Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

EVRİMİN DİNLE BAĞLANTISI (1 Kullanıcı)

PreDaToR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ara 2007
Mesajlar
29
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Evrim bilimsel değil ideolojiktir... Bilim Alternatifini bulamadığı için evrime sarılmıştır...Ayrıca Birçok Profesör,biyolog,paleontologda evrime karşı çıkmaktadır... ilkokul,lise ve üniversite hayatı boyunca EVRİMLE beyinleri yıkanan insanlardan az sayıdada olsa önemli bir miktarda evrim karşıtı çıkmıştır...

Evrim bilime,bilimsel kanunlara terstir... Doğrusu Evrimin gerçek olması Doğa Üstü bir gücün müdahalesini gerektirir...çünkü Matematiksel olarak SIFIR denilebilecek ihtimalli olayların varolması ancak Doğa Üstü bir güçle mümkündür...

Evrim varsa kim evirdi diye bir soru gelir... ama evrim dinsizlerin dediği anlamda bilimsel olarak yoktur...Teoriden ibarettir...Çökmüştür ama alternatifi olmadığı için itibar görmektedir...
 

samicanX

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Evrim Darwinden ve onun söylemlerinden ibaret değildir.

Evrim Darwinden ve onun söylemlerinden ibaret değildir.

Sadece evrim teorisiyle ilgili değil, günümüzde var olan bilimsel hatta sosyal alanlarda Müslümanlar maalesef bilim adamlarının zamanında söyledikleri birçok şeyi unutmuş durumda. Bu, genel olarak "İslam dünyası neden geri kaldı" sorusuyla bağlantılı olarak ele alınabilir. Doğru bilgiye ilim denilmesi zamanla yıprandı, dolayısıyla Müslümanlar genel malumatlara, kulaktan kulağa aktarılan bilgilere ilim demeye başladılar. Bu, İslam dünyasının en temel çöküş nedenlerinden biridir. Bu durum, bilimin İslam dünyasında siyasallaştırılması, bilimin İslam dünyasında siyasetin bir aracı olarak görülmesi olayıdır. Dolayısıyla, malumatların, hurafelerin İslam'da yer bulması, evrim teorisine karşı da reaksiyonu getirdi. Oysa, Müslümanlıkta ciddi bir evrim geleneği vardır. Bazı Müslüman düşünürler bugün evrim düşüncesi diyebileceğimiz ve Darwinizm ile paralellik arz ettiğini söyleyebileceğimiz görüşler ortaya atmışlardır. Kuran ayetlerine dayanarak ortaya atılan bir evrim teorisi oluşturmuşlardır. İslam dünyasında var olan evrimci diyebileceğimiz teori buradan doğmuştu: Kuran'daki yaratılışla ilgili ayetlerin daha bilimsel bir yorumundan ibarettir diyebiliriz.


- Peki İslam'daki evrim karşıtlığı nasıl gelişti?


İslam'da evrime karşı olmak Hıristiyanlığın ve Museviliğin etkisiyle gelişmiştir. Çünkü Evrim Teorisi, Hıristiyanlık teolojisini temelden sarsan bir teoridir. Müslümanların ise evrimden gocunacak bir yanları yok. Ama Müslümanlar, Hıristiyanların etkisinde kalarak bugün bu teoriye karşı durmaktadır. Hıristiyanlar, Tanrı'yı insan kabul ettikleri için, eğer insan maymundan türemişse; bu, dolaylı ya da doğrudan Tanrı'nın da maymundan gelmiş olabileceği görüşünü ortaya çıkaracağı için, evrime karşıdır. Bu nedenle akide olarak çok ters bir durum onlar için. İslam da bundan dolaylı etkilendi, oysa bizi sarsacak bir şeye değildir evrim.


- Dolayısıyla maymundan geldiğimizi söyleminin İslam'la ters düşen bir yanı yok... Ama bu maymundan geldik anlamı da taşımaz. Ama evrimede açık kapı bırakılmalıdır.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
bu konudaki avatarlar birbirnden güzel :D daha önce bu forumda bunlara rastlamamıştım, yeni üyeler mi acaba...neyse kahrdedici darbe indirim evrime
evrim bilimselliğin değil yobazlığın ,gericiliğin körlüğün maddeciliğin simgesidir

bi yazı ekleyeyim : İnsanlık adına uydurulmuş en büyük yalan: darwinizm
İcmal dergisi, M. Ali Yetimoğlu



Pozitivizmle düşüncelere hakim olan ve ilmî araştırmaları yönlendiren materyalist görüşün, şirki ve esbapperestliği bayraklaştırdığı; inanç ve kültür tahribatının hat safhaya ulaştığı vahim bir ortamda; bilimsellik adına 'evrim teorisi' namıyle sapık bir nazariye zuhur etmişti. İnsanın hayvan asıllı olduğunu özellikle son safhada evrim yoluyla maymundan tekâmül ettiğini ve bunun 'doğal seleksiyon' (tabii ayıklama) şeklinde kendiliğinden meydana geldiğini iddia eden bu sapık görüş, Charles Darwin (1809-1882) tarafından ortaya atılıyor ve böylece hurafelere bulaşmış kiliseye karşı en büyük ve sert yumruk indiriliyordu. Darwin'in bu sapık nazariyesinin tesiriyle, insanlık tamamen inançtan ve Hakk'tan koparak şirk ve inkâr vadisine doğru hızla kanat açıyordu. Hurafelere bulaşmış kilisenin katı ve sert tutumuna karşı nefretle gelişen bu ve benzeri görüşler kilisenin manevi şahsında Tevhid İnancı 'nı da hedef alıyordu. Bugün 'Batı kökenli' beynelmilel cehaletin; şirk ve inkârı bayraklaştırmasınm sebebi bu ve benzeri görüşlerdir.
İşin içyüzünü bilemeyen bazı sözde aydınlar asrımızdaki bu şirk ve ilhad belâsını cağın gereği zannediyor; hatta bu modern cehalete 'ilim' ve 'teknik' damgasını da vurmağa çalışıyorlar.
Canlıların meydana gelişini, cins ve türlere ayrılarak çeşitlenmesini izaha çalışan başlıca iki ana görüş vardır:
1. Her canlı bizzat kendi cinsinden
müstakil olarak yaratılmış ve kendi türü
içinde çoğalmıştır.
2. Canlılar basitten mükemmele doğru, tekâmül ederek (evrimleşerek) çeşitlenmişlerdir.
Bu görüşlerin ikincisini konu alan teorilere (nazariyelere) 'evrim teorileri' denir.
Darwin'in 'evrim nazariyesi', insanlığın şirk ve inkâra, hayvani temayüllere ve ahlâksızlığa pervasızca koşuşunun tahrik ve teşvik merkezini oluşturan bir dönüm noktasını teşkil etmiştir.
Tevhid 'in kurtarıcı ipine tutunamadan bu teoriye kapılanlar, tamamen hayvan olduklarına inanmışlar ve bir daha bu psikozdan kendilerini kolay kolay kurtaramamışlardır. Batı'daki fikrî anarşinin ve iman boşluğundan meydana gelen dengesizliğin sebepleri arasında en büyük pay Darwinizm'indir.


Evrim Teorilerinin Konusu:

Evrim teorileri arasında insanın (yine
insan olan) atasını inkâr ederek; evrim zincirinin son halkasında maymunun; ondan da yine evrim yoluyla insanın meydana geldiğini iddia eden en sapık ve zararlı görüş Darvvinizm'dir. Bu görüşün batıllığı (yanlışlığı) ilmî delillerle ispat edilirse tabii olarak bunun zıddı sabit olur; birinci görüşün haklılığı (ilmiliği) ortaya çıkar.

Darwinizm'in (DoğalSeleksiyon) Mahiyeti

Darwin'in 'evrim teorisi' belli başlı dört faraziye yahut 'varsayım' üzerine kurulmuştur.

Faraziye- 1 : Bütün canlı türleri dölden döle geometrik dizi şeklinde (1,2, 4, 8, 16, 32, 64...) artma temayülü gösterirler. Bu artış hücre bölünmesiyle meydana gelir.
F a r a zi y e – 2: Bu artma temayülüne rağmen, canlı türlerindeki fert sayısı sınırlı kalmaktadır. Canlı artışında bir kontrol mekanizmasının varlığı gözlenmektedir.
Faraziye-3: Canlı türlerindeki fert (birey) sayısının sabit kalması, ortam şartlarında kuvvetlinin yaşayıp zayıfın yaşama şansını kaybetmesiyle gerçekleşmektedir. Fertler arasında bir yarışma, bir savaş olmaktadır. Bu yarışı, bu savaşı kazanan canlıların yaşama hakkı vardır. Zayıflar ise yok olmağa mahkûmdur
Faraziye-4: Canlı türlerinin fertleri arasında birçok değişmeler (varyasyonlar) olur. Bu değişmeler irsi (kalıtsal) olabilir. Böylece canlılar evrimleşerek türden türe geçerler.
İnsanı da bu evrim zincirinin son halkasında gösteren Darwin, evrimin sondan bir önceki halkasında maymunu göstermektedir.

Evrim Teorisi İlmî Mesnetten Mahrumdur

Esas olarak bu faraziyeler üzerine bina edilen Darwinizm, canlılığı ve canlı türlerini izahta ilimlerin ortaya koyduğu neticelere ters düştüğü gibi; bir yığın suali de ce-
vapsız bırakmış, aciz ve çaresiz kalmıştır. Şöyle ki:
1. Canlıların hücre bölünmesiyle ürediği ilmi bir gerçektir. Fakat geometrik dizi şeklinde artan bu bölünmeyi sınırlayan sebep nedir? Darwin bunu kuvvetlinin zayıfı ortadan kaldırmasına veya ortam şartlarına tahammül edemeyerek birçok hücrenin kırılmasına bağlanmaktadır. Bu izah tamamen yanlıştır. Zira, bölünerek çoğalan her hücrenin yaşama şansı aynıdır. Uygunsuz ortam şartları ise bütün hücreler için geçerlidir. Bu durumda Darwin'in sarılacağı tek çare, canlıların çoğalmasını sınırlayan sebebi tesadüfe bağlamaktadır.
Tabiatta kuvvetlinin zayıfı ortadan kaldırmasıyle böyle bir dengenin sağlanacağını iddia etmek de yanlıştır. Zira, geçmişte Mamut, Dinazor gibi dev hayvanların nesli tükenirken, birçok, zayıf, güçsüz, canlılar hâlâ yaşamaktadır. Bugünkü ortamda kuvvetli ile zayıf yanyana yaşamaktadır.
Darwin'in 'ancak kuvvetlinin yaşama hakkı vardır' felsefesi insanlığa kin, sömürü ve haksız rekabet gibi menfî sıfatları aşılamakta öncülük etmiştir. Bu zihniyet Darwin'ce uydurulan 'boğa hikâyesi' ile izaha çalışılır: Bu hikâyeye göre; iki kardeş boğa, annelerine sahip olmak için önce baba boğayı öldürürler. Sonra da annelerini paylaşamayarak aralarında bir kavga başlatırlar. Bu kavgada zayıf boğa ölür, güçlü boğa ise maksadına ulaşır.
Bununla insanlığa verilmek istenen nedir? Elbette vahşet, sömürü ve şehvet hegemonyası.. İşte insanlığı köleleştiren materyalist zihniyet, sapık adamların elinde ilim adı altında bu tür uydurma hikâyelere dayanıyor.
Darwin'i bu çeşit hurafelere iten sebep, elbetteki kâinatta ve canlılarda doğal kontrolü sağlayan Yüce Kudret'i ve Mükemmel İrade 'yi görmezlikten gelmektir.


2. Canlılarda sonradan meydana gelen değişmelerin yavruya geçerek türlerin çeşitlendiğini iddia etmek ilmî mesnetten mahrumdur. Şöyle ki:

1 °. Canlılarda sonradan meydana gelen değişmeler irsî (kalıtsal) değildir. Bu husus hem ilmen (teorik), hem de tecrübe ile sabittir. Çeşitli sebeplerle azalarını kaybeden insanların çocuklarının sağlam azalı olarak doğduklarını görüyoruz. Asırlardır, müslümanların çocukları sünnetsiz olarak doğuyor.
Bu sahada Dr. Weismann'ın yaptığı araştırma ilginçtir. Söz konusu doktor 20 nesil boyunca farelerin kuyruğunu kesmiş, 21. nesil olarak doğan farenin kuyruğu aynen öncekiler kadar uzamıştır. Buna benzer sayısız deliller vardır.
2 °. Evrim yoluyla türden türe geçişi ispat için fosil araştırmasına baş vurulmuştur. Halbuki bugün türden-türe geçişi ispat edecek hiçbir fosil elde mevcud değildir. Prof. GİSH, bunu, "Evolution The Fossils Say No: Fosiller Evrime Hayır Diyor'' adlı kitabında ispat etmiştir (ı).
Evrime delil getirilen İngiltere'de Sussex'de bulunan; 'Piltdown İnsan' üzerinde yapılan incelemeler sonunda beşyüzbin sene evveline ait olduğu iddia edilen kafatasının normal bir insan kafatası olduğu, bu insan iskeletinde alt çenenin bir maymuna ait bulunduğu tesbit edildi (2). Demek ki, bir maymun çenesi bulunup kasıtlı olarak bu iskelete monte edilmiştir.
"Görülüyor ki, Darwin'in teorisine dayanak olarak kullandığı fosiller, buna ters de düşebilmekte, yani teoriye zıt deliller de verebilmektedir... Türlere ait, tür seviyesinde veya tür vasıflarını taşıyan fosiller bulunamamıştır." (3).
3°. Yapılan hesaplar göstermiştir ki, doğal seleksiyon' yoluyla (tedricen, zamanla basit değişmelerle) evrimin gerçekleşmesi için dünyanın yaşından daha uzun bir zaman gerekiyor. Bu ise, 'doğal seleksiyon' (tabii ayıklama) faraziyesinin yanlışlığını gösterir.
4° . Darwin, söz konusu nazariyesinde canlılardaki zahiri benzerlikleri delil göstererek hisleri yanıltmış ve irsiyet gerçeğini evrimle karıştırarak ilmi, iddiasına alet etmiştir. "Tekâmül nazariyesi taraftarları, irsiyet faktörleri hakkında hiç bir şey bilmiyorlardı, bunlar; gelişmenin hakiki başladığı yerden - yani irsiyet faktörlerini içine alan ve onları taşıyan hücreden - daha ileri geçememişlerdir"'(4).
"Yine aynı sularda yaşadıkları, aynı besinleri yedikleri ve her ikisinin de iskelet kemikleri birbirine benzediği halde, hiç kimse 'kod morina balığının hassas 'haddok mezit' balığından geliştiğini iddia edemez" (5).
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Canlı yavruları arasında benzeyişlerde irsiyetin rolü ilmi bir hakikattir. "Zira çocuğun ana ve babasına benzemesini ancak irsiyet faktörleri tayin ederler" (6)
İrsiyet konusunda Avusturyalı ilim adamı Mendel'in keşfettiği kanunlar Darwin'in yalanlarını tamamen açığa çıkardı.
Bertrand: "Darwin yanlış görüşteydi; Mendel'in keşfettiği kanunlar, onu temelden yıktı"(7).
5°. Evrimcilerin, sarıldıkları bir izah şekli de 'mutasyon teorisi 'dir. Onlar canlı türlerinin çeşitliliğini mutasyonlarla (kromozom üzerindeki genlerin aniden değişikliğe uğramasıyle). izaha kalkışırlar. Bu ise asılsız bir zandan öteye geçmez.
"Nadiren çıkan mutasyonlarla bir türün meydana gelişi, tesadüf ve şans işidir. Böyle gelişigüzel tesadüflerle göz ve,beyin gibi karmaşık organların nasıl meydana geldiklerini, derece derece nasıl evrime uğradıklarını izah etmek mümkün değildir" (8).
6°. Bugün artık modern biyoloji, canlı türlerindeki kromozom sayısının sabit olduğunu, kromozomların üzerindeki genlerin dizilişlerinin her canlı için farklı bulunduğunu, karakterlere bu kromozom sayıları ve genlerin esas teşkil ettiğini, bu yüzden türden-türe geçişin (Darwin'in anladığı manadaki evrimin) mümkün olmadığını ispat etmiştir.
Gerçekten de her canlıda kromozom sayısı farklıdır; meselâ bir hücrelilerden 'Radiolaria'da kromozom sayısı 800 olduğu halde, toprak solucanında bu sayı 2, alabalıkta 80-97, goril ve şempanzede 48, sığırda 60, eşekte 62, köpekte 78 dir. Kromozom sayısı insanda 46'dır. Genlerin yapısı ve dizilişleri de canlı karakterlerinde önemli rol oynar. Meselâ, bu sayı eğrelti otunda da 46 olduğu halde eğrelti otu bir bitkidir. Bu farklılık (bitki ile insan arasındaki büyük ayrılık) genlerin dizilişlerinden ileri gelmektedir. Halbuki evrim nazariyesi ortaya atıldığı devirlerde irsiyete esas teşkil eden genlerin bu durumu bilinmiyordu. Hatta kromozomlar bile henüz keşfedilmemişti .


7 °. Artık bugün biyoloji ortaya koymuştur ki, her canlı kendi benzerinden (atasından) meydana gelmiştir. Her cins kendi familyasından irsiyet kanununun gereği olarak farklılıklar gösterir. Buna rağmen evrim yoluyla türden-türe geçişin imkânsızlığı ilimce kesindir. Bu cümleden olarak insan da yine bir insan olan atasından (Adem'den) türemiştir.
Bu vadide hissi yahut kasıtlı bir sapmadan sonra Kur 'ân 'in haber verdiği gerçeğe mecburen dönülmüştür. Çünkü nakli delilleri teyit eden ilmin kanununu değiştirmek mümkün delildir.

"Ey İnsanlar! Sizi bir tek kişiden (Adem'den) yaratan ve O'ndan eşini (Havva'yı) yaratıp İkisinden birçok erkekler ve kadıınlar üreten Rabb'lnlz-
den korkunuz"' (9). İşte vahiyle haber verilen ilmi gerçek...

Evrim nazariyesi, biyolojinin ortaya koyduğu neticelere ters düştüğü gibi, hayatın nasıl başladığı ve ilk canlının nasıl meydana geldiği hususlarında hiçbir şey diyebilecek durumda olmadığı halde bu konular*da da birtakım mantıksız, tutarsız ve zorlama açıklamalara girişmiştir.
Hayat sahibi en küçük varlık olan hücre bile hatasız bir iradeyi, hudutsuz bir kudreti insaf sahiplerine haykırmaktadır. Hücre zarı hücreye lâzım olan besinleri seçerek alır. Zar, bu özelliği nasıl kazandı? Enzimler, bir saniyede on milyon defa belli bir gaye için kullanılabilirler. Protein olan enzim, irade ve şuura sahip olmadan yahut kendisine bu kabiliyet verilmeden bu harika işleri nasıl yapabilir? Hayat ve canlılar incelendikçe "HAYY" olan mutlak irade sahibinin eşsiz sanatı müşahede edilecektir.
İşte Darwin'in göremediği, görmek istemediği esas budur.

evrim teorisi (Darwinizm) ilim adına uydurulmuş en büyük yalan olarak modern ilmin ortaya koyduğu ger*çeklerden sonra nazariyeler' tarihinin en derin çöplüğüne atılmıştır.
Fakat bu sapık nazariyenin insanlık üzerinde bıraktığı büyük tahribatın izlerini kaldırmak mümkün olmamıştır. Artık bugün insanlık Darwin'in açtığı yoldan hareketle zaptedilemeyecek bir hızla hayvani temayüllere gün geçtikçe kapılmakta, evrim yalanını haykıran sesi bile duymamaktadır.

Bu rotanı gidişe tek çare insanın yerini tarif edecek ve ilimlerin gerçek izahını ortaya koyacak, Tevhîdî Dünya Oörüşü'dür. İnsanlık 'ilimcilik' diye sapıklığa kanat açmak istemiyorsa, Tevhid'in kurtarıcıipine sarılmak zorundadır.

1- A. TATLI, Fosiller ve Evrim (tercüme).
2- 25.2.1961 tarihli 'Science News Letter' dergisinde yayınlanan İngiliz uzmanlarının kararı. 3
3- Orhan DÜZGÜNEŞ, Evolusyon-Darwinizm, Millî Eğitim ve Kültür dergisi, sayı: 5.
4- A. Cressy MORRİSSON, Man Does Not StandAlone (Tercüme: D.l. Başkanlığı, ilim iman etmeyi gerektirir, s. 67, 1967, Ank. 3. baskı)
5-A. Cressy MORRİSSON, A.g.e., s. 65.
6-A. Cressy MORRİSSON, A.g.e., s. 61
7- BERTRAND, İlmî Bakış. s. 94.
8- Aliye SEREN - Suat SEREN, Biyoloji II (ders kitabı), s. 151, 1970, İst. 2. baskı.
9- Nisa sûresi, âyet 1
 

adrenalin760

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Haz 2008
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
özellikle suspection kardeşim sana çok teşekkürler bende evrim teorisine inanmayanlardanım ama anlattıkların beni tekrar bi araştırma yapmaya yöneltti fakat bu fazla uzun sürmedi umarım senin de işine yarar umarım mesajımı görürsün şu sitede senin anlattıklarının hepsinin bi cevabı var örneğin insanın sudan yaratılması konusunda uzun uzun yazılar var... okuman ümidiyle


sitee dolanan diğer arkadaşlarda mutlaka izlesin şahsen benim aklımda hiçbir soru bırakmadı BİLİNEN EVRİMLE DİNİMİZ ARASINDA HİÇ Bİ BAĞLANTI YOK.

not linkteki bilgilerin çoğu kuran dan alıntıdır.

LİNK AŞAĞIDA

Kuran Darwinizm'i Yalanlıyor - Harun Yahya
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt