Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Vefaatının 50. yılında bir efsane !!! (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com

Vefaatının 50. yılında bir efsane !!!


4633.jpg

Tarihçi Mustafa Armağan vefatının 50. yılında Said-i Nursi'yi anlattı.

Burada tepkileri göze alarak şunu söyleyeyim ki; "Nutuk"u bugün orijinalinden okuyup anlayacak bir Atatürkçü nesil kalmamıştır. Onu okuyup anlayabilecek olanlar ancak ve ancak Nur talebeleridir! Okumazlar, ayrı mesele ama dil devriminin yıkamadığı tek kale, onların susturulmak istenen beyinleri olmuştur.

Said Nursi'nin vefatının 50. yıldönümüne bir yıl kala, sırlarla dolu hayatı tarihçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Mesela Sultan II. Abdülhamid'le ilişkisi henüz aydınlığa çıkarılabilmiş değildir. Yıldız Sarayı'na başvurduktan sonra neden tımarhaneye ve ardından hapishaneye gönderildi? Sert söylemi veya acayip kıyafetlerinden dolayı deli muamelesi gördüğü izlenimi hakim. Oysa Başbakanlık Arşivi'ndeki belgeler, bu karanlık noktaya başka bir ışık tutmakta.

Arşivde bulduğumuz bir mektup, Van Valisi Tahir Paşa tarafından saraya yazılmış.
(Said Nursi, Tahir Paşa'nın zengin bir kütüphanesi olan Van'daki konağında tam 12 yıl kalmış ve "Yeni Said" döneminin bereketli tohumları orada toprağa düşmüştür.)

Özetle Tahir Paşa diyor ki:

"Kürdistan alimleri arasında harika zekâsıyla ünlü olan Molla Said Efendi, tedaviye muhtaç ("muhtâc-ı tedâvî") olduğundan Halife Hazretleri'nin şefkat ve merhametine sığınarak sarayınıza gelmiştir. Bu kişi, yaşadığı bölgede herkesin içinden çıkamadığı meseleleri hallettiği halde talebe kıyafetini değiştirmemiştir. Kendisi padişaha hakikaten sadık ve halis duacı olmakla beraber fıtraten edepli ve kanaatkâr olup şimdiye kadar İstanbul'a gitmek bahtiyarlığına erişmiş Kürt uleması içinde gerek güzel ahlakıyla, gerekse Padişah'a sadakati ve kulluğuyla en çok iyilik edilmeye layık, dini şiar edinmiş bir kişi olması bakımından tedavisinde kolaylık gösterilmesi..." (BOA, Yıldız Prk. Um., 80/74)

16 Kasım 1907 tarihli bu mektup ile 2 gün sonra Van Valiliği'ne yazılan cevaptan anlaşıldığına göre Molla Said, o günlerde muhtemelen sürmenaj gibi bir zihnî rahatsızlık geçirmekte olup (cevapta "şuurunda eseri hiffet görüldüğünden" bahsediliyor) tedaviye muhtaç haldedir. Dolayısıyla saray ona 'deli' muamelesi yapmış olmayıp bizzat onu gönderen ve çok yakın dostu olan Tahir Paşa'nın yazdığı mektubun gereğini yerine getirmiştir.

O zaman neden hapsedildi? diye soruyorsanız, buna henüz aynı netlikte cevap vermek şimdilik mümkün değil. Yalnız şöyle bir açıklama devreye girebilir:


armagan01.jpg

Bu şekliyle ilk kez yayınlanan yukarıdaki fotoğraf 22 Ocak 1952 günü çekilmiştir. Bediüzzaman Said Nursi, "Gençlik Rehberi"nin basılması üzerine açılan davanın ilk celsesinden talebeleriyle birlikte çıkıyor.

Bediüzzaman, İstanbul'a Kasım 1907 sonlarında geldiğine göre, aralıkta saray tarafından tedavisi için bazı girişimlerde bulunulmuş olması gerekir.

Dikkat edilirse Yıldız Sarayı'na gidip Doğu'da bir üniversite açılması yolunda dilekçe vermesi, Toptaşı Akıl Hastanesi'ne ve ardından hapishaneye kapatılması, Mayıs 1908 sonlarına rastlıyor. Muhtemelen Mabeyn kâtiplerine sert çıkmış olması, zaten kızılca kıyamet eli kulağında iken sarayı kuşkulandırıyor; nihayet hakkında Tahir Paşa'nın mektubu da olduğundan akıl hastanesine yatırılıyor.

Tutuklanma sebebi ise Cemal Kutay'ın, Sakallı Nureddin Paşa'nın babası olan Müşir İbrahim Paşa'nın yaveri Kâzım Nami Bey'den naklettiğine göre, hakkında verilen bir jurnaldir ve İbrahim Paşa'nın kefaletiyle serbest bırakılmıştır. (N. Şahiner, "Aydınlar Konuşuyor", 1977, s. 347.) Böylece onun Meşrutiyet'e kadar tutuklu kaldığı ve genel aftan yararlanıp serbest bırakıldığı yanılgısı düzeltilmiş oluyor.

Bir de Meşrutiyet'in ilanından hemen önce verilen bir jurnal sebebiyle hapsedilen Said Nursi'nin hapishanede Emniyet Genel Müdürü (Zabtiye Nazırı) Şefik Paşa tarafından ziyareti söz konusudur. Kardeşi Abdülmecid Nursi'nin not defterinden öğrendiğimiz bu görüşmenin içeriği, sıradan bir mahpusa yapılan bir muameleye benzemiyor.

Padişah'ın selamını, hediyesi olarak da bir miktar parayı getiren ve kendisine 30 altın lira maaş teklif eden Şefik Paşa'ya Bediüzzaman'ın cevabı, 'Ben dilenci değilim' olur. Saraya şahsı için değil, milleti için geldiğini belirten Nursi'ye Şefik Paşa'nın verdiği cevap ise ilginçtir: 'Senin Kürdistan'da eğitimi yaymak maksadın Bakanlar Kurulu'nda görüşülmektedir.' Yani arzu ettiğin medrese ileride açılacaktır.

Artık bu cevap, işi geçiştirmeye yönelik bir kapan mıydı, yoksa teklifi gerçekten hükümetçe ciddiye alınmış mıydı? Bilmiyoruz. Maaş bağlanması, ciddiye alındığına dair bir emare sayılabilir. Ancak Abdülhamid'in maaşa bağlama diye de bir siyaseti olduğunu unutmayalım. Bediüzzaman ise bu teklifi sus payı olarak değerlendirip reddetmişti.

Gerçi o da Abdülhamid'in açtığı okulları takdir ediyordu; ancak özellikle Doğu'da eğitime önem verilmesini istiyordu. Ne var ki, 1908 Mayıs'ı her ikisine de sağlıklı bir karşılaşma ortamı sunmuyordu. Anlaşamamaları için hiçbir sebep bulunmayan bu yakın tarihimizin iki mühim şahsiyetinin ufuklarının o sırada buluşamamış olmasına ne kadar hayıflansak yeridir. Neyse ki onların ufuklarını buluşturmak, "Asım'ın nesli"ne vasiyet edilecekti. Hayatlarında hiç karşılaşmasalar da, bu buluşma az şey midir?

Said Nursi'nin vefatının 50. yıldönümüne bir yıl kala, sırlarla dolu hayatı tarihçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Mesela Sultan II. Abdülhamid'le ilişkisi henüz aydınlığa çıkarılabilmiş değildir. Yıldız Sarayı'na başvurduktan sonra neden tımarhaneye ve ardından hapishaneye gönderildi? Sert söylemi veya acayip kıyafetlerinden dolayı deli muamelesi gördüğü izlenimi hakim. Oysa Başbakanlık Arşivi'ndeki belgeler, bu karanlık noktaya başka bir ışık tutmakta...

İşte Mustafa Armağan'ın çok özel yazısı...

Dili itibariyle Osmanlı'dan bugüne iki temel eser kaldı. Birisi Gazi Mustafa Kemal'in "Nutuk"u, öbürü Said Nursi'nin "Risale-i Nur Külliyatı". Tabii ki "Mevlid" gibi başka temel eserlerimiz de var ama onlar anlaşılmak için değil, daha çok eski kültürün duvara asılan kilimler gibi arkaik unsurları olarak varlar. Ancak bu iki kitaptır ki, basbayağı yaşıyor, nefes alıyor ve okuyanlarına bugün yazılmışçasına bilgi ve heyecan aşılayabiliyor.







 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
S.A kardeşim ALLAH (cc) razı olsun Said nursi Hz.'in değeri ve Kıymeti
Asla tartışılamaz lakin çağdağ toplum hiçbir zaman böyle üstün Şahsiyetlerin
Değerini bilememiş asılsız bi takım iddalarla şahsiyetlerine gölge Düşürmek
İstemişlerdir. fakat bediuzzaman Hz. sevgisini içimizden söküp
Atmayı Başaramamışlardır Başaramayacaklarda dün'de böyle' idi
Bugün'de böyle Yarın'da öyle olacak selametle
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,274
Tepki puanı
7,620
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Allah CC. razı olsun kardeşim...
Bediüzzaman Said Nursî'yi tanıdığımız için çok mutluyuz...
Bizim ülkemizde olması da ayrıca bizler için bir ayrı güzelliktir...
AllaH CC. mekanını CENNET eylesin...

Dine Hizmet Hususunda şöyle öğüt veriyor bizlere...

"...Dine hizmet ederken müspet hareket etmek ve menfi hareketlerden kaçınmaktır.
Bizim vazifemiz müspet hareket etmektir, menfi hareket değildir.
Rıza-i İlahiye karışmamaktır.
Bizler aşayişi muhafazası netice veren müspet iman hizmeti içinde her yıl bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.
Kardeşlerim!
Hastalığım pek şiddetli, belki yakında öleceğim veyahut bütün bütün konuşmaktan, bazen men olunduğum gibi men edileceğim.
Onun için benim nur ahiret kardeşlerim, ehven-ü şer deyip bazı biçare yanlışçıların hatalarına hüçum etmesinler.
Daima müspet hareket etsinler.
Menfice hareket vazifemiz değil.
Çünkü dahilde hareket menfice olamaz...
."
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
43
selamün aleyküm..
ellerine sağlık..
din için Allah için Ve peygamberi için çalışan birşeyler sunan alimlerini bilmeyen kendini de bilmemiştir..
ancak bir gerçekte varki her şeye önyargılı bir şekilde yaklaşmaktayız oysa arkasında nelerin çıkacağını yada gerçketen Allah dostu olan insanlra yeri geldimi iftira atmaktan da geri kalmıyoruz...

ben bir çok misyonerlik çalışmalarını okudum kriptolar gördük en basit örneği de ingliz casusunun iftiraları
islamiyeti yıkmak için (ki onu koruyan Allahtır) çalışmalar bulunmuşlar
bunların en önemli örneği doğu ve güneydoğudaki insanları eğitimden uzak bırkamak ve kışkırtıp ülkeyi islamiyeti bölmek kan dökmek.
emmelerine kavuştularmı evet bence..aslında onlar değil biz uyuduğumuz için
biz islam bilinci ile peygamber sünneti ile uyanmadığımız için bizleri kan ile bölmeyle uyandırdılar....
.....
Allah onlardan razı olsun ,Allah dostlarının sevenlerinin duasıyla inşallah bilinçlenir iman aşkı ile uyanır..din düşmalarına fırsat vermeyiz bir daha..
ve de kaybettiğimiz değerlerin farkına varırız..
selam ve dua ile
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Davası Davamız...Kavgası Kavgamız...BESMELE...SELAM...DUA...
 

abı_hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
5,186
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40


Rabbim razı olsun, paylaşımınız için...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
bedic3bczzamanc4b1n-resmi.jpg

Bediüzzaman Cephe'de-FOTO


Barla Platformu tarafından düzenlenen "Eski Said Dönemi Sergisi"nde Said Nursi'nin yeni bir fotoğrafı daha yayınlandı.
Barla Platformu tarafından düzenlenen "Eski Said Dönemi Sergisi"nde Said Nursi'nin yeni bir fotoğrafı daha yayınlandı.

VENEZÜELLALI ASKER ÇEKTİ
Risale Haber'in haberine göre, Van Kürt milis alaylarının (Keçe Külahlılar) bulunduğu fotoğrafta Bediüzzaman Said Nursi'nin de yer aldığı belirtildi.

Barla Platformu Koordinatörü Said Yüce, fotoğrafın Venezüellalı asker Rafael de Nogales Mendez tarafından çekildiğini söyledi.

FOTOĞRAF MENDEZ'İN KİTABINDA BULUNDU
Fotoğrafı bulan Suendam Pirim yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Rafael de Nogales Mendez bir asker. Dört yıl kadar Osmanlı ordusunda yer alıyor. Askerlikten sonra hatıralarını kaleme alıyor. O dönem Amerika'daydım. Bediüzzaman'ın belgeselini yapan Yolcu ekibinin isteği üzerine araştırma yapmıştım. Fotoğrafı da Mendez'in kitabında bulduk."

Rafael de Nogales Mendez'le ilgili geniş bilgiler Wikipedia'da da yer alıyor.




 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt