Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Türkleri Türkleştirmek ... (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Türkleri TürkleştirmekGeçtiğimiz yıl vefat eden ünlü “Türkolog” Jean-Paul Roux'ın “Türklerin Tarihi” isimli eseri ile kısa bir mülâkat...



- Kimdiler, nereden geldiler bu Türkler?
- Kuzey ormanlarından çıkıp geldiler, cesur, dağınık, marifetli ve henüz yolun başındaydılar. Önce bozkıra, sonra Çin içlerine ve sonra da sonu başı belli olmayan bir sel gibi garba doğru yayıldılar. Türkler adıyla tarihe geçen bu boylar, aileler ve kavimler bütünü batılıların gözüyle çoğunlukla barbarlığın simgesi olsalar da Orta Asya’nın yüksek medeniyetlerinden birini ve bazen küçük devletlerinin bazen de devasa imparatorluklarının sınırları dahilinde kültürler arası barışı ve huzuru tesis ettiler. Bazen memluk, bazen efendi ve bazen de birbirlerinin en amansız düşmanıydılar.


- Nedir Türkoloji; ne zaman ve nereden doğdu?
- Türkoloji, şarkiyatçılıktan doğmuş yeni bilim dallarından biridir. Günümüzden kısa bir süre öncesine kadar İslâmoloji içinde yer alırdı.


- Türkoloji, İslâmoloji içinde idi ise; Türk İslâm'ın neresinde idi?
- Yeniçerilerin bilinçaltımızda yaktıkları ateşlerin dumanı hâlâ tütmektedir. Uzun süre, Türk ile Müslüman aynı anlamda kullanılmıştır. Aslında bu tesbit çok da temelsiz değildir. Türkler Batılılara, Haçlılar döneminden 20. asra kadar, Kur'an'ın ve Sünnet'in ateşli yandaşları ve halefleri olarak görünmüşlerdir.


- Nedir Yeniçerilerin bilinçaltınızda yaktıkları ateşin külleri altında kalan gerçek?
- Türklerin, Müslümanlığın önce kılıcı, sonra da kalkanı oldukları söylenmiştir; Türkler hep savaşmıştır. Savaşsız bir Türk olgusundan bahsedemeyiz. Yalnız, bununla Türklerin savaşı diğer kavimlerden daha fazla sevdiklerini söylemek istemiyoruz; bu, Türklerin cihanşümûl barış özlemlerini yok saymak olur.


- İslâmî kutsal savaş “Cihad”, Türklerin askerî mizacı üzerinde etki yapmış ve onların müslümanlaşmalarında rol oynamış mıdır?
- Bunu iddia etmek çok mümkün değil. Türkler müslüman kimliği alarak kutsal savaştan kendileri adına da yararlanmış olabilirler, ancak savaşmak için “Cihad”a ihtiyaçları yoktu ve zaten Cihad yoluyla da müslüman olmamışlardı.
Arap tacirlerinin hemen hepsi büyük ihtimalle İslâm propagandistleriydiler. Kendileri de müslümanlığı yoğun biçimde yaşıyor ve varlıklarıyla yollarda ve hükümdarlıklarda örnek olmaya çalışıyorlardı. Mutasavvıflar, içinde yoksul ve sıradan insanların, nurlu dervişlerin, güçlü bir din inancı ve gerçek bir Tanrı aşkıyla dolu üstün ve hikmetli kişilerin yer aldığı karma bir topluluk oluşturuyorlardı.


- İslâm'a nisbetle mi atılmıştır Osmanlı'nın temelleri? Gerçek mi, hezeyan mı; Osman mı, Atman mı?
- Osmanlıların tarihi, Ertuğrul'un üçüncü oğlu olan “müslüman adlı” Osman'la başlar. Adını alan ve 36 halefinin yöneteceği devletin kurucusu olan Osman, iktidara yükselişini kuşkusuz bağlı olduğu askerî tarikate, kayınbabası Şeyh Edebali'nin etkisine borçluydu.


- Nedir bu Türklerdeki devlet kurma temâyülü?
- Türklerde imparatorluk kurma eğilimi vardır. Türk kelimesi “güçlü” anlamına gelmektedir, ki bu ifade kavmî bir kimlikten ziyade siyasî örgütlenmelerinin gücüne işaret ediyor. Türkler kelimenin tam anlamıyla yeryüzünün hükümdarlarıdır. Kurdukları ve hiçbiri diğerine benzemeyen imparatorlukların iki bin yıllık ortak özelliklerinden birincisi, bu imparatorlukların birer halk mozayiği olmalarıdır. Yönetimleri altındaki kavimlerin kimliklerini, dillerini, dinlerini, kültürlerini hatta önderliklerini muhafaza etme hakkı tanıyorlardı. Fetih hakkı olarak en yüksek makamlar kendilerinin olduğu hâlde, fethettikleri yerlerde yerli halkı da güven gerektiren yüksek makamlara getirmekten çekinmemişlerdir. Devlete yararlı olabilecek yabancıları çekiyorlardı.


- İkibin yıllık imparatorluklar tecrübesinin zıttına, ırkçı bir devlet ile pâyidâr olabilir mi Türkler?
- Çok uluslu ve çok dinli varlıklarını ancak uzlaşma ile sürdürebilen devletlerin başında gelen Türkler nasıl fanatik olabilirdi?! Halkın, hükümdarın dinini benimsemesini isteyen Avrupa'nın tersine şaşırtıcı biçimde Türkler tüm din ve inançların bir arada barış içinde yaşayabileceği düşüncesini kabul ettirmeye çalışmışlardır. Müslüman olmayanları kafir olarak yaftalasalar da, bir arada yaşama konusundaki tavırları evrensel uygarlığa en büyük katkıyı sağlamıştır.


- Nedir “Türk”ün karakteristik husûsiyetleri?
- Avrasya'nın bir ucundan diğerine yaşanan iki bin yıllık bir macera sürecinde tabiî köklü değişiklikler olmuştur; ama bazı hususiyetler de varlığını sürdürerek büsbütün kökleşmiş, gelenekleşmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun da karakteri olan maddî ve manevî sağlamlık, yüksek onur, söze sadakat, hainlere karşı acımasızlık, ırkçılıktan uzak oluş, keskin bir askerî anlayış ve buna mümasil erdemler, gözüpeklik, savaşçı dayanışması, üstlere kesin itaat, hayatı hiçe saymak, idarecilik, muhasebe ve arşiv becerisi, ictimaî sınıflar arasındaki kolay geçişgenlik, bilime ve sanata sevgi ve hürmet, büyük mimarlık başarıları, hoşgörü, tasavvufa derin alâka, ironik zekâ... Zihniyet dilin yansıması veya dil zihniyetin yansıması olduğuna göre, bu özelliklerin aynı zamanda Türkçe'nin de özellikleri olduğunu söylememiz yadırganmamalıdır. Türklerde hiçbir zaman soyluluk olmamıştır; çiftçinin hor görülmesine rastlanmaz. Türkler tarıma eğilimlidirler ve toprağa bağlandıkları zaman Anadolu köylüsü gibi en dayanıklı köylü soyu olurlar.


- Tırnak içinde “Köylü” değiller yani Türkler?
- Kırtasiyeci Batı uygarlığında, Türk arşivlerinin gerçekten şaşkınlık verici nitelik ve niceliklerini kavramak güçtür. Türkler herşeyi kaydetmiş ve muhafaza etmişlerdir. Kütüphaneler de oldukça zengindir. Süleymaniye Camii Kütüphanesi'ndeki elyazması sayısının 56843'tür. Bu durumda insan ister istemez bir kıyaslama yapmak zorunda kalıyor. Fransa Kralı V. Charles'in ölümünde, kitaplığında 1200 elyazması olduğunu, bunun o zaman son derece yüksek bir rakam sayıldığını hatırlatmakla yetinelim.


- Türk'ün ırkî husûsiyetleri midir, bu meziyetler?
- Yeryüzünde saf ırk olmadığını biliyoruz. Ama bu konuda daha ileri gitmek ve Türklerin karma bir ırk da olmadıklarını söylemek zorundayız. Türklerle ilgili karakteristik denilebilecek fizikî bir özellik tesbit etme imkânı kalmamıştır. Türklerin, fizikî anlamda hiçbir ırkî hususiyetleri yoktur. Dolayısı ile bir Türk ırkından bahsedemeyiz.


- Dolayısı ile bir Türk ırkçılığından da bahsedemeyiz mi?
- Türkler tarihlerinin hiçbir döneminde, tek bir yerde ve belirli sınırlar içinde, ortak buyruk altında bir arada olmamışlardır.Kurdukları büyük imparatorluklar bile, kendilerinden daha kalabalık Türk olmayan topluluklara dayanmıştır. TC'den önce, çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu, Türklerin yönettiği ve kendini Türk olarak dayatan bir devlet hiç var olmamıştır. Meselâ Kırgız adı, iz eki almış 40 rakamıyla açıklanır, yani “Kırkız”; Kırklara karışmış kavim... Hristiyanlığın başlamasından hemen önce Han Sülâlesi devrinde Çinliler Kırgızları “mavi gözlü, sarışın adamlar” olarak tasvir ederler. Bilinmeyen birtakım eski kaynaklara dayanan Arap yazar Gardizi ise açık renk tenleri ve kızıl saçları olduğunu anlatır. Bu da bize Kırgızların Slav özellikleri taşıdığını düşündürüyor.


- Hiç mi ırkî bir kriter yok “Türk” için?
- Aldatıcı görünümlere mukabil yegâne kriter hep dil olmuştur. Resmî dili Farsca olan Türk devletleri de olmuştur. Bunların Türklükten uzaklaşma yoluna girdikleri söylenebilir, ama bu sürecin sonuna kadar sadece yönetici ve elit sınıf gitmiştir; ataları Türkçe konuşan bu toplulukların çocuklarının dili Türkçe olarak kalmıştır. Buna karşılık Bulgarlar tamamen Slavlaşmış ve Türklükten çıkmışlardır. Bulgarların bizzat kendileri, Attilânın oğullarından biri olan İrnek'in soyundan geldikleri konusunda ısrar ederler. Bulgarların 865'te Hristiyanlığı kabul etmeleriyle birlikte asimilasyon süreci başlar ve artık Bulgarlar Türk tarihinin ilgi alanına girmezler. Keza Macarlar da öyle... Macarlar aslında Kabar adındaki bir Türk boyunun yönetimindeki Fin-Uygurlardır.


- Necip Fazıl'ın ifadesi ile, Türk, müslüman olduktan sonra Türk oluyor; müslümanlıktan çıkan Türkler, yegâne ırkî kriterleri olan Türkçe'yi de yitirerek Türklükten çıkıyorlar demek?
- Yeniçerilerin bilinçaltımızda yaktıkları ateşlerin dumanı hâlâ tütmektedir. Uzun süre, Türk ile Müslüman aynı anlamda kullanılmıştır. Aslında bu tesbit çok da temelsiz değildir. Türkler Batılılara, Haçlılar döneminden 20. asra kadar, Kur'an'ın ve Sünnet'in ateşli yandaşları ve halefleri olarak görünmüşlerdir.


- Türkçemizin dilaltınızda yaktığı ve dumanı hâlâ tüten ateşlere de birkaç örnek?
- Ortaçağ'da Fransa'da yeldeğirmenlerine “turquois” denilirdi. Fransızca'da “kiosque” (Almanca'da “kiosk”) adıyla bilinen gazete büfelerimiz, Türklerin “köşk” adını verdikleri küçük, gösterişli binalardan devşirmedir.
Hollandalıların Avrupa'ya Boğaziçi'nden taşıdıkları lale, “tulipe” adını, bu çiçeğin taç yapraklarının bir türbanı andırmasından dolayı “tülbent” çözcüğünden alınmıştır.
Kahve, Osmanlıların Viyana kuşatmasından sonra Avrupalılar arasında yayılmıştır, ki o güne kadar çok bilinen bir içecek değildir Avrupa'da ve kahvaltılarımızın baştacı “croissant”lar (Fr. Croissant: Yükselen hilâl; Alm. Kipferl: Hilâl) aslında Türklerin bayraklarındaki hilâlden esinlenerek ortaya çıkmışlardır.
Fransızca “yaourt” sözcüğü de yoğunlaştırmak anlamına gelen eski Türkçe bir eylemden (yoğurtmak) türetilen yoğurt sözcüğünden gelmiştir.

Furkan 36, Nisan 2010

Mustafa Saka
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
- Yeniçerilerin bilinçaltımızda yaktıkları ateşlerin dumanı hâlâ tütmektedir. Uzun süre, Türk ile Müslüman aynı anlamda kullanılmıştır. Aslında bu tesbit çok da temelsiz değildir. Türkler Batılılara, Haçlılar döneminden 20. asra kadar, Kur'an'ın ve Sünnet'in ateşli yandaşları ve halefleri olarak görünmüşlerdir."

eyvallah abisi;)
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
12
Puanları
38
Yaş
30
Konum
Konya
Osmanlı torunu olmaktan şeref ve mutluluk duyuyorum :)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
- Yeniçerilerin bilinçaltımızda yaktıkları ateşlerin dumanı hâlâ tütmektedir. Uzun süre, Türk ile Müslüman aynı anlamda kullanılmıştır. Aslında bu tesbit çok da temelsiz değildir. Türkler Batılılara, Haçlılar döneminden 20. asra kadar, Kur'an'ın ve Sünnet'in ateşli yandaşları ve halefleri olarak görünmüşlerdir."

eyvallah abisi;)
Gönlüne bereket gönüldaşı,can kardeşi...
Rabbimize emanetsin...
O EN GÜZEL VEKİLDİR...
BESMELE...SELAM...DUA...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ؤشىثق;1356488' Alıntı:
eywallah emeğine sağlık.
Eyvallah gönüldaşımız...
Rabbimize emanetsin...
- Yeniçerilerin bilinçaltımızda yaktıkları ateşlerin dumanı hâlâ tütmektedir. Uzun süre, Türk ile Müslüman aynı anlamda kullanılmıştır. Aslında bu tesbit çok da temelsiz değildir. Türkler Batılılara, Haçlılar döneminden 20. asra kadar, Kur'an'ın ve Sünnet'in ateşli yandaşları ve halefleri olarak görünmüşlerdir."
 

melankolik5288

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2009
Mesajlar
2,627
Tepki puanı
1,631
Puanları
113
Yaş
35
Selamunaleyküm Allah razı olsun abi

"Türklük gurur ve şuuru İslam ahlak ve fazileti" ile kişiliğimizi şekillendirmeliyiz ki Türklüğümüzü de Dinimizi de elimizden alamasınlar...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Selamunaleyküm Allah razı olsun abi

"Türklük gurur ve şuuru İslam ahlak ve fazileti" ile kişiliğimizi şekillendirmeliyiz ki Türklüğümüzü de Dinimizi de elimizden alamasınlar...
Ve Aleyküm Selam,
Allahcc senden razı olsun kardeşimiz...
Rabbimize emanetsin...
O EN GÜZEL VEKİLDİR...
BESMELE...SELAM...DUA...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
- Yeniçerilerin bilinçaltımızda yaktıkları ateşlerin dumanı hâlâ tütmektedir. Uzun süre, Türk ile Müslüman aynı anlamda kullanılmıştır. Aslında bu tesbit çok da temelsiz değildir. Türkler Batılılara, Haçlılar döneminden 20. asra kadar, Kur'an'ın ve Sünnet'in ateşli yandaşları ve halefleri olarak görünmüşlerdir."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt