Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Fitne Sayılan Davranışlar... (1 Kullanıcı)

cemaldurra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Nis 2008
Mesajlar
1,142
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Selamun Aleyküm,

A- DİNİ AÇIDAN FİTNE:

1- Küfür-Şirk;
Kur’an, ‘fitne öldürmekten (katl’den) daha büyük suçtur” demektedir. İslâma inanmayanların müslümanların inancına yönelik saldırıları şüphesiz fitnedir ve savaştan daha tehlikelidir. Küfrün hakimiyeti, iman, Allah’a kulluk, adalet, huzur ve saadet için engeldir. Mü’minler, inkârcıların bu çabalarına karşı topluca mücadele vermek zorundadırlar. Burada ‘fitne’ kavramı kişisel sıkıntıya işaret etmekten çıkmakta ve bir iman mücadelesinin sebebi haline gelmektedir.
“Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları fitneye (azaba) uğratıp, sonra da tevbe etmeyenler; onlar için Cehennem azabı vardır ve onlar için ateş azabı vardır.” (Burûc: 85/10)
Müşriklerin, müslümanları tekrar kendi dinlerine döndürmek için yaptıkları faaliyetler, münafıkların iki yüzlü davranışları fitneden başka bir şey değildir. (Tevbe: 9/47-48)
Kur’an, Tevhid’ten sapmayı, şirke ve küfre düşmeyi fitne kabul etmektedir ve bunu katl’den (savaştan) daha çok kötü saymaktadır. Müslüman toplumları bozan, onları saptıran, onları günaha sürükleyen, hatta insanlar arasında kanlı savaşların çıkmasına sebep olan şey fitnedir.
Bu nedenle Kur’an mü’minlere Din yalnızca Allah’ın oluncaya ve fitne yeryüzünden kalkıncaya kadar fitneye sebep olan müşriklerle mücadele etmeyi emrediyor. Müşriklerin ve şeytanın adımlarını izleyenlerin çıkardığı fitneler devam ettiği müddetçe dünyada huzurun ve rahatın olması mümkün değildir. Eğer mü’minler kötülük odaklarıyla mücadele etmeyi bırakırlarsa, yeryüzünde büyük fitne olur, kaos ve bozgun giderek fazlalaşır.

2- Allah’ın Hükümlerinden Yüz Çevirme:
Allah (cc) insanların uymaları için bir takım hükümler-ilkeler ve kurallar koymuştur. Bu hükümlere uymamak, onlardan yüz çevirmek fitnedir.
“O halde geçmiş vahyin mensupları arasında Allah’ın indirdiğine göre hükmet ve onların mesnetsiz görüşlerine uyma ve onlardan sakın ki Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırmasınlar (fitneye düşürmesinler)...” (Maide: 5/49)
Peygamber de dahil, insanların Allah’ın hükmünden uzaklaştırılmaya çalışılması da bir fitne çabasıdır.

B- SOSYAL VE AHLÂKÍ FİTNE:

1- İşkence ve Zulüm;
Kur’an; baskı, zulüm, işkence, eziyet ve benzerlerini fitne olarak niteliyor. Mesela, Mekke döneminde Hicret etmeye mecbur kalan müslümanlara yapılan zulüm, işkence ve baskılar fitnedir.
Kimileri de Allah’ın azabını insanlardan gelebilecek fitneye (eziyet ve sıkıntıya) eş tutarlar. Halbuki bu ikisi arasında benzerlik bile yoktur.
Aziz ve Hamid olan Allah’a inanmış ve O’nun hükümlerine uygun olarak yaşayan, ya da yaşama çabasında olan müminlere eziyet edenler, onlara baskı uygulayanlar, ya da onları dinlerinden döndürmeye çalışanlar (onları fitneye düşürmek isteyenler); tıpkı Ashab-ı Uhdud gibi Cehennemlik olurlar.

2- Belâ ve Sınama:
Fitne aynı zamanda deneme, belâ ve sıkıntı anlamına da gelir.
İnsanlardan bazıları gerçek bir şekilde değil de iman-küfür sınırındaymışcasına ibadet eder. Kendisine Allah’tan bir ‘hayr’ dokundu mu, bununla sevinir. Ancak başına hikmetin gereği bir fitne (belâ veya deneme) geldiği zaman yüz üstü döner gider. Böyleleri dünyayı da ahireti de kaybederler.
Peygamberin daveti sıradan bir insanın daveti gibi değildir. Onun davetine uymamazlık edilemez, emrine karşı gelinemez.
“...Rasûlün emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belânın (fitnenin) çarpmasından, yahut onlara acı bir azabın uğranmasından sakınsınlar.” (Nûr: 24/63)
Hz. Musa (as), buzağıya tapma olayından sonra kavminin arasından seçtiği yetmiş kişiyi bir sarsıntı tutunca bu olayın bir deneme (fitne) olduğunu itiraf etmişti.
Musa (as) kavminin pek çoğu firavundan korktukları için imanını açığa vuramamışlardı. Hz. Musa’nın; “...Allah’a teslim olmuşsanız O’na tevekkül edin” diyerek onları cesaretlendirmesi üzerine;
“Ey Rabbimiz, Allah’a tevekkül ettik, Ey Rabbimiz zalim bir milletle bizi deneme (fitneye düşürme)” dediler. (Yunus: 10/85)
Sihirin anavatanı sayılan Babil’e mucize olarak gönderilen, ama kendilerine bir şey indirilmeyen Hârut ve Mârut adlı iki melek kendilerinin bir fitne (deneme sebebi) olduklarını söylüyorlardı.

3- Karışıklık ve Kargaşa:
Fitne, ortalığı karıştırmak, insanları birbirine düşürmek, onları birbirine karşı kışkırtmak, aralarını açmak, kuşku uyandırmak, kargaşaya ve anlaşmazlıklara sebep olmak, ortalığı karıştırmak gibi anlamlara da gelir. Türkçede yaygın olarak bu manalarda kullanılır.
Kur’an’da ‘fitne çıkarmak, fitne yaymak’ daha çok münafıkların özelliği olarak geçmektedir.

4- Dünya Ni’metleri;
Allah’ın (cc) insanlara verdiği hem iyilikler, hem de kötülükler birer deneme (fitne) aracıdır. İnsan ni’metlere karşı şükürle; zorluk, darlık ve belâlara karşı sabırla denenir. Fakat insan çoğu zaman nankörlük yapar. Üstesinden gelemeyeceği bir sıkıntıyla karşılaşınca hemen Rabbine yalvarır. Geniş bir ni’mete, mala ve zenginliğe kavuşunca da kibirlenir, malını kendi bilgisi ve kurnazlığıyla elde ettiğini zanneder.
Böyle bir tavra karşı Kur’an şu açıklamayı yapıyor:
“...Hayır o bir fitnedir (imtihandır), fakat çokları bunu bilmiyorlar.” (Zümer: 39/49)
Rabbimizin dünya ni’metlerini ve dünyaya ait bütün göz kamaştırıcı güzellikleri insanların hizmetine sunması, bir deneme sebebidir. Ancak inanan kişi bu geçici güzelliklere ve zenginliklere aldanmamalı. Çünkü Allah’ın katında olan güzellikler, ya da iman edip salih amel işleyen kulları için hazırladıkları daha çok ve daha kalıcıdır.
Dünya ni’metlerinin fitne-deneme olarak nitelendirilmesi insan için eğitici bir hatırlatmadır. O, insanın iç kuvvetlerini geliştirir, dikkatini keskinleştirir, yaşadığı realitenin boyutlarını kavramasına yardımcı olmak üzere onu uyarır. Kur’an, varlığı âyetler (ibret ve işaretler) olarak değerlendirir ve ni’metleri bile bu bağlamda fitne olarak nitelendirir.

5- Mal ve Çocuk;
İnsana emanet olarak verilen mallar ve çocuklar da onlar için bir fitnedir, deneme ve sınama aracıdır. Mala ve çocuğa olan tutku ve aşırı kişiyi Allah yolundan, O’na olan kulluktan alıkoyabilir. İnsan mal ve dünyalıklar peşinde koşarken Rabbine karşı görevlerini unutabilir. Hatta malla şımarabilir, kibirlenir ve haddi aşabilir. Malın helâlinden kazanılması ve yine helâl yollarda harcanması, mal üzerinde hakkı olanların haklarının verilmesi İslâmın getirdiği ölçülerdir. Bu açıdan mal insan için denemedir. Çocuk sahibi olmak, onları fıtratlarına uygun olarak terbiye etmek, onları salih insan olarak yetiştirmek kişinin görevidir.
Mala ve çocuklara karşı olan tutku, onları ve aileyi koruma ve kollama duygusu insanı bazen adaletten uzaklaştırabilir, haddi aşıp haksızlık yapmaya sürükleyebilir. Böyle yapmak ta ilâhí ölçülerden sapma sonucunu doğurur. Bu da insan için bir fitnedir.
“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız birer fitnedir (imtihandır). Allah’a gelince; büyük mükâfat O’nun yanındadır.” (Enfal: 8/28)

Allah'a emanet olun...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt