Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NE ZAMAN AGLARSIN KENDİNE??? (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
YARAB BU UĞURSUZ GECENİN YOKMU SABAHI

YARAB BU UĞURSUZ GECENİN YOKMU SABAHI

S.A.


YARAB BU UĞURSUZ GECENİN YOKMU SABAHI



Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!

Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!

diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!

Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,

Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,

Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;

Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!

Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,

En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!...

Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz'ın

Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın

Emvâci hurûş-âver olurken melekûta?

Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş'al-i vahdet,

Teslis ile çöksün mü bütün âleme zulmet?

Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman

Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?

Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin,

Solsun mu o parlak yüzü Kur'an-ı Hakim'in?

İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?

Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?

Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?

Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!

Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm!

Suç başkasınındır da niçin başkası muhkûm?

Lâ yüs'ele binlerce sual olmasa du kurbân;

İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân!



Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;

Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!

Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...

Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın!

Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:

Binlerce cevâmi' yıkılıp hâke serildi!

Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:

Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,

Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!

En kanlı senâatle kovulmuş vatanından,

Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!

İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...

Nâ-hak yere feryâd ediyor: âcize hak yok!

Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?

Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî! MEHMET AKİF ERSOY


---------------------------
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
SEN YOKTUN

SEN YOKTUN

S.A-


---arkadaşlar DURSUN ALİ ERZİNCANLININ bence en güzel şiirlerinden biri sizlerle paylaşmak istedim...

SEN YOKTUN

Sen yoktun...

Hz Âdemdeydi nurun

Önce cenneti,

Sonra yeryüzünü şereflendirdin.

Âdem nuruna affedildi

Arafat bu affa şâhitti



Sen yoktun

Nuhun gemisindeydi Nurun...

Dalgalar yeryüzünü boğarken

Taprağın bağrındaki su

Gökyüzüyle buluşurken

Ve bu bir ilahi azap derken,

Allah nurunu taşıdı binbir sebeple

Tûfan, nurunu selamladı edeple...



Sen yoktun...
Hz.İsmailin alnındaydı Nurun

İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden

Rabbimiz dedi,

Onlara kendi içlerinden

Senin ayetlerini okuyacak

Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,

Onları temizleyecek bir elçi gönder,

Amin dedi on sekiz bin âlem

Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak

Amin dedi İsmail.

Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı

Medineden adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.



Sen yoktun...

Hz.İsa Ahmed diye muştuladı seni

Alemlerin efendisi diye sana seslendi.

Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..

Çünkü bu âlemin reisi geliyor...

Bekleyin Ahmed geliyor.

Kainata rahmet geliyor.

Havarilerin yüzünü okşayan,

Ölüleri dirilten bir nefes oldun

Ama sen yoktun...





Sen yoktun Sultânım,

Hz. Abdullahın alnındaydı Nurun

Başı eğik gezerdi mazlum

Kuteyle göklerden seni sorardı

Varaka seni arardı semada

Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.

Ağlayarak süslediler ölüme...

Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.

Sen yokken,

Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.

Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.

Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi...

En son çocuk atılırken çukura

Annesinin suretinde bir melek tuttu onu

Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.

Melekler süslüyordu hirâyı.

Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,

Efendisine hazırlanıyordu mekke.

Âlem Efendisine hazırlanıyordu

Kainatın gözü Hz. Aminedeydi.

Toprak yalvarıyordu rabbine,

Allahım gönder artık diyordu.

Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada





Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,

Bir inişin vardı yer yüzüne...

Önünde cebrail!

Ardında yalın kılıç melekler!

Bir inişin vardı yer yüzüne...

Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de

Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.



Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.

Herşey sus pus olmuştu.

Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay!

Kainat bir isim duymak istiyordu.

Ve bir ses yükseldi Âminenin evinden;

Muhammed!

Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.

Muhammed!

Melekler öptü o nurdan ellerini.

Muhammed!

Seni yaratan Allaha kurbânız ey dürri yekta!

Sana o adı veren rahmana kurbanız





Artık sen vardın

Susuz topraklara rahmet indi seninle

Annenden sonra anne halime sevindi seninle

Yağmura mı ihtiyaç var?

Kaldır şehadet parmağını,

Yağmurları salsın Allah.

Sonra tut ağacın yaprağını,

Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah.

Yeterki sen iste,

Sen iste yarasulallah

Deki ben kimim?

Dağlar, taşlar dile gelsin,

Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,

Ente Rasulullah desin.



Sen vardın

Bedir kârdı,

Uhut dardı

Hendek yârdı.

Yiğitlerin vardı.

Ölmek için yarışan yiğitler...





Hele bir enesin vardı senin.

Enes bin malik...

Uhutta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,

Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.

Onlar da

Allahın Rasulü öldürülmüş deyince

Enes kükremiş:

Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?

Kalkın ve Onun gibi ölün! Demişti.

Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.

Hem de ne şehit ey nebi!

Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.

Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu...



Musab Bin Umeyrin vardı senin.

Uhutta sancağını taşıyan.

Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki

Allah o gün melekleri Musabın suretinde indirdi.



Ebu hureyren vardı...

Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.

Sen anlardın,

Ya Ebâhir gel! Derdin.





Ve sen gittin...

Bir gidişle gittin

Ardında hüznün kaldı.

Hasretin kaldı göklerde.

Bilal ezan okuyamaz oldu

Ne zaman teşebbüs etse

Muhammed rasulullah demeye

Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.



Sonra günler ay,

Aylar yıl oldu.

Ve asırlar oldu

Sensizliğe açtık gözlerimizi.

Ama sen bırakmazsın bizi.

Sen varsın ey şehitlerin sultanı

Sen varsın!

Bir şehit bile ölmezken

Sana nasıl yok deriz.

Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip

Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.

Ne anam var ne babam...

Ebutalip bırakmamıştı bu yüzden .





Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah!

Bırakma bizi ki; Allah;

Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.

Bırakma bizi!

Hayatı seninle öğretti Rahman.

Kulluğu seninle tanıdık.

Duayı senden öğrendik sevgili!

Hz Ömer umre için senden izin isteyince,

Kardeşcik dedin ona,

Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın?

Bizler Ömer değiliz ama

Bütün dualarımız senin için



Ey Rabbimiz!

Rasulünü anışımızdan haberdar et!

Ona binler salat, binler selam!

Habibine Makam-ı Mahmutu ver

Ona vesileyi lutfet.

Onu refik-i Âlâya yükselt

Bizi de affet

Onun hatrına affet

Zatının hatrına Affet.
 

Tayfun_Dokgoz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2006
Mesajlar
853
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SEN YOKTUN

RE: SEN YOKTUN

YERİN MUSTAFA ' SI GÖK ' ÜN MAHMUT ' U İNCİL ' İN AHMET ' İ KUR-AN ' IN MUHAMMED ' İ ( S.A.V ) paylaşım için teşekkürler
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
SEVGİLİ DİLENCİ

SEVGİLİ DİLENCİ

S.A--

--Sevgili Dilencisi



Hâlâ senin yetimliğin düşer payıma

Hâlâ senin öksüzlüğün gelip oturur

En onmaz bir yanıma,



Sensiz üşüdüm dehlizlerinde zamanın,

Gülen yüzlerin ruhları mahkum,

Sen heybetini dağlara bıraktın

Sıcaklığını çöllere

Gidişini sakladın bir hurma çekirdeğinde,

Vuslatları alıp gittin bir başına

Sarı takvimleri bana bıraktın

Firakları devşirdim zamanın aynalarında

Kum saatlerine bakarak bekledim gelişini

Heyhâtlara gömüldüm ,

Hangi gecenin sabahında bulurum ben seni,

Günde beş defa iyi-kötü savaşı çıkartır kelimelerim,

On dört asırlık uzaklıktan geliyorum kapına

Suskunluğum, susuzluğum bu yüzden

Bu yüzden sensizliğinde gurbetlerin dili lâl şairiyim.



Senden sonra aşkın gözünü kör etti insanlık

Bizlere âmâlık miras kaldı cedlerimizden

Kör bir yılan Sevr’de bin yıldan beri yolunu bekler,

Benim de beklediğim bu duraktan

Yolun geçer mi senin,

Gülüşün kadar sıcak gül kokuna hasret çekerim,

Senden sonra güllerini kana buladılar,

Gönlümün gözyaşları çoğaldı mısralarda,

Yetim kalmak ve öksüz olmak

Manasını yitirdi zamanla,

Oysa bütün yetimlikler, bütün öksüzlükler

Firakının tam manasıydı

Gidişine alışamayanların dilinde,

Hendek’te karnına bağladığın taşlar

Seni anmadan her nefes alıp vermemde

Gelip boğazıma düğümlenir şimdi,

Senin için canından geçenler de kimdi,

Üç bin meleği etrafında pervane yapan

Yoksa Allah’ın yerdeki kudret eli miydi!



Bedir’den payıma hâlâ bir “keşke” düşer

Senin için hâlâ canından geçenler aklıma düşer

Senin için tahtına küsenler, yardan geçenler

Senin için korkmadan atını denize sürenler var

Hâlâ gelmeni bekleyenlerin sabrı umman kadar,

Karen’de Üveys’in yalın ayaklarından

Senin yolunu bulmak için iz sürenler delikanlılar

Çağların ötesinden, taşların dilinden

İzleri kaybolan yedilerin şehrinden

Binler selam yollamakta sana Sevgili.



Hira’da kurşunî bir ses akar sayfalara

Hira’da sakladığın o sır

Güneşten daha aşikardı oysa,

Sana benzemek için

Birbiriyle yarıştı bütün gülleri dünyanın,

Kameri bir işaretiyle ikiye böldü Ahmed’î nazar,

Gül bahçesinin sultanı ey gül-i yar

Sendendir her çiçeğin adı gül konulmadı,

Efendisinden kaçan köleler çoğaldı

Koyunu kurda kaptırdı çobanlar

Yorgun zamanlara hapsedildi hasretlerimiz

Bir tek sana olan sevdamıza gem vurulamadı

Bir tek sen olunca manalar yüklenir firaka!



Hâlâ senin yetimliğin düşer payıma

Hâlâ senin öksüzlüğün gelip oturur

En onmaz bir yanıma,

Tahammülü yok dedim bu firakın

On dört asırlık uzaklıktan kaçıp geldim kapına,

Sevdalar zaman mekan tanımaz

Ve ey zaman mekan aşmış Sevgili’m

Ben senin gelişinin dilencisiyim.


şair:ZAFER IŞIK
_________________
OLUMUN BIZI NEREDE BEKLEDİGİ BELLİ DEGİL İYİSİMİ BİZ ONU HER YERDE BEKLEYELİM.
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
GÜL YAR

GÜL YAR

S.A-


___GÜL YAR



---- SENSİZLİK YÜREGİMİ YAKAR KEN
KİME GİDEM SEN YÜREGİMDE YOK KEN
NEREDESİN EY YÜREGİMİN GÜLÜ
BAK MEVSİM SOLDU HAYAT DURDU SEN SİZLİKTEN

YAR GONLUMUN CAN KOKULU GÜLÜ
YAR SEVDAMIN HULYASINDA KOKAN
YAR YAMURLARIN DAMLARDQA ÜŞÜŞEN
GÖZLERİMDEN TOPRAKLARA DÜŞEN AHIM

SEN YOKSAN YUREGİM YOK ALEMDE
SEN YOKSAN SABAH YOK GECELŞERİMDE
SEN SİZLİK YÜREGİMİ VAVURMADAN
RAHAT VE FERAH YOK GÖNUL ALEMİMDE

HADİ YAR GÜLÜ BEKLETME GİR DÜŞÜME
HADİ GÜLLERİN TATLI TEBESSÜMÜ
SENSİZLİK KOL GEZMEKTE ŞEHRİMDE
HADİ AMA HADİ YARGÜLÜ BU KADAR
ÖZLETME
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
NAT-I ŞERİF

NAT-I ŞERİF

s.a-




NAT-I ŞERİF



18 bin âlemi yüzü suyu hürmetine yarattı,
Rabbim âlemlere habibim diye tanıttı,
Arşı alaya isminin yanına ismini yazdı,
Makamı Mahmud’u cennette senin için donattı.

Sana peygamberler bile ümmet olmak istedi,
Çünkü sen yetiştirdin altın nesli,
Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali,
Hangi Peygamberde var bu kadar yüce veli.

Sensin Âlemlerin rahmeti,
Bıraktın bize Kur’an ve sünneti,
Doğumundan mahşere hep derdin ümmeti,
Bize de nasip olurmu Kevser İle şefaati.

Kuraklıkta sen gittinmi duaya, yağmur yağardı,
Bir parmal işaretinle ay’ı ikiye ayırdı,
Aşkından hurma kütüğü inledi ağladı,
Bu mucizeler senin Peygamberlik şanındandı.

Bu sözler kalpten geçen sözler,
Değil seni övmek,
Seni Rabbim övmüş, başka söze ne gerek,
Bize düşen, getirdiğin bu dini kalbten kabul etmek,
Sen ve senin izinden gidenleri tek önder bilmek.

Hiç kimse senin kadar sevilmedi, sevilmeyecek,
Senin gerçek değerin mahşerde bilinecek,
Âşıkların yüzü sevginle gülecek,
Yanıp tutuşan gönüller kevser’in ile serinleyecek.

..…..H.AHMET EFENDİ’DEN…….
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
KABUS

KABUS

S.A-

SİTEYE GİRİP SEYREDERSENİN ?????????



http://www.eternalmultimedia.com/thi-is-islam/This_Is_Islam.swf
 

NurSena

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Nis 2006
Mesajlar
63
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KABUS

RE: KABUS

SA kardesim,
Link icin tsk ederim..
Güzel bir proje olmus gercekten.

Teröre lanet!

esselamualeyküm..
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
MARTILAR

MARTILAR

s.a.---


MARTILAR


--

Bundan yüzyillar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış.
Tabi her masalda oldugu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve
tabii ki bir de prensesi varmis. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış.
Kral ona bakılmasını yasaklamış, her gün dolaşmak için saray muhafızları
ile sarayın dışına çıkacağı ilan edildiginde halk eğilir ve gözlerini kapatır,
ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış.

Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü
delikanlı herşeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze
gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanilmaz bir aşkla tutulmuş.
Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce
uyuyamamış. Fakir delikanlı ölümü bile göze almak pahasına, prensesi
bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada güzel prenses de
onu tutulmuş onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış.
Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın
bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler.
Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda
saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına çıkarılan delikanli ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duydugu aşkını anlatmış.

Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına
dayanamayarak delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş.

Hemen bir gemi hazırlattıran kral, gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yanlız yaşamaya mahkum etmiş...

Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan delikanlı
prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış...
Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkını anlamış
ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar... Zamanla
prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar
aracılığı ile iki gencin arasındaki aşk iyice büyümüş. Ta ki... Bir sabah
sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine
ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii
korkulduğu gibi olmamış... Martıların bile aracı olduğu İki gencin
arasındaki büyük aşkı anlayamadığı için kendisinden utanmış ve
ağlayarak kızına sarılan kral, hemen bir gemi göndertip fakir
delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş.

Buna duyunca çok mutlu olan prenses hemen delikanlıya bir mektup
yazmış ve olanları anlatmış. Bu arada mektubu götürmek için bekleyen
martıya da tüm martıların düğünlerine davetli olduğunu söylemiş.
Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için
yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı
arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek
için gagasını açtığında mektubu düşürmüş. Tüm martılar hep birlikte
mektubu aramaya başlamışlar. Fakat bir türlü bulamamışlar...

Bu arada prensesten mektup alamayan aşık delikanlı, yazmış olduğu
mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış... Biraz
ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu ariyorlarmış...

Prensesin kendisini artık unuttuğunu, istemediğini, martıların da onun için
yanına gelmediğini sanan delikanlı üzüntüsünden sonunda kendisini
fenerden kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Olanlardan habersiz kralın
gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar...

İşte o gün bugündür, martılar o mektubu ararlar. Mektubu bulup,
o inanılmaz sevgiyi geri getirebileceklerine, her şeyi
düzelteceklerine, inanarak hep denizler üzerinde uçuşup dururlar.


 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
BABA

BABA

S.A.


BABA




Sana olan sevgim satırlara sığmaz ki
Hiç bir cümle bu minnetimi anlatamaz ki
Bilsen seni öylesine seviyorum ki
İster anla ister anlama baba.


Bir isteğimi hiç de iki etmezsin
Sevgime hep karşılık gösterirsin
Bazen de beni öyle çok üzersin
İster duy ister duyma baba.


Beni okutmak için verdiğin emeği
Son kuruşunu bile bana verdiğini
Biliyorum her zaman senin kıymetini
İster inan ister inanma baba.
Keşke çok param olsa da sana versem
Aslında hakkını asla ödeyemem
Söz olsun sana layık olacağım ben
İster gül ister ağla baba.


 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
YETERKİ İSTESİN

YETERKİ İSTESİN

Yeter ki İstesin



Yeter ki istesin cenabı Allah!
İsterse herşeyi hoşa döndürür.
Keremine şükür elhamdülillah...
Toprağı rızk yapar aşa döndürür,

İsterse ateşi gonca gül eyler
İsterse ahrazı bir bülbül eyler
İsterse deryayı kızgın çöl eyler
Çölleri deryaya yaşa döndürür.

Bir köze nazar et bir de şu buza
Düşünsek idraki zor değil bize
Ey gafil güvenme bugünkü yaza
Bir anda yazları kışa döndürür.

Çok üzülmek gibi fazla gülmek de
Hatadır marifet bunu bilmekte.
Bakarsın ki hayal gerçek olmakta,
Gerçeği hayale,düşe döndürür.

Direkleri küfür olan konağı,
Hakk isterse yapar baykuş tüneği
Bazan kartal edip sivrisineği
Kartalı kanatsız kuşa döndürür.

Döndürmenin vardır türlü halları
Devlet verip dener bazı kulları
O kul ki tutarsa eğri yolları
İbret için puta, taşa döndürür.

Hangi idareye layıksa millet
O şekil idare edilir elbet.
Rahmani değilse eğer bir devlet
O zaman kuzgunu leşe döndürür.

O Allah ki her ameli tartar .
İki asrı saniyede örter O.
Her geceyi bir şafakla yırtar O
Sanmayın dünyayı boşa döndürür
 

DUN_SURGUNU_YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2006
Mesajlar
1,019
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YETERKİ İSTESİN

RE: YETERKİ İSTESİN

Allah razı olsun elinize sağlık.B)
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
DEVENİN GÖLGESİ

DEVENİN GÖLGESİ

S.A-


---DEVENİN GÖLGESİ



Bir zamanlar deve hükümdar imiş,
Hayvanların hükümdarı elbette.
Ama kimse ondan memnun değilmiş,
Çünkü hakkı görüyormuş kuvvette.

Böyle olmasına rağmen bu deve,
Yalan söyleyeni asla sevmezmiş.
"Bir hayvan ne kadar da acı çekse,
Asla yalan söylememeli!" dermiş.

Ama buna rağmen nice dalkavuk,
Bu zorbaya yağ çekermiş bitevi.
Çevresinde sallarlarmış hep kuyruk,
Yalancılar onu sarmış bir nevi.

Bir gün deve kurtulmak için bundan,
Bir toplantı düzenlemiş yaz günü.
Her yer ışıl ışıl, güllük gülistan,
Duyulmuş çok yerde o günün ünü.

Millet gelmiş diz kırıp boyun bükmüş,
Toplanmışlar büyükçe bir meydanda.
Devenin boyu hepsinden büyükmüş,
Herkesi görürmüş baktığı anda.

Demiş: "Bugün bir sınav yapacağım,
Sonunda mükafat ve ceza vardır.
Yalancıyı bu yurttan atacağım,
Bizden göreceği sade zarardır."

Doğru sözlü olan ödül alacak,
En güzel şeyler de onundur artık.
Çevresi hizmetçilerle dolacak,
Yalan yok sözümüz kanundur artık."
Böylece söylemiş deve kuralı,
Bütün hayvanlar kabul etmiş bunu.
Hepsi bekliyormuş o zor suali,
Neymiş acaba bu zor olan soru?

Deve şöyle ortaya çıkmış ve de,
İşaret etmiş uzun gölgesini.
Demiş: "Ne görüyorsunuz gölgemde,
Söyleyin doğrusunu, eğrisini?"

Dalkavuklar başlamış konuşmaya,
Demişler: "Ah ne eğrisi efendim.
Bakın ne kadar düzgün olduğuna,
Cetvelle ölçülür bu santim santim."

Ama doğrular gerçeği söylemiş:
"Eğri büğrü bir şekildir gölgeniz."
Diyerek hepsi de boynunu eğmiş,
"Doğru budur ceza verseniz de siz."

Deve dönmüş dalkavuklara ve de,
Demiş: "Hepiniz bu vatandan gidin,
Görünmeyin bir daha bu ülkede,
Kalbinizde doğruluk yoktur sizin!"

Dalkavuklardan biri öne çıkmış,
Demiş ki: "Ey kralımız suçumuz ne?”
Deve ona dönüp sertçe bir bakmış,
Üç cümleyle nokta koymuş sözüne.

Demiş: "Bire ahmak, suçunuz yalan,
Sahte bir söz kalpte değer bulur mu?
Vücudunda birçok eğrisi olan,
Birinin gölgesi doğru olur mu?"
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
ÖLÜM GELİNCE

ÖLÜM GELİNCE

S.A-


ÖLÜM GELİNCE


Ölüm gelince

Ey Azrail, gözlerim fersiz, sözlerim yersiz,
Ecelim gelir gelmez, yakaladın habersiz?

Keşke birkaç yıl önce, bir haber gönderseydin.
Rüyalarıma falan bir kez giriverseydin.

Mal mülk sevdası ile dünyadan kopamadım.
Çok özür diliyorum, hazırlık yapamadım.

Alamadım yanıma para pul, ne de bavul.
Uyudum horul horul, ne zil duydum, ne davul.

Yaşım yetmiş olsa da, kanım hep fıkır fıkır,
Bu cümbüşlü âlemi, gönlüm nasıl bırakır?

Derler de inanmazdım, yaş yetmişse iş bitmiş.
Anlamadım bunca yıl nasıl da geçip gitmiş

Lütfen birazcık bekle, sana yalvarıyorum.
Eceli tehir için, bir çare arıyorum.

Yıkıldı hep düşlerim, yarım kaldı işlerim.
Altından olacaktı, şu protez dişlerim.

Seneler sonra ancak, voleyi vurabildim.
Hortumlar sayesinde, ayakta durabildim.

Gayet ucuza sattım, şerefin kilosunu,
Ancak böyle kazandım, şu uçak filosunu.

Çocuklarımın hepsi, birer vampir yarasa
Ölmemi bekliyorlar konmak için mirasa

Arkamdan dökülecek, iki damla gözyaşı.
Dikilecek belki de, yaldızlı mezar taşı.

Katafalka koyarak cenazem kokutulur
Kırkıncı günü diye mevlitler okutulur.

Musikiyle karışık, bir ilahi aryası.
Mevlit bitince başlar, dedikodu furyası.

Düzenbaz kodamanlar, köşeleri döndüler
Bir yoksuldan indiler, ötekine bindiler

İrtica yobaz diye yaygara tutturdular
Dine afyon diyerek, bizlere yutturdular

Düzenin kuklaları ekranlara çıktılar
İlâhiyat adına, dinimizi yıktılar.

Âlim zalim karıştı, renkler hiç seçilmiyor,
Her yer mezhepsiz dolu; zındıktan geçilmiyor.

Bu cinnet kervanına, nice prof katıldı.
Ne vicdanlar satıldı, din sokağa atıldı

Dünyayı gezdim ama, daha hacca gitmedim
Alnım secde görmedi, hiç ibadet etmedim

Dinden habersiz nefsim, olmadı hiç terbiye
Haram falan dinlemez; tutturur hep ver diye.

Çok gafil yakalandım, hazırlığım hiç yoktu,
Dini öcü bilirdim, camiye karnım toktu.

Ecel gelip çatınca, katiyen beklemiyor.
Vade dolunca artık, saniye eklemiyor.

İşte bunlar boş geçen, bir ömrün hikayesi.
İbret alanlar için, pişmanlığın son sesi.


 

VEYS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
1,350
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ÖLÜM GELİNCE

RE: ÖLÜM GELİNCE

Ölümde herkes eşit...
Bir gün de siz biçileceksiniz.
Dikkat edin de gafil yakalanmayın.
Ölüm meleği sizi isyan üzere bulmasın.

saol paylaşımın için
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
GİTTİN

GİTTİN

S.A-


--Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...


Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...


Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...


Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.


Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...


Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...


Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...


Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...


Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...


Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...



Mehmet Coşkundeniz


_________________
alışamadım be dostum gidişine. .bir bilsen ne fırtınalar kopuyor,ne kasırgalar esiyor şu yaralıyüreğimde ,ne gözyaşları akıyor şu gözlerimden.gel hadi gözyaşlarımı silmeye gel....ben seni çok özledim
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
SEN AĞLA LÜBNAN'LI KIZ

SEN AĞLA LÜBNAN'LI KIZ

S.A--

SEN AĞLA LÜBNAN'LI KIZ




-Sen Ağla Lübnanlı Kiz
Zalimleri Gözyaşlarin Boğacak.
Bu Karanlik Devir Geçmez Sancisiz
Güneş Senin Gözlerinden Doğacak...

Ne Yakilir Ne Gömülür Gerçekler
Düş Görürken Kurşunlandi Bebekler
Kundaklasin Gül Kokulu Melekler
Dünya Unutmayi Bilir Mi Sandin?
çağirsan Imdada Gelir Mi Sandin?

Sağir Dilsizduvar Olmuş Vicdanlar
Yürek Yakan Feryadini Kim Anlar?
Tarihin Koynunda Mutlu Zamanlar
O Saltanat Sürenlere Veyl Olsun!
Toprağini Verenlere Veyl Olsun

Ey çocuklarini öpen Babalar
Orda Tanka Taş Atiyor Balalar
Sarilir Mi Kalplerdeki Yaralar
Heyhat Ellerinden Tutan Olmadi
Sesine Sesini Katan Olmadi...

Sen Güzel Günlerin Hayalini Kur!
Artik Söz Manasizçatlasin şuur.
Bu Yangin Sönmezse Gökler Tutuşur
Bir Medeniyet Ki Vahşet Sanati
Kendi öz Yurdunda Zindan Hayati!!!!

Bir Gece Sen Uğurladin Habibi
Ah! Kudüs Ah şehirlerin Garibi
Bir Gün Gelir Selehattin Eyyubi
Yine Huzur çiçekleri Açacak
Gönül Burçlarina Dikilsin Sancak.

Sen Ağla Lübnanlı Kiz
Zalimleri Gözyaşlarin Boğacak.
Bu Karanlik Devir Geçmez Sancisiz
Güneş Senin Gözlerinden Doğacak


 

ummetinfakiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2006
Mesajlar
138
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SEN AĞLA LÜBNAN'LI KIZ

RE: SEN AĞLA LÜBNAN'LI KIZ

Ellerinize sağlık, böyle acılar keşke yaşanmasada müslümanlarda artık kucağında mutluluk taşıyan şiirler yazıp okusa..

Paylaşımınızla vücudumuzun kanayan yanını bir kez daha farkettirdiniz. Allah razı olsun...
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
ALLAH'U EKBER

ALLAH'U EKBER

S.A-


ALLAH'U EKBER



A dını duyunca gök inledi dile geldi gizemli güller...
L ayık olduğum gunaha tutundu titreyen eller...
L oş bir ışık çöker acıya, yol alır kederler, elemler...
A yrılığa edilen bir sitemle zuhura esti yeller...
H alim aciz, bu bedense naciz, matemli gonulde var sancı...
U fuklardan nara gelir üstüme, bin isyan eder duyar bir acı...
E llerde güller, güllere kan döken var bir garip hancı...
K albimde kalmadı şükr, dilimden düştü zikr ve oldum yalancı...
B enler biz oldu, bizler bir, birlik sana dirlik sana...
E rdem zikirden, zikir ariften, alim sana eren sana...
R ahman olan sen, naciz olan ben, Rahmet sana sabr bana...


...Ve secden aglar gözlerden akan bir damla kan...
...Nerdesin ey Sultan, nerdesin ey canlara canan...
...AGLAYAN BİÇARE GONULDUR GELMEYECEK OLANI BEKLEYEN...
...VE GELMEYECEK OLAN BİRİDİR UMUTLU GÖZLERLE BEKLENEN...
..::Ve secden aglar::..

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt