Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

hani bir yılım daha vardı? (2 Kullanıcı)

düşmelya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52

HANİ BİR YILIM DAHA VARDI?
Doktorun odasından çıktığında benzi sapsarı kesilmiş daha olan bitenin farkına varamamıştı. Önce biraz soluk alabilmek için koridorda ki banklardan birisinin üzerine ilişiverdi. Başından aşağıya kaynar sular boşalmışçasına şoktaydı. Kalbinin teklediğini hissetti vücudundan terler boşalıyordu. Oysa doktorun vereceği tahlil sonuçlarının iyi çıkacağı ümidiyle gelmişti.
Ne yapacağını bilmiyordu artık hayatın ne tadı kalmıştı ne de tuzu. Bu kadar sıradanmıydı hayat dedikleri şey bu kadar çabuk muydu ayrılık vakti.
___Of be doktor ne vardı şu tahlil sonuçlarının iyi çıktığını söyleseydin ne vardı şu ilaçları kullanınca iyileşir deseydin…
Beyni zonkluyordu. İliştiği banka sanki çivilenmişti. Gözlerinden çaresizlik yaşları inmeye başlamıştı. Geçen yılları gözünün önünde canlanıyor adım adım sona yaklaşmanın korkusu içini sızlatıyordu.
___Demek buraya kadarmış artık ne yapsan boş olurmuydu şimdi bu daha evleneli bir yıl olmuştu yarın ise evlenme yıldönümünü kutlayacaklardı…
Doktorun yanına içindeki umudun verdiği kuvvetle getiren ayakları artık vücudunu taşıyamıyordu. Titrek adımlarla çıktı hastaneden. Eşi durumunu bildirmek istemese de nemli gözleri patlamak üzere olan bir yanardağın kaynadığı gibi boşalmayı bekliyordu.
İçeri girer girmez kendisini koltuğa attı. Acı acı yutkundu önce sanki ağzından çıkan bütün kelimeler zehirli bir ok gibi yaralıyordu içini.
___Doktor ne söyledi?
___Korkacak bir şey yokmuş biraz tedavi görürsen iyileşirmişsin.
Dili söylüyordu ama yüreği paramparça olmuştu. Keşke doktor da böyle söyleseydi ama doktorun kendisiyle özel görüşmek istemesinden anlamıştı durumun iç açıcı olamadığını
___Çok geç kalmışsınız korkarım hastalık bu şekilde devam ederse durumu hiç te iç açıcı olmaz bu saatten sonra tedavinin iyi sonuç vermesi bile mucize … Yalnız ağrılarını hafifletmesi için bazı ilaçlar verebilirim yinede Allah’tan ümit kesilmez…
Deyişi kulakların çınlıyordu. Eşinin kendisini kapı aralığından dinlediğini bilmiyordu. Hemen eşinin yatağını hazırladı. Eşi dinlenirken kendiside içinde kaynamakta olan volkanları serbest bırakacaktı.
___Biraz yatıp dinlensen bu gün oldukça yorulduk.
İtiraz etmedi yatağına uzandı ama aklını bir türlü bu ölüm fikrine alıştıramıyordu. Uzandığı yerde bir ara kabirde taşın toprağın üstüne yatacağını düşündü yatamadı yatağında. Vakit geçtikçe zamanın tükeniyor olması aklını zorluyordu.
Artık uyku uyumak bile en zor hadiselerden olmuştu. Sanki uyumak için gözlerini bir kapasa bir daha hiç açamayacakmış gibi oluyordu. Bir gün evinin önünden geçen cenazeyi gördüğünde sanki aklını yitirecekti. Bir türlü o tabuta girmeyi o bembeyaz kefene sarılmayı o daracık kabre inmeyi kabullenemiyordu. Zaman onun için sanki daha bir süratli geçiyordu
___Bir yıl nedir ki göz açıp kapamadan geçecek ve ben…
Ne var ki bazı gerçekler insanın iradesi dışında gerçekleşiyor ve insanın ona itaat etmekten başka çaresi kalmıyor. Ölüm denen mefhum da bunlardan birisi değimli? Hayata ilk gelişi çocukluktan gençliğe adım atışı sora saçına sakalına akların düşmesi ihtiyarlığın belini bükmesi hepsi ve daha nicesi insan iradesi dışında cereyan etmekte değilmi?
Bir damla sudan yaratılan insan dünyaya gelip te yaşarken hiçbir zaman Allah’ın nizamına karşı gelmez dünya ya gelirken kendisine sorulmadığını bilmesine rağmen ne zamanki ölüm onun için mukadder olur bir türlü gitmeyi kabullenmez.
Vakit Allah’a itaat vakti davetçisi olan ezanlar yankılandı gökyüzünde. O zamana kadar bu davetin bu kadar cana minnet bir davet olduğunu hissetmemişti hemen abdest alıp camiye koştu. Cemaatle eda etti namazını evine geldi ve o zamana kadar hep hafife aldığı ibadetlerin ağırlığı altında eziliyordu. Başka ne yapmalıydı bitiremediği o kadar işi vardı ki daha nereden başlamalıydı. Çünkü artık dönüşü olmayan bir yola girmiş olduğunu anlamıştı.
Gece uykularını terk etmişti artık sürekli düşünüyordu o zamana kadar yaptığı bütün hatalarının verdiği ızdıraplarla kıvranıyor kıvranıyordu. Zaman elindeki bir kuş gibi uçup gitmekteydi.
Doktorun isteği üzerine her hafta düzenli olarak kontrole gelecekti. İlk hafta her ne kadar kabullenmese de göreceği tedaviye devam etmek zorundaydı ve durumunun vahametini anlıyordu. Karısına söylerken duymuştu ömrünün sadece bir yıl kaldığını.
Hiç olmasa bir yıl vardı bir yıl daha çekecekti ruhları deli eden düşünceleri ve ölüm korkusunu. Aldığı ilaçların tesiriyle hastalığının şiddetini fazla hissetmiyordu. Ama bu kalan bir yılda yapılacak o kadar çok şey vardı ki hemen bir yerlerden başlamak istiyordu. Hem şunun şurasında kaç günü kalmıştı ki.
___İnşallah ben hastalığı yeneceğim hem o kadar kişinin sağlığına geri kavuştuğunu söylüyorlar demekki bu dertten kurtulma ihtimali de var neden olmasın ki…
Her zaman işin olumsuz tarafını düşünmek teslim olmak demek değilmiydi teslim olmayacaktı direnebildiği kadar direnecekti. Nede olsa doktor en az bir yıl demişti kim bilir beklide bu zaman içinde hastalığına derman bulunabilirdi. Belki doktor yanılmışta olabilirdi hep bu hayallerle yaşıyordu.
Doktorun yanından çıktılar eşiyle beraber doktor hastalığının normal seyrettiğini söylemişti. Bu geri kalan ömründen bir hafta daha eksildiği anlamına da geliyordu. Her zaman olduğu gibi
___Allah’tan ümit kesilmez gün doğmadan neler doğar hem çiğ yumurtaya can veren Allah nelere kadir değil ki…
Daha nice temennilerle teselli ediyordu kendisini. Ne var ki bir yıl dediğin nedir ki göz açıp kapatmadan geçerdi bir solukta. Artık çiçeklerin güzelliği cezp etmiyordu yüreğini.
Hastanenin önünden bindikleri taksi şehrin kalabalık trafiğinde güçlükle ilerlemiş kenar mahallelere geldiğinde ise sanki biraz önce ki kalabalıktan intikam alırcasına süratlenmişti. Şoförün bu akıl almaz hareketini görünce
___Biraz ağır gidermisin kardeş hasta götürdüğünü unutuyorsun galiba…
Adam sanki söylenenleri duymuyordu sokak aralarında öyle hızla ilerliyordu ki köşelerden dönerken araba sanki yatacakmış gibi oluyordu. Ne söylese şoför dinlemiyordu sanki adamın gözü dönmüştü. Bir ara doktorun söylediği geldi aklına
___Korkarım hastalık fazla ilerlemiş bilmiyorum ama belki bir yıl anca yaşar…
Adamın araba kullanışından son derece rahatsız oldu hiç vakit kaybetmeden inmeliydi bu arabadan. Şoförün omzundan silkerek
___Kardeşim hemen dur ben burada ineceğim canımı yolda bulmadım ben…
Ne kadar ikaz etse de bir türlü şoför onu kale almıyordu. Kaza yapacağını anladığında ise artık iş işten geçmişti avazı çıktığı kadar bağırdı
___Duuuurrr…
Araba çok süratliydi dönemedi sokağın karşısında ki evin bahçe duvarına hışımla girdi. Araba da şoförün yanında ki koltuk ta oturuyordu. Çarpmanın şiddetiyle başını çok kötü bir şekilde ön cama vurmuştu ve camların kestiği yerlerden sımsıcak kanlar süzülmeye başlamıştı. Bilincini kaybetmeden önce aklına doktorun sözleri geldi
___Korkarım hastalık fazla ilerlemiş bilmiyorum ama belki bir yıl anca yaşar.
Kafası zonkluyordu ve doktorun sözleri yankılanıyordu beyninde. Hesap sorarcasına inledi
___Hani doktor hani benim bir yıllık ömrüm vardı…?
Mahalle sakinleri hemen kaza yerine koşmuşlardı. Alelacele çıkardılar arabadan çağırdıkları ambulans gelmiş ve hemen yaralılara müdahale ediyorlardı. Hemşire
___Bu yaralı çok kan kaybediyor korkarım kaybedeceğiz…
Başında duran ve kendisine müdahale eden hemşireye
___Ne diyorsun sen kimi kaybediyorsunuz daha benim koskoca bir yıllık ömrüm var daha biraz önce doktor söyledi benim yapılacak o kadar çok işim var ki…
İlk önce gözleri karardı takatsiz kaldı daha birkaç dakika önce bir yıllık ömrünü çok kısa görmüştü de kendisini parçalamıştı ya şimdi bu bir yıllık zamanın oldukça çok uzun olduğu anlamıştı. Ama ne çare ki ölüm zamanını öğrenmek bile ecelin geleceği zamanı bildirmiyordu.
Ne gaflet ki insan kendisine biçilen ömrün ne kadar olduğunu bilmediği halde bir başka insanın söylediğiyle kahroluyor. Ecelin ne zaman nasıl geleceğini bilmediği halde geliş şekline göre yorum yapıyordu. Ne fark ederdi ki sebep ister hastalık olsun ister kaza ister başkası sonuç hep aynı değilmi?
Dünüyle bu günüyle zamanın her anıyla ister çileli geçsin ömrün ister huzur içinde ister sıhhatli olsun bedenin istersen hasta ne fark eder ki ne dünün özlemi ne yarının hayali gerçek sermaye içinde bulunduğun andır ve HAYAT ANI YAŞAMAKTAN İBARETTİR.





YAKUP ÇAK
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt