cc)’a karşı itirazda bulunmak hem dinin, hem tevhidin, hem tevekkülün ve hem de ihlasın henüz olması gerektiği gibi kalbizimde yer etmediği anlamına gelir. Oysa böyle bir anda müminin kalbinde “nasıl” ve “niçin” gibi sorulara yer yoktur.

Tam aksine o başına gelen bütün bu belalara karşı bir teslimiyet içinde olur. Oysa nefis böyle bir zamanda, Allah’ın takdirine hem karşı gelir hem de itiraz eder. Öyle ise onun düzelmesini arzulayan zararlı yönü kaybolana kadar onunla –nefsiyle– mücadele etsin, savaşsın. Nefsin kötülükleri kat be kattır, iç içedir. Ancak onunla yapılacak mücahede sonunda ve “mutmain olmuş nefis” makamına erişince ancak, faydalı yönü öne çıkar. Nefs–i mutmainne makamında ancak kulun ibadetleri eksiksiz yapması ve günahlardan uzaklaşması mümkün olur. Sen de ancak Mutmainne makamında kulluğunu layıkı ile yerine getirmeye ve bütün kötülüklerden uzaklaşmaya muvaffak olursun. “Mutmainne” makamına ulaşınca o nefse şöyle hitap edilir:

“Ey itminana ermiş olan nefis Rabb’ine dön! O senden razı sen ondan razı olarak” (Fecir: 89–28)

Nefsin Mutmainne makamına ermesi ve zararlı yönü ondan kaybolması ve mahlukata karşı hiçbir ilgisinin kalmaması ile ancak dedesi Hz. İbrahim (as)’la kurulması gereken ünsiyet tamamlanmış olur. Çünkü o, nefsini benliğinden çıkardı, nefsin arzularına karşı geldi de ondan sonra gönül huzuru içinde Nemrut’un hazırladığı ateşe koştu. Yaratılmışların bir çoğu kendisine yardım etmek istediklerinde o şöyle diyordu: Yardımınızı istemiyorum. Zira O’nun benim bu içinde bulunduğun hali biliyor olması bana yardım olarak yeter. Bu şekilde tam manası ile Allah (cc)’a teslimiyet ve tevekkül gösterince ateşe şöyle emredildi: “Ey ateş İbrahim için serin ve selamet ol” (Enbiya 21/69).

Allah’tan gelen bütün bela ve musibetlere karşı sabredenler için, hem dünya hayatında, hem de ahiret hayatında Allah’ın sayılamayacak kadar yardımı vardır. Bu manada Yüce Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Ancak sabredenlere mükafatları hesapsız verilecektir” (Zümer: 39/10).

Sıkıntılara sadece O’nun için katlananların halleri Allah (cc)’ın malumudur.

O’nun için olan bir anlık sabrın karşılığı olarak yıllarca Allah’ın lütfunu ve ihsanını görürsünüz. Zaten asıl yiğitlik bir anlık da olsa sabredebilmektir. Bunun için Yüce Allah şöyle buyurur:

“Mutlaka Allah (cc), sabredenlerle beraberdir” (Bakara 2/153).

Allah’ın kulu ile olan bu beraberliği, sıkıntılı anında ona yardım yapmakla ve en zor zamanda onu muzaffer kılmakla olur. Başınıza gelenlere Allah için sabredin ve ayık olun. Gafil olmayın. Ayıkmayı ölümden sonraya bırakmayın.

Zira ölümden sonra ayıkmanın size hiç bir faydası olmaz. Allah’ın huzuruna çıkmadan ayıkın. Sizin hiçbir tesiriniz olmadan ayıkacaksınız ya, ondan önce ayıkın. Pişmanlığın hiç fayda vermeyeceği o mahşer günü gelip çatmadan yaptığınız hatalara pişman olun. Kalplerinizi düzeltin. Zira kalpleriniz düzgün olunca diğer halleriniz de düzelir. Bunun için Nebi (as) şöyle buyuruyor: “İnsanoğlunda bir et parçası var, o düzgün olunca diğer azalar da düzelir, o bozulunca diğer azalar da bozulur. Dikkat edin o kalptir”.

Kalbin düzelmesi takva ve Allah (cc)’a tevekkül ile olur. O’na hiçbir şeyi ortak koşmamakla olur. İbadetlerde ihlaslı olmakla olur. Kalbin bozulması da bu saydıklarımın yokluğu ile olur. Kalp tıpkı beden kafesindeki bir kuş, kutudaki bir inci ve hazinenin içinde bulunan değerli bir mal gibidir.

Kıymetli olan kuştur, kafes değildir. İnciye değer verilir, kutuya değil.

Mal önemlidir hazinenin ambarı değil.

Ey Allah’ım! Azalarımızı sana ibadetle meşgul eyle. Kalplerimize senin marifetini yerleştir. Gecemiz ve gündüzümüz yani bütün ömrümüz hep bunlarla meşgul olsun. Bizden önce yaşamış olan salih kullarına bizi de kat. Onları ne ile nasiplendirdiysen bizi de onunla nasiplendir.

Ey insanlar, Arifler gibi sizin de bütün işleriniz Allah (cc) için olsun.

Böylelikle de onlara yardım ettiği gibi size de yardın etsin. Hakk (cc)’ın size yardımcı olmasını arzu ediyorsanız, O’na kulluk yapmakla ve O’ndan gelene sabretmekle meşgul olun. Gerek kendi nefsinize ve gerekse de malınıza veya mülkünüze O’ndan ne gelirse onlara rıza gösterin.

Arifler, hayatlarını zühd içinde yaşadılar. Rızklarını takvadan ayrılmadan ve haramdan korunarak elde ettiler. Bununla yetinmediler, sonra ahiret hayatını kazanmak için uğraştılar. Onun için de onu hak edecek işler yaptılar. Nefislerinin isteklerine asla boyun eğmediler. Sürekli Rablerine kulluk ettiler. Tabii nasihati önce kendi nefislerine yaptılar. Daha sonra başkalarına nasihat yaptılar.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt