Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muhammed Mustafa A.S. efendimizin gözümün NUR'u ;buyurduğu NAMAZ dan bahsedelim mi? (1 Kullanıcı)

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Allah C.C Hazretlerinin muhteşem namazı nerede gizli acaba...?
Yerde ve gökte yaratılan ne varsa ''HAY sahibi veya cansız bildiğimiz canlı yaratılanların tamamı ''ona ,ondan yakın olan Allah C.C. nun NAMAZI onların sayıların miktarından dahi fazla ve muhteşemdir...
Ne mutlu ki Muhammed Mustafa A.S. Efendimizin ''Gözümün NUR'u ''diye buyurduğu namazda yok olarak ,sadece; O'nunla kalarak muhteşem namaza dahil olana...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Allah C.C. dahi NAMAZ kılıyor ...Hey yolcu sana ne oluyor...?
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Bu sozu anlayan olurmu ki?Nasil kiliyor demiyecem, galiba anladim belki
Ya , kardeslerimin akli karismasin diye adim adim, kendileri bulsun diye herseyi bahsetmekten cekiniyorum..
Yalnizligi kendim sectim , kimsenin hakki olmasin uzerimde ALlah cella celaluhtan baska kimse irsad edemesin diye....
Birde diyorum Rabbim kimse cikmadi karsima? (cikarma seni ben bileyim) diyen de benim...ne celis ki???
Rabbim seni nasil bileyim?? Tefekkur?? IBRAHIM A.s gibi arayip arayip bulayim
Kolayina gec garip! Nasil Muhammed' (s.a.v ) e herseyimi dedim.
Harikasin Rabbim, Rabbimiz alisayim biriz bir, bir kapta
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Bu sozu anlayan olurmu ki?Nasil kiliyor demiyecem, galiba anladim belki
Ya , kardeslerimin akli karismasin diye adim adim, kendileri bulsun diye herseyi bahsetmekten cekiniyorum..
Yalnizligi kendim sectim , kimsenin hakki olmasin uzerimde ALlah cella celaluhtan baska kimse irsad edemesin diye....
Birde diyorum Rabbim kimse cikmadi karsima? (cikarma seni ben bileyim) diyen de benim...ne celis ki???
Rabbim seni nasil bileyim?? Tefekkur?? IBRAHIM A.s gibi arayip arayip bulayim
Kolayina gec garip! Nasil Muhammed' (s.a.v ) e herseyimi dedim.
Harikasin Rabbim, Rabbimiz alisayim biriz bir, bir kapta

Allah C.C. ve Resul'u A.S. lar... herkesi Edeb'e davet eder...İnsanlar olarak bizde acizane Allah C.C. nun Edeb'i ile edeplenmeye çalışıp rıza peşinde koşarız...
Bilmeyiz ki Allah C.C. dahi ''Edep'' sınırlarına çok değer verir ve bizatihi kendileri de uygularlar...Ey yolcu olan bizler ...Bize ne oluyor ki bu haldeyiz ?...

Namaz da bu Edebin önemli bir unsurudur...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Anladim , sanirim Allah diye bagirasim var...
Allah razi olsun
Edep ? evet, evet Rabbim sensin? sen sen olmadan tamamlanirmi ?
Edep olmali tamam, tamam ne dersen bir tamam
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Ne güzel Allah C.C. yolunda sadece siz....
'' O'nunla C.C. Muhammed Mustafa A.S.'' Ne mutlu...
Size sizden yakın...
Yolcu ne arıyorsun?
Durak orası yani burası...
Ne ise yani...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Ey yolcu dinle bak...
Dur... KIBLE 'ye...
Kıblen ...KABE 'ye...
Bak gördün mü ? BEYTULLAH 'ı ...
Nasılda gülümseyerek bakıyor sana ...
Haydi birazcık anlasana...
 

MELEK DİLBER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
611
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Allahım hepimizi namaz kılanlardan eylesin inşallah:)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
‘Namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.’ (Nisa Suresi, 103) ve insanlara hayatları boyunca sürdürmeleri emredilen çok önemli bir ibadettir.

[h=2]Namazda Huşu İçinde Olmak[/h]Bu önemli ibadet üzerinde titizlikle durulmalı ve vakti geldiğinde huşu içinde uygulanmalıdır. Allah Kuran’da müminler için, ‘Onlar namazlarında hûşû içinde olanlardır.’ (Müminun Suresi, 2) buyurmaktadır. Allah’ın huzurunda bulunulan bu özel anda yalnızca O’nun gücünü ve kudretini düşünerek, saygıyla dolu bir korku içinde bu ibadeti yerine getirebilmek çok önemlidir.

Sadece bir görevi yerine getirme bilinciyle kılınan namaz kuşkusuz amacına ulaşamaz. Namazda önemli olan Allah’ın gücünü düşünerek O’nu birlemek ve O’nu yüceltmektir. Namaz esnasında günlük hayatla ilgili sorunların düşünülmesi ya da planlar yapılması son derece uygunsuzdur. Samimiyetten uzak bu davranış, ibadetimizin Allah katında kabul görmesini riske atabilir. (Allah en doğrusunu bilir.)

Etrafımızda pek çok insandan : ‘Namaz kılarken aklıma çok iyi bir fikir geldi’ gibi namazın amacına yakışmayan sözler duyarız. Bazı insanlar namazdan sonra ne yapacaklarını düşünür bazıları ise bir an önce namazlarını kılıp işlerine devam etmek için sabırsızlanırlar.

Oysa Allah’ın vakit bildirerek bizleri namaza çağırdığı özel anlar her mümin tarafından şevkle beklenmeli ve o özel anlarda büyük bir istekle Allah’ın huzurunda durulmalı ve Allah’ın emri üzerine huşu içinde bu ibadet yerine getirilmelidir.

İnsanların çoğu randevularına karşı son derece titizdirler. En güzel ve en temiz giysilerini giyerek tam zamanında söylenilen yerde olmak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak aynı titizliği namaz vakitlerinde gösteremedikleri çok açıktır. Çoğu zaman işler bahane edilir ve vakit bulunamaz ya da işlerin arasına sıkıştırılıp özensiz bir şekilde kılınıp günlük koşuşturmacaya devam edilir. Ancak ‘(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz' (Nur Suresi, 37) ayeti, bize namazın ve diğer ibadetlerin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Hiçbir iş ya da eğlence namazdan ve Allah yolunda yaşamaktan daha önemli değildir.

Bu tabloda göze çarpan çok önemli bir gerçek vardır: İnsanlar genellikle Allah rızasını gözetmek yerine kendi nefislerine hoş gelen bir hayatı yaşamayı ve dünyaya sımsıkı bağlanmayı tercih ederler. Bu büyük gafletten ancak ölüm melekleriyle karşılaştıklarında uyanacak olan bu insanlar, hayatta sahip olduklarını sandıkları her şeyi geride bırakıp gerçeklerle yüzleşeceklerdir. ‘Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık.’ (En'am Suresi, 27) Kuşkusuz bu büyük bir pişmanlık olacaktır. Ancak dünyaya geri dönüş mümkün olmadığı ve son anda yapılan tevbeler kabul edilmeyeceği için sonsuz bir cehennem azabı dünyada gaflet içinde yaşayan insanlar üzerine hak olacaktır. Şeytanın boş vaadlerle Allah’ın yolundan alıkoyduğu bu insanlar Allah’a kul olmak yerine nefislerinin ve şeytanın esiri olmalarının bedelini şüphesiz çok ağır ödeyeceklerdir. Dünya hayatında insanlara boş vaadler veren şeytan, O gün geldiğinde kendisine uyan insanlara ‘Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah'tan da korkuyorum’ (Enfal Suresi, 48) diyerek aslında ne kadar büyük bir hata yaptıklarını hatırlatacaktır.

İnsanları bu gafletten kurtaracak tek yol Allah’ı sıkça zikretmek ve Allah rızasını arayarak yaşamaktır. Namaz kılmak bu yolda yapılacak en önemli ibadetlerden biridir. Bu yüzden namazı huşu içinde kılmak ta son derece önemlidir. Bu özel anlarda şeytanın fısıltılarına kulak vermek yerine tüm kalbimizle Allah’a yönelmek en güzel ve en doğru hareket olacaktır. ‘(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez.’ (Nisa Suresi, 120)

Altuğ Öztürk

 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Ne güzel sonuç ;
Al Abdestini...
Dur KIBLENE......KIBLEYE...
Kıl NAMAZ 'ını ...
Git SECDE 'ye...
Ne güzel...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
[h=2]Samimi Bir Kalple Allah’a Yönelmek[/h]İslam dininin temelinde, Allah’ın varlığını, birliğini ve O’ndan başka ilah olmadığını kavramak yatar. İslam’ın, insanın hayatına hâkim olabilmesi için, kişinin bu gerçeklere tam iman ederek, Allah’ın sözü olan Kuran’a eksiksiz uyması şarttır. İnsan, İslam fıtratı üzerine yaratılmıştır. İnsanın istekleri ve İslam’ın insana sundukları birbirini tam olarak tamamlar. Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle haber vermektedir: Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. (Rum Suresi, 30)

İnsanlar, Allah’ın sözüne uymadıkları takdirde kendilerine zulmetmiş olurlar. Çünkü yaratılışlarına uygun hal ve tavırların dışına çıkarak, yapılarına ters düşen tutumlar sergilediklerinde; bu hem kendilerini, hem de çevresindekileri olumsuz etkiler. Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar. (Yunus Suresi, 44)

İslam dininin gereklerini yaşamadığı, fıtratına aykırı bir yaşam sürdüğü halde “ben çok inançlı biriyimdir” diyerek kendisini imanlı zanneden ve sadece başı sıkıştığında “Allah” diyen kişilere çok rastlamışsınızdır. Bu kişiler darlıktan kurtulduğunda yine eski hayatlarına geri dönerler. Genel olarak sıkıntı ve stres içinde yaşar ve inançlı oldukları halde Allah’ın kendilerine neden bu olumsuzlukları yaşattığını düşünüp içten içe hırs duyarlar. Allah’a inanıyor olmaları sanki bir lütufmuş gibi, karşılığında tüm güzelliklere sahip olmayı isterler.

Boyunlarına taktıkları Arapça Allah yazısı ile inançlı olduklarını markalaştırır ve bir reklam unsuru olarak kullanırlar. (Allah’ı ve müminleri tenzih ederim) Özellikle bu tip durumlara medyada çok rastlanır. Bu tür samimiyetsiz kişilerin unuttukları çok önemli bir gerçek vardır. Allah, sinelerin üzerine süs olarak takılan bir obje değil, Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. (Maide Suresi, 7) Önemli olan tek konu Allah sevgisi ve korkusunu kalplerde hissetmek ve attığımız her adımı bu şuurla atmaktır. İşte o zaman kişinin samimiyeti yüzüne ve tavırlarına da yansır. Aksi halde kişinin, inançlı olduğunu söyleyip de inandığını söylediği konuda hiçbir icraatının olmaması, oldukça samimiyetsiz bir tavırdır ve bu durumda kişi sadece kendini kandırır. Zira Allah insana, şah damarından daha yakındır. Her şeyi bilen ve görendir. Şu anda da Allah, sizin bu satırları okuduğunuzu görüyor ve neler düşündüğünüzü biliyor. İnsan nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın, ister tek başına ister kalabalık bir ortamda olsun bu gerçek asla değişmeyecektir. Allah, insanları her yerde gördüğünü Kuran'da şöyle haber verir: Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kuran'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahitler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Halk arasında oldukça yaygın, bir o kadar da gerçek dışı olan bir söz vardır; “para ve iman kimde bilinmez”. Oysa Allah Kuran’da, “Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Ant olsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın...” (Muhammed Suresi, 30) ayeti ile iman eden ve etmeyenin O’nun dilemesi ile ayırt edilebileceğini bildirmiştir. Bunun en güzel örneği de Hz. Muhammed (sav)’in kalabalık bir topluluğa hitaben "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin.” demesi verilebilir. Bu noktada inanmak, Müslüman olmak ve iman etmek arasındaki farklarda çok net anlaşılır.

Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir..." (Hucurat Suresi, 14)

Pek çok insan, ramazanda oruç tutar ve sadece o dönemde namaz kılar, Cuma günleri Yasin suresini okur, ya da sadece Cuma namazlarına icabet eder. Bu inanmak olabilir ancak iman etmek çok ayrı bir konudur. İman eden kişinin yaşamının merkezinde Allah ve O’nun kutsal mesajı olan Kuran vardır. İman eden kişi hayatını, din ve sosyal hayat olarak iki kategoride yaşamaz. Mesleği mümin olmak olduğu için, hayatın her alanı Allah rızasını arayacağı bir fırsattır onun için.

Allah pek çok ayetinde “Bu durumda sen, onlara acı bir azap ile müjde ver.” (İnşikak Suresi, 24) buyurarak zorlu güne karşı insanların uyarılmasını emretmiştir. Eğer bir kişiye acı bir azap müjdelenecekse, o kişinin imanı hakkında, siması ve sözün söyleniş tarzından kaynaklanan bir fikir edinilmiş demektir. Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce) sırtını çevirir. Artık sen ona acı bir azap ile müjde ver. (Lokman Suresi, 7)

Şuan kendi hayatınızı gözden geçirin. Bu yazıyı okuduğunuz ana kadar gün içinde Allah için ne yaptınız? İyi amellerinizde sadece O’nun rızasını mı gözettiniz, yoksa iyi bir insan olarak tanınmayı mı hedeflediniz?

Bugün Allah’ı andınız mı? (Ankebut Suresi – 45)

Kuran okudunuz mu? (Neml Suresi, 92)

Allahın yarattıkları üzerinde düşündünüz mü? (Ali İmran Suresi, 191)

Allah rızası için güzel söz söylediniz mi? (İsra Suresi, 53)

Allah adına İslam’a ve Müslümanlara yardım ettiniz mi? (Muhammed Suresi, 7)

Namaz ve diğer ibadetlerinizde kararlı oldunuz mu? (Meryem Suresi, 65)

Bu sorulara verdiğiniz cevap ne olursa olsun unutmamak gerekir ki, şu an iman eden kişinin imanlı, inkâr edenin de inkârcı olarak öleceğinin bir kesinliği yoktur. Allah imandan sonra sapmaktan ve inkârcı olarak canımızın zorluk içinde alınmasından korusun bizleri. Hiç kimse yaptıklarının yeterli olduğunu zannederek gevşekliğe kapılmasın. Zorlu güne hazırlıksız yakalanmaktan ve Rabbimizin huzurunda boynu bükük kalmaktan korkalım. Keşke demenin ve son pişmanlığın fayda etmeyeceği o zorlu gün gelmeden evvel, tövbe ederek Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım.

İbrahim Akın

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,556
Tepki puanı
906
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Farzlardan Taviz Verilebilir mi?

Soru:
Farz olan ibadetlerden taviz verilebilir ve bu konuda müsamaha gösterilebilir mi?
Peygamberimizin (sav) kendisine gelen bir bedevinin “Bana dinin hükümleri ağır geliyor, bana her zaman kolayca yapabileceğim bir şeyi söyle ona devam edeyim’ demesine mukabil, “Allah’ın zikrini dilinden düşürme!” diye ruhsat verdiği, günde iki vakit namaz kılmak şartıyla Müslüman olmak isteyen birinin Müslümanlığını kabul ettiği iddia edilmektedir. Bunlar doğru ise neden beş vakit namaz diye tutturuluyor, zekât ve hac isteniyor? Cevap:
Peygamberimiz (sav) Allah’ın dinini uygulamakla yükümlüdür. Allah’ın farz ve haramlarında ve uyguladığı cezaları değiştirme yetkisi yoktur. Mekke’nin fethinden sonra din tamamlanmaya başlamıştır. Mekke’nin fethinden önce verilen ruhsatlar ortadan kalkmıştır.
Bu nedenle peygamberimiz Kureyş’in ileri gelenlerinden Fatıma adında bir kadının hırsızlıktan yakalanması üzerine Allah’ın kısas emri gereği “Elinin kesilmesine hükmetmiş” kendisine bu konuda yapılan ricaları “Kızım Fatıma da olsa elini keserdim” diye taviz verilemeyeceğini kesin bir dille ifade etmiştir. Ancak din tamamlanmadan önce tedricilik metodu gereği bazı ruhsatlar yine Allah tarafından verilmiştir. Bu nedenle biri çıkıp “Kat kat faiz almayın” ayetinin hükmünü uygulayarak “Ben sadece faiz alıyorum, kat kat almıyorum, öyle ise Kur’âna göre bu bana helaldir” diyemez. Aynı şekilde bi’setin onuncu senesine kadar nafile olarak sabah akşam namaz kılınıyordu. Miraçtan sonra beş vakit farz kılındı. Şimdi biri çıkıp ben peygamberimizin beş vakit namaz farz kılınmadan önceki uygulamasını esas alarak sabah akşam ikişer rekat namaz kılarak Allah’ın namaz emrine uyarım veya bu konuda yeni Müslüman olana ruhsat veririm diyemez. Zira önceki hükümler nesholmuş ve yürürlükten kalkmıştır. Bu durumda yeni hükmü kabul etmemek Allah’a ve Rasülüne isyandır. Bu isyanına Kur’andan ve hadisten delil bulmak ise batıldır. Peygamberimiz (sav) söz konusu hadiste “namaz kılmana gerek yok dilin Allah’ı zikretsin yeterlidir” dememiş, bilakis “Ben farzlar dışında da Allah’a ibadet etmek istiyorum, ama diğer nafile ibadetler bana ağır geliyor ne tavsiye edersin” diyen sahabesine “Dilin daima Allah’ı zikreder halde olsun. Bu sana nafile ibadet olarak yeter” demek istemiştir. Nitekim Tirmizi bu hadisin geçtiği babın başlığını “Dil daima Allah’ı hatırlayarak ıslak kalmalı” şeklinde atmıştır. Hadis ise şöyledir: 3375- Abdullah b. Büsr (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! İslamın nafile ibadetleri bana ağır geldi, devamlı yapabileceğim bir şey ver ki ona sarılayım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dilin devamlı olarak Allah’ı hatırlayarak ıslak kalmalı.” (Tirmizi, Daavat, 4; İbn Mâce, Edeb: 27) Peygamberimiz (sav) Sakif heyetinin beş vakit namaz kılınmaması şartı hariç diğer taleplerini kabul etmiştir. (Müsned-i Ahmed, 4:218) Beş vakit namaz konusunda taviz vermemiştir. Onların taleplerinin ne oldu belli değildir. Talepleri belki de verginin azaltılması ve bazı siyasi imtiyazlar ve sosyal hak ve taleplerdir. Yoksa “zekât vermeyiz, namaz kılmayız, savaşa gelmeyiz” gibi dini talepler değil. Nitekim Hz. Ebubekir (ra) “Taiflilerin zekât vermeyiz” talebine Hz. Ömer gibi bir sahabenin aracı olmasına dahi sinirlenerek “Bir oğlağı dahi esirgerlerse onlara savaş açarım” diye kesin bir dille reddetmiştir.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Çok beğendim...Kendine güvenmesin hiç kimse ,bir de bakmış ki yarı yolda inmiş...
Allah C.C. dilemez ise hiç bir iş sonuca ulaşmaz...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Farzlardan Taviz Verilebilir mi?

Soru:
Farz olan ibadetlerden taviz verilebilir ve bu konuda müsamaha gösterilebilir mi?
Peygamberimizin (sav) kendisine gelen bir bedevinin “Bana dinin hükümleri ağır geliyor, bana her zaman kolayca yapabileceğim bir şeyi söyle ona devam edeyim’ demesine mukabil, “Allah’ın zikrini dilinden düşürme!” diye ruhsat verdiği, günde iki vakit namaz kılmak şartıyla Müslüman olmak isteyen birinin Müslümanlığını kabul ettiği iddia edilmektedir. Bunlar doğru ise neden beş vakit namaz diye tutturuluyor, zekât ve hac isteniyor? Cevap:
Peygamberimiz (sav) Allah’ın dinini uygulamakla yükümlüdür. Allah’ın farz ve haramlarında ve uyguladığı cezaları değiştirme yetkisi yoktur. Mekke’nin fethinden sonra din tamamlanmaya başlamıştır. Mekke’nin fethinden önce verilen ruhsatlar ortadan kalkmıştır.
Bu nedenle peygamberimiz Kureyş’in ileri gelenlerinden Fatıma adında bir kadının hırsızlıktan yakalanması üzerine Allah’ın kısas emri gereği “Elinin kesilmesine hükmetmiş” kendisine bu konuda yapılan ricaları “Kızım Fatıma da olsa elini keserdim” diye taviz verilemeyeceğini kesin bir dille ifade etmiştir. Ancak din tamamlanmadan önce tedricilik metodu gereği bazı ruhsatlar yine Allah tarafından verilmiştir. Bu nedenle biri çıkıp “Kat kat faiz almayın” ayetinin hükmünü uygulayarak “Ben sadece faiz alıyorum, kat kat almıyorum, öyle ise Kur’âna göre bu bana helaldir” diyemez. Aynı şekilde bi’setin onuncu senesine kadar nafile olarak sabah akşam namaz kılınıyordu. Miraçtan sonra beş vakit farz kılındı. Şimdi biri çıkıp ben peygamberimizin beş vakit namaz farz kılınmadan önceki uygulamasını esas alarak sabah akşam ikişer rekat namaz kılarak Allah’ın namaz emrine uyarım veya bu konuda yeni Müslüman olana ruhsat veririm diyemez. Zira önceki hükümler nesholmuş ve yürürlükten kalkmıştır. Bu durumda yeni hükmü kabul etmemek Allah’a ve Rasülüne isyandır. Bu isyanına Kur’andan ve hadisten delil bulmak ise batıldır. Peygamberimiz (sav) söz konusu hadiste “namaz kılmana gerek yok dilin Allah’ı zikretsin yeterlidir” dememiş, bilakis “Ben farzlar dışında da Allah’a ibadet etmek istiyorum, ama diğer nafile ibadetler bana ağır geliyor ne tavsiye edersin” diyen sahabesine “Dilin daima Allah’ı zikreder halde olsun. Bu sana nafile ibadet olarak yeter” demek istemiştir. Nitekim Tirmizi bu hadisin geçtiği babın başlığını “Dil daima Allah’ı hatırlayarak ıslak kalmalı” şeklinde atmıştır. Hadis ise şöyledir: 3375- Abdullah b. Büsr (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! İslamın nafile ibadetleri bana ağır geldi, devamlı yapabileceğim bir şey ver ki ona sarılayım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dilin devamlı olarak Allah’ı hatırlayarak ıslak kalmalı.” (Tirmizi, Daavat, 4; İbn Mâce, Edeb: 27) Peygamberimiz (sav) Sakif heyetinin beş vakit namaz kılınmaması şartı hariç diğer taleplerini kabul etmiştir. (Müsned-i Ahmed, 4:218) Beş vakit namaz konusunda taviz vermemiştir. Onların taleplerinin ne oldu belli değildir. Talepleri belki de verginin azaltılması ve bazı siyasi imtiyazlar ve sosyal hak ve taleplerdir. Yoksa “zekât vermeyiz, namaz kılmayız, savaşa gelmeyiz” gibi dini talepler değil. Nitekim Hz. Ebubekir (ra) “Taiflilerin zekât vermeyiz” talebine Hz. Ömer gibi bir sahabenin aracı olmasına dahi sinirlenerek “Bir oğlağı dahi esirgerlerse onlara savaş açarım” diye kesin bir dille reddetmiştir.

Çok güzel ...Allah C.C. razı olsun...
Namaz dinin direği olmazsa olur mu.?
Zekat emir ...Emir tutulmaz mı?
Zina yasak ...Kaçılmaz mı?
Oruç şart...Uygulanmaz mı?
Kelime-i Şahadet hak...Şahit olunmaz mı?...
Fakir ,öksüz,yetime ve dula yardım şart...Yapılmaz mı ?
Hastaya derman şart ...Dilenmez mi?
Selam ile...
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
27
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Hayırlı günler diliyorum.
Bu güzel paylaşımlarınızdan dolayı allah razı olsun.
Yolunuz açık ve bereketli olsun.
Rabbime emanet ol.
Selametle kalın inşaallah.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Hayırlı günler diliyorum.
Bu güzel paylaşımlarınızdan dolayı allah razı olsun.
Yolunuz açık ve bereketli olsun.
Rabbime emanet ol.
Selametle kalın inşaallah.


Sağ olun Allah C.C. gönlünüz dekini nasip etsin inşallah...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmak, çocuk yaşlardan itibaren öğrendiğimiz, dinimizin temellerini oluşturan önemli ibadetlerden bazılarıdır.

Belki bu ibadetlerin çoğunu yapıyor olabiliriz. Gün içerisinde 5 vakit namaz kılmayı, ramazan ayı geldiğinde oruç tutmayı, Cuma namazını kaçırmamayı yeterli görüyor olabiliriz. Ancak Rabbimizin Kuran’da bildirdiği ibadetler bu kadarla sınırlı değildir. Sevgili Peygamberimizin (sav) ve diğer tüm elçi ve peygamberlerin hayatlarını incelediğimizde, tüm yaşamlarını yalnızca Allah’a adadıklarına, yaptıkları her işte O’nun rızasını gözettiklerine şahit oluruz.

Allah’ın rızasının en fazlasını arayan bir mümin, gün içerisinde neler yapar düşünelim:

  • Sabah kalktığı andan itibaren Allah'ı anacağı yeni bir güne, sağlıklı olarak başladığı için şükreder ve gününü Allah'a adar.
  • Allah’ın kendisine bahşettiği nimetleri anar ve bunlar için şükreder.
  • İhtiyacı olanlara yardım eder. Ancak bu konuda azla yetinmez. Çünkü Allah ihtiyaçtan arta kalanın infak edilmesini bildirmiştir.
  • Menfaatleri ile çatışsa dahi olsa yalana ve sahtekarlığa asla yaklaşmaz.
  • Kınayıcının kınamasından korkarak inançlarından ve ibadetlerinden asla taviz vermez.
  • Zinadan, içki, kumar, fal gibi şeytan işi pisliklerden titizlikle kaçınır.
  • En önemlisi Allah’ın nimetlerini durmaksızın anlatır. Çünkü tebliğ ibadeti tüm ibadetlerin başında gelir. ‘Herkesin dini kendine, ibadet dört duvar arasında yaşanmalı’ mantığı Kuran’a aykırıdır. Yüce Rabbimiz‘Rabbinin nimetini durmaksızın anlat.’ (Duha Suresi, 11) buyurmaktadır.
  • Allah’ın rızasının en çoğunu arayan insan gün içerinde tek bir anını bile boş işlerle geçirmez. Çünkü ibadet etmenin zamanı yoktur. ‘Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.’ (İnşirah Suresi, 7) ayetine uymaya ve cennet ehlinin özelliklerine dünyada iken sahip olabilmeye ve Allah'ın rızasını ve sevgisini kazanabilmeye çabalar.
  • Müminler gün içerisinde sürekli Allah’ı anarlar. Dualarında sayı ve sınır yoktur. Yardımı içten bir şekilde yalnızca Allah’tan dilerler.

(Allah’ın dilemesi dışında) Çalışmadan, emek harcamadan, oturduğumuz yerden çok lüks bir otomobile sahip olamayacağımız gibi Kuran’a uygun yaşamadan da cennete ulaşamayacağımız ortadadır. (En doğrusunu Allah bilir)

Dünyayı gerçek ve sonsuz bir mekan gibi algılamak ya da ölümü bir son olarak görmek büyük bir hatadır. İbadette kendimizi yeterli görmek, Allah nasılsa affeder diyerek gevşekliğe düşmek, biraz yanar çıkarım yanılgısına kapılmak da aynı şekilde insanı sonsuz azaba sürükleyen şeytanın telkinleridir.

Bu düşüncelerden kurtulmanın tek yolu Kuran’ı okumak ve hayata geçirmektir. Geri dönüşü mümkün olmayan zamanı çok iyi kullanıp Allah’ın rızasının en çoğunu arayalım. Pişman olmadan önce Allah’ın uyarılarına kulak verelim. Müminlerle beraber ahirette Rabbimizin yüzünü görebilmek, rızasını kazanabilmek ve cennet mekanına ulaşabilmek için hayatımızı, dirimizi ve ölümüzü tek sahibimiz olan Allah’a adayalım.

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (En'am Suresi, 27)
Makale Kaynağı: Altuğ Öztürk


 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
''Bu düşüncelerden kurtulmanın tek yolu Kuran’ı okumak ve hayata geçirmektir. Geri dönüşü mümkün olmayan zamanı çok iyi kullanıp Allah’ın rızasının en çoğunu arayalım. Pişman olmadan önce Allah’ın uyarılarına kulak verelim. Müminlerle beraber ahirette Rabbimizin yüzünü görebilmek, rızasını kazanabilmek ve cennet mekanına ulaşabilmek için hayatımızı, dirimizi ve ölümüzü tek sahibimiz olan Allah’a adayalım.

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (En'am Suresi, 27)''


Çok güzel ancak neden ahireti bekleyelim...?
İnsan olana gerek ki ;daha bu hayatta iken Allah C.C. nun sevgisine ve Cennet Köşklerine kavuşsun...
Çözüm ortada...Muhammed Mustafa A.S. ' ın Ümmeti olmak gerek...
Nasıl olacağız...İşte bütün mesele bu o zamanda Allah C.C. nun Pehlivan 'ım buyruğuna muhatap olmak lazım...
Tamam olalım ama nasıl...
Allah C.C. sana senden yakın değil mi ? Evet...Muhammed Mustafa A.S. da onun Habibi değil mi ? Tabi ki...
Kur'an-ı Kerim de Kelamı ...Evet...
O halde ...
Önce Allah C.C. nu ve Muhammed Mustafa A.S. 'ı çok seveceğiz...Tamam...
Kur'an-ı Kerim 'i de okuyacağız ve Mealini de öğreneceğiz...Tamam ...
Kendimizi garantide hiç bir zaman görmeyeceğiz...O da tamam...
Demek ki tekrarda fayda var ...Tekrar edeceğiz...
Bu arada TAKVA da ileri olmaya çalışacağız...Edep ...Allah C.C. nun Edep kurallarına uyacak...Peygamber A.S. ların Adabına sarılacağız...
Tamam...
Farz ve Sünnetleri ifa edeceğiz...Af dileyeceğiz...Hamd ve Şükür edeceğiz...
Sonra Allah C.C. nasip ederde bizi severse o zaman KUL olacağız...
Şimdi merakla sonucu bekliyorsunuz değil mi...Evet ...Size sizden yakın olana siz siz olarak acizane yalvarıp dua arz edeceksiniz...
Gerisi tabi ki sizin ve Allah C.C. aranızdaki çizgi...
Gayret ve dua ile arz kendinizi kabul ettirmek gene sizin yeteneğinize bağlı...
İnşallah başarır bu dünya hayatında iken bu lütufları hak ederiz ...Amin...İnşallah...

Selamlar...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Maalesef namazda tekbir konusu tarifinde insanlarımız hataya yönlenmektedirler...;
Aslı şu olsa gerektir anlayana...:
Allahu Ekber tekbir-inden sonra...; Erkeklerin, iki elini başının iki yanından getirip ,kulak arkasından tutmaları avuç içlerinin Allah C.C. na yönlenmesi konusunda esas düşünce ,Allah C.C. na yüzümü çevirdim sana arzıdır...

Elest zamanında verdiğim sözü tutuyor işte sana yöneliyorum .

Rabbim...;Sensin bizi var eden ''Adem A.S.'ı sırrın olarak yaratan'' ve ona Ol emri ile lütfedip ortamını hazırlayan, yokluk aleminden varlık alemine nakleden...
Adem A.S. Başının oluşması ile İnsanı varlık ortamına geçiren ...
İşte o baş...bu baştır Rabbim ...biliyorum tanıyorum seni ... yöneldim sana Ya Rabbim demektir...

Bayanlarda ise aynı hareket ki Eller boyun altı dölgesine götürülür ... kadın olarak bizi ilahi latif nur sırrınla var ettin sana uyduk ,seni tanıdık sensin yüzümüzü çevirdiğimiz Rabb demektir...

Yani..:
İki şekilde ...;

La İlahe İllallah ..Kelime-i tevhit işaretidir...

Kulluğu hak etmedir...
Musalla taşında secde hareketini sırrı ilahi olarak hak etmedir...

Senin lütfunla oldun bana sır... bu işaret ettiğim bölümde sensin olan sır... Aldığında ruhumu ;bunu bildiğimi ve tabi olduğumu bil ...Rabbim demektir...
Hamd ve Şükür etmektir...
Selam ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt