Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mahmud Es'ad Coşan ks.ef.hz. (1 Kullanıcı)

gumushanevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
MevlanaHalid-i Bağdadi (KS)
Şimdiki zamanda ise şeyhlik,süluk ile mürşid-i kamilden me'zuniyyete münhasır olmayıp, ekseriyya babadan kalıyor...
Bunlara "müteşeyyih"denir(ya'ni yalancı şeyh,uydurma şeyh demektir)...
Risale-i Halidiyye Adab-ı Zikir Risalesi s.88

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi (KS)
Ancak kamil bir şeyhden tarıkat adabını alan kendisine apacık irşad izni verilen ve selefin sünneti üzere hırka
geydirilerek yazılı icazet verilen kişi şeyh olabilir...
Gümüşhanevi Cami u usul s.35 el Hani el-Behcetü s saniyyes.10 İrfan Gündüz HalidiyyeTarıkatı Seha neşriyat s.241

Mehmed Zahid Kotku (KS)
Babadan veya dededen mevrüs müteeşeyyih evlatlarla ilimsiz ve amelsiz şeyh kıyafetindeki kimselerle
musahabet caiz degildir.Herkim ki cenabı hak ile zamirim halisidir.Hakikir ütbeye erdim diyerek zahiri
şeriyata mukayyet olmaz ve tekelif-i şer iyenin kedisinden sukutu idda ederse iyi bilsinki böyle olan
kimseler dinde meftundur.İlhad zındıka ve ibahiyededendir.Böyleleriyle musahabetten sakınmanızı
tavsiye ederim zira semmi katildir... Mehmed Zahid Kotku Tasavvufi ahlak cilt.2 s.230

Mahmud Esad Coşan (KS)
Bir takım tekke tomarları vardır. Tekede rulo halinde bulunan kağıtlar vardır..Anenevi olarak sandık içinde
şeyhten şeyhe intikal eder. Herkes orada kendi adını kimlere hilafet verdiğini yazar. Böyle bir secere aşağıa kadar gelir...
Mahmud Esad Coşan Hacı Betaş-ı Veli ve Makalat Seha Neşriyat 7 Ksım 1992 Ankara sohbeti Seha 184 Sohbet seri 29 s.3

Büyüklerimizin de buyurdukları gibi babam şeyhdi dedem şeyhdi bende şeyhim diyen icazetsiz şeyh kılığındaki müteşeyyihlere intisab caiz değildir.Öldürücü zehir mesabesindedir.Gümüşhanevi dergehının icazetli postnişini Halid Yaşar efendi hazretleridir.Daha geniş bilgi almak isteyen kardeşlerimiz
Mahiyet
Gümüşhanevi Tekkesi
adreslerine bakabilir.
 

gumushanevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Hilafet icazetnamesi

Hilafet icazetnamesi

HİLAFET İCAZETNAMESİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

El-hamdü lillahi rabbil alemin ve's salatü ve's elamü ala seyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.
Allah celle ve Alaya ulaştıran ilimler riyazatlar gülistanında, süluk edip faydalı hale gelen Murat oğlu,Halid Yaşar
sırları gizleyenler Topluluguna girdi.
Allah celle ve ala kendisine güçlükleri kolaylaştırdı.Kalbi Allah celle ve alaya cezb oldu. İştigali Zikrullah oldu.
Yüksek makam sahibi mürşidim Muhammed Zahid (Rh.) Efendimizin bu fakir'e izin verdigi gibi, ..... Halid Yaşar'a
Nakşibediye yolunda isteklilerin terbiyesi için izin verildi.
Yolumuz Şeriat-ı garradır. Şeriat'a muhalefet etmedikçe,Kabul'u kabulumdur, Reddi reddimdir ,eli elimdir
Yardımı yardımımdır.


Sana ve kardeşlerime nasiyatımdır;

Herşeye başlarken Besmeleyi ve Cenab-ı Hak'ka hamdü senayı ve Peygamber Efedimize selat-ü selamı
dilinizden bırakmayın, gönlünüzden çıkarmayın.
Daima tahsil-i ilim üzere olun. Fıkıh ilmine diğer ilimlerden fazla önem verin
Birbirinize arka çevirmeyin, buğuz etmeyin,ayrılmayın. Ayımak isteyenlere fırsat vermeyin.
Ayırmak isteyenler en yakınınız hatta evlatlarınız bile olabilir.
Büyük ve küçük bilumum günahlardan son derece sakının. Kalbe Masivayı koymayın.
Ulama'ya meşayıha, valideyne eza etmeyin ve gönüllerini kırmayın.
Ümmet'in saadet ve selamet-i için siyaseti sağlam ve dürüst yapın.
Hiç bir şeye hiç bir zaman zulüm etmeyin.Mazluma yardımcı olun.
Takvayı kendinize şiar edinin.
Allah'a tevekkülü ehli sünnet ve cemaat görüşlerine uygun olarak itikatları tahsihi,
Sahabe (ra) arasında geçen olaylara dalmamayı ve onlara hüsnüzan beslemeyi tavsiye ederim.
''Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve doğrularla beraber olun'' Tevbe 119
Ve sallahu ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmayin Velhamdü lillahi Rabbil alemin.

Miskin,Fakir,Hakir,Talebe
..... Esed ......
 

gumushanevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Aleyküm selam ve rahmetullah
Allah'a hamd olsun sevdiği ve seçtiği kullarına selam olsun.
Sevgili üftade kardeşim;
Muhammed Zahid efendi hz.lerinin sözü gayet açık, siznde itirazınız olamaz zaten büyüklerimize mensybiyet iddia ediyorsanız, yok böyle bir iddianız yoksa sözümüz yok zaten.
Mehmed Zahid efendi hz.leri her babası dedesi şeyh olan şeyh olmaz vede babası dedesi şeyh olanlardan bazı istismarcılar müteşeyyihler yani uydurma şeyhler olabilir ve bunlara dikkat edin diye ihtar ediyor.Sakın ha böyle insanlara intisap etmeyin edenler için manen öldürücü zehir mesabesindedir buyuruyor.
Pek tabiiki babası dedesi şey olanların şeyh olduğu görülmüş silsilemizde.Mesela İmam-ı rabbani hz.lerinin oğlu ve torunu silsilemizde mürşidlerimizdir.Burada dikkat edilen husus farklı.

Halid Yaşar ef.hz.lerine Es'ad coşan ef.hz.leri tarafından verilen hilafet icazetnamesi orjinal olarak arağça harflerle yazılmıştır.Bizim aktardığımız ise latin harflerle.Pek tabi yanlış yazılmış olabilir.

Hilafet icazetnamesinin aslını görmek isteyen kardeşlerimiz efendi hz.leri ile irtibata geçmeye çalışsın.Sahibinde aslı mevcut görebilirsiniz.

Hazreti allah hakkı hak olarak görmeyi batılı batıl olarak görmeyi her iki haldede rızasına uygun olan amelleri yapmayı nasip eylesin.

Esselamu aleyküm
 

zülfikarlı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Kas 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Selamunaleyküm gümüşhanevi kardeşime teşekür ederim Halid yaşar hazretlerini yakın zaman önce tanıdım. Allah ondan razı olsun. Esad coşan efendinin adı esad yerine esed yazlımş yanlışlık olabilir esad kelimesi arapca bir kelime dogrusu (esed)dir ama günümüzde telefuz şekli (esad) dır.bir çok kelimenin günümüzde dejenere edildig gibi esad kelimesi de tahrifata ugaramıştır. Yani e harfiyle a harfinde hassas olan kardeşlerim birde dergahımızın şirketlerini satan talan edenlere hassas olsalar. Sattılar paraları nerede. Sayi Nurettin bey nerede neden insaların içerisine girmiyor neden Asker kaçagı olarak aranıyor. Allah yardımcısı olsun. inşallah biran önce aklını başına devşirir. Neyse Sultanımız Mürşidimiz Şeyhimiz Halid Yaşar Mutlu Efedim Hazretlerine selamların engüzeli ekmeli olsun.
 

civil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ara 2008
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Fatma Güllü-İstanbul
Allahu Teala'nın Zikriyle meşgul olduğun an kalbine şifa gelir. Zikrullahı terkettiginde kalbini Deret, hüzün, korku, sıkıntı, vesayire gibi hastalıklar istila eder. (Halid Yaşar Mutlu) Mahiyet den alıntı.
 

zülfikarlı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Kas 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Şeyh Halid Yaşar Mutlu Hz.

Şeyh Halid Yaşar Mutlu Hz.

B)...Yedi senedir Hakk ile sohbet ve muhabbet etmekteyim. Halk beni kendileriyle sohbet ve muhabbet ettiğimi sanıyorlar...B) Halid Yaşar Mutlu
 

suficik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ocak 2009
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Esad Coşan hocamıza Allah rahmet eylesin. Bileri şefatinden mahrum etmesin. Halid Yaşar Ef. Hz.e sıhat afiyet içinde uzun ömürler dilerim.
 

suficik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ocak 2009
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Şeyh Halid Yaşar Mutlu Hz.

Şeyh Halid Yaşar Mutlu Hz.

1957 Yılında Sandıklı'da dünyaya geldi. 1977 yılında askere alındı. 1979 yılında Sandıklı Belediyesinde çalışmaya başladı. 1980 yılının ilk aylarında belediyedeki işinden ayrılarak mesleğiyle alakalı dükkan açtı. Bu dükkanda elektrik malzemesi satışı ve tesisat işleri yaptı. 1986 yılında rüyada bir zat görür bu zat Mehmet Zahid Kotku (ks) dır. Kimdir nerede oturur araştırır ve altı sene önce vefat ettiğini öğrenir. Dolayısı ile Mahmut Esad Coşan (ks) tanır ve biat eder. Esad Efendiyle ilk karşılaştığında sorar. Adıın ne? Yaşar Mutlu efendim der. Bundan sonra Adın Halid Yaşar olsun der o günden sonra Halid Yaşar olarak anılır. Aynı yıl beş arkadaşı ile konuşur gelin beraber dinimizi öğrenelim ve yaşamaya çalışalım diye.
O güne kadar boş vakitlerini kahvehanelerde geçirirlerdi. Arkadaşları kabul ederler ama nasıl,nerede.kimde? öğreniriz sorusu çıkar. Sandıklıda bulunan çok eski viran olmuş bir Tekke var orayı yeniden yapalım Allah birde hoca verir der. Eski Tekke binasına bakıp gelirken karşılarına Emekli imam Mehmet Atasoy gelir zaten yakinen tanıdığı Mehmet hocaya derki Hocam biz seni arıyoruz. Mehmet Atasoy hoca hayırdır. Hocam sen emekli hocasın biz sana talebe elif den başlayarak bize kiabımızı ve Dinimizi öğret sana düzenli belli bir miktar ücret ödeyeceğiz der. Mehmet Atasoy hoca efendi tamam kabul ediyorum yalnız ücreti yani parayı kabul etmiyorum der. Halbuki Mehmet hoca efendinin emekli maşından başka geliride yok maddi sıkıntı çekdiğide oluyor. Buna rağmen ücret kabul etmiyor. Yıllaca Mehmet hoca efendiden istifade edilir sözkonusu Tekke binası hala müslümanlara hizmet veriyor.
''Mehmet Atasoy Hoca Efendi1999 ylında Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Allah rahmet eylesin.
Peygamber efendimizin yanında buluşmak nasip eylesin.'' 1988 yınında Sandıklıda talebe faliyetlerine başlar 1990 yında Sandıklı Ekspres gazetesini çıkarır 1993 yılında İpekyolu adında bir Radyo yayın hayatına başlatır 1996 yılında mahkeme karaı ile kaptılır bütün malzemeleri müsadere edilir. Bu yüzden bir müddet medereseyi yusufiyede kalır. Bütün bu hizmetleri kendi imkanları ile yapmıştır hiç bir kişi ve kuruluştan maddi yardım almamıştır. Mart 1999 yılında yurtdışında bulunan Mahmut Esad Coşan'dan (ks) bir telefon gelir İstanbula gitmesini ister şunu şöyle yap bunu böyle yap diye söyler emri üzere ertesi gün istanbula gider. Bazı sıkıntılı günler yaşar bu sürec sonu 4 Şubat 2001 gelir Mahmut Esad Coşan (ks) Nakişbendiyye Tarikatını Halidiyye kolulunun,Gümüşhanevî Dergâhı'ı olrak bilinen, Mahmut Esad Coşan,ın verdiği icazet ile Halid Yaşar Tasavvuf faaliyliyetlerini sürdürüyor. İstanbulda ikametetmekte.
 

bizimhamza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2008
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
SİLSİLE-İ ŞERİF

01- Hazret-i Muhammed Mustafâ SAS
02- Hazret-i Ebû Bekir-i Sıddîk RA
03- Hazret-i Selmân-ı Fârisî RA
04- Hazret-i Kâsım İbn-i Muhammed Rh.A Hazretleri
05- Câfer-i Sâdık Rh.A Hazretleri
06- Bâyezîd-i Bistâmî Rh.A Hazretleri
07- Ebu’l-Hasan-ı Harkânî Rh.A Hazretleri
08- Ebû Aliyyini'l Fârmedî Rh.A Hazretleri
09- Yûsuf Hemedânî Rh.A Hazretleri
10- Abdülhâlık-ı Gucdüvânî Rh.A Hazretleri
11- Ârif-i Revgirî Rh.A Hazretleri
12- Mahmûd İncir-i Fağnevî Rh.A Hazretleri
13- Ali-i Râmitenî Rh.A Hazretleri
14- Muhammed Baba es-Semmâsî Rh.A Hazretleri
15- Emir Külâl Rh.A Hazretleri
16- Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâeddîn-i Buhârî Rh.A Hazretleri
17- Alâeddîn Attâr Rh.A Hazretleri
18- Yâkûb-u Çerhî Rh.A Hazretleri
19- Ubeydullah-ı Ahrâr Rh.A Hazretleri
20- Muhammed Zâhid Parsâ Rh.A Hazretleri
21- Muhammed Derviş Rh.A Hazretleri
22- Hâcegî Muhammed Emkenekî Rh.A Hazretleri
23- Muhammed Bâki Billah Rh.A Hazretleri
24- İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fâruk Serhendî Rh.A Hazretleri
25- Muhammed Ma’sûm Serhendî Rh.A Hazretleri
26- Muhammed Seyfüddîn-i Serhendî Rh.A Hazretleri
27- Nur Muhammed Bedvânî Rh.A Hazretleri
28- Şemseddin Cân-ı Cânân Mazhâr Rh.A Hazretleri
39- Abdullah ed-Dehlevî Rh.A Hazretleri
30- Mevlânâ Hàlid-i Bağdâdî Rh.A Hazretleri
31- Ahmed İbn-i Süleyman el-Ervâdî Rh.A Hazretleri
32- Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî Rh.A Hazretleri
33- Kastamonu'lu Hasan Hilmi Rh.A Hazretleri
34- Safranbolulu İsmâil Necâti Rh.A Hazretleri
35- Ömer Ziyâüddîn-i Dağıstânî Rh.A Hazretleri
36- Tekirdağlı Mustafa Feyzi Rh.A Hazretleri
37- Hacı Hasib Efendi Rh.A Hazretleri
38- Abdülaziz Bekkine Rh.A Hazretleri
39- Mehmed Zâhid Kotku Rh.A Hazretleri
40- Mahmûd Es'ad Coşan Rh.A Hazretleri
41- Halid Yaşar MUTLU Hazretleri
 

gumushanevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
estağfirullah el azim ellezi la ilahe illahu el hayyel kayyume ve etubu ileyh
estağfirullah el azim ellezi la ilahe illahu el hayyel kayyume ve etubu ileyh
estağfirullah el azim ellezi la ilahe illahu el hayyel kayyume ve etubu ileyh

Civil kardeşime teşekkür ederim.Allah razı olsun.
 

civil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ara 2008
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
PROF. DR. MAHMUD ES'AD COŞAN RH.A

(14 Nisan 1938 - 4 Şubat 2001)

14 Nisan 1938 yılında, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Ahmetçe köyünde doğdu. Babası Halil Necâti Efendi, annesi Şâdiye Hanım'dır. Anne ve baba tarafından soyu, Buhàra'dan Çanakkale'ye göç etmiştir.

Küçük yaşta iken ailesi İstanbul'a taşındı. 1950'de İstanbul Vezneciler İlkokulu'nu, 1956'da Vefa Lisesi'ni bitirdi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi Bölümü'ne girdi. Arap Dili ve Edebiyatı, İran Dili ve Edebiyatı, Ortaçağ Tarihi ile Türk-İslâm Sanatı sertifikalarını alarak, 1960 yılında Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu.

Aynı yıl, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde açılan asistanlık imtihanını kazanarak, Klasik-Dinî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. Fakülte yayın komisyonunda iki yıl sekreterlik yaptı. 1965 yılında, XV. Yüzyıl şairlerinden olan Hatiboğlu Muhammed ve Eserleri konusunda doktora tezi vererek ilâhiyat doktoru ünvanını aldı. 1967-1968 yıllarında Ankara Yükseliş Mühendislik ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'nda Türkçe ve Hümaniter Bilgiler derslerini verdi.

Askerlik görevine Tuzla Piyade Okulunda başladı (15 Ekim 1971). Ağrı Patnos'ta yedeksubay olarak tamamladı (31 Aralık 1972).

1973 yılında, Hacı Bektâş-ı Velî, Makàlât adlı doçentlik tezi ile doçent ünvanını aldı ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Türk-İslâm Edebiyatı Kürsüsü'ne öğretim üyesi olarak tayin edildi. 1977-1980 yıllarında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Yurtdışında çeşitli üniversitelerde misafir öğretim üyeliklerinde bulundu.

1982 yılında, "İbrâhim-i Müteferrika ve Risâle-i İslâmiyye" isimli takdim teziyle ilâhiyat profesörü oldu. Sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla zaman ayırabilmek düşüncesiyle, 1987 yılında emekliliğini isteyerek üniversiteden ayrıldı.

* * *

Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, 1960 yazında Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri'nin kızı Muhterem Hanım'la evlendi. Aynı yılın sonbaharında, Ankara İlâhiyat Fakültesi'ndeki asistanlık görevi dolayısıyla Ankara'ya taşındılar.

İlâhiyat Fakültesi'ndeki öğretim üyeliği yıllarında, Hocaefendi'nin kapısı herkese açıktı. Öğrencilerin çok sevdiği ve saygı gösterdiği bir kimseydi. Talebe gelir, kapıyı çalar, derdini anlatır, cevabını alır, müsterih bir çehre ile ayrılırdı. Olaylı ve kavgalı zamanlarda öğrencilerin arasına girer, onları akl-ı selime davet eder, kavgaları önlemeye çalışırdı.

1960'lı yıllarda fakültede resmî ders olarak Kur'an-ı Kerim dersi yoktu. Öğrenciler kendi gayretleriyle, Arapçadan, Farsçadan faydalanarak Kur'an-ı Kerim öğrenmeğe çalışıyordu. Bunu gören Hocaefendi, müsait zamanlarında hasbî olarak, isteyenlere Kur'an-ı Kerim ve Osmanlıca dersleri veriyordu. Öğrencilerini bilimsel araştırmalara, master ve doktora yapmaya teşvik ederdi.

Öğretim üyeleri arasında saygınlığı vardı. Sahasında söz sahibi idi. Özellikle Türk-İslâm edebiyatında, ilk müracaat edilen kimseydi.

Komşuluk ilişkileri çok mükemmeldi. Bütün yorgunluklarına ve yoğunluklarına rağmen, komşularına da vakit ayırırdı. Karşılıklı ziyaretleşmeler olurdu. Ziyaretlerde tebessümü eksik etmezdi. Ziyaret sırasında, kütüphaneden uygun bir kitap alır, orada bulunanlardan birisine bir yer açtırırdı. Sonra oradan bir miktar okuyarak sohbet ederdi.

Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri, hemen her yıl Ankara'ya gelir, evlerinde bir süre misafir kalırdı. Ankara'nın çeşitli semtlerinde, çevre ilçelerde sohbetler, ziyaretler olurdu. Bazen da M. Es'ad Hocaefendi'yi de yanına alır, Anadolu'nun muhtelif şehirlerine beraber seyahat ederlerdi.

* * *

Mehmed Zâhid Kotku Efendi'nin bizzat elinden tutarak kürsüye oturtması ile, İskenderpaşa Camii'nde hadis derslerine başladı (1977). Hafta sonlarında İstanbul'a gidiyor, hadis dersini yapıp Ankara'ya dönüyordu.

Mehmed Zâhid Efendi'nin hastalığında, ameliyatında hep yakın hizmetinde bulundu. Son demlerinde de yanıbaşındaydı. Onun arzusu üzerine, 13 Kasım 1980 günü vefatından sonra, yazılı icazetiyle post'a oturmuştur.

Tasavvufî nisbeti; hocası Mehmed Zâhid Efendi vasıtasıyla Nakşibendî Tarikatı'nın, Hàlidiyye kolunun, Gümüşhâneviyye şubesidir. Ayrıca Kàdiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye, Çeştiyye tarikatlarından da irşada me'zundu.

Onun döneminde hadis derslerine ilgi daha da arttı. Cemaat yer bulamadığı için camiye ilâveler yapıldı, ders dinlenilecek yerler beş-altı kat genişletildi. Caminin yanındaki eski binalar alınarak camiye katıldı. Ayrıca Ankara, İzmir, Bursa, Sapanca, İzmit ve Eskişehir'de mutad hadis dersleri başlatıldı.

Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin emri üzerine kurduğu "Hakyol Vakfı"nın çalışmalarıyla bizzat ilgilendi, muhtelif yerlerde şubeler açtırdı. Eğitim ve yardımlaşma faaliyetini yaygınlaştırmak için çalışmalar yaptı. Sanat ve kültürle ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim, Kültür ve Sanat Vakfı"nı, sağlık hizmetleri için "Sağlık Vakfı"nı kurdurdu. Hanımların eğitimiyle ilgili olarak "Hanım Dernekleri"nin; çevre ile ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim, Ahlâk, Kültür ve Çevre Dernekleri"nin kurulmasını ve yaygınlaştırılmasını teşvik etti. Bu çalışmalarla toplu-mun güzel amaçlar için bir araya gelmesini, organize olmasını sağlamaya çalıştı.

Vakıflara ait, harabe haline gelmiş birtakım ecdad yadigârı eserlerin tamir ve tecdidiyle ilgilendi. Onların gayesine uygun olarak tekrar faaliyete geçmesini temin etti. (Ahmed Kâmil Tekkesi, Selâmi Mustafa Efendi Tekkesi, Şeyh Murad Efendi Dergâhı, Şadiye Hatun Şifâ Külliyesi... )

Eğitimin yaygınlaştırılması için basın ve yayın çalışmalarıyla ilgilendi. 1983 Eylülünde İslâm dergisi, 1985 Nisanında Kadın ve Aile ve İlim ve Sanat dergisi yayınlanmaya başladı. Daha sonra Gülçocuk dergisi çıkartıldı. Sağlık ve bilimle ilgili konularda ise Panzehir dergisi yayınlandı. Vefa Yayıncılık adına yayınlanan bu dergilerle yakından ilgilendi ve makaleler yazdı.( Bu dergiler Es'ad Coşan Rh.A tarafından Teşvik edilerek Müslümanların parası ile açıldı. Her bir kuruşu Müslümanlar ekmek pasından keserek bu dergilere ve diyer hizmet kuruluşlarına desdek ediyorlardı. Es'ad Efendi zorunlu yurt dışında idi. Oğul Nurettin bey 1998 Haziranında yayın hayatlarını sonlandırdı.)

Bu dergiler ilgilendikleri sahalarda kamuoyuna önderlik ettiler. Yayınladıkları yazılarla, araştırma dosyalarıyla ve İslâm dünyasından haberlerle halkımızın bilgilenmesine ve bilinçlenmesine katkıda bulundular. İyimser, ümit verici, yol gösterici yazılarla pek çok hayırlı gelişmelere sebep oldular. Haklarında sempozyumlar, doktora tezleri yapıldı. Bir ara İslâm dergisinin tirajı yüzbini aştı. İslâm ve Kadın ve Aile dergileri, 1998 Haziranına kadar aksamadan yayınlarını sürdürdüler.

Kitap yayıncılığı için Sehâ Neşriyat'ı kurdu; çeşitli dinî, edebî, tarihî, kültürel eserler neşredildi. Yayıncılığın geliştirilmesi, haftalık ve günlük yayınlara geçilebilmesi için çalışmalar başlattı. Onun gayretleriyle bir matbaa tesis edildi (Ahsen), dizgi tesisleri kuruldu (Dehâ).( Aynı şekilde Seha neşriyat Ahsen tesisleride Müslümanların yardım ve bağışları ile meydana gelmişti buralada Oğul Nurettin tarafından sattılarak yok edildi. Şimdi adını değiştirerek (Sıla) olmuştur.)

Sesli ve görüntülü yayıncılık alanında hizmet etmek, millî ve mânevî değerlerimize uygun yayınlar yapmak üzere, Ak-Radyo (AKRA) adı altında bir müessesenin kurulmasına öncülük etti (1992). Halen İstanbul'dan radyo yayınları yapılmakta; bu yayınlar uydu vasıtasıyla Türkiye'nin her yerinden, Orta Asya'dan ve Avrupa'dan dinlenebilmektedir.

Onun teşviki ile Ak-Televizyon adı altında Marmara Bölgesine yönelik bölgesel televizyon yayını başlatıldı (1997).
( Malesef Ak-Televizyonda aynı akibete uğradı. Esad efendi basının önemini herzaman söylerdi. Onun için Cemaat maddi ve manevi seferber olup Ak-Televizyonu kuruldu. Bazı basında pahalı ve son model Tekneloji ile donatıldığı yazılıyordu. Bu Ak- televizyonda bizimde tuzumuz vardı. Televzyona göre çok az ama bana göre önemli miktardı. Buda Oğul Nurettin sattı parası nereye gitti ne oldu akibeti mechul.

Basın-yayın alanında Sağduyu isimli günlük bir gazete yayınlandı (3 Mayıs 1998 - 11 Temmuz 1999).
Sağduyu gazeteside aynı kişinin hışmından kurtulamadı Es'ad Efendi hazretleri yurt dışından ne kadar çırpını kapatmayın diye ama engel olamadı kapanmasına. O tarihde hem yardım hemde üç-beş aylık peşin verip abone olmuştuk.)
Kaliteli bir eğitimi temin etmek amacıyla, özel eğitim kurumlarının kurulmasını teşvik etti. Çeşitli illerde ilkokul öncesi, ilkokul ve orta öğrenime yönelik eğitim tesisleri, okullar ve dersaneler kurdurdu. (Asfa) ( Bu kurumlarda aynı şekilde müslümanların parası ile kurulmuş ama hepsi satılmış. Mesela Asfa satılmış ama satılmamış havasında alanlar devam ediyor.)

Halka güvenilir bir sağlık hizmeti verilmesi için poliklinikler ve hastaneler açılmasını teşvik etti. Buna bağlı olarak başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde sağlık kuruluşları hizmete açıldı. (Hayrunnisâ Hastanesi, Esmâ Hatun Hastanesi, Afiyet Hastanesi...) Buralada farklı değil. En çok üzüldüğüm Hayrunnisa hastanesinin hayrını kadırdılar nisa,sı kaldı.)

Yurtdışındaki müslümanlarla diyaloğu sağlamak, ziyaretleri kolaylaştırmak amacıyla İskenderpaşa Turizm (İSPA) adı altında bir seyahat acentası kurulmasına öncülük etti. Bu şirket vasıtasıyla hac ve umre programları, çeşitli yurt içi ve yurt dışı geziler; aile ve eğitim toplantıları düzenlendi. Ne yazıkki Esad efendi yurtdışında iken oğul Nurettin burayıda sattı.)

İlmî seviyesi yüksek hocalar yetiştirmek amacıyla İstanbul'da, Ankara'da, Konya'da ve Bursa'da hadis ve fıkıh enstitüleri açtırdı. Buralarda ilâhiyat fakültelerinde okuyan veya mezun olan kimselere, özel hocalardan Arapça, hadis, tefsir ve fıkıh dersleri verdirilmesini temin etti.(Buralar hiç kalmadı)

Aynı şekkide FUZUL otomativi kurdudu.(Malesef bu şirketide Oğul Nurettin sattı.)

Sohbet ve vaazlarına yurt içinde ve yurt dışında büyük ilgi gösterilmesi ve çeşitli yerlere davet edilmesi, onun çok seyahat etmesine neden oldu. Avrupa'da, Kuzey Amerika'da, Afrika'da, Orta Asya'da ve Avustralya'da pek çok ziyaretler, vaazlar, sohbetler yaptı; eğitim programlarına katıldı.

Her yıl hac ve umre dolayısıyla değişik ülkelerden gelen müslümanlarla görüştü, diyalog kurdu. Hakkı ve hayrı, iyiyi ve güzeli tebliğ etme yönünde şumüllü ve verimli çalışmalar yapmaktan bir an bile geri kalmadı. Çevresini de daima bu tür çalışmalara teşvik etti.

1997 Mayıs'ından itibaren hizmetlerini yurtdışında sürdürdü. 1998 yılında Avustralya'nın Brisbane şehrine yerleşti. Tebliğ ve irşad çalışmalarını Avustralya'nın her tarafına yaygınlaştırdı. Pek çok yerde camiler, kültür merkezleri açıldı. Brisban'daki camide, her gün sabah ve yatsı namazlarından sonra, hadis sohbeti yapıyordu.

Radyo sohbetleri yine devam etti. Cuma günleri Ak-Radyo'da yapmakta olduğu hadis sohbetlerine ilâve olarak, salı günleri tefsir sohbetleri yapmaya başladı (29 Eylül 1998). Fâtiha Sûresi'nden başladı. Her sohbette birkaç ayet-i kerime okuyup, izah ediyordu. Vefat etmeden önce yaptıkları son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi 224. ayetine kadar gelmişlerdi.

4 Şubat 2001 (10 Zilkade 1421) Pazar günü, bir cami açılışı yapmak için Grifit şehrine giderlerken, Avustralya yerel saatiyle 12'de (Türkiye saatiyle 04'te) Sydney civarında, Dubbo kasabası yakınlarında damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel'le birlikte trafik kazasıyla şehit edildi. Ani şaadetleri(ani Şaahadet değil şehid edileceğini hem zahiri hem batıni olarak biliyor ve haberini almıştı) ailesi, yakınları, sevenleri ve bütün müslümanlar tarafından derin bir üzüntüyle karşılandı.

Mübarek naaşları, Sydney'de Auburn Gelibolu Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra Türkiye'ye getirildi (8 Şubat Perşembe). 9 Şubat Cuma günü, Fatih Camii'nde yüzbinlerin iştirak ettiği muhteşem bir cenaze namazından sonra, tekbirlerle, salevatlarla, dualarla, gözyaşlarıyla, Ebû Eyyûb el-Ensàrî Hazretleri'nin kabri civarında, Eyüp Mezarlığında toprağa verildi.
Mahmud Es'ad Coşan Rh.A Hazretleri dolu dolu yaşadı hizmetlerin en kalitesini başrı ile yaptı yapılması gerekenin herşeyi ömrü yetiğinçe yaptı Kendisinin ve cemaatinin üzeride oyunlar oynandı pilanlar yapıldı Degahın hizmet kuruluşları şirketleri yok edildi. Ne büyük himmetler varki bu yolda Kervan yürüyor Elhamdülillah. Bu yazıyı 2008 yılında iskenderpaşa.com sitesinden arşivime almıştım ama bu Esad Coşan Rh.A in tanıtımı silinmiş daha değişik yazılar konmuş bugünlerde Hayırdır inşallah. Bu kadar hızlı gelişmeler sonuçu Fatih camiinde cenaze namazında İslam tarihinde ve tasavvuf tarihinde ilk ve şaşırtıçı bir olay yaşandı Nurettin coşan Şeyhliğini ilan etti. Cenaze Namazında bende vardım o kalabaşlığın içerisinde birisi Gümüşhanevi Dergahının malını bitirdi şimdi sıra cemaati dağıtmada diyordu. Gelişen olaylara bakıyorum. o ses kulaklarımda çınlıyor.Şeyhlik ilan etme veya bir Şeyhin Postuna oturma böylemi olur açaba Bu konuda şeyh nasıl ilan edilir nasıl olmalı nasıl olur Esad Coşan Rh.A Efendiye müracat edelim.

Mahmud Esad Coşan (KS)
Bir takım tekke tomarları vardır. Tekede rulo halinde bulunan kağıtlar vardır..Anenevi olarak sandık içinde
şeyhten şeyhe intikal eder. Herkes orada kendi adını kimlere hilafet verdiğini yazar. Böyle bir secere aşağıa kadar gelir...
Mahmud Esad Coşan Hacı Betaş-ı Veli ve Makalat Seha Neşriyat 7 Ksım 1992 Ankara sohbeti Seha 184 Sohbet seri 29 s.3

Bu dergahın aciz bir talebesi olarak Rulo halindeki icazetnamelri ve kime hilafet verdiyse onu görmek isterim dahası kimde ise iyiniyetinin göstergesi olarak bunları ortaya koysun.

(MEKKELİ)
 

gumushanevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Australya nikli şahsa cevap

Australya nikli şahsa cevap

Besmele hamdele salveleden sonra;
Bu fakir Şeyh Halid Yaşar efendi hz.lerini 2003 yılından beri tanıyor.Ve şehadet ediyorum ki Halid Yaşar ef.hz.leri mürşid-i kamildir.Muhabbetinide kerematınıda bol bol gördük hamd olsun.Hem bu işler kerametlede olmaz, bakın es'ad ef.hz.leri olsun diğer büyüklerimiz olsun icazetden birtakım şartlardan bahsederler.
Siz Halid Yaşar efendi ile tanıştınızda mı böyle hakaretamiz iftiralar yapıyorsunuz.Halvete girip girmediğinden soruyorsunuz.Peki o zaman araştırın 1992 senesinde iskenderpaşa camisinde es'ad efendi hz.leri halvet yapmış mı? Kimlerle yapmış? Kaç kişi halvetden hilafet alıp çıkmış?
Edep tac imiş nur-i hüdadan, giy o tacı emin ol her beladan...
Kuzum cümle yapısı ile uğraşacağınıza işin mahiyetine bakın.
Şu mürid avcılığı meselesine gelince, efendi hz.lerinin hiç bir zaman böyle çabası olmamıştır.Yanlız şu kadar var ki, hak kı söylemek icab eder, zalimlere sen zalimsin demek icab eder.
Müteşeyyihiniz(uydurma şey) Nurettin beyde Halid Yaşar ef.hz.lerini gayet iyi tanıyor.Hatta bu fakir Halid Yaşar ef.hz.leri ile müteşeyyih Nurettin bey arasında e-mail irtibatını sağladı.Olaylara Allah şahittir, bende şahidim.
 

AVUKAT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Şub 2009
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
1-1992 HALVETE GİRD VE BİR ŞEY ALDI İDDİA EDİLORSA NİYE 2008 E KADAR BEKLENDİ????2_
2- EĞER HALİFE FALAN FİLAN OLSAYDI O ZAMAN HOCAEFENDİ yaşar a BİR YERDE GÖREV VERİRDİ-VE ETRAFINA yşaşar dan DAN BAHSEDERDİ.BENDENİZ 1991 DEN
BERİ İSKENDERPAŞALIYIM VALLAHİ HİÇ ADINI DUYMADIM

3-ŞEYHLİK İDDİA ETMEK HEM T.C. CEZA KANUNA GÖRE SUÇ( TEKKE VE ZAVİYELER
YASAKLANDI.1929 DA BİR GECE SİZİ ALIP GÖTÜRÜBELİRLER ERTESİ GÜNÜ DE HÜRRİYET
GAZETESİNDE ÇOK KÖTÜ FOTOĞRAFLAR ÇIKAR.....ÖRNEK AKFIRAT ŞEYHİ GİBİ

4-AYRICA SİZ İDDİA EDİYORSUNUZ BİZ DE İCAZET VAR DİYE BUYRUN HODRİ MEYDAN

NEREDE İCAZETİNİZ... UNUTMAYIN PROF. ES'AD COŞAN ın YAZI VE İMZA ÖRNEKLERİ
MEVCUT ......

GÖSTERİN ŞU BELGENİZİ --YOKKİ.... ALLAH GÖRÜYOR ,BİLİYOR
ALLAH TAN KORKUN......
 

mesud-durmuş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2009
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
02.11.2002 Kadıköy sohbetinden alıntı.
....Kardeşlerim bu fakir kardeşinizin sizlerden bir ricası var. Yolumuz doğru, istikametimiz doğru. Hatalı olabiliriz günahkar olabiliriz ama yolumuz cadde-i kübradır Elhamdülillah. Ricam şudurki bu fakir kardeşinizi sivriltmeyin hiçbir yerde övğüyle söz etmeyin. Bazı kişiler gibi mürit avcılığı yapmayın. Bizim dergahımıza bizim hocamıza gelin demeyin. Bunlar cahil insanların işi veya başka maksatla mürit avcılığı yapanların işi.Böyle yapanların çocuk hırsızlarından farkı yoktur. Bu işler nasip işidir.....
Halid Yaşar Mutlu
 

zülfikarlı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Kas 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
KRİTİK-ANALİTİK DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMELERİNE DESTEK OLMAMIZ LAZIM.

Gelişmeleri doğru değerlendirme ve anlama yeteneği geliştikçe iyi insanların dünya politikalarına daha aktif ve belirleyici rol almaları ve iyiliği ön plana çıkarma fırsatları doğacaktır. Dolayısıyla herkes kendi işiyle meşgul olsun kavramını iyiler, gidişatı kendi istikballeri açısından kavrayıp doğru olan yöne gelişmeleri yönlendirsin diye kampanyalar yapmamız lazım.

M.Nureddin COŞAN
-------------------------------------------------------------------------------------
Nureddin Coşan Efendiden Allah razı olsun. Muhterem Babası Esad Coşan Rh.A Hazretleri 1997 yılında Derğahın şirketlerinin yetkilerini Nureddin Efendiye vererek mecburi yurt dışına çıktı
Nureddin beyde tek tek sattı ve herşeyi bitirdi kendiside kayboldu gitti. Ve Fillen bizlere ( KRİTİK-ANALİTİK Düşünmeyi öğretmiş oldu.
Karşıma bir islami faliyet çıktımı hemen KRİTİK-ANALİTİK Düşünmeye başlıyorum. Acaba budamı Müslümanlara şirketler kurdurup okus pokus edip sonradan KRİTİK-ANALİTİK Düşünmeyi öğetecek diye aklıma geliyor.

MEKKELİM
 

kerkenezce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Sahte şeyh halid yaşar mutlu

Sahte şeyh halid yaşar mutlu

SAHTE ŞEYH HALİD YAŞAR MUTLU

Bazı forumlara şeyh olarak eklenen Yaşar Mutlu bizim Sandıklı’dan yakın arkadaşımız olur. Burada meczub Yaşar olarak bilinir, elektrikçi çıraklığı yapar ve komik hareketleri ile bizleri güldürürdü. 1985 1990 yıllarında bir cemaat ile bir partiye gelip gitmeye başladı ancak uygunsuz hareketleri nedeniyle dışlandı. Yaptığı tesisatlarda kısa sürede arıza yapınca Sandıklıda kimse iş vermez oldu. Oda karısıyla 2 çocuğunu, geride bir yığın borcunu bırakıp Denizliye göç etti. Denizli’de cemaata yaklaşıp sakal bırakarak kendini tayin bekleyen müftü olarak tanıttı.
Dul bir kadının evine iç güveysi olarak girdi, 2 sene durumu idare etti. Hatta karısının kardeşlerinden maddi yardım aldı. Bir gün işim var deyip Sandıklı’ya gidince Denizlideki karısı bu durumdan şüphelenerek arkasından gider. Sandıklı da Karacaören köyünde müftü Yaşarı aramayı başlar. Onlarda bizde müftü yok ama elektrikçi Yaşar var deyip bahçeye götürürler. Yaşar o sırada ilk karısıyla meyve toplamaktadır. Birbirinden habersiz iki kadım karşılaşınca kıyamet kopar. Kavga büyür. Yaşar ilk karımdan boşanacaktım kem küm ederek işi pişkinliğe vurur. Denizli li karısı ikna olmuş görünerek onu geri çağırır. Bu arada kardeşlerine haber verir. Yaşar bu işten sıyrıldım diye sevinçle Denizliye gider ve kapıyı çalar. İçeri girince ne görsün eli sopalı 5-6 erkek onu beklemektedir. Dayak faslı korkunç olur. Kemikleri kırılıncaya kadar dövülür ve bayılınca sokağa atılır. Sargılar içinde hastanede uzun süre tedavi görür.
Bu arada iki karısıda kendisini terk etmiştir. Bunalıma giren Yaşar yarım olan aklını burada yitirir. Biyografisinde sıkıntılı günler yaşadım dediği vakit bu tarihlere rast gelmektedir. Ancak bu husus biyografisinde es geçilmiş ve hiç değinilmemiştir.
Sandıklı ya geri dönünce herkes kendisini tebrik eder ve bu işi bizede öğret derler. Çünkü 2 sene boyunca hiç çalışmadan geçinmek ve 2 hanımı birden idare etmek herkesin harcı değildir.
Sandıklı da birde üçkağıtçı ve dolandırıcı ünvanları eklenince fazla kalamaz. İstanbula göç eder. Orada da aynı yöntemle 2 kadının evine yerleşir ama foyası ortaya çıkınca kovulur. Bu kadınlardan da çocuğu olduğu bilinmektedir. En son aynı yöntemle Anadolu yakasına yerleşir.
Bunlara inanmayan varsa sandıklı da herhangi bir din görevlisine sorup gerçeği öğrenebilirler. Bu arada Sandıklı daki kızı başkalarının yardımıyla evlendirilir, oğlu ise babasız ve ezik büyümek zorunda kalır.
Rahmetli Esat Hocaya ait forumların altına bazı kişiler tarafından eklenti yapılarak 41. sıradan şeyh olarak lanse edilmeye başlanmıştır. Bizim Yaşarı şeyh falan diye gaza getirip bazı planlar kuranların olduğu tesbit edilmiştir.
Esat Hocanın ağzından sahte bir icazetname uydurulmuş olup, ikinci sahte şeyh ALİ Kalkancı vakası yaşanmak üzeredir. Yaşarın hiç ilmi olmadığı gibi 5 dakikalık sohbet dahi yapacak güçte değildir. Kendisiyle konuşmanızın 2. dakikasında onu çözersiniz.
Güzel ilçemiz Sandıklı nın isminin böyle bir vahim durum için kullanılmasını kimse istemez. Buradaki kişiler olaya şaka gibi bakıp Yaşarı önemsemiyor ama saf insanlarımızın kafasında soru işaretleri oluşuyor.
Bu sitelerin yöneticileri olayı ciddiye alın ve araştırın. Yaşar Mutlu ile irtibata geçin ve kendisini dinleyin. Bu sitelere yazılan sahte icazetnameyi sorun. Aksi takdirde hem manevi olarak hemde yasal olarak sorumlu olabilirsiniz. Bizden uyarması. Allah herkese akıl fikir versin. Cahille alim, deliyle veli birbirine çok çabuk karışabiliyor. SANDIKLI DAN YAKIN ARKADAŞLARI…..
 

kerkenezce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Sahte şeyh halid yaşar mutlu

Sahte şeyh halid yaşar mutlu

SAHTE ŞEYH HALİD YAŞAR MUTLU

Bazı forumlara şeyh olarak eklenen Yaşar Mutlu bizim Sandıklı’dan yakın arkadaşımız olur. Burada meczub Yaşar olarak bilinir, elektrikçi çıraklığı yapar ve komik hareketleri ile bizleri güldürürdü. 1985 1990 yıllarında bir cemaat ile bir partiye gelip gitmeye başladı ancak uygunsuz hareketleri nedeniyle dışlandı. Yaptığı tesisatlarda kısa sürede arıza yapınca Sandıklıda kimse iş vermez oldu. Oda karısıyla 2 çocuğunu, geride bir yığın borcunu bırakıp Denizliye göç etti. Denizli’de cemaata yaklaşıp sakal bırakarak kendini tayin bekleyen müftü olarak tanıttı.
Dul bir kadının evine iç güveysi olarak girdi, 2 sene durumu idare etti. Hatta karısının kardeşlerinden maddi yardım aldı. Bir gün işim var deyip Sandıklı’ya gidince Denizlideki karısı bu durumdan şüphelenerek arkasından gider. Sandıklı da Karacaören köyünde müftü Yaşarı aramayı başlar. Onlarda bizde müftü yok ama elektrikçi Yaşar var deyip bahçeye götürürler. Yaşar o sırada ilk karısıyla meyve toplamaktadır. Birbirinden habersiz iki kadım karşılaşınca kıyamet kopar. Kavga büyür. Yaşar ilk karımdan boşanacaktım kem küm ederek işi pişkinliğe vurur. Denizli li karısı ikna olmuş görünerek onu geri çağırır. Bu arada kardeşlerine haber verir. Yaşar bu işten sıyrıldım diye sevinçle Denizliye gider ve kapıyı çalar. İçeri girince ne görsün eli sopalı 5-6 erkek onu beklemektedir. Dayak faslı korkunç olur. Kemikleri kırılıncaya kadar dövülür ve bayılınca sokağa atılır. Sargılar içinde hastanede uzun süre tedavi görür.
Bu arada iki karısıda kendisini terk etmiştir. Bunalıma giren Yaşar yarım olan aklını burada yitirir. Biyografisinde sıkıntılı günler yaşadım dediği vakit bu tarihlere rast gelmektedir. Ancak bu husus biyografisinde es geçilmiş ve hiç değinilmemiştir.
Sandıklı ya geri dönünce herkes kendisini tebrik eder ve bu işi bizede öğret derler. Çünkü 2 sene boyunca hiç çalışmadan geçinmek ve 2 hanımı birden idare etmek herkesin harcı değildir.
Sandıklı da birde üçkağıtçı ve dolandırıcı ünvanları eklenince fazla kalamaz. İstanbula göç eder. Orada da aynı yöntemle 2 kadının evine yerleşir ama foyası ortaya çıkınca kovulur. Bu kadınlardan da çocuğu olduğu bilinmektedir. En son aynı yöntemle Anadolu yakasına yerleşir.
Bunlara inanmayan varsa sandıklı da herhangi bir din görevlisine sorup gerçeği öğrenebilirler. Bu arada Sandıklı daki kızı başkalarının yardımıyla evlendirilir, oğlu ise babasız ve ezik büyümek zorunda kalır.
Rahmetli Esat Hocaya ait forumların altına bazı kişiler tarafından eklenti yapılarak 41. sıradan şeyh olarak lanse edilmeye başlanmıştır. Bizim Yaşarı şeyh falan diye gaza getirip bazı planlar kuranların olduğu tesbit edilmiştir.
Esat Hocanın ağzından sahte bir icazetname uydurulmuş olup, ikinci sahte şeyh ALİ Kalkancı vakası yaşanmak üzeredir. Yaşarın hiç ilmi olmadığı gibi 5 dakikalık sohbet dahi yapacak güçte değildir. Kendisiyle konuşmanızın 2. dakikasında onu çözersiniz.
Güzel ilçemiz Sandıklı nın isminin böyle bir vahim durum için kullanılmasını kimse istemez. Buradaki kişiler olaya şaka gibi bakıp Yaşarı önemsemiyor ama saf insanlarımızın kafasında soru işaretleri oluşuyor.
Bu sitelerin yöneticileri olayı ciddiye alın ve araştırın. Yaşar Mutlu ile irtibata geçin ve kendisini dinleyin. Bu sitelere yazılan sahte icazetnameyi sorun. Aksi takdirde hem manevi olarak hemde yasal olarak sorumlu olabilirsiniz. Bizden uyarması. Allah herkese akıl fikir versin. Cahille alim, deliyle veli birbirine çok çabuk karışabiliyor. SANDIKLI DAN YAKIN ARKADAŞLARI…..
 

gumushanevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ

Ey imân etmiş olanlar! Eğer size bir fâsık bir haber ile gelirse hemen onu tahkik ediniz. Belki, bilmeksizin bir kavme saldırırsınız da sonra yaptığınızın üzerine peşimânlar olmuş olursunuz.
 

münzevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eki 2007
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Ayeti kerime yi dikkatle okursanız hiç bir kavme (cemaate) saldırmamanız gerektiğini anlarsınız......kardeşim bütün forumlarda sen ve yandaşların var ne fitne cıkarıp duruyorsunuz...daha geçen minare.net te banlanmadınız mı...hala akıllanmamışsınız....burada fitne cıkaracagınıza gidin halid yaşar isimli şeyhinizin hizmetinde bulunun...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt