Abdullah bin Mübârek hazretlerine sordular:
— “Eğer Cenâb-ı Hak sana, öleceğin ânı bildirse idi ne ile meşğul olurdun? ”
— “İlim ile meşğul olurdum? ”, der. Peki derler:
—“İlimden daha üstün bir ibâdet yok mu ki, onunla meşğul olsanız? ”
— “Evet. ilimden daha üstün bir ibadet yoktur.”, dedi. Yanındakiler:
— “İlme çalışmanın her türlü ibâdetten üstün olduğunu ne ile isbât edersiniz? ”, deyince Hz. Abdullah:
—“İlim her şeyden üstündür. Çünkü Cenâb-ı Hak Peyğamberine her şeyi verdi. Fazlasini istemekle emir buyurmadı. ilim hakkında ise meâlen:
“Ey Habibim! De ki: Rabbim benim ilmimi artır.”(Tâhâ Sûresi, 114)
Eğer ilimden daha üstün bir şey olsa idi, Allah’ın Resûl’ü Muhammed Mustafâ (s.a.v.) Efendimiz onun artmasını istemekle emrolunurdu. Bu îtibârla ben ilimden daha üstün bir amel göremiyorum.”, cevâbını verdi.
Yine kendisine, “Ne zamana kadar ilim ve hadîs öğrenmeye devâm edeceksin? ” sorusuna:
“Bilmiyorum. Kurtuluşun içinde olduğu kelimeyi, henüz bulamadım. Onu bulmaya çalışıyorum. Ölünceye kadar ilim bırakılmaz.”, dedi.
Ahmed bin Hanbel hazretleri de: “Bir insan ilme çalıştığı müddetçe âlimdir. Artık benim bildiğim yeter diyerek ilmi terk eden cahildir. Cahiller ise ölü mesâbesindedir.”, buyuruyor.
BEYIT:
İlim bir lücce-i bî sâhildir.
Anda âlim geçinen câhildir. (Nabî)
Manasi: İlim sahili olmayan bir denizdir.
İlimde âlim geçinen câhildir.