bu konudaki avatarlar birbirnden güzel
daha önce bu forumda bunlara rastlamamıştım, yeni üyeler mi acaba...neyse kahrdedici darbe indirim evrime
evrim bilimselliğin değil yobazlığın ,gericiliğin körlüğün maddeciliğin simgesidir
bi yazı ekleyeyim :
İnsanlık adına uydurulmuş en büyük yalan: darwinizm
İcmal dergisi, M. Ali Yetimoğlu
Pozitivizmle düşüncelere hakim olan ve ilmî araştırmaları yönlendiren materyalist görüşün, şirki ve esbapperestliği bayraklaştırdığı; inanç ve kültür tahribatının hat safhaya ulaştığı vahim bir ortamda; bilimsellik adına 'evrim teorisi' namıyle sapık bir nazariye zuhur etmişti. İnsanın hayvan asıllı olduğunu özellikle son safhada evrim yoluyla maymundan tekâmül ettiğini ve bunun 'doğal seleksiyon' (tabii ayıklama) şeklinde kendiliğinden meydana geldiğini iddia eden bu sapık görüş, Charles Darwin (1809-1882) tarafından ortaya atılıyor ve böylece hurafelere bulaşmış kiliseye karşı en büyük ve sert yumruk indiriliyordu. Darwin'in bu sapık nazariyesinin tesiriyle, insanlık tamamen inançtan ve Hakk'tan koparak şirk ve inkâr vadisine doğru hızla kanat açıyordu. Hurafelere bulaşmış kilisenin katı ve sert tutumuna karşı nefretle gelişen bu ve benzeri görüşler kilisenin manevi şahsında Tevhid İnancı 'nı da hedef alıyordu. Bugün 'Batı kökenli' beynelmilel cehaletin; şirk ve inkârı bayraklaştırmasınm sebebi bu ve benzeri görüşlerdir.
İşin içyüzünü bilemeyen bazı sözde aydınlar asrımızdaki bu şirk ve ilhad belâsını cağın gereği zannediyor; hatta bu modern cehalete 'ilim' ve 'teknik' damgasını da vurmağa çalışıyorlar.
Canlıların meydana gelişini, cins ve türlere ayrılarak çeşitlenmesini izaha çalışan başlıca iki ana görüş vardır:
1. Her canlı bizzat kendi cinsinden
müstakil olarak yaratılmış ve kendi türü
içinde çoğalmıştır.
2. Canlılar basitten mükemmele doğru, tekâmül ederek (evrimleşerek) çeşitlenmişlerdir.
Bu görüşlerin ikincisini konu alan teorilere (nazariyelere) 'evrim teorileri' denir.
Darwin'in 'evrim nazariyesi', insanlığın şirk ve inkâra, hayvani temayüllere ve ahlâksızlığa pervasızca koşuşunun tahrik ve teşvik merkezini oluşturan bir dönüm noktasını teşkil etmiştir.
Tevhid 'in kurtarıcı ipine tutunamadan bu teoriye kapılanlar, tamamen hayvan olduklarına inanmışlar ve bir daha bu psikozdan kendilerini kolay kolay kurtaramamışlardır. Batı'daki fikrî anarşinin ve iman boşluğundan meydana gelen dengesizliğin sebepleri arasında en büyük pay Darwinizm'indir.
Evrim Teorilerinin Konusu:
Evrim teorileri arasında insanın (yine
insan olan) atasını inkâr ederek; evrim zincirinin son halkasında maymunun; ondan da yine evrim yoluyla insanın meydana geldiğini iddia eden en sapık ve zararlı görüş Darvvinizm'dir. Bu görüşün batıllığı (yanlışlığı) ilmî delillerle ispat edilirse tabii olarak bunun zıddı sabit olur; birinci görüşün haklılığı (ilmiliği) ortaya çıkar.
Darwinizm'in (DoğalSeleksiyon) Mahiyeti
Darwin'in 'evrim teorisi' belli başlı dört faraziye yahut 'varsayım' üzerine kurulmuştur.
Faraziye- 1 : Bütün canlı türleri dölden döle geometrik dizi şeklinde (1,2, 4, 8, 16, 32, 64...) artma temayülü gösterirler. Bu artış hücre bölünmesiyle meydana gelir.
F a r a zi y e – 2: Bu artma temayülüne rağmen, canlı türlerindeki fert sayısı sınırlı kalmaktadır. Canlı artışında bir kontrol mekanizmasının varlığı gözlenmektedir.
Faraziye-3: Canlı türlerindeki fert (birey) sayısının sabit kalması, ortam şartlarında kuvvetlinin yaşayıp zayıfın yaşama şansını kaybetmesiyle gerçekleşmektedir. Fertler arasında bir yarışma, bir savaş olmaktadır. Bu yarışı, bu savaşı kazanan canlıların yaşama hakkı vardır. Zayıflar ise yok olmağa mahkûmdur
Faraziye-4: Canlı türlerinin fertleri arasında birçok değişmeler (varyasyonlar) olur. Bu değişmeler irsi (kalıtsal) olabilir. Böylece canlılar evrimleşerek türden türe geçerler.
İnsanı da bu evrim zincirinin son halkasında gösteren Darwin, evrimin sondan bir önceki halkasında maymunu göstermektedir.
Evrim Teorisi İlmî Mesnetten Mahrumdur
Esas olarak bu faraziyeler üzerine bina edilen Darwinizm, canlılığı ve canlı türlerini izahta ilimlerin ortaya koyduğu neticelere ters düştüğü gibi; bir yığın suali de ce-
vapsız bırakmış, aciz ve çaresiz kalmıştır. Şöyle ki:
1. Canlıların hücre bölünmesiyle ürediği ilmi bir gerçektir. Fakat geometrik dizi şeklinde artan bu bölünmeyi sınırlayan sebep nedir? Darwin bunu kuvvetlinin zayıfı ortadan kaldırmasına veya ortam şartlarına tahammül edemeyerek birçok hücrenin kırılmasına bağlanmaktadır. Bu izah tamamen yanlıştır. Zira, bölünerek çoğalan her hücrenin yaşama şansı aynıdır. Uygunsuz ortam şartları ise bütün hücreler için geçerlidir. Bu durumda Darwin'in sarılacağı tek çare, canlıların çoğalmasını sınırlayan sebebi tesadüfe bağlamaktadır.
Tabiatta kuvvetlinin zayıfı ortadan kaldırmasıyle böyle bir dengenin sağlanacağını iddia etmek de yanlıştır. Zira, geçmişte Mamut, Dinazor gibi dev hayvanların nesli tükenirken, birçok, zayıf, güçsüz, canlılar hâlâ yaşamaktadır. Bugünkü ortamda kuvvetli ile zayıf yanyana yaşamaktadır.
Darwin'in 'ancak kuvvetlinin yaşama hakkı vardır' felsefesi insanlığa kin, sömürü ve haksız rekabet gibi menfî sıfatları aşılamakta öncülük etmiştir. Bu zihniyet Darwin'ce uydurulan 'boğa hikâyesi' ile izaha çalışılır: Bu hikâyeye göre; iki kardeş boğa, annelerine sahip olmak için önce baba boğayı öldürürler. Sonra da annelerini paylaşamayarak aralarında bir kavga başlatırlar. Bu kavgada zayıf boğa ölür, güçlü boğa ise maksadına ulaşır.
Bununla insanlığa verilmek istenen nedir? Elbette vahşet, sömürü ve şehvet hegemonyası.. İşte insanlığı köleleştiren materyalist zihniyet, sapık adamların elinde ilim adı altında bu tür uydurma hikâyelere dayanıyor.
Darwin'i bu çeşit hurafelere iten sebep, elbetteki kâinatta ve canlılarda doğal kontrolü sağlayan Yüce Kudret'i ve Mükemmel İrade 'yi görmezlikten gelmektir.
2. Canlılarda sonradan meydana gelen değişmelerin yavruya geçerek türlerin çeşitlendiğini iddia etmek ilmî mesnetten mahrumdur. Şöyle ki:
1 °. Canlılarda sonradan meydana gelen değişmeler irsî (kalıtsal) değildir. Bu husus hem ilmen (teorik), hem de tecrübe ile sabittir. Çeşitli sebeplerle azalarını kaybeden insanların çocuklarının sağlam azalı olarak doğduklarını görüyoruz. Asırlardır, müslümanların çocukları sünnetsiz olarak doğuyor.
Bu sahada Dr. Weismann'ın yaptığı araştırma ilginçtir. Söz konusu doktor 20 nesil boyunca farelerin kuyruğunu kesmiş, 21. nesil olarak doğan farenin kuyruğu aynen öncekiler kadar uzamıştır. Buna benzer sayısız deliller vardır.
2 °. Evrim yoluyla türden türe geçişi ispat için fosil araştırmasına baş vurulmuştur. Halbuki bugün türden-türe geçişi ispat edecek hiçbir fosil elde mevcud değildir. Prof. GİSH, bunu, "Evolution The Fossils Say No: Fosiller Evrime Hayır Diyor'' adlı kitabında ispat etmiştir (ı).
Evrime delil getirilen İngiltere'de Sussex'de bulunan; 'Piltdown İnsan' üzerinde yapılan incelemeler sonunda beşyüzbin sene evveline ait olduğu iddia edilen kafatasının normal bir insan kafatası olduğu, bu insan iskeletinde alt çenenin bir maymuna ait bulunduğu tesbit edildi (2). Demek ki, bir maymun çenesi bulunup kasıtlı olarak bu iskelete monte edilmiştir.
"Görülüyor ki, Darwin'in teorisine dayanak olarak kullandığı fosiller, buna ters de düşebilmekte, yani teoriye zıt deliller de verebilmektedir... Türlere ait, tür seviyesinde veya tür vasıflarını taşıyan fosiller bulunamamıştır." (3).
3°. Yapılan hesaplar göstermiştir ki, doğal seleksiyon' yoluyla (tedricen, zamanla basit değişmelerle) evrimin gerçekleşmesi için dünyanın yaşından daha uzun bir zaman gerekiyor. Bu ise, 'doğal seleksiyon' (tabii ayıklama) faraziyesinin yanlışlığını gösterir.
4° . Darwin, söz konusu nazariyesinde canlılardaki zahiri benzerlikleri delil göstererek hisleri yanıltmış ve irsiyet gerçeğini evrimle karıştırarak ilmi, iddiasına alet etmiştir. "Tekâmül nazariyesi taraftarları, irsiyet faktörleri hakkında hiç bir şey bilmiyorlardı, bunlar; gelişmenin hakiki başladığı yerden - yani irsiyet faktörlerini içine alan ve onları taşıyan hücreden - daha ileri geçememişlerdir"'(4).
"Yine aynı sularda yaşadıkları, aynı besinleri yedikleri ve her ikisinin de iskelet kemikleri birbirine benzediği halde, hiç kimse 'kod morina balığının hassas 'haddok mezit' balığından geliştiğini iddia edemez" (5).