Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Irak'ın emperyalistlerce işgal edilişinin yıldönümünde İşgale karşı direnişin sürdüğünün göstergesi,bugün patlayan bombalarla bir kez daha gözler önüne serildi....
ABD'nin devrik lider Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına dair uydurma gerekçelerle ve Irak halkını özgürleştirme iddiasıyla başlattığı işgal dokuz yıl önce bugün başlamıştı. Ve bugün Irak genelinde patlayan bombalar ve onlarca ölü, ülkenin hala şiddet ve kaosun pençesinde olduğunun en açık göstergesi...
İlk bombayı 20 Mart'ta Bağdat'a atan ve Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin'i devirenAmerikan güçlerine bağlı muharip askerler bugün ülkeden çekildi. İşgalin armağanı şiddet ise sürüyor.
Bağdat'taki Amerikan büyükelçiliği Beyaz Saray'dan iki kat daha büyük. Bu dev komplekse ilave olarak, Erbil, Kerkük ve Basra'da üçü diplomatik toplam 10 tesis daha bulunuyor. Irak'ta kalacak olan 15-16 bin civarındaki personelin en az 10 bininin görev alanı güvenlik. Amerikalılar Irak ekonomisinin tüm sektörlerinde varlık gösteriyorlar ve yüz milyonlarca dolar değerindeki programları yürütüyorlar.
Pentagon 800 milyar dolarlık savaş maliyeti çıkarsa da Irak macerasının ABD'ye 2-4 trilyon dolara malolduğu tahmin ediliyor.
Yaklaşık 9 yıl süren savaşta 4.500 Amerikan askeri öldü. Resmi rakamlara göre 100 binden fazla da Iraklı hayatını kaybetti.Milyonlarca Iraklı evsiz kaldı, yüzbinlerce kadın dul, çocuklar yetim hayat mücadelesini sürdürüyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin belirlediğine göre komşu ülkelere göç eden Iraklı mültecilerin sayısı 207 bin. Ancak dış ülkelerde yaşayan toplamIraklı sayısının 3 milyon civarında olabileceği tahmin ediliyor. Mart ayında yapılan seçimlerde, yabancı ülkelerde yaşayan 300 bine yakın Iraklı büyükelçiliklerde oy kullandı.
Irak'ta Şiilerin başını çektiği, Sünnilerin güçlendirdiği ve Kürt grupların sürdürdüğü güç mücadelesi devam ederken hükümet aylarca kurulamadı.
Resmi işsizlik rakamı yüzde 18 ancak uzmanlar bu rakamın aslında yüzde 30 civarında olduğunu düşünüyor. İşsizlik genel olarak, silahlara sarılma tehlikesi olan veya yasal destek bulamadıkları takdirde suça yönelebilecek genç yaştaki Iraklıları etkiliyor.
Devletin gelirlerinin yüzde 95’inden fazlası petrol ithalatından sağlanıyor. Dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervine sahip Irak, rezervlerini geliştirmek için küresel petrol firmalarıyla anlaşmalar imzaladı. Bu şekilde, ülkenin günlük petrol üretimi 12 milyon varil olan Suudi Arabistan’la başa baş hale gelmesi ve yeniden inşası için gereken milyarlarca doları elde etmesi mümkün.
Harabe ülke
Irak’taki hanelerin büyük çoğunluğuna her gün sadece birkaç saat elektrik sağlanabiliyor. Sürekli kesilen elektrik ülkedeki en büyük sorunlardan biri oluşturuyor.
Irak’ın mevcut enerji kapasitesi yaklaşık 9 bin MW. İhtiyacın ise sıcaklığın çok yüksek olduğu yaz aylarında 14 bin MW’ı geçtiği belirtiliyor.
Uluslararası Kızıl Haç Komisyonu’nun verdiği rakamlara göre, 30 milyon nüfuslu Irak’ta her dört kişiden birinin temiz suya erişimi yok.
Yoksulluk sınırının altında yaşayan yedi milyon Iraklı var. Bu da ülke nüfusunun yüzde 23’üne tekabül ediyor. Bazı Iraklılar ciddi yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. ABD işgalinden bu yana artan kaos, ülkede işgal öncesinde de var olan yolsuzlukların iyice artmasına neden oldu. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2009 yılında yayımladığı yolsuzluk endeksinde Irak 180 ülke arasında 176’ıncı sırada yer aldı. 10 ile 18 yaş arasında olan 300 binden biraz daha fazla Iraklı genç hayatlarında hiç okula gitmedi.
Esed Kafirine 11 Saldırısı.[/h]Dünya, Suriyeli Pilotu Konuşuyor
Suriyeli bir pilotun dün gece yaptıkları bir anda dünya gündemine oturdu.
Diktatör Esed'e bağlı Suriye ordusundan savaş helikopteriyle ayrılan Suriyeli Pilot, Halep’in Azaz kentinde Baas Esed rejimine ait askeri tesisi vurdu.
Suriye Hava Kuvvetlerine bağlı ismi açıklanmayan pilot, “sivil protestocuları öldürme emirlerini reddederek” Halep’te bulunan bir askeri güvenlik binasını hedef aldı.
Pilot, uçağındaki mühimmatı tükettikten sonra hava yoluyla Türkiye’ye geldi. El Arabiya haber ajansı, Suriye Ulusal Konseyi’nden (SUK) bir üyenin, taraf değiştiren pilotun Türkiye’ye ulaştığını doğruladığını aktardı.
Habere göre SUK üyesi, Beşar Esad rejiminin ordunun kontrolünü kaybettiğini belirterek, başkanlık sarayına bir saldırı düzenlenebileceği endişesiyle askeri pilotları sahaya mühimmat vermeden gönderdiğini söyledi.
Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Afganistan, İran, Azerbaycan, Filipinler, Endonezya, Malezya, Bahreyn ve Türkiye vatandaşlarının da aralarında bulunduğu on binlerce kişi dün Lübnan, Ürdün, Suriye ve Mısır'dan Kudüs'e yürüdü. Lüban hükümetinin engellemelerine rağmen sınıra dayanan binlerce Filistin dostu, İsrail'e tepkisini ortaya koydu. Küresel Kudüs Yürüyüşü'nün organizatörleri ve katılımcıları da duygularını Akit'e anlattı. Türkiye üzerinden Lübnan'a vararak İsrail sınırına dayanan Asya Konvoyu, dün binlerce kişinin katılımıyla tepkisini ortaya koydu. İsrail sınırına yakın bir yerde toplananFilistin dostları, Lübnan hükümetinin engellemelerine rağmen seslerini duyurdu. İsrail ile aralarındaki sınırın uçurum olan bölgesini Asya Konvoyu'na eylem yeri olarak gösteren Lübnan hükümetinin bu çirkin tavrına rağmen iki Filistinli genç sınırı geçerek kendini uçurumdan aşağı bıraktı. 30 Mart Filistin Toprak Günü'nde Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğünü savunma amaçlı Kudüs'e yürüyüş gerçekleştirenlerin arasında farklı milletlerden ve dinlerden insanlar bulunuyor. Kudüs'e Lübnan üzerinden dün yapılan yürüyüşün organizatörleri ve katılımcıları yürüyüşe katılma amaçlarını ve Filistin'e ilişkin duygularını ve İsrail'e bakışlarını Akit'e anlattı. FELDMAN: FİLİSTİN ÖZGÜR OLMALIDIR
“Küresel Kudüs Yürüyüşü”ne sivil toplum kuruluşu olarak katılan ve Yahudilerden oluşan Siyonizme Karşı Birleşik Yahudiler Derneği Başkanı Rabbi David Feldman,Filistin'in özgür olması için yürüyüşe katıldıklarını söyledi. İsrail'deki gerçek YahudilereFilistin'in özgür olması gerektiğini anlattıklarını ifade eden Feldman, “Şu anda İsrail'deki Yahudilerin yarısı bizimle beraber” dedi. Küresel Kudüs Yürüyüşü'nün kendileri için çok önemli olduğunu belirten Başkan Feldman, herkesin bu yürüyüşe katılması için özel bir gayret sarf ettiklerini ve hatta İsrail'in içinde de yürüyüş yapılmasını planladıklarını kaydetti. İsrail'deki yöneticilere kesinlikle katılmadıklarını ifade eden Feldman, Yahudilerin gerçek inancında şu anda Siyonistlerin yaptığı hareketlerin hiçbirinin kabul edilemez olduğunu ve hatta onlara kendinize Yahudidemeyin dediklerini vurguladı. Feldman sözlerinin devamında, yürüyüşe katılan dernek üyelerinin farklı ülkelerde yaşayan Yahudilerden oluştuğunu belirtti. GAFFARİ: MİLYONLARI UYANDIRMAK İSTİYORUZ Asya Konvoyu organizatörlerinden İran Grubu Başkanı aktivist Selim Gaffari de dünyada ümmetin birliğini tesis etmek için kurulmuş olan bir birliğin temsilcisi olduğunu söyledi. 2009 yılında İsrail'in Gazze'ye saldırmasından sonra İslam ülkelerinde Gazzekonusunda bir uyanış söz konusu olduğunu ifade eden Gaffari; “Mavi Marmara'nın da başlangıç yaptığı hareketle Güney Afrika'dan böyle bir yürüyüş planı teklifi gelmişti. Biz de bu teklifi çok iyi bulduk. Ve Kudüs'ün gündeme gelmesi için bu yürüyüşe katılma kararını aldık” diye konuştu. Selim Gaffari, dünyadaki milyonları uyandırmak ve Filistinile Kudüs davasına dikkat çekmek için yürüyüşe katıldıklarını belirtti. MEHMEDOV: İSRAİL'E TEPKİ GÖSTERMELİYİZ
Azerbaycan Grubu Başkanı aktivist Orhan Mehmedov ise, Müslüman olarak kendi inançlarına göre bu yürüyüşe katılmalarının amacının dünyada şer gücü olan Siyonistlere tepki göstermek olduğunu söyledi. Mehmedov: “Bu yürüyüşte elimizden geldiğince bunu ortaya koyuyoruz” diye konuştu. Azerbaycanlıları temsilen yürüyüşüne katıldığını vurgulayan Mehmedov sözlerinin devamında şunları söyledi: “Bu yürüyüşü şu şekilde değerlendirmek gerekir. Bizde bir söz vardır; ‘Damlaya damlaya göl olur' diye. Bu yürüyüş de böyle bir şey... İmam Humeyni'nin de bir sözü var. ‘Her Müslüman bir kova su dökse İsrail'i sel alır.' Biz de Humeyni'nin takipçileriyiz.” HAŞİM: İSRAİL'İN ZULMÜNÜ DÜNYAYA DUYURMAK İSTİYORUZ
Yürüyüşe katılacak olan Endonezya Grubu ile Endonezya Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Müçtehid Haşim, İsrail'in Filistin'de yaptığı zulmü dünyaya duyurmak amacıyla yürüyüşe katıldıklarını söyledi. Haşim; “Sivil toplum kuruluşlarının bu tür organizasyonlara katılması çok önemlidir. Dünya halkların Filistin'de ve Kudüs'te neler olup, bittiğinin farkına varmasını istiyoruz. Bu sene Asya Konvoyu Hindistan'dan başladı, seneye Endonezya'dan başlatmayı düşünüyoruz” dedi. ABBAS: YÜRÜYÜŞ ÖNEMLİ
Yürüyüşe katılan Filistin asıllı Ürdün vatandaşı Fadıl Abbas yaptığı açıklamada, yürüyüşün çok önemli olduğunu söyledi. Abbas, yürüyüşle beraber İsrail'in Gazze'de yaptığı zulümlerin tekrar gündeme geleceğini ve halkların bu konuda bilgileneceğini belirtti.
Malezyalı aktivist Nusret Hovorgor ise yürüyüşe Asya Konvoyu ile beraber katıldığını söyledi. Asya Konvoyu ile beraber Hindistan, İran ve Türkiye gibi birçok ülkeden geçerek, amaçlarını insanlara anlattıklarını belirten Hovorgor, bu yürüyüşe herkesin katılması gerektiğini belirtti.
21 Nisan 1996 Yılında şehadet şerbetini içen Çeçenistan'ın kurucu devlet başkanı Cevher Dudayev şehadetinin 16. yıldönümünde Adana'da büyük bir coşku ile anıldı. Çeçenistan’daki büyük dramların ve Çeçenistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Cevher Dudayev’in kalleş bir saldırı ile şehit edilmesinin sebep ve sonuçlarının konuşulduğu gecede Çecenistan'da yaşanan dram, acılar ve direniş destanı ezgi ve slayt gösterileri ile Adanalılara yeniden hatırlatıldı.
Kahramanmaraş Çeçen-Kafkas Derneği tarafından düzenlenen ve sunuculuğunu Bengisu Organizasyon genel Koordinatörü Hacı Ali Doğan'ın yaptığı "Şehid Cevher Dudayev'i Anma ve Çeçen Halkı ile Dayanışma Gecesi" selamlama sinevizyonu ve İbrahim Demirdöğen'in okuduğu Kur'an-ı Kerim ile başladı.
Daha sonra selamlama konuşmasını yapmak üzere Kahramanmaraş Çeçen Kafkas Derneği başkanı Murat Demirci sahneye davet edildi. Demirci, konuşmasında özetle; birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaptı.
Dernek başkanı Murat Demirci'nin konuşmasının ardından Çeçen Milli Marşı anons edilince tüm salon ayağa kalktı ve büyük bir saygı ile ayakta dinledi.
Çeçen milli marşının akabinde konuşmasını yapmak üzere Çukurova üniversitesi öğretim üyesi, tarihçi yazar Davut Yaşar sahneye davet edildi. Çeçenlerin binlerce yıldır o topraklarda olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Davut Yaşar, çekilen acı ve ızdırapları örnekleri ile anlattı. Davut Yaşar’ın Çeçenistan dramını tarihi vesikaları ile ortaya koyduğu ve Çeçenistan işgallerini tarihi bir bakış açısı ile değerlendirdiği konuşmasında Çeçenlerin ve diğer Kafkas halklarının binlerce yıldır Kafkasyatopraklarında olduğunu fakat işgalci Rus güçlerinin bu coğrafya üzerinde yıllardır bir zulüm ve işgal politikası güderek Çeçenleri ve diğer Kafkasya halklarını sindirmek istediğini anlattı.
Emperyalist işgal güçlerinin Kafkaslarda kirli bir savaş yürüttüğünün altını çizen Davut Yaşar, binlerce yıllık Çeçen yurdu olan toprakların öz çocukları Çeçenlerin son birkaç yüzyıldır sürgün ve toplu katliamlarla bir soykırıma uğradıklarını ama bir avuç kahraman Çeçen halkının karşılarındaki devasa emperyalist güçlere rağmen direnişi elden bırakmadıklarını anlattı. Zaman zaman duygusal anların yaşandığı konuşmada Davut Yaşar tarihçi kimliği ile Çeçenistan direnişinin tarihi arka planını ortaya koydu.
Davut Yaşar’ın konuşmasının ardından yapılan slayt gösterisi ile Cevher Dudayav’in büyük mücadelesi ve Çeçenistan destanı Adanalılara o kahraman halkı ve kahraman cumhurbaşkanını tekrar hatırlattı.
Daha sonra sahneye Sanatçı Erdoğan Akın davet edildi. Erdoğan Akın'ın salonu coşturan performansı görülmeye değerdi. Erdoğan Akın'ın eser aralarına serpiştirdiği ince mesaj yüklü konuşması ile coşkulu tarzı herkesi memnun etti.
Erdoğan Akın'ın gönülleri coşturan konserinin ardından sahneye Çeçenistan Fahri Konsolosu Medet Önlü davet edildi.
Medet Önlü'nün Çeçen direniş destanını anlattığı konuşması pür dikkat dinlendi. Çeçenistan'ın geçmişinin anlaşılmasının önemi kadar günümüzdeki durumunun da bilinmesi gerektiğini vurgulayan Önlü, mevcut durumda Çeçenistan'daki kukla Kadirov yönetiminin hukuken geçersiz bir statüde olduğunu ve işgalci Rus yönetiminden aldığı destekle halka zulmettiğini ifade etti. Medet Önlü, 11 tane Türkiye edecek kadar geniş bir alana yayılmış 150 milyonluk Rusya'nın, bir Kayseri kadar toprağı ve 1 milyonluk nüfusu bile olmayan Çeçenistan direnişi karşısında 20 yıldır üstünlük sağlayamadığına işaret ederek gerçek gücün İmanlı yürekler olduğuna vurgu yaptı.
Medet Ünlü Çeçenistan’ta sahnelenen kirli savaşı tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Önlü, Rus savaş güçlerinin 2 saatte Çeçenistan’ı sileceğiz diyerek girdikleri topraklardan 20 yıldır ölülerini topladıklarını ve Çeçen istiklal savaşının karşı konulamaz zannedilen Rus kızıl ordusunu nasıl dize getirdiğini anlattı.
“Çeçenistan İslam ümmetinin en küçük üyesi, küfrün büyük gücüne karşı 20 yıldır direniyor” diyen Ünlü, dünya siyaset sistemini eleştirerek Çeçen halkının yalnız bırakılmasına İslam ülkelerinin duyarsızlığına tepki gösterdi.
Büyük insan Çeçenistan Kurucu Cumhurbaşkanı Şehit Cevher Dudayev’in davasını ve kahramanlık mücadelesini etkili bir dille anlatan Medet Ünlü, Çeçenya davasının ilelebet süreceğini Çeçenya’da ki kukla rejimin Rusya güdümünde gitmeye devam ettikçe direnişin artacağını ve Çeçenistan’da İslam ve İstiklal savaşının devam edeceğini söyledi.
Gecenin finali Ömer Karaoğlu ile bambaşka oldu
Yıllardır ezgileri dilden dile dolaşan Ömer Karaoğlu geceye damgasını vuran eserleri ile sevenlerine unutulmaz bir konser verdi. İzleyicilerin isteklerini de seslendiren Ömer Karaoğlu, unutulmaya-unutturulmaya çalışılan Çeçen direnişinin Şehid devlet başkanı Cevher Dudayev'in şehadeti vesilesi ile yeniden hatırlanmasının sevindirici olduğunu ancak anmaktan da öte anlamaya matuf bir çabanın gerekliliğine işaret etti. Sahnede yaklaşık bir saat kalan Ömer Karaoğlu Şehadet Türküsü adlı eseri ile ve yeniden buluşmak temennisi ile salondan ayrıldı.
Sımsıcak bir aile ortamındaymış gibi süren gecede vaktin nasıl geçtiği anlaşılamadı. Program katılımcılara ve sponsor firmalara teşekkür edilerek sona erdi. Sütun Haber
Muhammed Mursi, Büyük Ortadoğu Projesi'ni (!) açıkladı: Şeriat, yine şeriat, sonra yine şeriat!
Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin sembolik olarak yemin ettiği Tahrir Meydanı’ndaki konuşmasından bir bölüm… Mursi, konuşmasında anaysanın İslam şeriatına, Kur’an’a dayanacağının altını ısrarla çiziyor. İhvan hareketinin kurucu önderi Hasan el Benna’nın yolunda olduklarını, onun veciz haline gelmiş sözünü tekrarlayarak ifade ediyor. PressMedya tarafından tercüme edilen konuşmanın ilgili bölümü:
İmam Hasan el Benna’nın sözünü tekrarlayan Mursi’ye Tahrir’deki yüz binler de eşlik ediyor: “Anayasamız Kur’an’dır, önderimiz Resulullah’tır, yolumuz cihaddır, Allah yolunda ölmek en büyük gayemizdir. Hepsinin üstünde amacımız Allah’ın rızasıdır.” Şeriat Olmadan Bu Ümmetin Hayrı Yoktur!
Önce Allah’ın huzurunda sonra sizin önünüzde yemin ettiğini açıklayan Mursi, İslam şeriatının mutlaka uygulanacağını söylüyor. Mısır halkının İslam şeriatını tam anlamıyla yansıtmayan bir anayasayı kabul etmeyeceğini deklare ediyor.
***
Ömer Abdurrahman İçin Girişimde Bulunacak!
Muhammed Mursi Tahrir Meydanı'ndaki zafer konuşmasında ABD'de tutuklu bulunan Ömer Abdurrahman’ı da gündem etmişti. Mursi, konuşmasında "Ailesini görebiliyorum. Onlar da Tahrir Meydanı'nda yanımızdalar. Yarından başlayarak Ömer Abdurrahman'ın serbest kalması için çaba sarf etmeye başlayacağım" demişti.
Bugün Habertürk'te yer alan bir habere göre, New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg ise, 1993'te New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanmasıeyleminin azmettiricisi olduğu iddiasıyla ABD'de müebbet hapis cezası alan Ömer Abdurrahman'ın serbest kalmasına yönelik girişimlere karşı olduğunu söyledi. ABD yönetimi, Ömer Abdurrahman'ın, 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanması eylemi faillerinin lideri olduğunu iddia ediyor. Çok sayıda insan hakları örgütü de daha önce Ömer Abdurrahman'ın serbest bırakılmasını istemişti.
74 yaşında ve görme engelli olan Ömer Abdurrahman'ın ağır koşullar altında tutuklu olduğu biliniyor.
El Kaide saldırılarını yoğunlaştırdı. Irak'ta El Kaide'nin düzenlediği 40 eş zamanlı saldırıda ölenlerin sayısı 100'ü geçti. El Kaide Irak'ta 40 eş zamanlı saldırı düzenledi. Saldırıların, El Kaide'nin Irak kolu lideri Ebu Bekir El Bağdadi'nin açıklamasından iki gün sonraya denk gelmesi dikkat çekti. Bağdadi yayınladığı ses kaydında yeni saldırılar düzenleyeceklerini belirtmişti. Tam da bu açıklamanın ardından 13 Irak kentinde 40 saldırı meydana geldi. Irak'ın birçok bölgesinde şiddetli patlamalar duyuldu. Irak'ın Kerkük şehrinde bomba yüklü beş araçla düzenlenen saldırılarda 6 kişinin öldüğü, 17 kişinin yaralandığı bildirildi.
Kerkük'teki saldırıların ardından Bağdat'ın kuzeyinden bir araca yerleştirilen bomba sonucunda 14 kişinin öldüğü 29 kişinin de yaralandığı, yakın bir bölgede düzenlenen saldırıda ise 10 polisin hayatını kaybettiği bildirildi.
Bağdat'ın Sadr semtinde 2 araca yüklenen bombaların patlaması sonucunda 16 kişi öldü, 73 kişi ise yaralandı. Ülkenin kuzeyinde askeri bir bölgeye makinalı silahlarla saldırı düzenlendi, saldırıda 16 asker hayatını kaybetti. 40 saldırıda en az 107 kişi öldü.
El Kaide son dönemlerde saldırılarını artırdı ve artık Suriye'de de oldukça etkin bir güce dönüştüğü yorumları yapılıyor.
Analistler, El Kaide'nin yükselişinin İran yanlısı rejimin Sünnilere uyguladığı baskı ve Suriye rejimine verdiği destekle alakalı olduğu ve yakın zamanda örgütün Irak'ta bazı şehirlerin kontrolünü ele geçirebileceği tahminlerini yapıyor. Irak El Kaidesi onbinlerce ABD askeri öldürerek Irak'ta ABD'ye karşı direnişin başını çekmişti. ABD'nin yaşadığı ekonomik krizin en önemli sebeplerinden birisi de El Kaide ile girdiği mücadele...
Sivil saldırılar söylemi
El Kaide saldırıları asker ve polislere düzenlerken ABD ve Irak medyası propaganda yaparak, saldırıların pazar yerlerinde yapıldığını iddia ediyor ve eski görüntüleri yayınlıyor.
Blackwater ve CIA'in Pakistan ve Irak'ta sivillere saldırılar düzenleyerek, direniş gruplarına karşı başarılı bir propaganda savaşı yürüttükleri de biliniyor. ABD ve Batı, İslam dünyasındaki sivil hassasiyetini kullanarak askeri konvoy ve üslere yapılan saldırılarda bile sivillerin öldüğünü iddia ediyor.
PressMedya
Hillary Clinton'un konvoyu önüne atlayan protestocu 'Müslümanları öldürme, milletimi tehdit etme' diye bağırdı..
Recep Tayyip Erdoğan'ın, Dolmabahçe'deki Çalışma Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Cliton ile görüşmesi sona erdi. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Dolmabahçe'deki Çalışma Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Cliton ile görüşmesi sona erdi. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık bir buçuk saat sürdü. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Başbakanlık ofisinden çıkışı sırasında gazeteciler arasında bulunan eski TRT muhabiri konvoyun önüne atlayarak "Müslümanları öldürme, Milletimi tehdit etme" diye bağırdı.
Siyonist İsrail'in Tel Aviv kenti yakınlarındaki Rishon Letzion bölgesinde bomba yüklü bir araçta meydana gelen patlamada iki kişinin öldüğü bildirildi.
28 Şubat 2013, 19:15
AA muhabirine açıklama yapan İsrail Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü Micky Rosenfeld, “İki kişinin hayatını kaybettiği patlamaya dair yapılan soruşturma sürüyor. Patlama suç örgütleri arasında bir hesaplaşma gibi görünüyor” dedi.
Savaşacak iraden olduktan sonra ...
(Filistinli bu çocuk kendisine el hareketi çeken çıfıt askerine wt dersi veriyor.)
Başımıza ne geliyorsa, kalbimize inen korkuyla, pirelerin uçuştuğu koltuklarımızda ahkam kesmeye kalktığımız için geliyor. Oturan adama koşan adam hızlı gelir. Koşana araçtaki, araçtakine uçaktaki. .. Hele bi silkelen bir ayağa kalk göreceksin karşındakilerin ne kadar koftiden, ne kadar dünyayı seven korkak tipler olduğunu. Tarih hep bunun ispatıyla dolu değil mi. Mavi Marmara'dan çıkan ders bu değil mi..? En seçkin komandolarının nasıl ağlayarak yalvardıklarını görmedik mi..?
"Zafer dediğin savaşan için" (S.Mirzabeyoğlu)
