istikbal
Kayıtlı Kullanıcı
Dünyada hareket halindeki her şeyin zaman zaman tazelenmeye, silkinmeye, arınmaya ve adeta hayata yeniden başlıyormuş gibi dinçleşmeye ihtiyacı vardır. Çünkü akıp giden zaman monotonlaşmaya, durgunlaşmaya sebep olur.
Bu yüzden ara sıra akıp giden zamanın farkına varmayı ve silkinmeyi sağlayacak özel uygulamaların ve dönemlerin olması gerekir. Beş vakit namaz günlük hayatımızda bunu sağlar. Cuma namazları haftada bir farklı bir ortamda, bizimle aynı inancı paylaşanlarla bir araya gelerek silkinmemize, belli bir ümmetin mensubu olduğumuzun farkına varmamıza vesile olur. Ramazan ayı da yıllık silkinmeyi, bir yıl içinde tutan paslardan arınmayı, gevşeyen vidaları sıkmayı ve böylece sahip olduğumuz inanç doğrultusunda bir diriliş gerçekleştirmeyi sağlar.
ALLAHu Teala mübarek Ramazan ayını özel olarak seçmiş ve onu on bir ayın sultanı yapmıştır. Onu özel olarak seçtiğinden dolayı da Kur'an-ı Kerim'in indirilişi de bu ayda gerçekleştirilmiştir. Sonra da mü'minlerin bu ayda bütün nefsani paslardan arınarak din ve inançta tazelenmeleri, kendilerine gelmeleri, adeta bir diriliş gerçekleştirmeleri için bu aya özel bir ibadet koymuştur.
Oruç iman ve ihlasta samimiyeti simgeleyen müstesna bir ibadettir. Çünkü oruç tamamen ALLAH'la kul arasında olan bir ibadettir. Sevabını da ALLAH verecektir. Oruç ALLAH ve ahiret inancı konusundaki samimiyetin de göstergesidir. Çünkü bu konuda tereddütleri olanlar birtakım dünyevi hesaplarla diğer ibadetleri yerine getirebilirler. Ama oruç tamamen ALLAH'la kul arasında olduğundan bu ibadeti ALLAH için ve sevabını ahirette ALLAH'tan umarak yerine getirirler.
Oruç aynı zamanda bir azim ve irade terbiyesidir. Bu ibadetle insan nimetler içinde olsa da belli bir zaman süresince onlardan yararlanmayarak itaat konusundaki kararlılığını ve iradesine hâkim olmadaki başarısını ortaya koyacaktır.
Resûlullah (s.a.s.), Türkiye'de üç aylar olarak bilinen ayların birincisi olan Receb'e girdiğinde "ALLAHumme bârik lenâ fi Recebe ve Şa'bân ve belliğnâ Ramadân" yani: "Ey ALLAH'ım! Bize Receb ve Şa'bân ayında bereket ihsân eyle ve bizi Ramazan'a ulaştır" diye dua ederdi.
Bu, ALLAH'tan bereketini ve önemli bir manevi iklimden yararlanmak için fırsat vermesini isteme anlamında dua olduğu gibi aynı zamanda önemli hikmetler içeren bir sözdür.
İçerdiği önemli hikmetlerden biri ölüme işaret etmesidir. İnsana hayatla ilgili bir garanti, ne zaman ve nerede sona ereceğine dair bilgi verilmemiştir. İnsandan saklı tutulan en önemli bilgilerden biri budur. Dolayısıyla bu bilgiye sahip olmayan insanın, insanlığın tecrübesini de dikkate alarak ölümü pusuda bekleyen bir son olarak düşünmesi gerekir. O zaman ölüme hazırlıklı olmaya çalışır. Ama böyle düşünmezse ölümü her zaman zihninde erteler. Nitekim insanlarımızın çoğu da böyle yapmaktadır. Görevlerini, amellerini, yanlışlardan dönmeyi ertelemesi ölümü de ertelemesi anlamına gelir. Oysa insana böyle bir yetki ve imkân verilmemiştir.
Sözün ikinci önemli hikmeti ise Ramazan'a ulaşmanın büyük bir nimete ulaşma anlamına geldiğine işaret etmesidir. Ramazan'ın manevi iklimine ulaşan kişinin, bunun kendisi için bir fırsat olduğunu ve ertelediklerini yerine getirmesi için kendisine imkân tanındığını düşünmesi gerekir. Bunların başında da tevbe, istiğfar ve bunu anlamlı hâle getirecek hatalardan dönme, arınma gelir.
Dünya şartlarında her şey gibi insan ruhu da kirlenmektedir. Özellikle yaşadığımız dönemde kirleticiler artmıştır. Gözler ve kulaklar ruh dünyasının kapılarıdır. Onu temizleyenlerin de kirletenlerin de birçoğu buralardan giriyor. Günümüzde sokaklara yansıyan kirleticiler kadar evlerimizin en mutenâ köşelerine yerleşen kirleticiler de ruh dünyamız üzerinde etkilidir.
Ramazan'da cinnî şeytanların bacaklarının bağlandığı hadis-i şerifte bildiriliyor. Fakat günümüzde onların boşalttığı alanları medya şeytanları doldurmaya çalışıyorlar. Bu yüzden mü'minlerin inançlarına ve değerlerine saldırma konusundaki azgınlıkları Ramazan ayında biraz daha artıyor. Peki, siz hâlâ onları boykot etmeyecek ve boykot etmeyenleri uyarmayacak mısınız?
Ramazan’da bir canlılık ve hareketlilik gözleniyor. Müslümanlar arasında kardeşlik ve dayanışma ruhu canlanıyor. Yardımlaşma artıyor. Ancak mü'minler olarak ilgi alanımızı geniş tutmamız, ümmet bilinci içinde tüm Müslümanların dertleriyle dertlenmemiz gerekir. Maddi imkânlarımız sıkıntılı tüm Müslümanlara el uzatmamız için yeterli olmayabilir. Ama hiç olmazsa düşünce ve ilgi sınırlarımızı daraltmamalıyız .
Ahmet Varol
Bu yüzden ara sıra akıp giden zamanın farkına varmayı ve silkinmeyi sağlayacak özel uygulamaların ve dönemlerin olması gerekir. Beş vakit namaz günlük hayatımızda bunu sağlar. Cuma namazları haftada bir farklı bir ortamda, bizimle aynı inancı paylaşanlarla bir araya gelerek silkinmemize, belli bir ümmetin mensubu olduğumuzun farkına varmamıza vesile olur. Ramazan ayı da yıllık silkinmeyi, bir yıl içinde tutan paslardan arınmayı, gevşeyen vidaları sıkmayı ve böylece sahip olduğumuz inanç doğrultusunda bir diriliş gerçekleştirmeyi sağlar.
ALLAHu Teala mübarek Ramazan ayını özel olarak seçmiş ve onu on bir ayın sultanı yapmıştır. Onu özel olarak seçtiğinden dolayı da Kur'an-ı Kerim'in indirilişi de bu ayda gerçekleştirilmiştir. Sonra da mü'minlerin bu ayda bütün nefsani paslardan arınarak din ve inançta tazelenmeleri, kendilerine gelmeleri, adeta bir diriliş gerçekleştirmeleri için bu aya özel bir ibadet koymuştur.
Oruç iman ve ihlasta samimiyeti simgeleyen müstesna bir ibadettir. Çünkü oruç tamamen ALLAH'la kul arasında olan bir ibadettir. Sevabını da ALLAH verecektir. Oruç ALLAH ve ahiret inancı konusundaki samimiyetin de göstergesidir. Çünkü bu konuda tereddütleri olanlar birtakım dünyevi hesaplarla diğer ibadetleri yerine getirebilirler. Ama oruç tamamen ALLAH'la kul arasında olduğundan bu ibadeti ALLAH için ve sevabını ahirette ALLAH'tan umarak yerine getirirler.
Oruç aynı zamanda bir azim ve irade terbiyesidir. Bu ibadetle insan nimetler içinde olsa da belli bir zaman süresince onlardan yararlanmayarak itaat konusundaki kararlılığını ve iradesine hâkim olmadaki başarısını ortaya koyacaktır.
Resûlullah (s.a.s.), Türkiye'de üç aylar olarak bilinen ayların birincisi olan Receb'e girdiğinde "ALLAHumme bârik lenâ fi Recebe ve Şa'bân ve belliğnâ Ramadân" yani: "Ey ALLAH'ım! Bize Receb ve Şa'bân ayında bereket ihsân eyle ve bizi Ramazan'a ulaştır" diye dua ederdi.
Bu, ALLAH'tan bereketini ve önemli bir manevi iklimden yararlanmak için fırsat vermesini isteme anlamında dua olduğu gibi aynı zamanda önemli hikmetler içeren bir sözdür.
İçerdiği önemli hikmetlerden biri ölüme işaret etmesidir. İnsana hayatla ilgili bir garanti, ne zaman ve nerede sona ereceğine dair bilgi verilmemiştir. İnsandan saklı tutulan en önemli bilgilerden biri budur. Dolayısıyla bu bilgiye sahip olmayan insanın, insanlığın tecrübesini de dikkate alarak ölümü pusuda bekleyen bir son olarak düşünmesi gerekir. O zaman ölüme hazırlıklı olmaya çalışır. Ama böyle düşünmezse ölümü her zaman zihninde erteler. Nitekim insanlarımızın çoğu da böyle yapmaktadır. Görevlerini, amellerini, yanlışlardan dönmeyi ertelemesi ölümü de ertelemesi anlamına gelir. Oysa insana böyle bir yetki ve imkân verilmemiştir.
Sözün ikinci önemli hikmeti ise Ramazan'a ulaşmanın büyük bir nimete ulaşma anlamına geldiğine işaret etmesidir. Ramazan'ın manevi iklimine ulaşan kişinin, bunun kendisi için bir fırsat olduğunu ve ertelediklerini yerine getirmesi için kendisine imkân tanındığını düşünmesi gerekir. Bunların başında da tevbe, istiğfar ve bunu anlamlı hâle getirecek hatalardan dönme, arınma gelir.
Dünya şartlarında her şey gibi insan ruhu da kirlenmektedir. Özellikle yaşadığımız dönemde kirleticiler artmıştır. Gözler ve kulaklar ruh dünyasının kapılarıdır. Onu temizleyenlerin de kirletenlerin de birçoğu buralardan giriyor. Günümüzde sokaklara yansıyan kirleticiler kadar evlerimizin en mutenâ köşelerine yerleşen kirleticiler de ruh dünyamız üzerinde etkilidir.
Ramazan'da cinnî şeytanların bacaklarının bağlandığı hadis-i şerifte bildiriliyor. Fakat günümüzde onların boşalttığı alanları medya şeytanları doldurmaya çalışıyorlar. Bu yüzden mü'minlerin inançlarına ve değerlerine saldırma konusundaki azgınlıkları Ramazan ayında biraz daha artıyor. Peki, siz hâlâ onları boykot etmeyecek ve boykot etmeyenleri uyarmayacak mısınız?
Ramazan’da bir canlılık ve hareketlilik gözleniyor. Müslümanlar arasında kardeşlik ve dayanışma ruhu canlanıyor. Yardımlaşma artıyor. Ancak mü'minler olarak ilgi alanımızı geniş tutmamız, ümmet bilinci içinde tüm Müslümanların dertleriyle dertlenmemiz gerekir. Maddi imkânlarımız sıkıntılı tüm Müslümanlara el uzatmamız için yeterli olmayabilir. Ama hiç olmazsa düşünce ve ilgi sınırlarımızı daraltmamalıyız .
Ahmet Varol