Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hanım sahabelerin yolunda; saliha hanımlar olmak,yuvamızı cennete çevirmek için..... (1 Kullanıcı)

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
saliha bir eş, saliha bir anne, saliha bir kul....
ve ailelerimize saliha birer evlat...

NAMAZIMIZI KILALIM hanımlar... kılalımki eşlerimizde kılsın kılalım ki çocuklarımızda bizlerden örnek alsın.... kılalımki cennette de beraber olalım....
birde soru...
eşimize sinirleniyoruz ister istemez bu durumlarda ne yapmalı nasıl aşmalı sinirimizi, nasıl anlatmalı derdimizi

GUzel bak, guzel gorursun,
Rabbimin yarattigi gonuli ne çok kiriyorsun , kirdikça kiriliyorsun
Gül gec dunya dertlerine, sev, sevil , dua et sevdigine, gulumse, kizdigin anda aklina ne gelsin? kizan seytan nasilsa... sen gul inadina deli olsun aninda (ben oyle yapiyorum artik, kizarken basliyorum gulmeye, yalniz dini konullar hariç , orda dayanamiyorum , onunda çaresini bulucam)
Kendini bul,ne istedigini kendin bilmezsen, çeliskiler çok olur...himmm sen degisirsen dunya degisir, karsindakini degil, kendini degistir
sen degisince karsindaki degisti sanirsin, sen degis ...dur oyle kolay degil, birden bire degil, yavas , yavas , ogrendikce
ogretmenlerin kim? yanindaki esin, cocugun akrabalar, arkadaslar, bu gozle bak
yeter diyor...kalbim.... sen iyisini ogretenin bulursun aç kalbini, sana senden yakini duymaz mi sanirsin??
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
ne güzel söylüyorsun güül ablam can ablam...
değiştim meğer benmişim bozan.. susmayı öğrendim hanım sahabileri itaatlerini öğrendim. sonra... sonramı beni dinlemiyor dediğim dinliyormuş meğer.. değerlenmişim yada değerliymişim... görmemişim... gülüyorum ALLAH diyorum yeter
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Rabbimie sigindigin anda hersey degisir, zaten anlaman için bunlar basa gelir,
ahh Allah C.C bana musade niyeyse canimi acitiyor sozler
bu konu canimi çok acitiyor
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
ah canım ablam ah..... keşke yaralarını sarabilsem.....
 

_MOD_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Şub 2013
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Eşinizden çocuklarınızdan önce Allah' ı sevin. Eşinizi ve çocuklarınızı da Allah rızası için sevin. Eğer bilirseniz kulu yükselten en önemli şeylerden biri(belkide en önemlisi) Allah' a olan sevgisidir. Şüphesiz ki Rabbim daha iyi bilir.

Eşinize çocuğunuza olan sevginiz sizi türlü günahlara itmesin. Yuvanız dağılmasın diye herşeyi yapmayın. Şeytanlaşmayın mesela. Sınırlarınız olsun. Bu sınırlarınızı da Allah' ın hükümlerini gözeterek çizin.

Eğer bilirseniz sizin şer sandığınız şeylerde hayırlar, hayır sandığınız şeyler de de sizin için şer olabilir.
 

denizderya35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
173
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
bebeğimi severken hep allahımın emaneti, bana yaradanın en güzel hediyesi diyerek seviyorum. gerçekten hayatta hiçbirşeyi allahtan çok sevmicez. herşeyi allahın yarattığını idrak ederek allahı överek sevicez.hiçbirşeyin üstüne hayatta fazla düşmemek gerek fazla değer vermemek...
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Muhammed İkbal bir şiirinde, kendisine iki Fâtımâ’yı örnek almasını isteyerek müslüman kadına şöyle seslenir:
“Ey örtüsü namusumuzun perdesi olan Müslüman Kadını! Senin yüzündeki nur, îman kandilimizin sermâyesidir. Yaratılışındaki saflık; Hak’tan bize rahmettir, dînimizin kuvvetidir, ümmetimizin varlık esâsıdır. Evlâdımız sütten kesilir kesilmez, ona kelime-i tevhîdi ilk öğreten sensin. Senin muhabbetin, bizim hâlimizi, fikrimizi, sözümüzü, işimizi tanzîm eder.
Toplum fidanının âb-ı hayatı sensin. Ümmetin emanetini koruyan muhafız sensin. Fıtratındaki ulvî hasletleri aklınla keşfet. Hazret-i Fâtıma, senin için bir numûnedir; ondan gözünü ve gönlünü ayırma. Tâ ki, senin dalın da bir Hüseyin meyvesi versin; gülistan, eski mevsimi getirsin.”
İşte müslüman kadının örnek alacağı birinci Fâtıma, İnsan Sûresi’nin 8-11. âyetleri arasında fazîleti, Cenâb-ı Hak tarafından bildirilen Fâtıma’dır. İkinci Fâtıma da, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in canına kastetmeyi isteyip, büyük bir cinayet işlemeye giden Ömer bin Hattab’a mânî olarak, onu hidâyete sevk eden Fâtıma’dır.


Selamün Aleyküm...
Hanımlar denilmiş ama takib ettiğimizi belirtmek istedim...
Bizde Aişeler yetiştiririz inşallah...
Yetiştirelim ki... Musablar Çoğalsın.. Adına özdeşleşen Adil ÖMERLER
Hüseyinleri dünyaya kazandıran FATIMLAR...
Rabbimiz yolunuzu açık eylesin...
Allah Allah nidalarının yükseldiği eve Huzurdan başka ne yağar...
Sıkıntı olur hastalık olur gam olur.. Ama Huzur en başta olur...

Selam ve dua ile
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
Eşinizden çocuklarınızdan önce Allah' ı sevin. Eşinizi ve çocuklarınızı da Allah rızası için sevin. Eğer bilirseniz kulu yükselten en önemli şeylerden biri(belkide en önemlisi) Allah' a olan sevgisidir. Şüphesiz ki Rabbim daha iyi bilir.

Eşinize çocuğunuza olan sevginiz sizi türlü günahlara itmesin. Yuvanız dağılmasın diye herşeyi yapmayın. Şeytanlaşmayın mesela. Sınırlarınız olsun. Bu sınırlarınızı da Allah' ın hükümlerini gözeterek çizin.

Eğer bilirseniz sizin şer sandığınız şeylerde hayırlar, hayır sandığınız şeyler de de sizin için şer olabilir.
YÜREĞİNİZE SAĞLIK... kardeşim... sanırım bunu anlayınca rahatladım ALLAHI sevip kendimi ona beğendirmeye çalışınca eşime sevdirdiğimi, yuvamı eşimi kardeşimi annemi babamı ÖNCE ALLAHA emanet edince telaşlanmamayı öğrendim...zaten ALLAHIN emrinden başka bir şey girince evlerin huzuru olmazmış anladım... şükürler olsun anladım...
bebeğimi severken hep allahımın emaneti, bana yaradanın en güzel hediyesi diyerek seviyorum. gerçekten hayatta hiçbirşeyi allahtan çok sevmicez. herşeyi allahın yarattığını idrak ederek allahı överek sevicez.hiçbirşeyin üstüne hayatta fazla düşmemek gerek fazla değer vermemek...
demi canım benim ya kucağıma her alışımda çcok şükür seni verene diyorum... biliyorum ki herşey ALLAHTAN.. su ara daha bi olgunlaştım sanırım... burda bi arkadaş çocuklarımıızı bi bukadar seviyorken ONU BİZE VEREN ALLAH bizden az mı sevecek bizden azmı kollayacak demişti.. o an kendime geldim sanırım ... öle takıntılı bir anneyim ki; yedimi, yattımı, çok koştumu?????? şimdi daha rahatım annem bile daha az arıyorsun diyor.... evet ALLAHA emanet etmeyi öğrendim...
Muhammed İkbal bir şiirinde, kendisine iki Fâtımâ’yı örnek almasını isteyerek müslüman kadına şöyle seslenir:
“Ey örtüsü namusumuzun perdesi olan Müslüman Kadını! Senin yüzündeki nur, îman kandilimizin sermâyesidir. Yaratılışındaki saflık; Hak’tan bize rahmettir, dînimizin kuvvetidir, ümmetimizin varlık esâsıdır. Evlâdımız sütten kesilir kesilmez, ona kelime-i tevhîdi ilk öğreten sensin. Senin muhabbetin, bizim hâlimizi, fikrimizi, sözümüzü, işimizi tanzîm eder.
Toplum fidanının âb-ı hayatı sensin. Ümmetin emanetini koruyan muhafız sensin. Fıtratındaki ulvî hasletleri aklınla keşfet. Hazret-i Fâtıma, senin için bir numûnedir; ondan gözünü ve gönlünü ayırma. Tâ ki, senin dalın da bir Hüseyin meyvesi versin; gülistan, eski mevsimi getirsin.”
İşte müslüman kadının örnek alacağı birinci Fâtıma, İnsan Sûresi’nin 8-11. âyetleri arasında fazîleti, Cenâb-ı Hak tarafından bildirilen Fâtıma’dır. İkinci Fâtıma da, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in canına kastetmeyi isteyip, büyük bir cinayet işlemeye giden Ömer bin Hattab’a mânî olarak, onu hidâyete sevk eden Fâtıma’dır.


Selamün Aleyküm...
Hanımlar denilmiş ama takib ettiğimizi belirtmek istedim...
Bizde Aişeler yetiştiririz inşallah...
Yetiştirelim ki... Musablar Çoğalsın.. Adına özdeşleşen Adil ÖMERLER
Hüseyinleri dünyaya kazandıran FATIMLAR...
Rabbimiz yolunuzu açık eylesin...
Allah Allah nidalarının yükseldiği eve Huzurdan başka ne yağar...
Sıkıntı olur hastalık olur gam olur.. Ama Huzur en başta olur...

Selam ve dua ile

saygıdeğer abimiz aleyküm selam... sizlerin her sözü bizim için altın değerinde esirgemeyin önerilerinizi...
SİZ, MAVCİ abimiz, MUHTAZAF abimiz... BERAT ablamız.. YAKAIŞ ABİMİZ.. hepiniz.. daha ismini yazamadıklarım..
burda olun olunki önümüz açılsın bilgilerinizle
olur muyuz bizde öle bilemem saygıdeğer aabimiz... hep duam meryem olamadıkta biz bari kızlarımız olsun meryemler.. inşALLAH... BAZEN yürürken pardesümü seviyorum.. elime alınca örtümü.. niye geçiktimki diyorum.. sonra ya hiç yapamasaydım.. ya kızım beni o halimle örnek alsaydı...şükürler olsun sonsuz şükürler.. şimdi hayallerimiz değişti.. evim islam yuvası olmalı diyorum yok çünkü başka yerde huzur.. ALLAH deyince hayat değişirmiş.. ALLAH deyince ALLAHIM huzur gönderirmiş...
ben niyet ettim...
ALLAH YOLUNDA SALİHA BİR HANIM OLMAYA
NİYET ETTİM FATMALAR MUSABLAR YETİŞTİRMEYE...
niyetime yetiştir YA RAB..
BU yolda bana güç kuvvet ver ...
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
Kuranda Aile ve anneyle ilgili ayetler

''Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik''(Lokman suresi , 14)

“Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle”(İsra Suresi,23)

151 De ki: “Geliniz size Rabbinizin haram ettiği şeyi ben okuyayım: O’na hiç bir şeyi ortak/denk tutmayın, anaya babaya iyilik edin, fakir düşmek (korkusun)dan çocuklarınızı (herhangi bir şekilde) öldürmeyin Biz, sizin de onların da rızkını veririz ‘Zinanın ve her türlü kötülüğün’ açığına da gizlisine de yaklaşmayın Allah’ın haram ettiği canı (hukukça) geçerli sayılan bir hak olmadıkça öldürmeyin” İşte (Allah), düşünesiniz (aklınızı kullanasınız) diye size bunları emretti (Enam 151)

15 Biz insana, anne ve babasına iyilik etmesini tavsiye ettik Annesi onu (karnında) zahmetle taşıdı ve onu zahmetle doğurdu Onun (ana karnında) taşınması ile sütten kesilmesi otuz aydır(1) Nihayet o (bedenî) yiğitlik yaşına gelip (bir) de (aklî ve rûhî kemal çağı olan) kırk yaşına eriştiği zaman: “Yâ Rabbi! Gerek bana, gerek anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi, razı olacağın iyi işler yapmamı bana ilham et (ve beni muvaffak kıl) Neslimi de benim için ıslah et (onları iyi insanlar yap)Şüphesiz ben, tevbe edip sana yöneldim ve hakikat ben, (sana) teslim olanlardanım” der (Ahkaf 15)
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
Hadislerde ANNE!

Anne-babaya öf bile demeyelim
Hz Ebu’d-Derdâ’nın (ra), şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ben Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu işittim: “Anne-baba, Cennet’in orta kapısıdır Artık sen o kapıyı ister zayi et, ister muhafaza et” (Tirmizî, Birr, 3)
Rabbimiz bizi şöyle ikaz ediyor: “Rabb’in şöyle buyurdu: Allah’tan başkasına ibadet etmeyin Anneye ve babaya güzel muamele edin Şayet onlardan her ikisi veya birisi yaşlanmış olarak senin yanında bulunursa sakın onlara hizmetten yüksünme, “öff!” bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve gönül alıcı sözler söyleŞefkatle, tevazu ile onlara kol kanat ger ve şöyle dua et: “Yâ Rabbi, onlar küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse, ona mükâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur!” (İsrâ Sûresi, 17/23-24)

Müslüman, annesinin kıymetini her gün bilir
Annelerin kıymeti bir günde anlaşılamaz Tek günlük hatırlamalar gönül almaktan öte bir anlam ifade etmez Hayatının bütününde anne ve babasına nezaket gösteren bir insan, her gününü ihya etmiş demektir Dinimiz, her günün anneler günü olmasını ister İslam dininde anne, çok muhterem ve yücedirİslam’ın verdiği yüksek mevkii hiçbir sistem anneye verememiştir, “Cennet annelerin ayakları altındadır” sözüyle âbideleşen anne, başka hiçbir sistem, doktrin ve anlayışta bu kadar büyümemiştir İslam dini, onların kıymetini bir güne sığıştırmamıştır Anneler her gün gönüllerde açan bir çiçek gibidir

En çok kim hak sahibidir?
Efendimiz’in hadislerine baktığımızda anne hakkının baba hakkından üç misli fazla olduğunu öğreniyoruz Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! İyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir?” diye sordu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): “Annen!” diye cevap verdi Adam: “Sonra kim?” dedi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) “Annen!” diye cevap verdi Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) yine: “Annen!” diye cevap verdi Adam tekrar sordu: “Sonra kim?” Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) bu dördüncüyü: “Baban!” diye cevapladı” Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1)
* Abdullah İbn Amr İbn’l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam: “Ey Allah’ın Resulü benim malım ve bir de çocuğum var Babam malımı almak istiyor” (ne yapayım?) diye sordu, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Sen ve malın babana aitsiniz Şunu bilin ki, evladlarınız kazançlarınızın en temizlerindendir Öyle ise evladlarınızın kazançlarından yiyin” buyurdu (Kaynak: Ebu Dâvud, Büyû’ 79; İbn Mâce, Ticârât 64)

Cennet onların ayağı altındadır
Muâviye ibn Câhime’nin anlattığına göre; Câhime (radıyallahu anh) Hz Peygamber’e ve (aleyhissalâtu vesselam) gelir ve: “Ey Allah’ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare etmeye geldim” der Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Annen var mı?” diye sorar“Evet” deyince, “Öyleyse ondan ayrılma zira Cennet onun ayağının altındadır” buyurur (Nesâî, Cihad 6)
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Hz Peygamber (sas) bir gün: “Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün” dedi“Kimin burnu sürtülsün ey Allah’ın Resulü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde (rızasını alıp da) Cennet’e giremeyenin” (Müslim, Birr 9)
Esma Bintu Ebî Bekr (r anhâ) anlatıyor: Henüz müşrik olan annem yanıma geldi Hz Peygamber’den (sas) sorarak: “Annem geldi, görüşüp konuşmayı arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?” dedim “Evet” dedi, ona gereken hürmeti göster” (Buhârî, Hibe 28, Edeb 8)
İbn Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah’a (aleyhissalâtu vesselam) gelerek: “Ben büyük bir günah işledim, buna tevbe imkanım var mı?” dedi Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): “Annen var mı?” diye sordu Adam: “Hayır yok” dedi “Peki teyzen de mi yok?” dedi Adam: “Evet, var” deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Öyle ise ona iyilik yap! Teyze anne makamındadır” diye emretti,” (Tirmizî, Birr 6)

Onlar için istiğfar edip, amel defterlerini açık tutabilirsiniz?
Ebu Üseyd Mâlik İbn Rebra es-Sâidî (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam: “Ey Allah’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sordu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): “Evet vardır” dedi ve açıkladı: “Onlara dua, onlar için Allah’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) taleb etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi yerine getirmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak” (Ebu Dâvud, Edeb 129)

Samimi niyet ve dua
Ebû Hüreyre rivayet ediyor: “Sizden önce geçenlerden üç kişi çocuklarının geçimini sağlamak için yola koyuldular O sırada yağmura tutuldular Bunun üzerine bir mağaraya sığındılar
Daha sonra bir kaya parçası düşerek mağaranın ağzını kapattı Aralarında şöyle konuştular:
“Mahvolduk, taş düştü Bunun sebebini yalnız Allah bilir Yaptığımız en güzel davranışları dile getirerek Allah’a dua etmekten başka çaremiz yokturİçlerinden biri anlatmaya başladı:
“Allah’ım, hoşuma giden bir kadın vardı Ona sahip olmak istedim Fakat o kabul etmedi Bunun üzerine bir miktar para verdim Kabul etti Tam ona yaklaşacağım sırada vazgeçtim Bilirsin ki, bundan sırf senin rahmetini kazanmak, azabına uğramamak için uzaklaştımŞu kayayı bizden uzaklaştır” deyince kaya parçasıbir miktar açıldı

Diğeri şöyle anlattı:
“Yâ Rabbi, bilirsin, benim çok yaşlı anne-babam vardıOnlara akşam sütünü içirmeden ne çocuklarıma ne de başkalarına bir şey içirmezdim Bir gün odun toplamak için uzağa gittim Döndüğümde onlar uyumuştu Akşam sütlerini hazırladım, fakat onlar uykudaydı Onlar içmeden önce çocuklarımla birlikte akşam süt içmeyi uygun bulmadım Onlar uyanıncaya kadar süt kabı elimde olduğu halde bekledim Sonunda sabah oldu, uyandılar ve sütlerini içtiler Allah’ım, eğer bunu sırf Senin rızanı kazanmak için yapmışsam su kayayı buradan uzaklaştır” dedi
Bunun üzerine kaya parçası biraz daha açıldıFakat çıkılacak gibi değildi
Sonra bir diğeri şöyle anlattı:
“Allah’ım, bilirsin bir gün bir işçi tutmuştum Yarım gün çalıştıÜcretini verdim Kızarak ücretini almadı
Çekip gitti Ben de her çeşit maldan onun hesabına çoğalttım Bir zaman sonra ücretini almaya geldi Ben de; ‘Şu gördüklerinin hepsini al, tamamı senindir, dedimİstesem yalnız önceki ücretini verir, diğerlerini vermezdim Allah’ım bilirsin ki, bunu sırf senin rahmetini umduğum, azabından korktuğum için yaptımŞu kayayı buradan uzaklaştır” dedi Kaya parçası bütünüyle kalktıOnlar da çıkıp yola koyuldular’

Yanmasını ister miydin!
Abdullah bin Ebî Evfâ rivayet ediyor: Peygamberimizin huzurunda bulunuyorduk Bu sırada birisi geldi: “Yâ Resulallah ölüm döşeğinde yatan bir genç var Kendisine, ‘La ilahe illallah’ de, dendiği halde bir türlü bunu söyleyemiyor” dedi Efendimiz sordu: “Namaz kılar mıydı?” “Evet, kılardı” Bunun üzerine Peygamberimiz kalktı Biz de onunla birlikte kalktık Peygamberimiz gencin yanına girdi ve ona, “La ilahe illallah de” buyurdu Genç, “Bunu söyleyemiyorum” dedi “Niçin söyleyemiyorsun?” deyince, gelen adam: “Annesine âsi idi” dedi Efendimiz, “Annesi sağ mı?” diye sordu“Evet, sağdır” dediler Kadın geldi Efendimiz kadına; “Bu hasta senin oğlun mudur?” diye sordu Kadın, “Evet” dedi Efendimiz; “Bak, şurada bir ateş hazırlansa ve ‘Oğluna şefaat edersen, onu bu ateşte yakmayız, fakat şefaat etmezsen bu ateşte yakarız’ deseler ne yapardın? Şefaat eder miydin?” diye sordu Kadın, “Onun şefaatçisi ben olurdum” dedi Efendimiz, “O halde sana âsi olan bu oğlunu cehennemden kurtarmak için hakkını ona helâl edip ondan razı olduğuna Allahu Teâlâyı ve beni şahit göster” buyurdu Kadın, “Allah’ım! Seni ve Resulünü şahit tutuyorum, oğlumdan razı oldum, hakkımı ona helâl ettim” dedi Bunun üzerine Peygamberimiz hasta gence, “La ilahe illallahü vahdehû la şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühû de” diye buyurdu Hasta hemen şahadet getirdi Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyurdu: “Allah’a hamdolsun ki, benim vasıtamla bu genci cehennem ateşinden kurtardı”
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39


Asr-ı Saâdetten Sâliha Hanım Modeli



Muaz bin Cebel’in halasının kızı olan Esmâ -radıyallâhu anhâ-, Medîneli kıymetli hanım sahâbîlerdendir. Akıllı, ince düşünüşlü, yerinde ve zamanında söz söylemesini bilen, merâmını güzel ifâde eden bir hanım olduğu için kendisine “Hanımların Sözcüsü” mânâsında “Hatîbetü’n-Nisâ” adı verilmişti. Kendisinden 81 hadîs-i şerîf rivâyet edilmiştir.
Medîneli hanımlar, çok fasih ve beliğ hitâbeti olan Esmâ -radıyallâhu anhâ-’ya gelip mânevî dertlerini anlatarak, kendi durumlarını sorması için onu Peygamber Efendimiz’in huzuruna elçi olarak gönderdiler. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Esmâ -radıyallâhu anhâ-’yı görünce yanındakilere:
“–Esmâ kimsenin hatırına gelmeyen sorular sorar.”buyurdu.
Esmâ, huzûra çıkarak Efendimiz’e iyice yaklaştı ve ardından edeple:
“–Yâ Rasûlallah! Hanımların kabahati nedir?” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“–Anam-babam Sana fedâ olsun, yâ Rasûlallah!.. Ben, Sana kadınların elçisi olarak geldim. Doğuda ve batıda bulunan bütün kadınlar, benim buraya çıktığımı işitsin veya işitmesin, hepsi de benimle aynı görüşü paylaşmaktadır ki, Allah Teâlâ, Sen’i bütün erkek ve kadınlara peygamber olarak göndermiştir. Biz, Sana ve Sen’in Rabbine îmân ettik. Kadın olduğumuz için, evlerimizin sınırları içinde yaşıyoruz. Beylerimize huzur ve sükûnet kaynağı oluyor, çocuklarımızı büyütüp terbiye ediyoruz. Lâkin Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşabilmek için erkeklerden farklı olarak bizim bazı mahrûmiyetlerimiz var. Erkekler cuma namazı kılıyor, câmiye ve cemaate devam ediyor, hastaları bizden daha çok ziyâret ediyor, cenâzelerde bulunuyor, hacca da bizden fazla gidiyorlar. Bunların en mühimi de beylerimiz, düşmanla savaşmak için evlerinden çıkıyor ve Allah yolunda cihâd ediyorlar. Bizler ise, beylerimizin mallarını koruyor, iplik eğirip elbise yapıyor, çocuklarımızı besliyoruz. Buna göre bizler, beylerimizin kazandığı hayır ve sevaplarda onlara ortak olur muyuz?”
Hazret-i Esmâ’nın bu basîret ve firâset dolu sözleri, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in pek hoşuna gitti. Ashâbına dönerek:
"–Siz, hiç din husûsunda soru soran bir kadından, bundan daha güzel sözler işittiniz mi?” diye sordu. Onlar da:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Biz, bir kadının böyle güzel ifâdelere sâhip olabileceğine ihtimâl vermezdik!..” dediler.
Rasûl-i Ekrem, tekrar ona hitâb ederek:
“–Ey Esmâ! İyi anla ve seni buraya gönderen hanımlara da iyice anlat ki, bir kadının kocasıyla güzel geçinip onun memnûniyetini kazanması, sevap bakımından o saydığın üstünlüklerin hepsine müsâvîdir (denktir).”buyurdu.
Esmâ -radıyallâhu anhâ-, bu cevaptan çok memnun oldu. Dönüp giderken, sevincinden tehlîl ve tekbir getiriyordu. (İbn-i Asâkir, Târihu Dımaşk, VII, 363-364, XXIX, 65-67; Beyhakî, Şuab, VI, 421; Heysemî, IV, 305; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, VII, 19)

* * *
Buna benzer başka bir rivâyet de şöyledir:
Sahâbî hanımlardan Ümmü Ri’le -radıyallâhu anhâ-, Peygamber Efendimiz’in huzûruna gelerek, evlerini düzenli tutmak, kocalarına hizmet etmek, çocuklarını beslemek ve beşik düzeltmek gibi ev işleri ile meşgul olduklarını ifâde ettikten sonra:
“–Yâ Rasûlallah! Bizim için gazâya gidip büyük ecirlere nâil olmak mümkün olamıyor. Bize öyle bir şey öğretiniz ki, onunla Allâh’a yakınlaşabilelim!” demişti.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de ona:
“–Gece gündüz devamlı Allâh’ı zikrediniz, gözlerinizi yabancıya bakmaktan ve seslerinizi onlara işittirmekten muhâfaza ediniz!..”buyurdu. (İbn-i Hacer, el-İsâbe, VIII, 204)

* * *
Bu iki rivâyetten de anlaşıldığı üzere hanım sahâbîlerin gönüllerini meşgul eden mesele, kadınların ev işleri ve çocukların bakımı sebebiyle Allah yolunda hizmet edip ecir kazanma imkânından mahrum kalma endişesiydi. Onlar, kocalarının daha fazla ibâdet, infak ve cihâd etmeleri sebebiyle kendilerini geçtiklerini, oysa kendilerinin ev işleri ve çocuk terbiyesiyle âdeta evde mahsur kaldıklarını, hiçbir sevâba nâil olamadıklarını düşünüyorlardı. Bu hayır ve hizmet heyecanı, onları Peygamber Efendimiz’e defaatle sözcüler göndermeye sevk etmişti.
Bu hâdiseler üzerinde biraz düşünecek olursak, içinde pek çok ibret ve hikmet bulunduğunu müşâhede edebiliriz. Şöyle ki:
Cenâb-ı Hak, insanları birbirine muhtaç olarak yaratmış ve her birine ayrı ayrı kâbiliyetler ihsân eylemiştir. Fakir bir kimse, dünya hayatında zengine muhtaçtır. Zengin ise, âhiret selâmeti için fakirin duâsına muhtaçtır. Hastalıktan muzdarip bir kimse, kendisine bakıp gözetecek sıhhatli bir insana muhtaçtır. Sıhhatli bir kimse de, duâsı ile Rabb’i arasında hiçbir perdenin bulunmadığı hastanın duâsına muhtaçtır. Evlât, dünyada anne-babanın vereceği terbiyeye muhtaçtır. Bu bakımdan anne-babanın evlâdını hayır-hasenat ile tezyin etmesi îcâb eder. Âhirette ise, anne-baba evlâdından gelecek her türlü sadaka-i câriyeye muhtaçtır. Dünya hayatında, zevc ile zevce birbirine muhtaçtır. İkisinin de fıtrî kâbiliyetleri farklıdır. Bu sûretle birbirlerinin tamamlayıcı unsurlarıdır. İki taraf da birbirlerini hakka ve hayra teşvik etmeli ve vazîfelerini Allah rızâsı için îfâ etmelidirler. Böyle olduğu takdirde birbirlerinin amel-i sâlihlerinden hissedâr olurlar.
Kadın, yaratılış özelliklerine uygun şartlar altında yaşadığında, toplumu cennet huzuru kaplar. Tarih sayfalarını karıştırdığımız zaman görürüz ki, toplumlar sâliha hanımlarla âbâd olmuş ve yine fâcire kadınlarla da berbâd olmuştur. Zîrâ toplumun çekirdeğini oluşturan âile müessesesindeki müstesnâ rolüyle kadın, toplumun billur bir âvizesi gibidir. Eğer kadınlara mutluluk için sokaklar gösterilirse, o billur âvize lâyık olduğu yüksek mevkiinden düşer ve hayat yolları cam kırıkları ile dolar.
Bir milleti, nasıl bir geleceğin beklediğini görmek kerâmet değildir. Gençliğin temayülleri bunun en bâriz alâmetidir. Bu itibarla bilhassa genç kızlarımız, toplumumuzda bir İslâm hanımının şahsiyet, karakter ve fazîletini sergileyerek etraflarına da güzel bir misâl olmalıdırlar. Hiç unutulmamalıdır ki, bütün evliyâullah ve fâtihler, ilk feyizlerini fazîletli bir anneden almışlardır.
Âile içinde erkek merhametli, hakşinas; kadın ise itaatkâr ve saygılı olmalıdır. Hanımın takvâ ve istikâmeti; kocasını, çocuklarını, akrabalarını ve hattâ komşularını hayır ve hasenâta teşvik edecek mâhiyette olmalıdır. Sâliha bir hanım, etrafına saâdet saçan, cennet kokulu bir çiçektir.
Sâliha anne ise, ilâhî kudretin insanoğluna lutfettiği bir rahmet kucağıdır. Âile ocağındaki fertlerin taşkınlıklarını, bilhassa çocukların usandırıcı hırçınlıklarını eritecek fazîlet cevheri, anne kalbidir. Saâdet çiçeklerinin tohumları, annelerin gönüllerine bırakılmıştır. Bu sebeple Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; “Cennet annelerin ayakları altındadır…” buyurmuş ve anne muhabbetini ısrarla telkin etmişlerdir. Nitekim kendisine, daha ziyâde kime hürmet ve hizmet edilmesi gerektiği sorulduğunda, üç kere “Annen!..”, sonra da “Baban!” buyurmuşlardır. (Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1, 2)
Fedâkâr ve sâliha bir anne, cidden engin bir sevgiye, derin bir saygıya ve ömürlük bir teşekküre lâyıktır.
Sevgi ve saygı, bir yuvayı huzur ve saâdet içinde devam ettiren yegâne kâidedir. Ecdâdımız; “Yuvayı dişi kuş yapar.” demişlerdir. Bu bakımdan yuvaya sahip çıkmak husûsunda kadın, daha tesirli bir rol üstlenmiştir. Dolayısıyla kadının bu noktada göstereceği firâset (seziş ve kavrayış), gayret ve fedâkârlık, erkeğinkinden daha fazla bir ehemmiyet arz eder.
Peygamber Efendimiz’in rûhâniyetinden feyz almış sâliha bir hanım modelini, Abdullah ibn-i Mesûd -radıyallâhu anh-’ın şu rivâyeti ne güzel ifâde eder:
“Ashâb-ı kirâmdan biri evine girdiğinde hanımı ona derhal şu iki suâli tevcih ederdi:
1- Bugün Kur’ân’dan kaç âyet nâzil oldu?
2- Allah Rasûlü’nün hadislerinden ne kadar ezberledin? Ezberlemiş olduğun kadarını hemen bana da aktarmanı istiyorum!
Sahâbî, evinden çıkacağı zaman da hanımı ona:
«–Allah’tan kork; haram kazanma! Zîrâ biz dünyada açlığa sabrederiz, fakat kıyâmet gününde cehennem azâbına sabredemeyiz!..» diye nasihatte bulunurdu.” (Abdülhamîd Keşk, Fî Rihâbi’t-Tefsîr, I, 26)
Bu vasıflarla müzeyyen sâliha bir hanımı, Peygamber Efendimiz şöyle tavsîf etmişlerdir:
“Sâliha kadın, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindirir, kocasının meşrû isteklerini yerine getirir ve onun olmadığı yerde hem malını, hem de nâmusunu muhafaza eder.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)

* * *
İlâhî kader programı çerçevesinde, imtihan edilmek üzere geldiğimiz dünya şartlarında, nasipler muhtelif olarak taksim edilmiştir. Bu sebepten birtakım yuvalar saâdet ve huzur içindedir. Onların ağır bir şükür imtihanı vardır.
Birtakım yuvalarda ise, hüzün ve bedbahtlıklar hüküm sürmektedir. Onlar da çok mücbir bir sebep olmadan boşanmaya tevessül etmeyerek Cenâb-ı Hakk’a sığınıp evliliklerini devam ettirme gayreti içinde olmalıdırlar. Çünkü onların da ağır bir sabır imtihanı vardır. Lâkin zamanımızda boşanmalar had safhaya ulaşmış ve ayrılan gönüllerin ardında da birçok yavru, mahzun kalmıştır. Yani bu boşanmalar, arkalarında ancak elem, ıztırap ve gözyaşı bırakmaktadır.
Bazı yuvalarda ise, ilâhî takdir îcabı eşlerin çocukları olmamaktadır. Onlar da Âişe vâlidemizin hâlini kendilerine örnek almalıdırlar. Zîrâ Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz, kardeşinin yetim kızlarını terbiyesine almış ve onları güzelce himâye etmiştir. (Muvatta’, Zekât 10)
Ayrıca Peygamber Efendimiz, yetimi muhafaza edip hak yolda yetiştirenler için işaret ve orta parmağını yan yana getirmiş ve:
“Cennette böyle beraber bulunacağız.” (Buhârî, Edeb, 24)buyurmuşlardır.
Bazı mü’mine hanımlar da uygun bir kısmet çıkmadığı için evlenememektedir. Böyle hanımlar da bu hâlin kendileri için hayır olduğu inancına sahip olmalıdırlar. Zîrâ âyet-i kerîmede buyrulur:
“Evlenme imkânını bulamayanlar ise, Allah, lutfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar.” (en-Nûr, 33)
Nitekim bir başka âyet-i kerîmede de:
“…Sizin için daha hayırlı olduğu hâlde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu hâlde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (el-Bakara, 216) buyrulmaktadır.
Kimileri için de evliliğe mâni bazı hâller ve imkânsızlıklar takdir edilmiştir.
Velhâsıl, hangi hâl ve şartlarda olursa olsun, bir insan, Cenâb-ı Hak’tan dâimâ râzı olup, İslâmî fazîletlerini zirveleştirmeye gayret etmeli, karşılaştığı her hadisede Allah rızâsını aramalıdır. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulmuştur:
“…Kim Allâh’a tevekkül ederse, O, ona yeter…” (et-Talâk, 3)

* * *

Yâ Rabbi!.. Asr-ı Saâdetin, gönülleri İslâm nûruyla tezyîn eden güzelliklerinden lâyıkıyla istifâde ederek bu güzelliklerle Sana kavuşabilmeyi cümlemize ihsan buyur…
Âmîn…


Osman Nuri Topbaş HocaefendiB)
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
kardeşlerim kafama takılan şeyler var... biz bu çocukları nasıl eğitecez... nasıl ALLAHI öğreteceğiz bunun için kaç yaş lazım...
benim kızım 3 yaşında 1.5 yaşından beri ALLAH nerde diyorum KALBİMDE diyor.. ALLAH senin neyin deyince DOSTUM DİYOR..
Öle bilsin istiyorum.. korkmasın çok sevsin , şimdi akşamları duasını yapıyor, ihlası ezberledi onu okuyor kendisi kevser suresini öğreniyor... şimdide..
1 yıldır gieceleri sureleri okuyoruz beraber. namaz kılıyor bizimle..
AMA DAHASI SİZ NELER YAPIYORSUNUZ.... NELER YAPMALIYIZ..
 

denizderya35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
173
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Rasûl-i Ekrem, tekrar ona hitâb ederek:
“–Ey Esmâ! İyi anla ve seni buraya gönderen hanımlara da iyice anlat ki, bir kadının kocasıyla güzel geçinip onun memnûniyetini kazanması, sevap bakımından o saydığın üstünlüklerin hepsine müsâvîdir (denktir).”buyurdu.
 

denizderya35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
173
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
kardeşlerim kafama takılan şeyler var... biz bu çocukları nasıl eğitecez... nasıl ALLAHI öğreteceğiz bunun için kaç yaş lazım...
benim kızım 3 yaşında 1.5 yaşından beri ALLAH nerde diyorum KALBİMDE diyor.. ALLAH senin neyin deyince DOSTUM DİYOR..
Öle bilsin istiyorum.. korkmasın çok sevsin , şimdi akşamları duasını yapıyor, ihlası ezberledi onu okuyor kendisi kevser suresini öğreniyor... şimdide..
1 yıldır gieceleri sureleri okuyoruz beraber. namaz kılıyor bizimle..
AMA DAHASI SİZ NELER YAPIYORSUNUZ.... NELER YAPMALIYIZ..

canım 3 yaşındaki bir çocuğa göre bir hayli eğitim vermişsin zaten. tebrik ediyorum seni. bencede çocuklar allahtan çok korkarak büyümemeli. mesela ben 9 yaşındayken malatyaya tayinimiz çıkmıştı. orda yazın kuşadasında giymek üzere bikini aldım babamlarla. evde denerken komşu kadınlar geldiler ve beni öyle görünce ne yani sen bununlamı dolaşıcaksın cehennemde yakacak allah seni dediler. allahtan töğbe haşa nefret etmiştim. eziyet etmek içinmi yaratmış bizi diye. uzun yıllarda bu düşüncede yaşadım malesef. ona inanmam yine allahın sayesinde oldu. duanın gücünü bizzat yaşayınca inandım rabbime.
demem o ki yancaksın vs gibi korkutmalarla iman oturmaz bence. allahı severek büyümesi gerekiyor. onun merhametini rahmetini yarattığı güzellikleri çocuga sevdirmek gerek bence. çocugun ihtiyacı oldugu an dua edebileceği, sığınabileceği görünmez bir elin her zaman onu korudugunu onun üzerinde oldugunu anlatmak gerekli.
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
aynen öle... bi uzmandan duymuştum
çocuklarınıza kesinlikle 10 yaşına kadar şeytan ve cehennmeden bahsetmeyin demişti...
ben aslında en çok kızımın ahiretini düşünüyorum.. kapanmama en buyük sebep oydu belkide ..
onun nasıl olması gerektiğini düşünüyorum... ALLAHI sevsiin gerçekten dostu bilsin onu kaybetmekten korksun istiyorum... cezalandırmaktan değil...
inşallah... inşallah.. inşallah... biz örnek olalım ama nolur bak sende kız yetiştireceksin inşallah..
 

denizderya35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Mar 2013
Mesajlar
173
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
canım bende sırf kızım için kapanmayı düşünüyorum. kendi günahlarım boyumu aştı zaten ama evladımı iyi yetiştirmem gerekiyor. çocuk evde ne görürse onu beynine kazıyor istediğin kadar anlat görmeyince oturmaz beynine. birlikte namaz kılıcaksın, günün belli saati her işi bırakıp çocugun yanında abdest alıcaksın kuran okucaksın. elini açıp dua ediceksin gece yataga girdiğinde onun yanında yine dua ediceksin yemeğe oturdugunda onunla beraber besmele çekiceksin, babasıyla onun yanında tartışmıcaksın çocuk daima ibadet yapılan düzenli sevgi dolu bir evde büyücek, herşeyi anneden görücekki oda severek yapsın.
ben böyle büyütmeyi düşünüyorum canım.
 

Hicran-ı Aşk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
2,257
Tepki puanı
250
Puanları
63
Yaş
38
Konum
Adana, Mersin
aynen öle... bi uzmandan duymuştum
çocuklarınıza kesinlikle 10 yaşına kadar şeytan ve cehennmeden bahsetmeyin demişti...
ben aslında en çok kızımın ahiretini düşünüyorum.. kapanmama en buyük sebep oydu belkide ..
onun nasıl olması gerektiğini düşünüyorum... ALLAHI sevsiin gerçekten dostu bilsin onu kaybetmekten korksun istiyorum... cezalandırmaktan değil...
inşallah... inşallah.. inşallah... biz örnek olalım ama nolur bak sende kız yetiştireceksin inşallah..

canım bende sırf kızım için kapanmayı düşünüyorum. kendi günahlarım boyumu aştı zaten ama evladımı iyi yetiştirmem gerekiyor. çocuk evde ne görürse onu beynine kazıyor istediğin kadar anlat görmeyince oturmaz beynine. birlikte namaz kılıcaksın, günün belli saati her işi bırakıp çocugun yanında abdest alıcaksın kuran okucaksın. elini açıp dua ediceksin gece yataga girdiğinde onun yanında yine dua ediceksin yemeğe oturdugunda onunla beraber besmele çekiceksin, babasıyla onun yanında tartışmıcaksın çocuk daima ibadet yapılan düzenli sevgi dolu bir evde büyücek, herşeyi anneden görücekki oda severek yapsın.
ben böyle büyütmeyi düşünüyorum canım.

rabbim yuvalarınızı cennetten köşe haline getirsin,huzursuz yuvalara huzur versin çocuklarınızı size bağışlasın inşaALLAH... (amin)
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
canım bende sırf kızım için kapanmayı düşünüyorum. kendi günahlarım boyumu aştı zaten ama evladımı iyi yetiştirmem gerekiyor. çocuk evde ne görürse onu beynine kazıyor istediğin kadar anlat görmeyince oturmaz beynine. birlikte namaz kılıcaksın, günün belli saati her işi bırakıp çocugun yanında abdest alıcaksın kuran okucaksın. elini açıp dua ediceksin gece yataga girdiğinde onun yanında yine dua ediceksin yemeğe oturdugunda onunla beraber besmele çekiceksin, babasıyla onun yanında tartışmıcaksın çocuk daima ibadet yapılan düzenli sevgi dolu bir evde büyücek, herşeyi anneden görücekki oda severek yapsın.
ben böyle büyütmeyi düşünüyorum canım.

AYNEN geçen ben kızıma hadi uyutayım seni diyorum kızıl kıyamet en son geldi yanıma anne dur bi işim kaldı. dedi ben sinir küpü zaten baktım yerde namaz kılıyor.. rabbim nasıl mutlu oldum utandım kendimden.. oturması kalkması eğilmesi ellerini açısı.. bizden görüyor.. yoksa yapmaz...yazın eltim oğlunu kuran kursuna yollamadı bi kaç gün dedesi götürdü getir di nasıl hevesliydi bi görsen... bişey öğretmiyorlar deyip göndermedi.. halbuki ayağı alışsa bi besmele öğrense ne kardı...
yok benim en büyük isteğim hafız olması, tabiki okusun bi mesleği olsun ama onun yanında kuran ahlakında yaşayıp büyümesi..
biz olamadık öle
tırnaklarının ucu kırılsa canımız yanarken nasıl atarız onları ateşe
 

repsol

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ara 2012
Mesajlar
672
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
40
çocuklar ailede ne görürse onu tatbik ediyorlar zaten benim oğlumda abdest alır namaz kılar anne namazını kıldınmı ben uyurken diye soruyor evet deyincede Allah kabul etsin diyor gece dua ederiz ben ne dersem tekrar ediyor su içince elhamdulillah der çok hoşuma gidiyo bu davranışları biz bu kadarını bilmiyoeduk zamanında o yüzden herşeyi öğrensin istiyorum kendi isteyerek zorla değil göstererek gördükçede inşallah tatbik edecektir mesela bana sürekli netten namaz kılan aliyi açsana diyo youtubeda vardı bi video babasının takkesini takarak geliyo ali gibi oldum diye
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
39
benimki de arzu ya şu ara minik dualara takmış onları dinliyo sürekli,, yemekten önce bismillah sonra elhamdulillah diye söyleye söyleye geziyo..
şükürler olsun evet öğrensinler ki yaşasınlar..
eşim kuran harflerini öğretti biiyo ama dikkati çok dağılıyor o yüzden de sıkılıyo vuruşturmayı öğrenemedi daha.. ama inşallah...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt