nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
MÜTECAVİZ BİR DEVLETİN GAYRİMEŞRU DOĞUMU:
İsrail Devleti’nin nihai gayesi yahudilerin “Vaad edilmiş Topraklar” inancına konu olan Nil’den Fırat’a uzanan bütün ülkeleri ele geçirmektir.
“O günde Rab Abraham (İbrahim AS.) ile ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim.” (Muharref Tevrat, Tekvin, 15/18-21)
Yahudilerin “Arz-ı Mev’ud (vaadolunmuş topraklar)” safsatasının sözde meşru ve yasal mesnedi olarak gösterilen Eski Ahid’in bu söylemine dayanarak yahudi general Moşe Dayan şöyle diyordu: “Bizler kendimizi Tevrat’ın halkı olarak görüyorsak Tevrat’ta vaadedilen bütün topraklara sahip olmalıyız.” (Kaynak: Jerusalem Post, 10 Ağustos 1967)
İsrail’in, tirajı en yüksek gazetelerinden Yediot Aharonoth’un 14 Temmuz 1972 tarihli nüshasında Yoram Ben Porath imzalı bir makaleden çok kısa bir alıntı: “Araplar bertaraf edilmeden ve onların topraklarına el konulmadan siyonizmden de Yahudi devletinden de bahsedilemez.”
Irkçı ve sömürgeci siyasî bir doktrin olan siyonizmin kurucusu olarak kabul edilen Theodore Herzl Ağustos 1897’de Basel (İsviçre)’de yapılan Yahudi Kongresinde siyonizmi herkese kabul ettirdikten sonra rahat ve kendinden emin, zafer kazanmış bir kumandan edası ile “Yahudi devletini kurdum” diyebiliyordu. Filhakika ikinci dünya savaşının bitimini müteakip Herzl’in yöntem ve referanslarına bağlı kalınarak İsrail Devleti kurulur. 14 Mayıs 1948’de Ben Gurion Tel-Aviv’de “Filistin’deki Yahudi devleti’nin adı İsrail olacaktır.” diyerek kuruluşu ilân eder.
Gerek İsrail devleti’nin kuruluş öncesi ve esnasında gerekse “Büyük İsrail devleti hayali”nin gerçekleştirilmesi yolunda siyonizmin kan dökücü, saldırgan, sahtekâr ve makyavelist (amaç uğruna her yol ve yönteme başvurmayı mübah gören zihniyet) politikası icra edilirken, sözde eski ilâhi metinlerin yorumlanması yoluna gidilmektedir. Neticede siyonistler son bir asırdır yürüttüğü -ve ne yazık ki bir zaman daha yürütecek görünen- bu siyaseti uluslararası hukukun fevkinde görmekte ve bunu kendi zan ve vehmi doğrultusunda sözde birtakım efsanelerle takdis etmektedirler.
Yahudilerin siyasî hedefleri gibi yaptıkları katliamlar da tahrif edilmiş Tevrat’a dayanmaktadır: “Yeşu ve onunla birlikte bütün İsrail Lakiş’ten Eglon’a geçti. Yahove Lakis’i İsrail’in ellerine teslim etti. O’nu ele geçirdiler. içinde hiçbir canlı bırakmamacasına orasını kılıçtan geçirdiler...” (Muharref Tevrat, Yeşu, 10/34)
Bu söylemin fiilî pragmatik bir örneği 9 Nisan 1948’te Menahem Beghi tarafından kendisine bağlı İrgun askerleriyle birlikte Arap Deyr Yasin köyünün erkek, kadın ve çocuk 254 sakinini katletmek suretiyle tatbik edilmiştir. Mesaj, Arapları kovup bütün Filistin’i işgal etmeye yöneliktir.