Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sünnet Nedir? (1 Kullanıcı)

muhammedsas

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
209
Tepki puanı
0
Puanları
0
Sünnet Nedir?


Kur'ân ve vahy hakkında yapılan bu kısa açıklamadan sonra, Sünnet nedir, onu belirtmeye çalışalım. Sünnet, kelime olarak yol demektir. Bu tâbir iyi yol için de kullanılır, kötü yol için de. Nitekim, bizzat Hz. Peygamber (aleyhissatâtu vesselâm), kelimeyi bu mânada kullanmıştır. "Kim iyi bir yol açarsa... Kim de kötü bir yol açarsa..." hadîsinde böyledir.

Konumuz açısından sünnet, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yoludur. Bu yol, onunla ilgili olarak bize intikal eden rivayetlerle ortaya çıkar. Bu rivayetler ya sözlerini, ya fiillerini, ya da ahvalini, etvarını ve şemâilini bildirir. Bunların hepsi sünnettir. Muhaddis, fakih veya usulcü oluşuna göre âlimlerin sünnet anlayışları az çok farklılıklar arzederse de burada o teferruata girmeyeceğiz. Ancak şu kadarını belirtmekte fayda var: Bâzı muhaddisler, "hadîs"le "sünnet" kelimelerini farklı kullanmışlardır: Bunlara göre, hadîs Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sözüdür; sünnet ise fiilleridir. Ancak büyük çoğunluk hadîs ve sünnet kelimelerini müterâdif (eş anlamlı) olarak kullanır. Sünnet deyince, söz, fiil, takrir (yanında yapıldığı veya söylendiği halde sükût ederek zımnen kabul ettiği) hepsini kasteder. Biz de burada, sünnet kelimesini bu geniş mânasıyla kullanacağız. Sünnet ve hadîs yerine "haber", "eser", "rivâyet" gibi başka kelimelerin de kullanıldığını bilmekte fayda var.
 

furkan-dost

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 May 2006
Mesajlar
51
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Sünnet Nedir?

Sünneti ve vahyi nasıl anlamalıyız….
Akıl üstü bilgi kaynaklarının başında muhakkak ki vahiy vardır’’Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik-bakara 151’’peygamberlerin bilgi kaynaklarının vahiy olduğu konusunda bir şüphe ve şaibeye mahal bırakmayı istemeyen Allah onları okur yazar olmayan kulları arasından seçmiştir(Cuma AYET 2)’’O, Kitap ile ilgisiz bir topluma, kendi içlerinden (1) kendilerine Allah'ın mesajlarını aktaran, onları arındıran, ilahî kelâmı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermiştir ki, o'ndan önce, açık bir sapıklık içindeydiler…("Kitap ile ilgisiz toplum" (ümmiyyûn) terimi, daha önce kendilerine ait vahyedilmiş kitapları olmayan bir toplumu veya milleti gösterir (Râzî). Hz. Peygamber'in "kendi içlerinden" bir insan olarak adlandırılması, bu bağlamda, onun da kelimenin ilk anlamıyla "kitap ile ilgisiz" (ümmî) olduğu (karş. 7:157 ve 158) ve bu nedenle, Kur'an mesajını "uydurmuş" yahut o düşünceleri eski metinlerden "çıkarmış" olamayacağı gerçeğini vurgulamak içindir.İnsanlara Allah katından bilgi getirmek yanında başta eğitim ve öğretim model olmakla birlikte daha bir çok vazife ile hükümlü olan peygamberin ;insanlar (beşer)arasından seçilmiş olması sünnetullah(kainatta hakim kaide ve kanunlar)gereği idi.Bu nedenle peygamberlerin niçin melek olmadıklarını neden fevkaladelikler taşımadıklarını ,küfürlerine bahane kılanlara ilahi kitap şöyle seslenecekti İSRA 95’’Onlara (şu sözümüzü) ilet: "Eğer yeryüzünde yurt tutup dolaşan melekler olsaydı, o zaman onlara elçi olarak şüphesiz gökten bir melek indirirdik!"
Allah Resulünün tüm davranışları (sözü,fiili tavır alışları)vahye dayanırsa,örneklik ve tebliğ dışında ,örneklik ve tebliğ dışında kalan bir davranışından söz edilemez…Eğer davranışlarından bir kısmı beşeri tabiatından geliyor yahut rey ve içtihadına dayanıyorsa bu takdirde bağlayıcıdan ayırmak ve farklı bağlamda değerlendirmek gerekiyor ki NECM 2-3-4-5 ‘’ Sizin bu arkadaşınız ne sapmış, ne de aldatılmıştır—3 ve ne de kendi arzu ve heveslerine göre konuşmaktadır--4bu [size ilettiği], kendisine indirilen [ilahî] vahiyden başka bir şey değildir;--5son derece kudretli birinin (3) ona öğrettiği (bir vahiy):..
Allah Resülü sav bir namazı kıldırırken yanılmış ,ashabın bir değişiklikmi oldu suaalerine ‘’ben ancak bir beşerim sizin gibi bende unutup yanılabilirim’’buyurmuşlardır)…(Buhari Salat 31 cilt 2 s.310)
Resulallahın öğretisi ,vahyi anlayışı buydu yani hira’yı çağa taşımak,hıra’yı yaşamak bize öğretisi nübüvveti anlamak ve vahyi hayata taşımak…kendisine getirilen bir dava sebebiyle hakkında vahiy gelmeyen dava konularında ben rey ve içtihadımla hükmederim buyurmuşlardır… (Ebudavut Akdiye 7)
Vahiy insana kula kul olmayı değil,sadece Allah’a kul olmayı,sadece Allah’tan dilemeyi ve sadece Allah’tan korkmayı ,ona yönelmenin öğretisi ve peygamberin misyonu idi,yani İnsanı nesne değil özne olması ,Allah c.c yarattığını bilmez mi..İnsan bir şeyin önünde lüzumundan fazla korktumu korktuğu şeyi tanrılaştırıyor..peygamberin vahyi inşasındaki öğretisini iyi irdelemek durumundayız ,Rabbimiz korkuda,sevgide ve umutta şerik istemiyor yani neyi seviyorsanız onu Allah gibi sevme,neyden korkuyorsanız ondan Allah gibi korkma ve neyden umut ediyorsanız Allah’a hasrettiğiniz beklentiyi ondan umma..Allah’ın önünde layıkıyla yere kapanmayan başkalarının önünde yere kapanır…Bir ilaha boyun eğmeyen bin ilah icat eder ve iman eder,peygamber nasıl iman etmemizi de sünnetinde ve vahyi hayatımıza inşasını sürecini de her hali,fiili ve eylemleri ile Allah c.c sebepler hakketmesi ile vesileler kılmıştır ...
Allah Resulünün söz fiil ve tavırlarının vahye bağlılık ve bağlayıcılık açısından tasnife tabi tutulması vahyi iyi anlamanın örneğini ve öğretisini O’unu(sav)hayatında başlamıştı…Kendileri ashabına sık sık vurguladığı ‘’ben beşerim ,vahiy gelmediğinde reyimle de hükmederim’’gibi sözler söylediği için ashab O’nun(sav)davranış ve tutumlarını vahye bağlılık bakımından ayrıma tabi tutar ve tereddüt ettikleri zaman kendisinden’’vahiy mi rey mi’’ diye sorarlarve sonuca göre hareket ederlerdi…Sanki resulallah vahiyle muhatap olduğu halde günümüzün rahatsızlığının mucizesini vurgular gibi biz bilmeyiz büyüklerimiz bilir onlar ne derse doğrudura öğretiyi ki sahabeyle başlatmış oluyordu..Yani vahyin insana gücünü öğretisi,nesne değil özne olduğunun eşyanın ve korktuklarının karşısında nesneleşmemesi ve istismara uğramaması çünkü istismar etmeyen sadece Allah’tır ,Allah insanın sevgi ve korkusunu istismar etmez ,çünkü insan başkalarının ve korkularının karşısında nesneleşmeye başladığında şirk mekanizmasının kapısını da kendi aralamış olur…Hayrı da şerri de gaybı da Allah’a müşahhas kılmak ve şeriklere fırsat vermemek ;Allah’ın esmasını ve sıfatlarını başkalarına atfetmek ,O ‘nu sıfat ve esmasına ortaklar yüklemek ve O’ndan başkasına rol yüklemek şirk bataklığına dalmak değil de nedir… Peygamber vahyi anlamayı,hayata taşımayı ve edebi öğretisinde ki uslubu bilmediğinden değil,alim olanın Allah c.c olduğu ve bilginin kaynağı O Allah olduğu tasavvuru ve insana yanılgının mahsus olduğu..Gerçek bir Müslüman olabilmek için onu çok iyi tanımalıyız .Hal ve hareketlerimizi ona ve onun tavsiyelerine ne kadar benzetip onu hayaytımıza ahlakını misyonunu yaşarsak muvahhid Müslüman olabiliriz…

Selam ve dua ile
Kalbinizin sahibine emanet olunuz….
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Sünnet Nedir?

ALLAH(C.C) RAZI OLSUN KARDEŞİM.... S.A.....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt