BATI KÜLTÜRÜNÜNMAHİYETİ ve KAYNAKLARI M.ALİ YETİMOĞLU (İcmal dergisi).
"Nasıl tefekkür edelim?" sorusu yerine "ne ile tefekkür edelim?" diyerek tefekkürün ölçüsünü ortaya koymak, sonra da bu ölçüyle, bugün bütün insanlığı ifsat eden ve hurafeler yığını bir kısım nazariyelerden oluşan, insanlığın buhranının yegâne sebebi, asrın gangrenleşmiş hastalığı 'materyalizm’i muhakeme etmek. .Bundan sonra da yine birbirini takibeden makaleler halinde 'materyalizm' beyinli 'batı kültürü'nü ilim" ve selîm akıl önünde muhakeme ederek, lâyık olduğu hükümle yargılamağa çalışacağız. Böylece, gerçek ilme ve sağlam imana musallat olarak iki cihan saadetimizi perişan eden ve kendi*ni müspet ilmin ve tekniğin nimetleriyle teçhiz ederek; kuzu postuna bürünmüş bir canavar gibi sinsice insanlığı katletmekte olan batı kültürünün çirkin çehresini daha yakından tanıyacağız. Böylece, çağdaş, medeniyet seviyesi diye karşısında zelillik gösterilerek put-laştırılan, hayallerde sanki bir cennet numunesi (!) gibi tahayyül edilen, bu vehimden abidenin gerçek yönleriyle içyüzünü tanıma imkânına kavuşacağız.Okuyucularımızın meseleye daha yakından vukuf iyet kazanabilmeleri için batıyı iki yönüyle anlat*mak icabeder.A. Teknolojik yönüyle batı,B. Kültürü ve kendine has medeniyyetiyle batı..Burada inceleme konumuzu daha ziyade 'kültür ve medeniyet yönüyle batı' teşkil edecektir.
BATI KÜLTÜRÜNÜN CİHANŞÜMÛLLEŞMESİ ve KAYNAKLARI
1. Bugün Batı Kültürü Dünya Kültürü Haline Gelmiştir.
Batı kültürü coğrafî bir bölge olan Avrupa kıt'asından neş'et etmiş olmasına rağmen başta Avrupa insanı olmak üzere bütün insanlığı tamamen veya kısmen hakimiyeti altına almıştır. Avrupa bugün bilfiil değilse de sapık inançlar ve hurafeler yığını olan kültürü ile ve bu kültürün vücut verdiği 'tek dişi kalmış canavar' hüviyetinde olan sakat medeniyetiyle; zihniyeti, düşüncesi ve itikadî telâkkileriyle bütün yeryüzüne hakim durumdadır. Ve bu kültür hayatın -aile hayatından uluslararası ilişkilere kadar- bütün şubelerine sirayet etmiş bulunmaktadır.
2. Batı Kültürünün Mahiyeti ve Bariz Hususiyeti
Batı kültürü, mahiyet olarak psikolojik plândaki nefs hegemonyasının aklı ve ruhu esareti altına alarak bu zulmü -ahlâkî ve içtimaî sahadan başlayarak- bütün hayata hakim kılma ihtirasını ihtiva etmektedir. Bu sebeple bu kültür, tenakuzlar ve çarpışık telâkkilerle doludur. Bu durum, ferdî plânda iman ve fikir buhranına yol açarak hayatı bir azaphaneye çevirdiği gibi, cemiyet sahasında da ruhî gerginlikler neticesi büyük çapta intiharlara varan boyutlara ulaşmış, ahlâk buhranına sebep olmuştur. Kısaca, batı kültürü, psikolojik ve sosyolojik sahadaki korkunç anarşinin baş sebebidir.Batı kültürünün en bariz hususiyeti, kâinata ve olaylara Allah'tan kopuk bir düşünce tarzıyla yaklaşması, insanı süflî zevklerin, çirkin ihtirasların zebunu, gayesiz ve hedefsiz kabul etmesidir. Vahy’den mahrum, hatta kendini ona düşman olarak arzeden bu menfur zihniyet, esaretin en büyüğü olan insan putlaştırmayışiar edinmiştir. Bu haliyle batı kültürü, kendi hesabınca; ölümü yenmeyi, dünyayı taş ve demir yığınlarıyla mamur edip bir dünya cenneti kurmayı, bunun için hayatın seyrini, eşyanın kânununu değiştirerek kâinatın sahibine (hâşâ!) kafa tutmayı, barış ve hürriyet teraneleri altında sinek ezer gibi insan boğazlamayı, en büyük hüner, hatta medeniydin gereği olan bir hedef kabul etmektedir.Hülâsa.olarak batı kültürü insanlığı kalblerde ve kafalarda iman ve fikir buhranına, sosyal hayatta ahlâk bunalımına, muamelet sahasında insanı ilâhlaştırma neticesi zuhur eden zulüm ve esarete, kısaca hayatın her sahasında topyekûn bir anarşiye sürüklemektedir
3. Batı Kültürünün Kaynakları
'Materyalizm' beyinli batı kültürü, asrî cahaletin mihverini teşkil ettiğinden tarih boyunca hüküm süren cehaletlerin alâmet-i farikası durumundadır. Esas itibariyle cehaletin insan fıtratındaki şer cihetten kaynaklanarak tarih boyunca nasıl bir seyir takibettiğini daha önce belirtmiştik. (1)Batı kültürü, beslendiği kaynakları, tarihî seyri, hususiyetleri, tesirleri ve neticeleriyle bir bütün olarak ele alınmalıdır.Kültür ve medeniyet tarihi dikkatle incelemeye tabi tutulursa, bugün dünyayı istilâ eden materyalist batı kültürünün dört ana kaynağı olduğu anlaşılır:
• Muharref Tevrat 'tan Mülhem Olan Maddeci ibrani Kültürü,
• Eski Yunan(Grek) Kültürü ve Felsefesi,
• Emperyalist Roma Hukuk Sistemi,
• Muharref İncil'den Mül*hem Hristiyanlığın Skolastik Zihniyeti.Bu kaynaklar teker teker incelendiğinde bunların tesiriyle vücut bulan batı kültürünün vasfı ve karakteri tanınmış olacaktır.
a.Materyalizm İbrani kültürü, batı kültürüne iki yolla kaynaklık yapmıştır.
Birincisi:Tevrat'ın semavî vasfı zedelenmeden 'Sina' yoluyla olmuştur ki, bu tesir tek Allah inancı ve ciddî bir ahiret düşüncesi şeklinde iken eski Yunan Felsefesine maneviyatçılığın ifrada varmışşekli (idealizm) olarak nüfuz etmiş oradan da batı kültürüne kaynaklık yapmıştır. Aslında Tevrat tahrif edilmeden gelen bu müsbet tesir, Eflâtun ve Sokrat'ın vehim ve hayal dünyasında çarpıtılmış, saptırılmış ve ortaya beşerî batıl bir felsefî görüşçıkmıştır. İdealizm, batı kültürüne bu haliyle tesir etmiştir.
ikincisi:Muharref Tevrat'tan kaynaklanan maddeci bir görüştür. Hahamların eliyle bozulan muharref Tevrat'ta bir 'dünya cenneti hayâli ihdas edilmiştir. Bu görüş, batı kültürüne materyalist bir hayat anlayışı -Siyonist bir Körüş- halinde tesir ederek; batı kültürünün zulüm makinesi şeklindeki tezahürü olan Komünizm'de de 'dünya cenneti' hayaline sebep olmuştur. Hem de siyonist karekterınde hiç birşey kaybetmeden!.. Esasında , materyalist batı kültüründe siyonist zihniyet hakim durumundadır (yeri geldiğinde tekrar temas edilecektir).
b. Eski Grek Kültür ve Medeniyeti
(Eski Yunan Felsefesi)Grek kültür ve medeniyeti zihniyet, fikir ve inanç olarak batılı kültürünü büyük çapta tesiri altına almıştır. Bugün batı insanı, kendikültürünüeski Grek kültürünün bir devamı olarak kabul etmekte, hatta batılılarca ‘medeniyetin beşiği’ olarak Eski Yunan Medeniyeti gösterilmektedir.Genelde Eski Yunan kültür ve medeniyeti, "bir takım güzel san'atları, felsefî ve siyasî nazariye, ilmî ve nazarî mücerredatı (soyut kavramları) ihtiva ederdi" (2)Grek kültürü, felsefî sahada üç ekol halinde batı kültürüne kaynaklık etmiştir:1°. İlkçağın materyalist felsefecileri olan Democrite ve Epicur'ün bu âlemi tesadüfle izaha kalkışan sathî ve inkarcı görüşüdür ki, bu batı kültürünün beyni mesabesindedir. Nitekim daha önce arzedildiği gibi Marx'a ilham kaynağı teşkil etmiş ve komünizmin teorisi bu görüş istikametinde teşekkül etmiştir.2°. Bu görüşün zıddı olarak Eflâtun ve Sokrat'ın temsilcisi bulunduğu idealist zihniyet, Allah ve ahiret düşüncesini ihtiva ettiği halde hayal ve vehim unsurlarıyla saptırılarak bâtıl bir mecraa sürüklenmiş, saptırıcı beşerî bir telâkkî halinde batı kültürüne tesir etmiştir.3°. Ruhu tamamen ihmal ederek, aklı esas alan Aristo'nun temsil ettiği Rasyonalizm, beşerî bir telâkkî, felsefî bir ekol olarak batı kültür hayatını tesir altına almıştır. Hatta mekanist âlem tasavvurunun icatçısı olan maddeci Descartes bile rasyonalizme sarılmış ve bu akılcılığı materyalizmle bütünleştirmiştir. Bütün Ortaçağ boyunca batı, rasyonalizmin tesiri altında kalmış ancak son asırda ileride -izah edeceğimiz veçhile -müslümanlardan aldıkları tecrübe metodunun tesiri ile onu terkedebilmiştir.Yunan felsefesinde rasyonalizm, ‘akûperestlik’ diye ifade edebileceğimiz bir putperestliğe dönüşür. Bu felsefe, ruhu ihmal eder, aklı insanın esası kabul eder. Aklın hudut ve kapasitesini dahi tesbit etmekten aciz kalır, "akla uyan vardır, uymayan yoktur; ak*la uyan doğrudur, uymayan yanlıştırr" der. İnsanı dahi 'akıllı bir hayvan' olarak tarif eden bu felsefe her meseleyi akıl dağarcığına sıkıştırmağa cür'et gösterir.Böylece kapasitesi dışına taşarak tahrip olan ve sapıtan akıl, sahibini ve bütün insanlığı saptırır.
"Nasıl tefekkür edelim?" sorusu yerine "ne ile tefekkür edelim?" diyerek tefekkürün ölçüsünü ortaya koymak, sonra da bu ölçüyle, bugün bütün insanlığı ifsat eden ve hurafeler yığını bir kısım nazariyelerden oluşan, insanlığın buhranının yegâne sebebi, asrın gangrenleşmiş hastalığı 'materyalizm’i muhakeme etmek. .Bundan sonra da yine birbirini takibeden makaleler halinde 'materyalizm' beyinli 'batı kültürü'nü ilim" ve selîm akıl önünde muhakeme ederek, lâyık olduğu hükümle yargılamağa çalışacağız. Böylece, gerçek ilme ve sağlam imana musallat olarak iki cihan saadetimizi perişan eden ve kendi*ni müspet ilmin ve tekniğin nimetleriyle teçhiz ederek; kuzu postuna bürünmüş bir canavar gibi sinsice insanlığı katletmekte olan batı kültürünün çirkin çehresini daha yakından tanıyacağız. Böylece, çağdaş, medeniyet seviyesi diye karşısında zelillik gösterilerek put-laştırılan, hayallerde sanki bir cennet numunesi (!) gibi tahayyül edilen, bu vehimden abidenin gerçek yönleriyle içyüzünü tanıma imkânına kavuşacağız.Okuyucularımızın meseleye daha yakından vukuf iyet kazanabilmeleri için batıyı iki yönüyle anlat*mak icabeder.A. Teknolojik yönüyle batı,B. Kültürü ve kendine has medeniyyetiyle batı..Burada inceleme konumuzu daha ziyade 'kültür ve medeniyet yönüyle batı' teşkil edecektir.
BATI KÜLTÜRÜNÜN CİHANŞÜMÛLLEŞMESİ ve KAYNAKLARI
1. Bugün Batı Kültürü Dünya Kültürü Haline Gelmiştir.
Batı kültürü coğrafî bir bölge olan Avrupa kıt'asından neş'et etmiş olmasına rağmen başta Avrupa insanı olmak üzere bütün insanlığı tamamen veya kısmen hakimiyeti altına almıştır. Avrupa bugün bilfiil değilse de sapık inançlar ve hurafeler yığını olan kültürü ile ve bu kültürün vücut verdiği 'tek dişi kalmış canavar' hüviyetinde olan sakat medeniyetiyle; zihniyeti, düşüncesi ve itikadî telâkkileriyle bütün yeryüzüne hakim durumdadır. Ve bu kültür hayatın -aile hayatından uluslararası ilişkilere kadar- bütün şubelerine sirayet etmiş bulunmaktadır.
2. Batı Kültürünün Mahiyeti ve Bariz Hususiyeti
Batı kültürü, mahiyet olarak psikolojik plândaki nefs hegemonyasının aklı ve ruhu esareti altına alarak bu zulmü -ahlâkî ve içtimaî sahadan başlayarak- bütün hayata hakim kılma ihtirasını ihtiva etmektedir. Bu sebeple bu kültür, tenakuzlar ve çarpışık telâkkilerle doludur. Bu durum, ferdî plânda iman ve fikir buhranına yol açarak hayatı bir azaphaneye çevirdiği gibi, cemiyet sahasında da ruhî gerginlikler neticesi büyük çapta intiharlara varan boyutlara ulaşmış, ahlâk buhranına sebep olmuştur. Kısaca, batı kültürü, psikolojik ve sosyolojik sahadaki korkunç anarşinin baş sebebidir.Batı kültürünün en bariz hususiyeti, kâinata ve olaylara Allah'tan kopuk bir düşünce tarzıyla yaklaşması, insanı süflî zevklerin, çirkin ihtirasların zebunu, gayesiz ve hedefsiz kabul etmesidir. Vahy’den mahrum, hatta kendini ona düşman olarak arzeden bu menfur zihniyet, esaretin en büyüğü olan insan putlaştırmayışiar edinmiştir. Bu haliyle batı kültürü, kendi hesabınca; ölümü yenmeyi, dünyayı taş ve demir yığınlarıyla mamur edip bir dünya cenneti kurmayı, bunun için hayatın seyrini, eşyanın kânununu değiştirerek kâinatın sahibine (hâşâ!) kafa tutmayı, barış ve hürriyet teraneleri altında sinek ezer gibi insan boğazlamayı, en büyük hüner, hatta medeniydin gereği olan bir hedef kabul etmektedir.Hülâsa.olarak batı kültürü insanlığı kalblerde ve kafalarda iman ve fikir buhranına, sosyal hayatta ahlâk bunalımına, muamelet sahasında insanı ilâhlaştırma neticesi zuhur eden zulüm ve esarete, kısaca hayatın her sahasında topyekûn bir anarşiye sürüklemektedir
3. Batı Kültürünün Kaynakları
'Materyalizm' beyinli batı kültürü, asrî cahaletin mihverini teşkil ettiğinden tarih boyunca hüküm süren cehaletlerin alâmet-i farikası durumundadır. Esas itibariyle cehaletin insan fıtratındaki şer cihetten kaynaklanarak tarih boyunca nasıl bir seyir takibettiğini daha önce belirtmiştik. (1)Batı kültürü, beslendiği kaynakları, tarihî seyri, hususiyetleri, tesirleri ve neticeleriyle bir bütün olarak ele alınmalıdır.Kültür ve medeniyet tarihi dikkatle incelemeye tabi tutulursa, bugün dünyayı istilâ eden materyalist batı kültürünün dört ana kaynağı olduğu anlaşılır:
• Muharref Tevrat 'tan Mülhem Olan Maddeci ibrani Kültürü,
• Eski Yunan(Grek) Kültürü ve Felsefesi,
• Emperyalist Roma Hukuk Sistemi,
• Muharref İncil'den Mül*hem Hristiyanlığın Skolastik Zihniyeti.Bu kaynaklar teker teker incelendiğinde bunların tesiriyle vücut bulan batı kültürünün vasfı ve karakteri tanınmış olacaktır.
a.Materyalizm İbrani kültürü, batı kültürüne iki yolla kaynaklık yapmıştır.
Birincisi:Tevrat'ın semavî vasfı zedelenmeden 'Sina' yoluyla olmuştur ki, bu tesir tek Allah inancı ve ciddî bir ahiret düşüncesi şeklinde iken eski Yunan Felsefesine maneviyatçılığın ifrada varmışşekli (idealizm) olarak nüfuz etmiş oradan da batı kültürüne kaynaklık yapmıştır. Aslında Tevrat tahrif edilmeden gelen bu müsbet tesir, Eflâtun ve Sokrat'ın vehim ve hayal dünyasında çarpıtılmış, saptırılmış ve ortaya beşerî batıl bir felsefî görüşçıkmıştır. İdealizm, batı kültürüne bu haliyle tesir etmiştir.
ikincisi:Muharref Tevrat'tan kaynaklanan maddeci bir görüştür. Hahamların eliyle bozulan muharref Tevrat'ta bir 'dünya cenneti hayâli ihdas edilmiştir. Bu görüş, batı kültürüne materyalist bir hayat anlayışı -Siyonist bir Körüş- halinde tesir ederek; batı kültürünün zulüm makinesi şeklindeki tezahürü olan Komünizm'de de 'dünya cenneti' hayaline sebep olmuştur. Hem de siyonist karekterınde hiç birşey kaybetmeden!.. Esasında , materyalist batı kültüründe siyonist zihniyet hakim durumundadır (yeri geldiğinde tekrar temas edilecektir).
b. Eski Grek Kültür ve Medeniyeti
(Eski Yunan Felsefesi)Grek kültür ve medeniyeti zihniyet, fikir ve inanç olarak batılı kültürünü büyük çapta tesiri altına almıştır. Bugün batı insanı, kendikültürünüeski Grek kültürünün bir devamı olarak kabul etmekte, hatta batılılarca ‘medeniyetin beşiği’ olarak Eski Yunan Medeniyeti gösterilmektedir.Genelde Eski Yunan kültür ve medeniyeti, "bir takım güzel san'atları, felsefî ve siyasî nazariye, ilmî ve nazarî mücerredatı (soyut kavramları) ihtiva ederdi" (2)Grek kültürü, felsefî sahada üç ekol halinde batı kültürüne kaynaklık etmiştir:1°. İlkçağın materyalist felsefecileri olan Democrite ve Epicur'ün bu âlemi tesadüfle izaha kalkışan sathî ve inkarcı görüşüdür ki, bu batı kültürünün beyni mesabesindedir. Nitekim daha önce arzedildiği gibi Marx'a ilham kaynağı teşkil etmiş ve komünizmin teorisi bu görüş istikametinde teşekkül etmiştir.2°. Bu görüşün zıddı olarak Eflâtun ve Sokrat'ın temsilcisi bulunduğu idealist zihniyet, Allah ve ahiret düşüncesini ihtiva ettiği halde hayal ve vehim unsurlarıyla saptırılarak bâtıl bir mecraa sürüklenmiş, saptırıcı beşerî bir telâkkî halinde batı kültürüne tesir etmiştir.3°. Ruhu tamamen ihmal ederek, aklı esas alan Aristo'nun temsil ettiği Rasyonalizm, beşerî bir telâkkî, felsefî bir ekol olarak batı kültür hayatını tesir altına almıştır. Hatta mekanist âlem tasavvurunun icatçısı olan maddeci Descartes bile rasyonalizme sarılmış ve bu akılcılığı materyalizmle bütünleştirmiştir. Bütün Ortaçağ boyunca batı, rasyonalizmin tesiri altında kalmış ancak son asırda ileride -izah edeceğimiz veçhile -müslümanlardan aldıkları tecrübe metodunun tesiri ile onu terkedebilmiştir.Yunan felsefesinde rasyonalizm, ‘akûperestlik’ diye ifade edebileceğimiz bir putperestliğe dönüşür. Bu felsefe, ruhu ihmal eder, aklı insanın esası kabul eder. Aklın hudut ve kapasitesini dahi tesbit etmekten aciz kalır, "akla uyan vardır, uymayan yoktur; ak*la uyan doğrudur, uymayan yanlıştırr" der. İnsanı dahi 'akıllı bir hayvan' olarak tarif eden bu felsefe her meseleyi akıl dağarcığına sıkıştırmağa cür'et gösterir.Böylece kapasitesi dışına taşarak tahrip olan ve sapıtan akıl, sahibini ve bütün insanlığı saptırır.