Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuranda hidayet kavramı (1 Kullanıcı)

Dejavu0107

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
71
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Kısaca

Belasını arayan belasını,Mevlasını arayan mevlasını bulur.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Hidayaet

Hidayaet

Öncelikle Elinize sağlık tahsin33 kardeş Allah razı olsun.Lakin bizimde çorbada tuzumuz bulunsun diye bir kaç satır yazalım dedik.

Kısaca yazacak olursak,

Bazı kesimler hidayet kavramını sadece " kulun Allha'a ulaşması dilemek "olarak izah etmektedir.Bunun içinde bir takım ayetler alınıp örnek gösterilir gerçekten de bu iş böyle midir ? Ayrıca bu kesim cennete sadece takva sahiplerini yerleştirir bu yahudilerin sadece cennete girecektir demeleri gibidir.Şimdi konuya geçelim kıssadan ;

Tekvir suresi, ayet 29:
"Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz."

Yüce Allah peygamberlerini göndermemiş olsaydı hangi kul Rabbini bilecekti yahut bir yaradanın olduğunu nasıl bielecekti ?
O zaman burda kullar Rabbini tanımadığı içinde Allah'a ulaşmak nasıl hasıl olacak ?

O halde Yüce Allah kullarına kendini bildirmeyi diledi kimler ile peygamberler ile..

Yüce Allah peygamberine ne buyuruyor ;

Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.Kassas 56

Bir peygamber bile sevdiği kişiyi hidayete erdiremiyor hidayet anahtarı Rabbimiz bendedir diyor ben bunu hakk edene veririm diyor.

Biz hiç bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (İbrahim Suresi - 4)

Sonuç olarak Allah herkese takvayı hidayeti yahut doğru yolu herkese nasip etmez nasip edeceklerinin gönlünde bu sevgiyi huzuru ihsan eder buda onun dilemesiyle olur.

Slm ve Dua ile...
 

Dejavu0107

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
71
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31

Aşk öyle bir ateşdir ki, yanarsa eğer,
Maşûkdan başka herşeyi yakar, kül eder.

Hakdan gayrıyı katl için (LÂ) kılıncı çek,
(LÂ) dedikden sonra, birşey kaldımı bir bak.

(İLLALLAH)dan başka ne varsa, hepsi gitdi;
Sevin ey aşk! Hakka ortak kalmadı bitdi.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Hidayet, kulun iradesini kullanmasından sonra, Allahın o kulun kalbine koyduğu bir nurdur.

Hayır ve şerrin Allah'tan olması cihetiyle, insanları hidayete erdiren ve dalalete düşüren ancak o'dur. İnsanlar birbirinin hidayet ve dalaletine sadece sebep olurlar.

Hidayet ve dalaleti Cenab-ı Hakk’ın yaratmasını yanlış anlayan bazı kimseler, “hidayet Allah'tandır, o nasip etmedikten sonra insan doğru yola giremez” diyerek, hem başkalarını ikaz ve irşat etme yolunu kapatmakta, hem de kendilerini kusurlarında mazur göstermek istemektedirler.

Önce şunu belirtelim. Cenab-ı Hakk’ın dilediğine hidayet buyurması caizdir.

İnsanları saadete erdiren ve şekavete düşüren ancak o dur. Lakin yüce rabbimizin bir kulunda dalalet yaratması, o kulun kendi cüz'i iradesini kötüye kullanması sebebiyledir. Yoksa, kul kendi kabiliyetini dalalet yoluna yöneltmedikçe, Cenab-ı hak onu o yola sevk etmez.

Aynı durum hidayet için de söz konusudur. Nasıl ki insan rızık için gerekli bütün teşebbüsleri yaptıktan ve sebeplere tevessül ettikten sonra neticeyi Allah'tan bekler. Zira Rezzak (rızık verici) ancak o'dur.
Sebepleri mükemmel bir şekilde yerine getirmekle rızkı elde etmeğe muhakkak gözüyle bakamaz.

Aynen öyle de bir kimseye Allah'ın emir ve yasaklarını en güzel bir şekilde tebliğ eden insan, neticeye kesin gözüyle bakamaz. Zira, hadi (hidayete erdirici) ancak o'dur. Allah'ın dilediğine hidayet vermesi ise, hidayet şartlarına riayet eden kimseye, dilerse hidayet vermesi demektir.

Yoksa, “hidayet için gerekli hiçbir sebebe riayetin gerekmediği” manasına gelmez.
Bu düşünce tarzı rızık misalinde, tarlaya tohum ekmeden mahsul beklemeğe benzer.

Bu noktada bir hususun açıklanması gerekmektedir.

Tarlasına tohum ekemeyen kimsenin mahsul alamayacağı kesindir.

Her sebebe hakkıyla riayet eden kimse ise yüzde doksan dokuz ihtimalle mahsule kavuşur.

Yüzde bir ihtimal ile dolu, sel, kuraklık gibi bir musibet söz konusu olabilir.

İşte, az da olsa netice alamama ihtimalinin bulunması insanın dergah-ı ilahiye ye iltica etmesi ve o'na yalvarması hikmetine binaendir.

Bu misal ile izah ettiğimiz hakikat, hidayet meselesi için de söz konusudur.
 

sumisali33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2010
Mesajlar
93
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Faydalı paylaşımların devamını dliyorum hocam saygılarımla.
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
Cok faydali bir paylasim, kendi alintilar defterime ekliyorum izininizle..
Allah hepimizi hidayete erenlerden eylesin :)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt